tümü

duymak için yapılmamış kulaklar

  1. 16.
    0
    @22 aynen lan. bana da arkadaşım anlatıyor ben de he diyorum geçiyorum. ancak mühendis olabildim.
    ···
    #64449549 şikayet
  2. 15.
    0
    @18 postyapısalcı dönemde sosyoloji, pgibanaliz, felsefe ve siyasetbilim kısmen de hukuk iyice birbirine giriyor. ben pgibanaliz ve siyset üzerinden oraya vardım. felsefenin beni aştığını alçakgönüllülükle itiraf etmek durumundayım. zaten mühendis kafası, formülarize edilemeyen şey karşısında iflas eder.
    ···
    #64447817 şikayet
  3. 14.
    0
    çok uzundu okuyamadım ama güzel birşey yazmış gibisin tebrik ederim kardeş.
    ···
    #64446488 şikayet
  4. 13.
    0
    @malign cigerim gitme ya. daha yeni kavuştuk amk.
    ···
    #64446256 şikayet
  5. 12.
    0
    @16 adam sovyet doğumlu zaten bunun bayağı bir etkisi var.
    felsefede hoca arkadaşım var zaten. onun sayesinde böyle adamları öğreniyorum. deleuze le de uğraşıyordu bir ara. ben o kadar felsefeyle ilgilenmedim yani uğraşacak kadar.
    ···
    #64446181 şikayet
  6. 11.
    0
    deleuze'yi araştırırken bir kaynakta bu adama referans vardı. sonradan araştırdığımda inanılmaz çok yönlü bir şahıs olduğunu öğrenmiştim. anne baba etkisi büyük diye geçiştirmiştim. kıbrıstaki olayların ortasında büyüdüğünü öğreince bakışım hepten değişti.

    (gilles deleuze çok iyi lan bu arada. şizoanalitik şaklar)
    ···
    #64445664 şikayet
  7. 10.
    0
    bak işte bilen çıktı.
    ···
    #64445250 şikayet
  8. 9.
    0
    özet:

    kıbrıs adası aslında doktor moreau'nın adasıdır. insanlar orada kontrollü deneylerle hayvana dönüştürülüp birbirlerinin üzerine salınırlar. yüksekçe birileri, yüksek ve emniyetli biryerlerden bunları izler. sağ kalan hayvanlaşmış insanlar, galibiyet sevinci geçince, kime saldıracağını bilemez.
    ···
    #64445087 şikayet
  9. 8.
    0
    adam öleli 4 yıl oldu. zamanında bunu okuduğumda çok etkilenmiştim. bugün bilgisayarı karıştırırken gördüm. incide bilen var mı bi bakayım dedim. durum bu işte.
    ···
    #64444851 şikayet
  10. 7.
    0
    ben sakin değilim bu sefer amk. birisi özet geçsin madem.
    ···
    #64444418 şikayet
  11. 6.
    0
    @malign cigerim az sakin ol. kimse kimseyi gibmiyor *
    ···
    #64444056 şikayet
  12. 5.
    0
    ben yazmadım lan rahmetli ulus baker in
    ···
    #64443849 şikayet
  13. 4.
    0
    http://inciswf.com/1299341839.swf
    ···
    #64443607 şikayet
  14. 3.
    0
    http://inciswf.com/1296317785.swf
    ···
    #64443590 şikayet
  15. 2.
    +2
    kim'den sonrasını okumadım bin
    edit : özet geç bin .
    edit : bana güvenin okumayın
    ···
    #64443538 şikayet
  16. 1.
    0
    ulus baker

