1. 1.
    0
    şimdi kafam almıyor , sonra..
    ···
  1. 2.
    0
    kurucu isimler:marks ve engels [değiştir]

    marx'ın ve engels'in öncülük ettiği, ancak marks'tan çok -sistematik bir felsefe olarak- engels'te açılımları bulunabilecek felsefe akımı. engels, marks daha hayattayken sözkonusu kuramı şekillendirmeye başlamıştır ve marks'ın bunlara yönelik bilinen itirazlari yoktur. bununla birlikte, marks kendi felsefi çalışmalarını bu şekilde adlandırmaya ve kategorize etmeye çok eğilim göstermemiştir.
    marks, diyalektik yöntemin üstünlüğünü ve hegel'de "idealist bir kabuk" içinde saklı ve "başaşağı çevrilmiş" olarak bulunan diyalektiğin rasyonel özünü ortaya çıkarabilmek için onu tamamen materyalist temelde yeniden ele almak gerektiğini savunmuştur. bu anlamda, marks'ın diyalektik materyalizmden söz ettigi ve onu calışmalarında kullandığı bilinir, ancak sistematize edilmiş bir disiplin ya da yöntem olarak diyalektik materyalizm daha çok marks'ın ardılları tarafından onun teorik çalışmalarından ve analizlerinden yararlanılarak geliştirilmiştir.
    "benim diyalektik yöntemim, hegelci yöntemden yalnızca farklı değil, onun tam karşıtıdır da. hegel için insan beyninin yaşam-süreci, yani düşünme süreci —hegel bunu "fikir" ("idea") adı altında bağımsız bir özneye dönüştürür— gerçek dünyanın yaratıcısı ve mimarı olup, gerçek dünya, yalnızca "fikir"in dışsal ve görüngüsel (phenomenal) biçimidir. benim için ise tersine, fikir, maddi dünyanın insan aklında yansımasından ve düşünce biçimlerine dönüşmesinden başka bir şey değildir." (das kapital, almancı i̇kinci baskıya önsöz)

    diyalektik materyalizm uzun bir felsefi geleneği, karşıt eğilimleri ve çatışmalarıyla birlikte mas ettiği ve onu aştığı iddiasındadır. bir yandan hegel'den diyalektiği, öte yandan feuerbach'tan materyalizmi almıştır. bunlar belirli bir anlamda işlemlerden geçirilmiş ve birleştirilerek her iki eğilimin kendinde taşıdıkları teorik sorunların bu şekilde aşıldığı ve yepyeni bir felsefi düzleme ulaşıldığı savunulmuştur. böylece teorik düzlemde, diyalektiğin değişimci teorisi ile materyalizmin maddeci açıklaması birleştirilmek istenmiştir. buradan da bilginin, düşüncenin, doğanın ve toplumun açıklanmasında başka tür bir teorik modellemeye gidilmiştir. buna göre sürekli bir değişkenlik içindeki madde bu değişkenliği ile birlikte bilinebilmekte, ve bilgi bu süreçlerin akışı içinde maddi gerçekliğe her gecen gün daha çok yaklaşmaktadır. dolayısıyla tek ve biricik olan gerçeğin, biricik yöntemi ve teorisi de diyalektik materyalizmdir. diyalektik materyalizmin bu noktada hem bir yöntem hem de teori niteliğini kazanır.
    yansıma teorisi ve diyalektik materyalizm [değiştir]

    diyalektik materyalizm, genel felsefi kategorileri ve kavramları (var oluş-öz, biçim-töz, gerçeklik-yanılsama, nesnellik-hakikat, nedensellik-olasılık, zorunluluk-özgürlük vb.) da kullanır ve onlarla çalışır. aydınlanma çağı'nda ki felsefi akımların çatıştıkları ve çözümleyemedikleri konuları (bilginin kaynağı, düşüncenin temeli, aklın yapısı ve işleyişi, duyumların yeri vb.) özgün -ve pozitif bilimlerce de kanıtlandığı üzere- çözümlere bağlamış, temel aldığı yasaların, gerçekliğin yasaları olarak formüle etmiştir. yani, buna göre gerçekliğin(doğanın) işleyiş süreçlerinin yasaları, diyalektik materyalizmin bilgi mekanizmalarının da yasalarıdır. düşünceyi maddenin, bilgiyi gerçekliğin bir yansıması olarak alması dolayısıyla yansıma teorisi olarak bilinen teoriyle aynı zemine dayandığı söylenebilir. böylece de kendisini gerçekliğin isleyiş süreçlerine uyduran, daha doğrusu o süreçlerin zihinsel yansımalarının sonucu olan bir teori olarak ayrıcalıklı bir yere oturtur.
    rus-sovyet marksizmi ve diyalektik materyalizm [değiştir]

