/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 1.
    +111 -46
    Herkese selam. Ben de bir deep web kurbanıyım. Üçüncü nesil bir kardeşinizim; anlatacaklarım başımdan geçmiş, yaşadığım olaylardır. Lafı uzatmıyorum.

    ilk hikaye: (bkz: deep web e bir daha asla ama asla giremedim) ve burada anlatacaklarım, ilk hikayenin devamıdır.

    Özet: Deep Web'de bir Red Room'a denk geldim ve burada 18 yaşından küçük kızlar dahil olmak üzere üç kişiye işkence ile karışık tecavüz edildi ve ölümleriyle sonuçlandı. Bunu ayarlayanlar, bu video'yu izlemek için onlarca Bitcoin para ödemiştir ve peşimdekilerin onlar olduğunu düşünmekteyim. 2013'te Chicago'da Work&Travel yaparken yaşadıklarım; istanbul Teknik Üniversitesi'ndeki öğrenimimin bir kısmına 2014 senesinde New York'ta devam etmeliydim ve burası da dahil staj tecrübelerimi edindiğim Tunus, Bulgaristan ve Romanya'daki olayların hayatımın 1 yıl önce bana zorla izletilmiş snuff video ve an itibariyle yaşadığım kaçak hayatıyla bir ilgisi olduğunu farkedişimin şok edici, sırlarla dolu, vurucu ve aksiyon dolu gizemli hikayesidir.
    ···
  1. 2.
    0
    Rez devam
    ···
    1. 1.
      +1
      ya dıbınoğlu o kadar olay geçmiş başından gelip hala inci sözlükte yazıyor. Git kitap yaz, otobiyografi falan yaz aq. Burada ne harcıyon kendini ?
      ···
    2. 2.
      0
      ilk hikayenin adı "deep web e birdaha asla giremedim" di.şimdi başka deep web hikayesi anlatıyon, demekki girmişsin muallak kimi yiyon
      ···
  2. 3.
    +1
    Buralar degerlenir yerimizi alalım
    ···
    1. 1.
      +6 -2
      Ananı red roomda gibtim
      ···
    2. 2.
      +1
      Gibtir surdan huur veledine bak
      ···
  3. 4.
    0
    Rez

    Edit: Özeti buraya birakicam
    ···
    1. 1.
      0
      Bu cocuk bildigin mal amk itu de okuyanlarin zekasindan suphe ettim.
      ···
  4. 5.
    -5
    rezzerverd, deep web ferre linki elimde vardır...
    ···
    1. 1.
      0
      Ferreleri bana mesaj atsana panpiş *
      ···
  5. 6.
    +21 -6
    Tek derdim diğer insanların da okumasını sağlamak; paylaşmak, kendimi sizlere anlatmak istiyorum. Rica ediyorum; yoksa şukuyu kendi kişisel tatminim için istediğim yok. Her biriniz çok değerlisiniz ve herkese hitap edebilmem için şukunuzu istiyorum.
    ···
    1. 1.
      +4
      Hadi ordan o yuzdenmi onceki hikayenin bugun ku kismi sukulanmayinca silip yeni baslikla burdan devam etmeye calisiyon??
      ···
    2. 2.
      +1
      Kardeşim şuku başlıkları yukarda tutuyor, ben ne yapayım?
      ···
    3. 3.
      +1
      Şişman ve gözlüklü müsün
      ···
    4. 4.
      0
      Tabiki hayir. 188 cm ve 75 kg.
      ···
    5. diğerleri 2
  6. 7.
    +19 -4
    Chicago'da olan bitenlerin üzerinden tam 1 yıl geçmişti; Eylül 2014 ayında istanbul'daki ilk stajımı tamamlamıştım; tam 2,5 ay staj görmüştüm ve 1.sınıf geride kalmıştı. Yeni bir döneme New York'ta başlayacaktım zira sonradan State University of New York'ta (SUNY) öğrenim görecek öğrencilerin arasına dahil olmuştum; gerek ilk senedeki başarılı ortalamamdan ötürü Dean's List'te yer alışım, gerekse de okula gelirken SUNY progrdıbını seçerek gelmiş öğrencilerden Yiğit ile kurduğum yakın arkadaşlıktan ötürü ben de ilk seneden sonra babama New York'ta okumak istediğimi belirttim. Chicago'ya zaten kendisinin deyimiyle "biraz burnu sürtsün ve hayatı öğrensin." diyerek beni babam göndermişti ve New York'a gidişimi de başlarda hiç olumsuz karşılamayıp "Düşünürüz." diye yaklaşmış ve akabinde kabul etmişti.
    ···
    1. 1.
      -1
      pREZervatif
      ···
    2. 2.
      0
      Adamı burnu sürtsün diye chicago'ya gönderiyorlar.
      Şansımızı gibeyim.
      ···
    3. 3.
      0
      babaya bak mk..
      ···
    4. diğerleri 1
  7. 8.
    +5
    Ya bi gibtir git huurun evladı gibtin kafamızı 2 gün mola isteyip kafanda kurguladıktan sonra burada zırvalıyorsun.
    ···
    1. 1.