    kim demiş onüç ondört yaşların savaş kaldıramayacağını günümüz dünyasında? ben de savaş yaralarımı bu öyküye ertelemişim... ve o yaralar bende kalacak, öfkeyle parlatacağım onları herşeyin yüzeyinde, yapışkan bir toz tabakası gibi... eve düşen patlamamış bomba --komünistlerle devrik makarios taraftarları, faşistler onları savaşmaları ya da ölmeleri için zincirlerle havan toplarına bağlamışken, emniyet pimleri çekilmemiş mermiler yağdırıyorlardı lefkoşa'nın türk kesimine... evet. eve düşen, annemin tepesinden, büyükannenin birkaç santimetre yanından geçerek yaklaşık iki saat önce beni yatırdıkları yatağı biçerek yere saplanan patlamamış bir bomba, galiba güçlü bir havan mermisi (düşerken sesleri giderek tizleşir --cviiiiift gibisinden... ) birkaç gün sonra çıkarılırken girne kapısına kadar koşarak oradan kaçan ben, hâlâ nefes nefese, o öyküyü anlatacak gücü kendimde bulmalıyım... öykü, o sıralar hastanede -bir hekim kılığında, bembeyaz ve kana bulanarak-- kapana kısılmış babamın mirasıdır ve ben, onu anlatmalıyım... emniyet kemerlerinizi bağlayın lütfen...

    "kulaklarım! kulaklarım!" diye bağırarak getirildi... ondokuz yirmi yaşlarında, doğulu delikanlı... sağ bacağı kanlar içinde, iğrenç, inanılmaz, paramparça... doktoru kan çeker önce... anestezisiz diktiler ve iğne vurup susmasını beklediler. susmadı: "kulaklarım! kulaklarım!... " haykırışlarının hastane koridorlarında işi henüz bitirilmemiş kurbanlık gibi, kimi sedyede, kimi battaniyeler üstünde bekleyen kahramanların moralini bozması katlanılamaz bir durumdur. savaşın o gizli biçki-dikiş ahlâkının şu diğer kahramanları, neşterli ve her bakımdan alkollü hekimler, defalarca kulaklarını kontrol etmelerine karşın (yakına düşen, ya da yakından salıverilen bir top mermisi mi acaba?), darmadağın bacağı dışında "sapasağlam" teşhisi koymaktan başka bir şey yapamıyorlar... ses çınlıyor hastanenin üst katlarına doğru yankılanarak: "kulaklarım! kulaklarım!... "

    ah! artık pgibiyatrik bir vak'a olsa gerek bu. bir harb pgibozu...

    pgibiyatristin muayenesi daha da zor ve sürüncemelidir... birkaç tokat, biraz telkin: "nerelisin sen evlâdım?" tercüme: hangi cehennemden geldin? hangi cehenneme gidiyorsun? "ne diyorsun sen, bir şey yok kulaklarında... sapasağlam ikisi de... "

    ah! pgibiyatrik bir vak'a bile değil bu... oğlan, basbayağı... yemiş kafayı...

    ve yoğun, zor, anlaşılmaz bir diyalog, hoyratça, kulakları tedavi edecektir: "kulaklarım! kulaklarım!" hangi kulaklar? köyde bekliyorlar... komandoyum ben... göğüs göğüse... taşlık araziye attılar beni paraşütle... çoğu arkadaşın bacağı kırıldı... bana bir şey olmadı... kulaklarımı kaybettim ben... öldürdüklerimden kestiğim... bir sicime dizmiştim onları... köyden beklerler... kulaksız nasıl dönerim ben?

    bu satırları yazarken bilgisayar ekranının karşısında gözlerim yoruluyor, kara deliklere düşüyorum, erişilmez bir süratle... bunları yazdığım için saldıranlar da olur... dilim yorulacak... mirasını savunurum pederin... ama ben, bir temmuz günü, ondört yaşındayken, daha kesin olarak söyleyeyim, 26 temmuz 1974'ün ateşkes kurşunlarının vızıldamasını durduramayan yoğun, katı, renksiz, ceset kokulu bir akşamında (yağmur yağıyor muydu hâlâ?) bu öyküyü kendi kulaklarımla işittim...
    kulaklarım! kulaklarım!
    Tümünü Göster
    ···
    #64443395 şikayet