    rus marsksizminin kurucusu georgi plehanov ve ardından i̇lyiç lenin diyalektik felsefi materyalizmi çeşitli eserlerinde geliştirmeye çalıştılar. plehanov militan materyalizm, monist tarih anlayışının gelişimi gibi eserlerinde, marks ve engels'in ölümlerinin ardından avrupa marksizminde etkisini giderek arttıran "yeni-kantçılık" eğilimine savaş açtı. e. bernstein gibi düşünürlerin başını çektiği bu yeni eğilimin marksist felsefeyi ileriye değil, geriye zütüren bir hareket olduğunu kanıtlamaya çalıştı. lenin de onun izinden giderek materyalist diyalektiğin çok yönlü ve gelişmiş bir bilimsel yöntem olarak vazgeçilmezliğini savundu. rusya'da kapitalist üretim biçiminin gelişimi üzerine ayrıntılı çalışmalarında bu yöntemi uygulamaya çalıştı ve diyalektik materyalizmin yeterince kavranamamasından doğan yanlış anlayışları göstermeye çalıştı. lenin bir dizi makalesinde felsefe defterleri'nde marks, engels ve plehanov'un izinden giderek diyalektik düşünceye hegel'in yaptığı katkıların önemini ve büyüklüğünü vurguladı.
    lenin'in bu alandaki en önemli katkısı 1908 tarihinde yayınlanan materyalizm ve ampriokritisizm oldu. burada lenin bir tür fideizm olarak gördüğü ve özellikle avusturyalı fizikçi ernst mach'ın felsefi çalışmalarının etkisinde kalan bogdanov, bazarov, lunaçarski gibi bazı önde gelen rus marksistlerinin "diyalektik materyalizmi aşan" ve "en yeni bilimsel bulgulara uygun bir felsefe" olarak sundukları yeni-kantçı "ampiriokritisizm" felsefelerini kıyasıya eleştirdi. bu eser aynı zamanda lenin'in 1905 rus devriminin yenilgisinden sonra gerek halk kesimleri, gerekse de aydınlar arasında hızla yaygınlaşan kaderci, fideist, tanrı-yaratıcı görüşlere karşı sert bir tepki niteliğindeydi. lenin'in eseri rus marksistleri ve devrimci çevreleri arasında derhal büyük bir yankı uyandırdıysa da, avrupa'daki marksistler arasında lenin'in uluslararası işçi hareketinin önde gelen bir otoritesi olarak kabul göreceği ekim devrimi sonrasına kadar hemen hiç bilinmeden kaldı. lenin bu eserinde ayrıca marks, engels ve plehanov'un çalışmalarından olduğu kadar, "diyalektik materyalizm" felsefesini marks ve engles'den bağımsız olarak geliştiren işçi-filozof joseph dietzgen'in eserinden de yararlandı, büyük rus devrimci yazar çernişevski'nin bu alandaki katkılarını tekrar hatırlattı.
    stalin'e göre "diyalektik materyalizm, marksist-leninist partinin dünya görüşüdür. doğa olaylarına yaklaşımı, onları inceleme ve anlama yöntemleri diyalektik, doğa olaylarını yorumlayışı, bu olayları kavrayışı ve teorisi materyalist olduğundan, bu dünya görüşü, diyalektik materyalizm adını almıştır." (diyalektik ve tarihsel materyalizm, 1938)
    sovyet düşüncesinde oturmuş olan anlayışa göre : "materyalist diyalektik, doğayı ve toplumu incelemenin felsefi yöntemidir. nesnel gerçekliğin karmaşık niteliğini, bilimin gelişmesinin her aşamasında, mutlak ile göreli'nin, sabit ile değişir'in unsurları arasındaki ilişkiyi; bir dizi genelleştirme formundan, daha derin diğer formlara geçişin anlaşılmasını yalnız ve yalnız diyalektik yaklaşım tarzı sağlar. hiçbir katılaşma ve kalıplaşma taşımayan materyalist diyalektik'in devrimci özü, toplumun yeniden kurulmasında anahtar vazifesi görür." (m. rosenthal, p. yudin, materyalist felsefe sözlüğü)
    sscb'de diyalektik materyalizmin toplum bilimlerinde olduğu kadar doğa bilimlerinde de uygulanması -her zaman eşit başarıyla olmasa da- teşvik edildi.
    geç sovyet felsefesinde özellikle evald i̇lyenkov özgün çalışmalarıyla sscb'de ve dışında adından söz ettirebildi. i̇lyenkov, hegel diyalektiğini inceledi, bir dizi çalışmasında, marks, engels ve lenin'in, eserlerinde diyalektik yöntemi çeşitli olguların analizine nasıl uyguladıklarını ayrıntılı olarak göstermeye çalıştı ve lenin'in izinden giderek, yeni-kantçı ve yeni-pozitivist okulların çağdaş biçimlerini diyalektik materyalizm açısından eleştirisine girişti.
    diyalektik materyalizmin edinimleri [değiştir]