      +1
      inanki her şeyin bir sebebi var; anlayacaksınız. Kendini yerime koymanı istiyorum. Her gece ağlıyorum ve pgibolojim bozuldu. Olayları çözmenin eşiğine geldim.
      ···
    2. 2.
      0
      erkek adam ağlamaz amcaoğlu.
      ···
    3. 3.
      +4
      Deyisi yanlis bellemissin emmi, dogrusu soyledir: Erkek adam ortalikta aglamaz.
      ···
      1. 1.
        0
        muhabbete 5 posta
        ···
    4. diğerleri 1
  8. 9.
    0
    Rez bekliyoruz
    ···
  9. 10.
    0
    neyse pampa devam et
    ···
  10. 11.
    +14 -1
    Gerçekten çok sevinçliydim, içim içime sığmıyordu. New York'ta okuyacaktım, CV'de de kullanabilirdim ve çok eğlenecektim... Ama bir taraftan 1 sene önceki olaylar aklıma geliyor ve canım sıkılıyordu. Bütün bu düşünceler içinde Yiğit'in de bulunacağı uçakla Atatürk havalimanından doğrudan Kennedy Airport'a gidecektik. 9-10 saatlik bir uçak yolculuğu bizi bekliyordu; tabi bu kez hazırlıklıydım. Uzun süreli bu gibi uçuşlarda inanılmaz baş ağrısı yaşayan bir insandım ve bu detayı bile atlamamıştım; bol ağrı kesicim vardı ve her şeyin bu sefer yolunda gitmesi için çok uğraşmıştım.

    Uçaktan indiğimizde yine işlemlerimizi tamamlayıp ülkeye girmemiz için uzun bir sırayı beklemememiz gerekti. Yiğit ve ben haricinde 6 Türk öğrenci daha gelmişti ve yine üçü okuldandı. Her şey güzel gidiyordu; Türk öğrenciler arasında ilk olarak işlemlerimi yaptırdım ve önceden tecrübem olduğu için bizim çocuklara da anlatmıştım. Camın arkasında gerekli onayları yapınca memur, vizemin bulunduğu pasaport ve evraklarımı bana geri verdi; öbür tarafa geçmiştim ve birkaç saniye olmadı ki telefonum titreşti; tanımadığım bir telefon numarasından 3 kere ardarda mesaj gelmişti. Hepsi de aynıydı: "Telefon kulübesi." Yine birkaç saniye sonra çok yakınımdaki public telefonlardan bir tanesi çalmaya başladı. Tuylerim diken diken olmustu. Etrafima bakindim. Başta dokunmak, bu olaya takılmak istemedim ama ısrarla çalmaya devam etti ve bir kez daha meraklı yönüm ağır basmıştı. Bizimkilerden birisi şaka mı yapıyor diye onları kontrol ettim; Yiğit memurla konuşuyordu. Bavulumun yanından ayrılıp telefona yöneldim ve ısrarla çalan telefonu açtım.
    ···
  11. 12.
    -1
    Heyecanli gidiyo
    ···
  12. 13.
    +14 -1
    Bir tür ses değiştiricisiyle farklılaştırılmış boğuk bir ses "You should never have come back. You are gonna suffer!" deyip kapattı. Bu da neydi? Bir şaka mıydı yoksa birileri tekrar ABD'de olduğumu biliyor muydu? Nasıl bir oyunun içindeydim? Bir yanım bunu aklıma çok takmamam gerektiğini söylerken, diğer taraftan düşünmekten kendimi alamıyordum. New York aşırı kalabalıktı ve hızlı bir şehirdi. Chicago'dan çok farklıydı. Buraya alışmak da zaman alacaktı. Chicago buraya göre bir kasabaydı. 1 saat sonra okuldaydık, kayıt ofisinde işlemlerimiz devam etti, ders seçimi hayli zahmetliydi; okulun kendi kampüsü içinde yurdu vardı ve o sorunu da çözdükten sonra yemek için dışarı çıktık. Güzel bir gün geçirdik ve yeni ders dönemine hazırdık. Akşam güzelce dinlendik.
    ···
    1. 1.
      +1
      Guzel kurgu ama onceki hikayede de yaptin benzer hatayi."you should have never come back" olmasi gerekiyor panpa sjsjsjs he amk state university of new york da okudun he dudjndnd
      ···
    2. 2.
      0
      Microdancing panpam adam konusma esnasinda soylemis neden grammar kurallarina uymak zorunda ki ayni zamanda bildigim kadariyla konusmada never cumle icinde herhngangi bi yerde kullaniliyo cok abzürt olmadigi kadariyla
      ···
    3. 3.
      0
      Rezzzzzz
      ···
    4. diğerleri 1
  13. 14.
    +10 -2
    Çok uzatmayacağım; hayli yorucu bir öğretim dönemi oldu. Fena gibiş döndü; uyuşturucuya da bulaştım; içki müsabakalarına da katıldım; partilere de aktım ama köpek gibi de ders çalıştım; öğrenci kulüplerine koşturdum; American Royal Guard'a bile katıldım; velhasıl kelam finallerin de sona erişiyle koca bir ders dönemi geride kaldı ve herkesin katılacağı büyük bir partiye davet edildim. Öğretim dönemi içerisinde o adamlarla ilgili herhangibir yeni gelişme olmadı ama izlendiğime emindim.
