dilenciyi nasıl siktim toplaşın

anlatıyorum amk.

yıl 2005 soğuk bir kış günü, aylardan şubat, günlerden 8. bir pazar sabahı geceden kalmışım. dinleyen var mı amk.

neyse ben anlatayım hiç olmazsa içimi biraz dökmüş ve vicdan azabımı dindirmiş olurum.

sabah kalktım saat 11 civarı, beni bilen bilir maddi durumum iyidir merak edenler nick6mdan anlayabilir. evimden çıktım kahvaltı etmek için boğaz manzaralı bir yere gittim, kahvaltımı ettim biraz da gazete okudum ve eve doğru yola çıktım. var mı okuyan?

@6 copy paste yok amk.

@11 günleri şaşırmış olabilirim amk. 8 değil 6 sıdır falan bunlar önemli değil.

neyse nerede kalmıştık? eve doğru gidiyordum oturduğum siteye geldim. bilen bilir lüks bir muhitte triplex villaların olduğu bir sitede oturuyordum (şimdi başka yere taşındım) baktım sitenin güvenliği bir kadını tartaklıyor. şöyle uzun ince fizikli 1.75 boylarında bir roman kız. açtım camı güvenliğe ne olduğunu sordum. bana dilenci olduğunu isim sallayıp içeri girmek istediğini söylediler. ahmet beylere temizliğe geldim falan demiş. oysa oturduğumuz sitede ev temizlikleri bu işleri yapan profesyonel bir firmaya verilmişti. belli aralıklarla gelir evlerin camlarını siler yarak kürek bahçe işlerini site ortak alanlarını falan temizlerlerdi. sitede oturan elit bir kesim evini öyle herkese açamaz sonuçta insanların kıymetli eşyaları falan var.

önce umursamadım ama tam girerken aklıma geldi öyle ya insanların üstesinden gelemedikleri sorunları olabilir ve bazen yanlışta olsa bu sorunları çözmek için yamuk işler yapabilirlerdi. hulusi kenmen tarafım tuttu, bizde uzaydan gelmedik sonuçta üstelik sosyalist ruhlu bir adamım. kızı çağırdım arabaya yaklaştı neden böyle bişey yaptığını sordum cevap veremedi. tartaklandığı için belli ki çok kötü hissediyordu kendisini hafif ağlamaklı oldu. ben de üzüldüm paraya mı ihtiyacın var diye sordum gözü yaşlarla doğlu olarak kafasını yukarı aşağı salladı. bir eliyle kolunun üst tarafını tutuyordu. canın yandı mı? diye sordum çok dedi ve yenlerini sıyırarak moraran kolunu gösterdi. bizim güvenlik dozu biraz kaçırmış. onlara döndüm ve ulan dedim biz sizi buraya onu bunu yaralayın diye dikmedik. ne gerek var bu kadarına kız zaten istese giremez polisi ararsın olur biter zaten korkup kaçar dedim.

kıza döndüm istersen gel çalışmak istersen birşeyler düşünürüz dedim. kızın zaten durumu kötü belkide fırsa görüp bindi arabaya. içeri girdik arabayı parkettim eve girdik. istersen git elini yüzünü yıka sonra salona gel konuşalım dedim gitti. sonra bende kendime kahve yaptım salonda oturdum. o gün evde çalışan hanım izinli, çünkü cumartesi ve pazar evde kimse olsun istemem. sadece hafta içi gelir saat 10 gibi ve saat 5 te çıkar. günlük yatak toplama bulaşık çamaşır ve yemek işini yapar. var mı lan dinleyen.

neyse ben yazayım hikaye uzun. bu kız geldi salona aç mısın diye sordum açtı ve üşümüştü, dolaptan istediğini alabileceğini söyledim bişeyler yedi ayak üstü. karşıma geldi konuşmaya başladık, durumu gerçekten zordu. babası yoktu annesi evlere temizliğe gidiyordu hafta 3 gün temizlik yapıyor sonra gündelik işlere bakıyordu. iyi haftada 200 lira falan kazanıyormuş. kızcağızda iş bulamamış uzun süredir. neyse durumunu anlattı gerçekten üzüldüm içim parçalandı. yaşını sordum 22 dedi adını söylemeyeceğim tabiki ama biz ayşe diyelim.