    daha çok ve asıl olarak marks sonrası marksizm'in benimsediği bir tanımlama olmuştur diyalektik materyalizm; özellikle engels'in bu disiplini belirginleştirdiği söylenebilirse de daha çok lenin'den sonra belirli yasaları ve formülasyonları olan bir yöntemsel disiplin olarak anlaşılmaya başlanmıştır. lenin sonrasında ise genel marksizm yorumunda tamamen bir felsefi ilkeler ve prosedürler şeklini almıştır. sovyet rusya'da, stalin'in formülasyonlarıyla "dia-mat" olarak aldığı biçim bunu gösterir.
    dış bağlantılar [değiştir]

    diyalektik materya
    Tümünü Göster
    ···
  2. 3.
    0
    bu saatte bu konuyu gibtir edin.
    ···
  3. 4.
    +1 -1
    المراجعة الحالية (غير مراجعة)
    المادية الجدلية ركن أساسي من أركان الفلسفة الماركسية، تعتمد على قوانين الدياليكتيك وبناها كارل ماركس بالاستناد إلى جدلية فلسفة هيجل ومادية فلسفة فيورباخ وكتب حولها الكثير من الكتب وابرز من كتب عنها كان ستالين. أساس الفلسفة الجدلية هو انها تعتبر ان الفكر هو نتاج المادة وان المادة ليست نتاج الفكر، ففكر الإنسان نتاج مادي من عقله وليس الإنسان من نتاج الفكر، و هو ما ينفيه الفلاسفة المثاليون.
    [عدل]شرح المادية الجدلية

    الماديون يعتقدون بأولوية المادة أما المثاليون فيعتقدون بأولوية الفكر أو الروح. ء الماديون يعتمدون على الأبحاث العلمية التي تنفي زوال المادة أما المثاليون فمنهم من يقول أن المادة ليست موجودة بل هي انعكاس لوعي الإنسان وبالتالي غير موجودة أما الماديون فيقولون إن المادة موجودة بشكل مستقل عن وعي الإنسان ويعرفون المادة بكل ما تتحسسه حواس الإنسان الخمسة بينما يقول المثاليون ان حواس الإنسان تعكس تصورات في وعي الإنسان وهي غير موجودة في الواقع بشكل مستقل عن الوعي هذا هو ما يسمى الصراع بين الفلسفة المادية وباقي الفلسفات المثالية. ان الفلسفة المثالية تحاول تفسير الوجود انطلاقا من علة خارجية، وان الوجود المادي هو انعكاس لوعي أكبر وبالتالي فان الوجود المادي هو مغاير للوجود "الروحي" أو "الغير مادي" ان هذا المفهوم يعتبر أن الوجود المادي ساكن ومخلوق ومسير من قبل "الفكر" أو "الوعي". ان الفسلفة المادية تعارض هذا التصور وتشدد على أهمية الوجود المادي في اعلاء وتوليد الفكر والوعي. ان الوعي هو انعكاس للمادة وليس العكس.

