/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
  1. 201.
    0
    Rezerved
    ···
  2. 202.
    0
    gibeyim yapacaginiz isi yav part part s*ttr pezvnk adam
    ···
  3. 203.
    0
    Rezervasyon
    ···
  4. 204.
    0
    Rezerved
    ···
  5. 205.
    0
    Trrekzerverd
    ···
  6. 206.
    0
    Rez panp
    ···
  7. 207.
    +1
    At yalanı gibeyim inananı devam pnp
    ···
  8. 208.
    0
    Rezervuar
    ···
  9. 209.
    0
    Rezzzzzzzzzzzzzzzzzzzzz
    ···
  10. 210.
    0
    Rezervasyon
    ···
  11. 211.
    0
    Rezennio
    ···
  12. 212.
    +22 -5
    Gözlerimi açtığımda Chicago'da sabah güneşi doğuyordu. Dile kolay, 15-16 saattir uçaktaydım. Baş ağrısı krizleri mi dersin, jetlag mi dersin... Bir ton sorunla uyandım. Work&Travel için Chicago'ya gelmiştim. Yapacağım işi çoktan ayarlamıştım. Yıl 2013, Chicago'da Haziran ayı. Her ne kadar yaz bile olsa Chicago o nemli havaya rağmen Antalya gibi, Aydın gibi sıcak değildi. Ilık bir esinti, düzenli ve tertemiz bir ülke... Refah düzeyi yüksek olduğu için herkes işini en doğru şekilde yapıyor... Hayatımın aydınlanma çağının başlangıcıydı. Düşünsenize, o zamanlar 185 cm boyunda toy bir delikanlıydım. Bu arada, boyumu soranlar olmuş: Şu an boyum 188 cm. O zamanlar övünebileceğim tek şey ingilizce'ye olan hakimiyetim ve YGS-LYS sonuçlarımdı... Uçaktan indim, kocaman bir sıra beni bekliyordu. Sıra bana gelince memura vizemi gösterdim. O da onayladı ve içeri girdim. Elinde ismimin yazılı olduğu kartonu tutan adama yöneldim. Bu adamın adı Don Francis idi. ABD'de çalışabilmem için gerekli evraklarımı halletmiş istanbul'da anlaştığım acentanın buradaki sorumlusuydu. Beni kalacağım yere zütürecekti; sonra işyerime zütürecekti. Her şey çok güzeldi.
    ···
  13. 213.
    0
    #Rezzers
    ···
  14. 214.
    -1
    Rez sayfa 9 ayraç
    ···
  15. 215.
    -1
    yaz sen pnp ben okucam
    ···
  16. 216.
    0
    #rez 183. Entry not alayım
    ···
  17. 217.
    +13 -13
    Garson olarak meşhur bir pizza restoranı olan UNO Chicago Grill'de çalışacaktım. Tabi kendimi tanıtırken Türkiye'den getirdiğim lokumu patronuma ve diğer çalışanlara ikram ettim. Bu hareketim çok olumlu karşılandı. insanlar farklıydı. insana değer veriyorlardı ve gözlerim açılmaya başlıyordu. Tabiki buraya gelişimin ana amacı Türkiye'de Advanced düzeyine çıkardığım ingilizce'mi çok daha ilerleterek akıcılık kazanmaktı. O dönem IELTS ile kafayı bozmuş ve hatırladığım kadarıyla 5.5 ya da 6 puan almıştım. (9 üzerinden hesaplanan bir sınavdır.) Ve onunla tanıştım... Allah kahretsin, lanet ediyorum onu tanıdığım güne... Kennedy. O da bir garsondu ve birkaç gün yemek isimlerini, içecek, salata ve sosları ezberlemek için stajyer gibi bu garsonun peşinde takılacaktım. Gerçekten çok fazla yemek çeşidi vardı. Hele garnitürler... Ayrı bir dünyaydı. Kültür bambaşkaydı. Gelen konuklara önce içeceklerini zütürüp aldığınız siparişleri restoranın dört bir köşesinde yer alan bilgisayarlara giriyordunuz; bunlar da mutfakta beliriyor, oradaki aşçı ve expolar yemekle ilgileniyordu. Bu devasa endüstride, hizmete olan saygı da devasaydı. Deli gibi bahşiş geliyordu.
    ···
    1. 1.
      0
      seri bin seri böyle devam
      ···
    2. 2.
      +3 -1
      Bende Chicago filan diyince bi tak olucan zannettim amk
      ···
  18. 218.
    +1 -1
    Skıldım gidiyorum
    ···
  19. 219.
    0
    Senaryonu amk
    ···
  20. 220.
    0
    yalan olduğunu bile bile rez amk
    ···