1. 501.
    0
    hayallerini, ben yaşıyordum resmen. Oğuz beni Ece’nin yerine koymuştu
    defterin sayfaları arasından 2-3 fotoğraf çıktı. parmaklarımın arasına sıkıştırdığım bu fotoğrafları görünce başımdan sıcak sular dökülmüştü. kızın yüz hatları o kadar benziyordu ki bana, benim nefeslerim çalınmıştı yine sanki. kalbim çalınmış gibi olmuştu. tam yüreğimin üzerinde kocaman yaralar açılmıştı. ve beni hayatıma dair kurduğum bütün amaçlardan uzaklaştırmıştı o an.
    beyaz teni, düz saçları, çenesinin ovalliği beni andırıyordu. ya da ben, Oğuz’a Ece’yi anımsatıyordum..
    büyük sayılabilecek kahverengi gözleri bile yakışmıştı sanki kızın yüzüne. Oğuz’un beni tabir ederken bahsettiği doğallık, Ece’den kalma bi zaafıydı belki.
    ···
  2. 502.
    0
    o kadar çok şey düşünüyordum ki, allak bullak olmuştum. Oğuz beni hiç sevmemişti. Oğuz hep Ece’yi sevmişti.
    öptüğü, birlikte olduğu kız ben değildim. kaybettiği, aşık olduğu sevgilisiydi. benim peşimi bırakmayışı bensiz yapamayacağı için değildi. Ece’nin peşini bırakmamıştı o, benimle değil Ece ile uyuyordu onunla yaşıyordu dünyasında. belki benden bahsediyordu mezarında ona. bunun için isyan ediyordu, onun yaşaması için her şeyini verebilirdi belki de. Beni bile…
    ···
  3. 503.
    0
    kutunun başında 2 saatim geçmişti, fark etmemiştim bile. bir sayfa okuyor, bir fotoğrafa bakarak gözlerimi siliyordum elimle.
    kendime acıyordum. kendime üzülüyordum. en sevilen insan bir başkasıyla düşünüldüğünde bile can yakar ya o düşünce.
    bende kalp kalmamıştı, canım yanmıyordu. öyle buz gibi oturuyordum, bir de yaş düşüyordu gözlerimden.

    Oğuz’un geldiğini duymadım, anahtarıyla girdiği halde duyardım, kutuyu, defteri, fotoğrafları gördü daha yanıma gelmeden.
    ···
  4. 504.
    0
    bağırdı, avazı çıktığı kadar bağırdı. ‘sen naptığını sanıyosun’
    cevap vermedim, hışımla gelip kutuyu fırlattı duvara. defteri çekti elimden. korkmadım bu halinden, hıçkırarak ağlamaya başlamıştım. boğazım düğümleniyordu öksürük tutmuştu ağlarken, beni öyle görünce yanıma oturdu. sakinleşti, özür diledi, ‘ağlama ne olur’ dedi oda ağlayarak...
    ···
  5. 505.
    0
    finalide atiyorum : http://www.youtube.com/watch?v=QY60VAViupk dinleyiniz
    ···
  6. 506.
    0
    ‘mezar taşındaki ismi gördüm’ dedim.
    bakmadım yüzüne başımı çevirip de. söyleyebildiğim tek şey buydu
    yüzüne baktığımda sevdiğimi görmeyi dilerdim hep
    o hala benim sevdiğimdi de, ben onun yeniden can verdiği aşkıydım
    onun bana kalbinde de zihninde de can verdiğini anladığımda, benim benliğim erimişti
    ben onu yüreğime sığdıramazken, onda bana ait zerre kadar his yoktu
    benim gülüşlerim onunlaydı, sevgim onaydı, benim bedenim onundu, varlığım avuçlarında
    avucuna bıraktığım aşkı iki elini açıp düşmesini istemişti benim gözümde o, gözlerimin içine baka baka beni yaşattığını sanırken öldürmüş meğer. ben onunla ömrümce yaşamak isterken, o benim ömrümü Ece’ye vermiş meğer