    ماركس قام بمزاوجة مادية فيورباخ الساكنة مع مثالية هيجل التاريخية وخرج طفل جديد يسمى المادية الجدلية هي مادية بحتة بكل ما تعني الكلمة من معنى لكنها تؤمن بالتطور وفق قوانين الدياليكتيك الثلاثة و هم:
    نفي النفي
    وحدة صراع المتناقضات
    تحول الكم إلى كيف
    المادية الجدلية تنفي أن تكون المادة قد خلقت من العدم وتنفي أنه يمكن أن يتم نفي المادة و كانت الأبحاث العلمية في بدايتها حيث كان يستدل بقانون مصونية الطاقة ونظرية داروين لإثبات كلامهم ولكن أصبح قانون لافوازيه يتم تدريسه في الجامعات وقانون لافوازيه المنسوب للعالم الفرنسي لافوازيه ينص بأن المادة لا تخلق من العدم ولا تفنى بل تتحول من شكل إلى آخر وهو القانون الذي مازال مثبتاً حتى وقتنا الحاضر حيث أنه تم الوصول إلى عمق الذرة ونواة الذرة ولم يثبت إمكانية فناء المادة ومازالت حتى وقتنا الحاضر كافة المدارس تعلم الطلاب ان المواد الداخلة بالتفاعل تساوي المواد الخارجة من التفاعل حيث أن كافة العلوم مازالت تقف إلى جانب الفلسفة المادية.
    ان ماركس يعتبر ان التاريخ هو تاريخ الصراع الطبقي الذي يعتبره المحرك الأساسي للتاريخ. ان ما يسمية البناءالفوقي الذي هو الأنظمة السياسية، القيم الاجتماعية، والاديان، هي انعكاس للواقع الطبقي والمادي المعاش. ان هذا ينسجم مع النزعة المادية لتفسير التاريخ المتناقض مع النزعة المثالية لتفسير الاخير. قام ماركس بقلب ديالكتيك هيغل "رأسا على عقب". ان المادية الجدلية تعتمد أساسا على مفهوم الحركة الدائمة "الذاتية" أي عدم الحاجة إلى محرك خارجي وهي تتعارض مع المادية الكلاسيكية السكونية التي تعتبر أن الفكرة هي انعكاس سكوني للمادة. من هذا المنطلق فان المادية الجدلية تنفي الحاجة إلى محرك أولي للكون وللحياة. ان نظرية النشوء لداروين والنظريات البيولوجية الحديثة تثبت صحة المادية الجدلية.
    ان نظريات ما بعد الحداثة التي تشدد على أهمية "شخصانية المعرفة" والتشكيك بموضوعية المعرفة تتحدى المادية الجدلية ولكنها بنفس الوقت تتحدى اسس المعرفة. ان المادية الجدلية تشدد على موضوعية الوجود وامكانية دراسته باستقلالية عبر المراقبة والاختبار. لقد حذر لينين لاحقا أن السلاح الاخير في يد الامبريالية والرأسمالية هي أبستمولوجيا المعرفة التي سوف تعمل على هدم الاسس النظرية للمعرفة بسبب فشلها في ربح المعركة الفلسفية والمنطقية مع المادية الجدلية والمادية التاريخية.
    [عدل]أنظر أيضا

    الفلسفة الماركسية
    كارل ماركس
    فلسفة
    [أظهر]
    عرض • نقاش • تعديل
    دليل الفلسفة
    Tümünü Göster
    ···
  4. 5.
    0
    yadsımanın yadsınması
    ···
  5. 6.
    +2
    hepinizi gibelektik sokaryalizme davet ediyorum, okul kantini filozofları sizi
    ···
  6. 7.
    0
    ananın amı özet ver
    ···
  7. 8.
    0
    özet: evrende gerçek ve algılanabilir tek şey maddedir ve madde daimi bir değişim içerisindedir.
    herakleitos un tezine felsefi olarak bugünkü şeklini veren marx'tır.
    ···
  8. 9.
    0
    şimdi nehir var. böle billur tuz gibi akar akar akar. sen de geziyon tabii, o yıllarda şimdiki gibi net yok, bişi yok. herkes pis, taklu geziyor. kolera, veba ölümleri normal sayılıyor o yıllarda. her köşe başında bi cüzzamlı. aidsin çaresi bile yok. kimsenin evinde küvet yok, kombi yok. vaillant daha kurulmamış. bu müşkülpesent durumlarda hastalıklar bulaşmasın diye yıkanacaksın. nerede yıkanacaksın? nehirde. ee. köylüler çamaşır yıkıyor nehirde, milletin göz perde değil ki örtesin. sen yıkanırken herkes sana bakıyor, utanıyorsun. bu yüzden o yıllarda kimse aynı köyün kıyısında yıkanmaz. 100-200 metre ileriye gider, orada yıkanırlardı. diyalektik öğretiden annadığım budur benim. materyal işler işte.
    ···
  9. 10.
    0
    reserve
    ···
  10. 11.
    0
    bkz:komünizm
    ···
  11. 12.
    0
    Marksizmin yöntemini tartışırken, işçi hareketi içindeki eylemlerimize, katıldığımız tartışmalarda ileri sürdüğümüz argümanlara ve yazdığımız makalelere temel oluşturan fikirleri ele almaktayız.