    ···
  14. 15.
    0
    Bekliyoruz panpa
    ···
  15. 16.
    +10 -1
    Artık partiye gelmek istiyorum. Bu partiyle bütün olaylar yeniden başlayacaktı ve ben sıfır noktasına dönecektim. Parti başladıktan sonra ben, Yiğit ve Drake’in peşine takılmaya başladım ve onlara katıldım. Partiye önemli isimler ve birkaç profesör de gelmişti. Okulun öğrenci amiri DJ masasına geçti ve bir süre orada takılmaya başladı. Türkiye’deki üniversitelerde “Öğrenci Amiri” olarak görevlendirilen birisi yok; bu adamın görevi bütün duyurulardan öğrencilerin haberdar olmasını sağlamak ve okuldaki staj mülakatlarına/kariyer günlerine/dış ilişkilerle ilgili olan bitenlere katkı sağlamaktı. Kampüs New York’a bağlı kocaman bir adaya yayılı olduğundan ve sadece iki bölümden oluşması dolayısıyla öğrenciler arasında çok sıkı bir birlik söz konusu; bu da koca bir aile olmamızı sağlıyor tabiki. Velhasıl kelam, Drake telefonunu çıkardı ve okulun internetine bağlandı. Sonrasında öğrenci amirinin bilgisayarına bağlandı ve bir şeyler yaptıktan sonra bir ferre açılmasını sağladı. inanamıyordum; onu engellesem mi, ağlasam mı gülsem mi – bilemedim. Öğrenci amiri ise utançtan yerin dibine girdi ve bilgisayarını internetten çıkardı.
    ···
  16. 17.
    +11
    Lafı uzatmayacağım; C, MATLAB, Python, vb.net, Kali ve Java’yı az çok ben de öğrenmiştim; tabiki pratiğim çok yoktu – basit düzeyde programlar nasıl çalışır, kesinlikle bilgim vardı ama cep telefonunu kullanarak ortak ağ üzerinden bir başkasının bilgisayarına izinsiz giriş yapmak ve onlarca işlemle hedef bilgisayarda ferre açılmasını sağlamak benim tarzım değildi. Parti bittikten sonra Drake’in peşine düştüm ve bunu nasıl yaptığını sordum. “Ben siyah şapkalılardanım (hacker.) istediğim her şeye erişebilirim.” diyordu. “Bu tür bilgilere nerelerden ulaştın?” diye sorduğumda bana bunları deep web’den öğrendiğini ve kendi deyimiyle “Master” olduğunu belirtti. Ona güvendim ve ertesi gün yurt odama davet ettim. Bilgisayarımı açtı ve Tor internet tarayıcısını kurdu. Endişelenmeye başladım: “Tor güvenli midir?” diye sorduğumda “Bana güven, ben bir Tor ustasıyım.” diyordu. Bu beni daha da endişelendirdi.
    ···
  17. 18.
    +7 -1
    Yanında usb flash getirmişti; bunu bilgisayarıma taktı ve burada pek çok onion linki, kullanıcı adları ve parolaları vardı. Drake, bu kullanıcı adı ve parolalarla deep web’deki çeşitli imageboard ve forumlara giriş sağlamanın mümkün olduğunu söyledi. Ona teşekkür ettim ve o da bir süre sonra gitti. Ben sonrasında duşa girdim ve yurttan çıktım; çünkü o gün kız arkadaşımla buluşacaktım. Akşam döndüğümde bilgisayarı açtım; çünkü hack ile ilgili forumlara girmek istiyordum. Gün boyunca aklımda sadece bu vardı.
    ···
  18. 19.
    +8
    Tor’u açtım ve bana verdiği onion websitelerine girmeye başladım. Bana verdiği kullanıcı adı ve parolayla giriş yaptığımda bilgisayarım kendi kendine kapandı. Tekrar açtığımda bir txt dosyası vardı. Bu kriptolanmış bir mesajdı ve sonunda “ThIs 1s F0r Dr4k3” yazıyordu. Bu kısmı anladım ve Drake’i aradım. Şans eseri okuldaydı ve birkaç saat sonra yurda geldi. Ona bu kriptolu mesajı gösterdim; bir şekilde bunu dekript etti ve mesajda şunu diyordu: “Sen ölü bir Tor ustasısın.” Drake bunu benim yazdığımı düşündü ve umursamayıp gitti.
    ···
  19. 20.
    +8
    Birkaç gün sonra ailesinin Drake’in kaybolduğunu söylemek için polise gittiğini duydum; 5 gün sonra Yiğit ve Drake ölü bulundu. Haberi aldığımda başta şok olmuştum; ne yapmam gerektiğini anlayamadım, bütün olup bitenler hiç olmamış ve bir şakaymış gibi geliyordu. Sonra ise ağlamaya başladım. Aklımda iki soru vardı: “Kim ve niçin?”
    ···