    onun yüzüne bakmadım çünkü gözlerinden korkuyordum. gözlerinden okunurdu onun sevgisi. dokunuşundan anlardım
    benim anladığım, benim bildiğim her şeyin başkasına adanmış olması beni tüketmişti. yanılgıların en çaresiz anında yanında oturuyordum. elini uzatsa tutacaktı ellerimi,
    ben dualar ederken beni kazanmak için konuşsun bana her şeyi yanlış anladığımı anlatsın. sarılsın beni bırakmasın diye,
    o anlatmaya başladı
    ···
  7. 507.
    0
    - Ece ile ortaokuldan beri arkadaştık. çocukluk diye görülse de ona platonik aşıktım. onun liseye yazılmasını bekledim. babama yalvar yakar o hangi liseye yazıldıysa ben de kendimi oraya yazdırdım. yetmedi birkaç hafta sonra onun sınıfına parayla aldırıldım. diğer kızlara benzemiyordu. ondan kopamıyordum. ders çalışmak için zorla ısrarla onlara gidiyordum.
    toplantılarda annemin konuşmasını istedim bizim oğlan pek anlamıyor gelse gitse ara sıra sorun olur mu diye. yok dediler, ne olacak çalışsınlar. sevgili olduk kızla. lise boyunca birbirimize çok aşıktık.
    ben özel üniversiteye gidecektim. ders falan çalışmıyordum zaten, Ece de benim yüzümden istediği puanı alamadı. bi sonraki seneye daha iyi hazırlanmak istedi. dershaneye gidiyordu. ben de Ece gitmiyor diye babama ‘özel üniversiteye gitmek istemiyorum dershaneye yazılacağım adam olacağım’ gibi naralar attım.
    aynı dershaneye yazıldım. onun gözümün önünden bir an ayrılmasını istemiyordum.
    reşit olunca ehliyet aldım daha senenin başında. babam bana ehliyet aldığımda araba almıştı. derse giderken Ece’yi de alıyordum. hız yapmamdan korkardı. ben de hevesten çok dengesiz kullanıyordum. daha Ekim ayı bile bitmemişti. gitmedik dershaneye, yiyecek bir şeyler aldık tepeye zütürdüm, oturduk. gitmesi gereken saatte onu eve bırakacaktım.
    ···
  8. 508.
    0
    Ece’yi korkutacağım, bastıkça bastım
    yolda kaza yaptık. dikkatsizliğimden, kendime aşırı güvenimden tırın altına girdim. ben nasıl sağ çıktım o arabadan bilmiyorum.
    Ece’yi kaybettim. 2 hafta makinelere bağlı yaşatmaya çalıştılar. kurtulamadı.
    ben kurtulmuştum ama hayatımda en son isticeğim şeydi onun olmadığı hayatta yaşamak. her şey benim hatamdı. benim suçumdu. ölümüne sebebiyet verdiğim kız benim onsuz yapamadığım kızdı. benim ehliyetime 6 ay el konuldu. hapse girmek gibi bi durum söz konusu olmadı. babam benim bile haberim olmadan halletmiş halledeceği işleri. hala bilmiyorum hapse girme durumum oldu mu olmadı mı. ehliyetim yoktu sadece 6 ay.
    Ece’nin evine gittim. annesi babası çeksin vursun beni, döverek öldürsünler ellerinde kalayım diye. öyle olmadı. ablası beni içeri almadı. bekle dedi, gitti geldi defter tutuşturdu elime. Ece’ye aldığım yüzüğü, benim hediye ettiğim şalı verdi. bunlar senin, al bi daha buraya uğrama dedi.
    ben o defteri okurken intihar üzerine intihar kurgusu yazdım. iki günle belki sayfalarını ezberledim. yazdıklarıyla da, kimin ‘gencecikti, hayat doluydu’ diye konuştuğunu duyduysam dedim ki kendime
    ‘ulan ölmeyeceksin. ölüm senin kurtuluşun olur. Ece’nin olmadığı hayat dar gelecek sana. çekeceksin bu acıyı böyle yaşayacaksın’
    ···
  9. 509.
    0
    ama ayık yaşayamadım. uyanıkken rüyalar görüyordum. alkolik oldum, uyuşturucuya başladım. ben ölmek istedikçe Allah ömrümü uzatıyordu sanki. Ece’nin mezarının başında sabahlıyordum. eve ya yatmaya uğruyordum ya para almaya. sarhoşken sokakta adamın birinden dayak yedim. naptığımı niye yediğimi hatırlamıyorum hastanede açtım gözümü. babam kalp hastasıydı kriz geçirmiş ev hastaneden aranınca. kaldırdı yataktan bi de abim evire çevire dövdü beni. ameliyat falan oldu iyiydi babam.
    ama bu olayla ben daha da beter kendimi suçladım. Ece’nin ölümünün sorumlusu bendim, yetmiyor aileme de zarar veriyordum.
    şehir değiştirdim. kaçtım buradan. ailem ümidini kessin istedim. Ece’nin mezarına gittikçe sesler duyuyordum bana git diyormuş gibi. delirmiş gibi olmuştum. abim geldi buldu beni yine. istanbul’a döndüğümüzde istediklerini yapmayı kabul ettim.
    1 sene olmuştu kazadan sonra. eve dönünce beni pgibiyatra zütürdüler. alkol, uyuşturucu, benim halim.. hastaneye yatırdılar. git-gel tedaviyle olmaz dediler. ama ben gereken hiçbir şeyi yapmıyordum. mezarına gitmek için kaçmıştım, alkol için kaçmıştım, bunaldığım için kaçmıştım.. 2 sene boyunca çıkarmadılar beni.