    Genel olarak Marksizmin üç ana kaynaktan biçimlendiği kabul edilir. Kaynaklardan biri, Marx’ın, Fransız politikasına, özellikle de Fransa’daki 1790’ların burjuva devrimi ve onu takip eden 19. yüzyılın ilk dönemlerinin sınıf mücadelesine ilişkin analizini geliştirmesidir. Marksizmin kaynaklarından bir diğeri “ingiliz ekonomi politiği” denilen şeydir, yani Marx’ın ingiltere’de geliştiği şekliyle kapitalist sistemi analiz etmesidir. Marksizmin aynı zamanda tarihsel olarak başlangıç noktası olan diğer kaynağının da “Alman felsefesi” olduğu söylenir ve benim burada üzerinde durmak istediğim de onun bu yönüdür.

    Öncelikle söylemeliyiz ki, Marksizmin temeli materyalizmdir. Yani Marksizm tüm gerçekliğin özünün madde olduğu, bilincin maddeyi değil maddenin bilinci yarattığı fikrinden hareket eder.

    Başka bir deyişle, düşünce ve düşünce kaynaklı olduğu söylenen herşey –sanatsal fikirler, bilimsel fikirler, hukuka, politikaya, ahlâka, vs. ilişkin fikirler– tüm bunlar gerçekte maddi dünyadan kaynaklanmaktadır. “Bilinç”, yani düşünce ve düşünce süreçleri, beynin bir ürünüdür; ve beynin kendisi de, dolayısıyla fikirler de, canlı maddenin gelişmesinin belli bir aşamasında ortaya çıkmıştır. Yani o da maddi dünyanın bir ürünüdür.

    Dolayısıyla insan bilincinin ve toplumunun gerçek doğasını anlamak için, Marx’ın da ortaya koyduğu gibi mesele “insanların söylediklerinden, hayal ettiklerinden, tasavvur ettiklerinden … değil, gerçek ve faal insandan hareket edip, gerçek yaşam süreçlerini temel alarak bunların ideolojik yansımalarının ve yankılarının gelişimini göstermek suretiyle elle tutulur canlı insana varmaktır. insan zihninde oluşan inanılmaz hayaller bile ampirik olarak gösterilebilen ve maddi temellere dayanan maddi yaşam süreçlerinin doğurduğu imgeler olmak durumundadır. Böylelikle, ahlâk, din, metafizik ve her çeşit ideoloji ve de bunlara tekabül eden bilinç şekilleri bağımsız görünümlerini kaybederler. Bunların tarihleri yoktur, gelişimleri yoktur; ancak insanlar maddi üretimlerini ve maddi ilişkilerini geliştirerek kendi öz gerçeklikleriyle birlikte, düşüncelerini ve düşüncelerinin ürünlerini değiştirirler. Yaşamı belirleyen bilinç değildir; bilinci belirleyen yaşamdır. Birinci yöntemde hareket noktası, yaşayan birey olarak görülen bilinçtir; gerçek yaşama uygun düşen ikinci yöntemde ise, bu hareket noktası bizzat gerçek yaşayan bireylerdir, ve bilinç sadece onların bilinci olarak ele alınır.” (Alman ideolojisi, Birinci Bölüm)

    Dolayısıyla bir materyalist sadece fikirler için değil, maddi olguların kendileri için de açıklama arar ve tanrılar ve benzeri doğaötesi müdahale odaklarına değil maddi sebeplere bakar. Bu Marksizmin çok önemli bir yönü olup, onu kapitalist toplumda yerleşmiş bulunan diğer düşünme yöntemlerinden ve mantıklardan ayırır.

