1. 1.
    +61 -70
    daha komiktir, gülmek istediğim zamanlarda hep ekşi sözlükte takılırım

    alın size ekşi sözlükten bi başıma geldi olayı, buna gülmeyen ben yaşıyorum demesin

    yıl 2002. babamın hastanede beraber çalıştığı doktor arkadaşı hacdan gelmiş onu ziyarete gidiyoruz.

    eve gittik, salonda rahat 20-25 kişi var. tebrikler, hediyeleşmeler, anılar, dualar. uhrevi bir ortam. maneviyat dorukta.

    o günün sabahı babam köyden armut getirmişti. abartmıyorum herhalde 10 tane falan yemiştim. neyse tebrikleşmeler, gelen giden ikramlar derken feci bir şekilde gazımın geldiğini hissettim ama nasıl bastırıyor. öyle bi basınç var ki domates kılçığının battığını hissediyorum. utanıyorum odadan dışarı çıkmaya. yerimden kıpırdayamıyorum. halbuki osuruk kadar doğal bir ihtiyaç olabilir mi? ama işte. nasıl bi çekingenlik varsa izin alıp tuvalete gidemiyorum. hala öyleyim. misafirlikte tuvalete gidemiyorum.

    neyse. tutamıyorum artık o noktaya geldi. yüzüm kızarmaya başlıyor. annem bi gariplik olduğunu seziyor bende. halbuki ne kadar malım. gitsene oğlum tuvalete. yok. utanıyorum. içimden dua ediyorum allahım ne olur bi mucize olsun bir şey olsun kurtar beni diye.

    ben komadan komaya girerken hacı amcanın 2-3 yaşlarındaki bi torunu halının üstünde takla atıyor. o takla atıyor millet gülüyor. o da şımarıp yine takla atıyor millet gülüyor. derken yine takla attı, kendini biraz zorladı herhalde, çok ama çok cılız hafif bi "pırt" sesi çıktı çocuktan. hemen doğruldu etraftakilere baktı mahçup bi şekilde. belli ki annesi tembihlemiş, pırt yapmak ayıptır diye. ortamdaki herkes güldü, "ahaha çocuk işte" demeler, hacı dedenin "pırt mı yaptın sen" deyip torununun poposunu bükmeler.

    evet, tahmin edeceğiniz üzere o an hayatımın ilk şeytanlığını yaptım. hazır, ortamda osuran bir velet varken, suç ve suçlu belliyken tanrı'nın dualarımı kabul edip bana sunduğu bu fırsatı geri tepemezdim. kalın bağırsağımda biriken sıcak, yoğun ve kokulu osuruğu ses çıkarmadan müthiş bir özveriyle atmosfere bıraktım. abartmıyorum herhalde 8-10 saniye sürmüştür. 2-3 parça halinde seri bir şekilde saldım. saldığım gaz o kadar sıcak ve yoğundu ki, salınım esnasında züt çeperimin yandığını hissediyordum.

    ben ömrü hayatımda o kokudan daha ağır ve iğrenç bi koku duymadım a dostlar. kendimden iğrendim resmen. koku yayılır yayılmaz önce bi sessizlik sardı herkesi. ve müthiş bir şaşkınlık. el kader veletin çıkardığı ufacık bir "pırt"ın, 1 yıl foseptik çukurunda kalmış domuz cesedi gibi kokması normal miydi?

    herkes çocuğa bakıyor. gözler faltaşı gibi. annesi "nasıl olur" der gibi. hacı amca neredeyse istavroz çıkaracak. yüzü kıpkırmızı. koku çocukta narkoz etkisi mi yaptı bilmiyorum, takla atmaya devam ediyor. annem anladı tabi kokunun kaynağını. kendi paçasından düşeni tanımaz mı? vurdu yüzüne "eve gidince ben sana gösteririm" ifadesi.

    bi anda evin kadınlarından bir hareketlenme. pencereleri açmalar. sanki sovyetler nazileri işgal etmiş de ölmek üzere olanların bulunduğu gaz odasının kapısını açmışlar gibi kapı önünde çıkmak için bekleyen insanlar. neredeyse birbirini ezecekler. öksürükler. herkes burnunu ağzını kapatıyor. hacı amcanın kızları püff püff deyip eline geçirdikleri havlu, karton gibi nesnelerle içerideki havayı pencereden dışarı kanalize etmeye çalışıyor. bi taraftan da hala takla atmaya çalışan çocuğa bakıp "nasıl olur?" bakışı atıyorlar. ben sadece rahatlamış olmanın hazzını yaşıyorum.

    yaşattığım faciadan sonra gece erken bitti. eve gidince annemden dayak yedim. sonraki gün babamdan haber aldım. sabah çocuğu dahiliye doktoruna zütürmüşler. bağırsak filmi falan çekmişler sindirim yollarında sorun mu var diye.

    bu da böyle bir anımdır.

    siz siz olun çocuklarınızı çekingen yetiştirmeyin.
    20.01.2016 22:05 medeniyet

    • **gündüzcü liseliler cugulamaya başlamışlar bile ASFDGHJHK
    Tümünü Göster
    ···