    en son iyiye gittiğim fark edilince bıraktılar ÖSS’ye soktu babam beni. o sene özel üniversiteye yazdırdı reklamcılığa. pgibiyatr bitti bu sefer yönlendirdiği pgibolog tedavisine geçildi. sürekli gitmemi istediler, ilaç da kullanıyordum.
    ama sabaha kadar içip, ayılınca pgibologa gidiyordum. 2. gidişimdi. seni gördüm
    seni görünce yine ayıkken gördüğüm rüyalardan biri sandım. kafam hoş ondan görüyorum sandım. pgibologa söyledim dedim ben herkesi Ece’ye benzetir oldum. sanki hep peşimden geliyor.
    ···
  10. 510.
    0
    ikinci karşılaşmamızda durdun dik dik baktın bana. resmen Ece karşımda dikilmiş bana bakarken hesap soruyordu. pgibolog seni gönderdi hemen. anladı nolduğunu
    ben de anladım rüya görmediğimi. bak doktor dedim, o kızı istiyorum. benim yaşamam için şart. sinirinden bi de o dövecekti beni.
    senin gerçek olduğunu anlayınca çeki düzen verdim kendime. ailemden ayrı eve çıktım. kararlıydım, bi hafta boyunca her gün pgibologun girişinde bekledim seni. sen fark etmeden izini sürmeye başladım. yurtta kalıyordun. yurdu göreceğim yerde bekledim her gün. okulunu öğrendim. görüştüğün başka insanlar değişiyordu. bir de gittiğin bi ev vardı. ama bi kız hiç değişmiyordu. bi gün genelde uğramadığım benim okuluma gittin. dedim noluyor, bunun burada ne işi var. yine o kızla görüştün.

    sana nasıl yanaşacağımı düşünürken sen zütürdün beni kaynağımın ayağına. kız benim okulumdaydı. öyle yakınlaşacaktım sana. okula seni takiplerimin dışında devamlı gittim. kızla tanıştım, Buket’miş. sonra sen yurda hiç uğramaz oldun. Buket’in de yanında olmuyordun, hep gittiğin yerlere de gitmiyordun. ara sıra uğradığın evde yaşamaya başladığını anlayınca kendi evin olduğunu düşündüm. öyleymiş de. ama ben Buket’le arkadaşlığı hiç kesmedim. evinin oradan takip ediyordum seni artık. Buket’in yanına gittin bi gün bizim okula. tesadüfmüş gibi geldim oturdum yanınıza seninle tanışmak için.
    sesini duymak ister oldum hep. Buket’e kuyruk olup seni göreyim diye bahaneler uydurdum. Alper’i seni de çağırabilmek için davet etmiştim havadan inme Buket’e arkadaşını çağır diyemeyeceğim için.
    o akşam siz tuvalete gidince ben telefonundan kendi numaramı çaldırdım. öyle aldım numaranı.

    aklına girdim senin, daha çok zamanım olacak nasılsa diye düşünüp boğmadım seni. ama seni hep takip etmeye devam ettim. babanla tatile gittiğiniz hafta Buket’in ağzından aldım nereye gittiğinizi. ben de geldim olduğun yere. beni görmemen için üç buçuk attım sahilde, kaldığınız otelde.

    pgibologda seni yemeğe davet ettiğim gün karşılaşmadık. ben yine seni takip ediyordum. beni reddetme ihtimalin vardı ama orada seni sıkıştırmak daha kolaydı.

    ben de hep pgibologla görüşüyordum. ama senin gelemeyeceğinden emin olduğum günlerde. ona inandırdım seni Ece için istemediğimi, sana gerçekten aşık olduğumu.