ne iş yaparsın dedim. temizlik yaparım lise terkim dedi. ona uygun bir iş bulabileceğimi düşünüyordum. bilgisayar kullanır mısın diye sordum kullanamam dedi. şirketimizde çalışan bir hanım vardı personel yemekleri çay işlerinden ve günlük temizlikten mesuldu. arada temizliğe yetişemezdi. mesaiye kalanlar mutfağı ziyadesi ile dağıttığı için sabah geldiğinde zorlanırdı. bu arada şirket 830 metre kare aşağı yukarı ve 4 katlı. 40 çalışanı var bir çok oda var falan.

kıza şirketin adresini verdim ertesi gün gelmesini ve ona iş vereceğimi söyledim ve gitti. pazartesi günü 11 gibi geldi tabi üstü başı pek iyi olmadığından danışma arıza çıkarmış, bizim oraya pek şekilsiz insan gelmez. bana gelenler de genelde randevulu gelir. ben de danışmaya haber vermeyi unutmuşum bereket kız ısrarla benim çağırdığımı söyleyince telefon ettiler alın içeri dedim. birinin odama getirmesini söyledim. geldi aldım karşıma. yapacağı işi anlattım daha önce söylediğim gibi oradaki hanıma yardımcı olacaktı diğer çalışanı çağırdım ve ayşe ile birlikte çalışacağını ayşenin ona yardımcı olacağını söyledim. ve gönderdim. ayşe'ye daha düzgün elbisesi olup olmadğını sordum. yok dedi. şirette böyle çalışamayacağını ve üstüne başına bişeyler alması gerektiğini ayrıca beyaz önlük giyeceğini söyledim. öyle ya üstüne alacak parası yoktu.

şirketin şöförlerinden birini çağırdım şirketin kredi katını verdim ve beraber gidip üst baş ayakkabı falan almalarını söyledim. gittiler...

2 saat sonra geldiler arkadaşlar önlüğünü falan verdi yaka kartını hazırlamışlar falan çalışmaya başladı. kız neşe doluydu ilk başlarda kendisine ön yargılı yaklaşan çalışanlar bile gayet iyi arkadaş olmuştu. 3 gün sonra çağırdım bana teşekkür etti bi şikayeti var mı iye sordum yoktu.

pozitif insanları severim çok çabuk alıştı iş arkadaşlarına ve iş yerine çabucak zaman geçimşti aylığını almıştı artık üstüne başına makyajına bakıyordu. özellikle çay kahve bişey istediğimde o getiriyordu. gerçekten güzel bir kızdı aynı hint güzelleri gibi. bazen bende mesaiye kalıyordum. yine şirkette kaldığım bir akşam o da temizliğe kalmıştı. odamdan çıktım onu gördüm sen daha burda mısın dedim, temizliğin bitmediğini burada olduğunu söyledi. gerekirse sabaha kadar çalışırım dedi. bana olan minnetini dile getirdi. böyle şeylerden hoşlanmam sen çalışıyorsun biz veriyoruz dedim.

biraz daha çalıştım işim bitmişti o saatte şirkette kimse olmayacağını düşündüm mutfağa gittim kahve almaya bir baktım o da orda sen daha gitmedin mi dedim şimdi işini bitirdiğini söyledi siz de çıkmamışsınız dedi. benimde işim ancak bitti bir kahve içeceğimi söyledim. keyifliydim hadi dedim iki kahve al gel biraz laflarız odama gittim o da kahvelerle geldi oturduk. biraz lafladık konu konuyu açtı, artık çalışan birisin dedim çeyizini yapar evlenirsin dedim hemen utandı nerde dedi sevgilin yok mu dedim yok dedi neyse biraz lafladık hadi dedim ben çıkıyorum senide güvenlik arabayla bıraksın dedim evi de çok uzak değildi.