    17. ve 18. yüzyıllarda Avrupa ülkelerinde bilimsel düşüncenin gelişimi gerçekten de çelişkili bir nitelik sergiledi ve bu hâlâ burjuva teorisyenlerin tipik yaklaşım biçimidir. Bir yandan materyalist yönteme doğru bir gelişme vardı. Bilimciler nedenleri arıyordu. Doğal olgulara Tanrı takdiri mucizeler olarak bakmakla yetinmiyor, onlara bir açıklama arıyorlardı. Ama aynı zamanda bu bilimcilerin henüz tutarlı veya üzerinde çalışılmış bir materyalist anlayışları yoktu; genellikle de doğal olgulara getirdikleri açıklamaların ardında, zincirin sonunda Tanrının elini işbaşında görüyorlardı.

    Böyle bir yaklaşım, içinde yaşadığımız maddi dünyanın temelde kendi dışındaki güçlerce belirlendiğini ve gerçek dünyadan bağımsız varolabildikleri için bilincin veya fikirlerin önde geldiğini kabul etmek veya en azından buna açık kapı bırakmak anldıbına gelir. Materyalizmin felsefi karşıtı olan bu anlayışa “idealizm” diyoruz.

    Bu yaklaşıma göre insanlığın ve toplumun –ve de sanatın, bilimin, vs.– gelişimini belirleyen maddi süreçler değil fikirlerin gelişimi, insan düşüncesinin mükemmelleşmesi veya yozlaşmasıdır. Ve bu genel yaklaşımın, itiraf edilsin ya da edilmesin, kapitalizmin her türlü felsefesini kapsaması tesadüf değildir.

    Burjuva filozoflar ve tarihçiler genel olarak varolan sistemi veri alırlar. Kapitalizmin, yeni ve daha üstün bir sisteme yerini bırakması mümkün olmayan nihai ve tam bir sistem olduğunu kabul ederler. Ve tüm geçmiş tarihi, zavallı fanilerin kapitalizmin gerçekleştirdiğine ya da gerçekleştirebileceğine inandıkları bir tür “mükemmel topluma” ulaşma gayretleri olarak sunarlar.

    Bu yüzden, geçmişin hatta bugünün en büyük burjuva bilimcilerinin ve düşünürlerinin eserlerine baktığımızda materyalist ve idealist fikirleri nasıl kafalarında karmakarışık ettiklerini görebiliriz. Örneğin mekaniğin yasalarını ve gezegenlerle gök cisimlerinin hareket yasalarını incelemiş olan Isaac Newton, bu hareketlerin zihin veya düşünceyle belirlendiğini düşünmüyordu. Ama tüm maddeye bir ilk itiş verildiğini, bu ilk itkinin de bir tür doğaüstü güç tarafından, Tanrı tarafından verildiğine inanıyordu.

    Aynı şekilde, bugün birçok biyolog için bitki ve hayvan türlerinin bir türden diğerine evrildiğini ve insanoğlunun kendisinin de önceki türlerin gelişiminden ibaret olduğunu kabul etmek kolaydır. Ama yine de bunların pek çoğu, insan aklıyla hayvan aklı arasında, ölümden sonra insan vücudunu terk eden “ebedi ruh”tan ibaret bir fark olduğu fikrine sıkı sıkıya sarılırlar. En yetenekli bilimcilerden bazıları dahi bilimsel olarak gerçekten geri olan ve bilimden ziyade büyü ve batıl inanca yakın duran bu tür idealist fikirlerle materyalist yöntemi harmanlamış durumdadır.Bu yüzden Marksizm, her türlü idealizmle kökten bir kopuşu ve onun yerine gerçekten olup bitenin materyalist bir kavrayışını temsil eder. Bu anlamda materyalizm, Marksizmin temel hareket noktalarından birini oluşturur. Diğer temel kalkış noktası da diyalektiktir.
    Diyalektik

    Diyalektik kısaca hareketin mantığı veya hareket içindeki eylemciler için sağduyu mantığıdır. Hepimiz biliriz ki nesneler hareketsiz kalmazlar, değişirler. Ama diyalektikle çelişkili olan ve kapitalist toplumun bağrına gömülü “formel mantık” adlı bir başka mantık daha vardır. Belki de bu yöntemin içeriğini tarif etmekle başlamak gerekli.

    Formel mantık “özdeşlik yasası”na (“A” eşittir “A”), yani şeylerin kendilerine eşit olduğuna ve birbiriyle belirli ilişkiler içinde olduğu düşüncesine dayanır. Özdeşlik yasasından temel olarak türemiş diğer yasalar da vardır; örneğin “A” “A”ya eşitse, “B”ye veya “C”ye eşit olamaz.