    seni gerçekten seviyordum. ama Ece hiç çıkmadı aklımdan. senin sevgini gördükçe Ece’yi unutmayı bile istedim, hatırlamamayı. seninle ikimiz olarak devam etmeyi. vicdan azapları çektim. yaşadığım hayat bana hep zehirdi. böyle de olmuyordu.
    ama seni hayatımda tutacaktım hep. seninle birlikte olacaktım. ben Ece’yi yaşatarak devam edecektim.
    Tümünü Göster
    ···
  11. 511.
    0
    sen de beni severek.

    böyle olacağını düşünmedim, bunları hesap etmedim. faydası yok biliyorum ama her şey için özür diliyorum. nolur, affet beni. hayatımdaki her insana istemeden zarar verdim. seni de incitmek istemedim. hak etmedin bunları bilmeyi -

    o bütün bunları bir belki iki saat boyunca ağlayarak, kendine küfürler ederek anlattı. ben duyduklarımla bazen sessiz sessiz, bazen hıçkıra hıçkıra ağladım. ayaktaydı, yine yüzüne bakamadım. sesini duymak bile yetmişti bana. bu olanlar bana yetmiş, artmıştı fazlasıyla.
    kendimi hissetmiyordum. iyi ya da kötü bile değil, ben kendimi, yaşadığımı unutmuştum.

    çantamı alıp çıktım evinden. ona bakmadan, hiçbir şey söylemeden çıktım. arabaya oturduğumda direksiyona kapandım. avazım çıktığı kadar bağırıyordum. kendi çığlıklarım benim kulaklarımı acıtmıştı

    evime gittim, odama. dört duvar içine sığamıyordum
    ne yapacağımı bilmez haldeydim. ağzımdan tek kelime bile çıkartamıyordum
    nefes alırken göğüs kafesim acıyordu
    ağlayışım hiç durmuyordu
    eriyordum
    gerçekten yok oluyordum sanki
    bütün bedenim yanıyordu
    ben ne günah işlemiştim bilmiyordum ama, mahvoluyordum
    bütün gece duyduklarım çınladı kulaklarımda
    gözümün önünde o defter vardı beynimde okuduklarım
    lanet ediyordum Oğuz’a
    nasıl bi saplantıydı bu, nasıl harcamıştı beni kendi duyguları için
    benim sevgim nasıl aşağılanmıştı bugün
    beni de öldürmüştü

    bi hafta boyunca hiç çıkmadım evden. hiç konuşmadım babamla. pgibologum beni engellemek için yapabileceğini yapmıştı. olmaz demesinin sebebini de, ‘mutluluğun için’ diyişini de anlamıştım

    eski sevgilisi ölmüştü tamam ama, bana, yeniden aşık olsaydı keşke. bana ben olduğum için aşık olsaydı, bana bunu kanıtlayabilseydi
    bana sarılıp bırakmasaydı beni sevdiği için

    babam bir kaç hafta sonra elinde bi zarfla girdi odama. ‘bu sana gelmiş’ dedi.
    Oğuz’dandı.
    yırtıp atmayı düşündüm, okumamayı. ama merakım elvermemişti. açtım, mektuptu.
    ···
  12. 512.
    0
    ‘beni affet’ yazıyordu sadece içinde. dalga mı geçiyordu
    ‘affettim, yolun açık olsun’ diyecektim arayıp. yine konuşmak istemiştim belki de. belki hala bir şeyler söylemesini beklemiştim

    ‘alo’ dedi bi ses, ‘sen misin Oğuz’ dedim, sesi garip geliyordu çünkü

    ‘ben abisiyim, Oğuz’u bi hafta önce kaybettik’ dedi o ses
    ‘nasıl olur, şimdi mektubunu aldım’ dedim, inanmamıştım, bunun da bi oyun olabileceğini düşündüm aslında

    ‘intihar gibi bi trafik kazası yapmış. yalvarırım sana, ne biliyorsan anlat konuş benimle’ nerede olduğunu sordum, adresini verdi, gittim. Oğuz’un ailesinin eviymiş. dayanamadım annesinin haline çıkmak istedim oradan. ama bunu görene kadar inanmamıştım buna. inanmayarak gitmiştim
    Oğuz’un gerçekten öldüğünü anladığımda yere düştüm, duramadım ayakta
    abisi kaldırdı beni, dışarı çıkardı
    yürüyemeyecek kadar sarhoşmuş. takla atmış arabası. kaza yaptığı yerde derken ağlamaya başladı. konuşamadı.
    anladım, kaza yaptığı yerde vermişti nefesini