ben işyerinde çalışanla muhatap olurum ama diğer patron olan ağbim olmaz o serttir. birimiz iyi polis birimiz kötü polis. günler geçiyordu ayşe ile gereğinden çok muhatap olmaya başlamıştım. bu iş yavaş yavaş patron işçi ilişkisini aşıyor gibiydi. yine bir akşamüstü işlerim bitmişti dolabımdan şarap çıkardım bir kaç kadeh içeyim dedim. yalnızlık zor eve gitmek istemiyordu canım kendime program yaptım bir balık restoranına gidecektim oradan da artık bar pavyon biyere gideriz diye düşündüm ortaköy güzel olur bahar aylarında. o sıra ayşe geldi fıkır fıkırdı yine kalmışsızınız dedi. yok dedim işim bitti bir iki kadeh şarap içip nereye gideceğimi düşünüyorum dedim. ister misin dedim. önce içmem dedi sonra merak ettiğini söyledi. hayatında hiç içmemiş. ona elimde şiraz üzümünden yapılmış yeni başlayanları yormayacak bir şaraptan bir kadeh verdim. içti önce üzünü buruşturdu ama sonra beğendi. balık restoranına gideceğimi söyledim telefon edip bir masa ayırttım. sonra içimden geldi birden sen de gelmez misin dedim. olur mu falan derken hadi dedim gel. zaten yalnızım. hemen gitti kılık kıyafet makyaj falan düzeltti geldi şirketten beraber çıktık.

@35 yavrum senin o elbise parası dediğin 200-300 liraları biz bi akşam yemeğine veriyoruz. ayrıca yazıyoz amk. alın rezerve okursunuz.

neyse restorana gittik, oturduk muhabbet yemek falan, bi taraftan şarap içmeye devam ediyoruz. zaten ayşe bir kaç kadeh içti ben çarpıldım dedi bende biraz içtim muhabbet falan, 2 saat oturduk, sonra çıktık saat 10 falandı bir gece kulübüne gittik 1 saat falan orada takıldık, ilk defa bu ortamlara giriyordu o gece çoksevinmişti ve çok heyecanlı geçirmişti sonra eve gitmek istediğini söyledi ben dut gibiydim. o da hafif sallanıyordu, seni bırakayım dedim. tarif etti fakirhanelerine gittik ve bıraktı. muhabbetimiz günden güne derinleşiyordu.

iş yerinde ben hiç olmadığı kadar mutfağa gidiyordum o bunu farketmişti belki bilmiyorum. arada çay kahve söylüyordum geitiryordu belki de onun bu pozitif enerjisi etkiliyordu beni emin değildim. günler hızla geçiyordu. bazı akşamlar beraber yemeğe gidiyorduk. ama bunu şirketten kimse bilmiyordu ona da tembihledim aman dedim. rezillik olur sen bu patronluk dalgasını bilmezsin. bir gün otururken bana sordu peki sen neden benimle konuşmayı bu kadar seviyorsun ben senin kültüründe değilim dedi

bilmiyorum dedim çok neşelisin belkide bu yüzdendir...

yaz aylarına gelmiştik. giyim kuşam, konuşma v.s. hepsini düzeltmişti artık alışverişe iş yerindeki arkadaşlarıyla gidiyor onlarla vakit geçiriyordu değişmişti. belki gözü açılmıştı. haziran ayında tatile gitmek istiyordum bende. b,r yazlığımız var (yerini söyleyemem deşifre olur) belki iki senedir giden yok haliyle ortalığı tak zütürüyodur diye düşündüm. aslında orayı temizletebilirdim yerli bir şirkete ama istemedim. çok gitmesek bile bizim için değerli bir mülktü ailenin hatırasını taşıyan.

ayşe'yi çağırdım yazlığa gideceğimizi oranın temizleneceğini söyledim ve perşembe günü hazır olmasını benle geleceğini işini bitirip otobüsle döneceğini söyledim.