    Görünüşte bu düşünce yöntemi sağduyuya uygun gelebilir. Aslına bakılırsa bilimin gelişmesinde ve bugünkü toplumu yaratmış olan sanayi devriminde çok önemli bir alet, çok önemli bir araç olmuştur. Örneğin matematiğin gelişimi ve temel aritmetik formel mantığa dayanmaktadır. Formel mantığı kullanmadan bir çocuğa çarpım tablosu veya toplamayı öğretemezdiniz. Bir bir daha iki eder, üç etmez. Aynı şekilde, formel mantığın yöntemi mekaniğin, kimyanın, biyolojinin vs. gelişimine temel oluşturmuştur.

    Örneğin 18. yüzyılda iskandinav biyolog Linnaeus, bilinen tüm bitki ve hayvanlar için bir sınıflandırma sistemi geliştirdi. Linnaeus tüm canlıları sınıflara, takımlara, familyalara ayırdı, buna göre insan, primatlar takımında, hominidler familyasında, homo cinsinde yer almakta, ve homo sapiens türünü temsil etmektedir.

    Sınıflandırma sistemi biyolojide çok önemli bir ileri adımı simgelemiştir. ilk defa bitki ve hayvanların gerçek anlamda sistematik incelemesini ve hayvan ve bitki türlerini karşılaştırmayı mümkün kıldı. Ama formel mantığa dayanmaktaydı. Homo sapiens’in Homo sapiens’e eş olduğuna; muska domestica’nın (adi ev sineği) muska domestica’ya eş olduğuna; solucanın solucana eş olduğu düşüncesine dayanmaktaydı. Başka bir deyişle sabit ve katı bir sistemdi bu. Bu sisteme göre bir türün başka bir şeye eşit olması mümkün değildi; aksi takdirde bu sınıflandırma sistemi tamamen çökerdi
    Tümünü Göster
    ···
  12. 13.
    0
    wikipedia daki yazıyı kopyalıcağınza kendi fikirlerini yazsanıza.
    diyalektik materyalizm marksizmin temel felsefesidir. felsefi idealizme karşıdır. herşeyin madden ibaret olduğunu söyler. dünyayı,insanlığı hayvanlığı kısaca insanı çevreyen herşeyi bilimle açıklamaya çalışan felsefe çeşitidir.
    ···
  13. 14.
    0
    evren maddeden ibarettir. evrendeki herşey zıttıyla bulunur. bu zıtlıkları anlamanın tek yolu bilimdir. der marx.
    ···
  14. 15.
    0
    evrensel gelişmenin genel yasalarını ve inceleme yöntemini kapsayan bilimsel-düşünsel
    dünya görüşüdür. kuramcıları karl marx ve friederich engels'dir. bu dünya görüşünün temel ilkesi çok yalındır. evren özdekseldir ve özdek dışı bir güçle değil, kendi iç özdeksel yasalarıyla gelişir. onu tanımak için onun yasalarını (bilimi ) bilmek gerekir. doğa, kendi özdeksel yapısından, bilinç insanın doğa karşısındaki eyleminden, toplum doğasal üretim sürecinden yansıyan çelişkilerle belirlenir. eytişimsel özdekçiliğin temel ilkeleri şunlardır:
    · evren özdekseldir.
    · bilinç özdeksel doğanın ürünüdür.
    · evren, sonsuz çeşitlilikteki olgularının birbirine bağlı ve bağımlı olduğu bir bütündür.
    · tarih özdeksel bir devim ve gelişme sürecidir.
    · evrimsel gelişme, çelişme yasalarıyla gerçekleşir
    ···
  15. 16.
    -2
    siz ne anlarsınız amk (:
    ···
  16. 17.
    +1
    "Benim diyalektik yöntemim, Hegelci yöntemden yalnızca farklı değil, onun tam karşıtıdır da. Hegel için insan beyninin yaşam-süreci, yani düşünme süreci —Hegel bunu "Fikir" ("Idea") adı altında bağımsız bir özneye dönüştürür— gerçek dünyanın yaratıcısı ve mimarı olup, gerçek dünya, yalnızca "Fikir"in dışsal ve görüngüsel (Phenomenal) biçimidir. Benim için ise tersine, fikir, maddi dünyanın insan aklında yansımasından*ve düşünce biçimlerine dönüşmesinden başka bir şey değildir."
    ···