    Oğuz’un evine gittim dedi, dağılmış bi haldeydi. masasına bu mektubu bırakmış, bi kağıda;
    ‘beni Ece’nin yanına defnedin, bu mektubu da üzerindeki adrese gönderin’ yazıyordu anlat ne olur, seninle yaşadığını biliyorduk ama neler olduğunu anlat, Oğuz iyiydi nolduğunu söyle diyordu

    ama benim kulaklarım uğulduyordu. dünya gözlerimde o kadar hızlı dönüyordu ki, durması için ağlıyordum
    hazmedebilmek için zamanın durmasına ihtiyacım vardı, algılayamıyordum. Oğuz’un öldüğüne de inanamıyordum, Ece’ye olan aşkına da..
    ···
  13. 513.
    0
    günler sonra gittim eve. kutu, fotoğraflar, defter hala attığı yerde duruyordu.
    toparladım hepsini, odamız’a/odası’na girdim son kez
    ona son kez sarılmamıştım
    onun ölebileceğini düşünememiştim hiç, iki hafta öncesinde bu yatakta birlikte uyurken iki hafta sonrasının böyle olacağını zerre kadar düşünmemiştim

    kutuyu alıp, evime döndüm.
    defteri baştan aşağıya defalarca kez okudum. okurken hıçkırmaktan boğazım yanıyordu
    iki sayfası vardı içinde, Oğuz’a benim hissettiklerim yazılmıştı sanki. bunları yazan Ece’ydi, ama o da sığdıramamıştı Oğuz’a olan aşkını yüreğine
    hayallerini ben yaşamıştım ama, hepsi bitmişti. her şey bitmişti. Oğuz, artık hayatta bile değildi

    neredeyse hiç yemek yemiyordum
    babamın teselli cümlelerini duymamak için odamın kapısını kitliyordum
    sürekli sigara ve içki içiyor, uyuyup uyandığımı hatırlamıyordum

    pgibologum birkaç kez evimize gelmişti,
    dayım, okul arkadaşlarım hatta Buket bile gelmişti.
    babam uğraşıyordu sürekli.

    ama hiç kimseyi istemiyordum, gitmelerini istiyordum,
    susmalarını, beni Oğuz’un hatıralarıyla bırakmalarını istiyordum

    aylar oldu.
    ···
  14. 514.
    0
    babam odamın kapısına geldi bir gün, ‘benim de biralarım var, çıkmak istemiyorsan kal orada, böyle konuşuruz biz de’ dedi

    annem öldüğünde kendini nasıl hissettiğini, yaptıklarından nasıl pişman olduğunu, ben yurda taşındığımda içine düştüğü yalnızlığı, geldiğimdeki sevincini, benim bu halimin onu nasıl üzdüğünü, daha önce belki hiç kullanmadığı cümlelerle anlattı bana

    ‘yaşlanıyorum ben’ dedi, ‘her şeyi senin için atlattım ben. kızım var benim dedim, sana tutunarak hayatım düzeldi. ben senin baban olarak sana tutundum kızım. seni kazanabilmek için düzeldim, ben baba olarak kızına tutunmuş bi adamken, sen babana mı tutunmuyorsun. benim de senden başka kimsem yok, beni düşün biraz, yaşadıklarını koluna girip baba-kız atlatacağız’ dedi

    ertesi gün, babama sarıla sarıla ağladım, ‘hak etmemiştim baba’ dedim
    pgibologuma gittim o gün. bir kez daha iyileşmek istiyordum. yeniden, kendim için, bu seferde babam için yeniden iyileşmek istedim

    depresyon ilaçlarına başladım
    sakinleştiriciler aldım bi süre
    seans değildi artık bunlar, her gün gidiyordum belki yanına.
    5-6 ay böyle devam etti, çabuk atlatıyordum, travmalar için bu süre çabuk sayılıyordu
    ···
  15. 515.
    0
    sonra, pgibologum ‘aşama kaydettik’ dedi, bir yere gidecektik.
    ‘aşama kaydettik’ dediği gün, kutudan kurtulmak istedim.
    bana acı veren her şeyden kurtulmak.
    ama defterdeki o iki sayfayı yırtıp kendime aldım
    belki artık acıtmadığından, belki unutamadığımdan
    kutuyu atacaktım, atamadım
    bana ait değildi, ve belki ait olduğu tek bir yer vardı

    Arabayla mezarliga gittim. Park ettim. Küçük adımlarla mezarına yürüdüm. Her adımımda göz yaşlarım süzüldü. Aylar sonra benim için çok zordu bu.
    ilk defa gelmiştim Oğuz’un mezarına. Ece ile yan yanaydı, vasiyeti gibi, istediği gibi.
    yanlış anlaşılmasın diye kimsenin olmamasına dikkat etmiştim
    bir kürek toprak çıkardım Oğuz’un mezarının üzerinden
    kutuyu koydum, kapattım toprağını
    ait olduğu insana ulaştırdım.. benim hayatımı bitiren bu kutuyu, hayatımı bitiren bu adamın üzerine bıraktım..
    ···
  16. 516.
    0
    birkaç gün sonra pgibologumla bir yere gittik
    rehabilitasyon merkeziydi burası.
    pgibolojik tedavi alan insanlar, randevuları doktorları tarafından verilip, randevu günlerinde masa çevresinde toplanıyorlardı.
    masa çevresinde oturan insan sayısı değişiyordu.
    hatta her seansta gelen insanlar bile değişiyordu
    çok azdı sık sık gelen
    tedavi görmeyen, ama rahatlamak isteyenlerin bile geldiği oluyordu
    birkaç kez ben hiç konuşmadan, diğer insanları dinledim
    burada dinlemek daha çok rahatlatıyordu beni
    konuştukça değil, başka hayatlara tanık oldukça iyileşiyordum
    çünkü çok büyük dertler,
    çok büyük sıkıntılar,
    içinden çıkılmayacak hayatlar gördükçe, dinledikçe bencillik ettiğimi düşünüp kendimden utandığım oluyordu

    pgibologum da, babam da, dayım da memnundu halimden
    ben de memnundum olanlardan.

    ertesi sene tekrar 3. sınıf okudum, sonra 4. senem bittiğinde mezun oldum Sınıf Öğretmeni olarak.. özel dersler verdim lise öğrencilerine, çeşitli dershanelerde öğretmenlik yaptım yan dal ders bilgilerimle. KPSS sınavına girdim hazırlanıp, ama atama beklediğimde, çıkan şehre gitmek, orada çalışmak istemedim.
    daha başlamadan, istifa ettim devletten..
    ···
  17. 517.
    0
    dershanelerde çalışmak kafamı dağıtıyordu ilk başlarda, ama daha sonra yorucu ve amaçsız gelmeye başladı.
    maddiyata da ihtiyacım yoktu, bir süre hiçbir iş yapmadan kafamı dinledim sayılır. babamın bürosunda zaman harcıyor, ona yardım ediyordum.
    diğer arkadaşlarımın bir kısmı kadrolu öğretmen, bi kısmı hala dershanelerde devam etmekteler.
    Buket’le görüşmüyorum, reklamcı olmuş, işini yapıyormuş..
    üniversitedeki arkadaş grubumla hala zaman zaman buluşuyoruz.
    babamın bürosunda düzenli çalışan gibi olsam da, pek bir şey yaptığım söylenemez. babamın kızı olarak, sekreter-asistan arası bir şey olarak bürosunu o yokken idare ediyorum.

    pgibologumla hala görüşüyorum. ve hala zaman zaman giderim o rehabilitasyon merkezine.
    tabi şuan, orada çok daha donanımlı bi tedavisi olduğu kesin, sandalyeler daha konforlu en azından..

    yaşadıklarımı, burada anlatmamın bir sebebi vardı.. yazmak, pgibolojik tedavilerde çabuk etki eden, iyileştirme özelliğine sahip bi eylem arkadaşlar.. Bu yazi benim ev ödevimdi.
    ···
  18. 518.
    +2
    ben çok uzun zamandır, hatta yıllardır, hep bir şeyler yazarım, hep de yazmaya devam ettim..

    takibinizle bana destek verdiğiniz için, takipleriniz için tekrar teşekkür ederim hepinize.. eğer tekrar yazı paylaşımı düşünürsem, rehabilitasyon merkezinde insanlardan dinlediğim hikayelerden birini paylaşırım.. hepinize iyi akşamlar, mutlu hayatlar diliyorum..
    ···
  19. 519.
    0
    Son olarak takip eden okuyan ilgilenen arkadasların entrylerine gore hikayenin kalan kısımlarını yazacagim. burada simdilik duruyorum.
    dusuncelerinizi alta yazarsınız dedigim gibi belli sayı birkirse devam edecegim. Hayırlı kandiller pampalar
    ···
  20. 520.
    0
    üzüldüm lan allah sabır versin pampa devdıbını da anlatırsan okuruz başka ilişkin olmadı mı sonra
    ···