/i/Dertleşme

Derdini anlatmayan derman bulamaz..
  1. 27.
    0
    Daha güzelleri var ama şunu yazasım geldi

    VUSLAT
    Bir uykuyu cananla beraber uyuyanlar,
    Ömrün bütün ikbalini vuslatta duyanlar,
    Bir hazzı tükenmez gece sanmakla zamanı,
    Görmezler ufuklarda şafak söktüğü anı.
    Gördükleri rü'ya,ezeli bahçedir aşka;
    Her mevsimi bir yaz ve esen rüzgarı başka,
    Bülbülden o eğlencede feryad işitilmez,
    Gül solmayı, mehtab azalıp bitmeği bilmez;
    Gök kubbesi her lahza bütün gözlere mavi,
    Zenginler o cennette fakirlerle müsavi;
    Sevdaları hulyalı havuzlarda serinler,
    Sonsuz gibi bir fıskiye ahengini dinler.

    Bir ruh o derin bahçede bir def'a yaşarsa,
    Boynunda onun kolları, koynunda o varsa,
    Dalmışsa, onun saçlarının rayihasiyle.
    Sevmekteki efsunu duyar her nefesiyle;
    Yıldızları boydan boya doğmuş gibi, varlık,
    Bir mu'cize halinde,o gözlerdedir artık;
    Kanmaz en uzun buseye, öptükçe susuzdur.
    Zira susatan zevk o dudaklardaki tuzdur;
    insan ne yaratmışsa yaratmıştır o tuzdan,
    Bir sır gibidir az çok ilah olduğumuzdan.

    Onlar ki bu güller tutuşan bahçededirler.
    Bir gün, nereden, hangi tesadüfle gelirler?
    Aşk onları sevk ettiği günlerde, kaderden,
    Rüzgar gibi bir şevk alır oldukları yerden;
    Geldikleri yol... Ömrün ışıktan yoludur o:
    Alemde bir akşam ne semavi koşudur o!
    Dört atlı o gerdune gelirken dolu dizgin,
    Sevmiş iki ruh, ufku görürler daha engin.
    Simaları gittikçe parıldar bu zaferle,
    Gök her tarafından donanır meş'alelerle.

    Bir uykuyu cananla beraber uyuyanlar,
    Varlıkta bütün zevki o cennette duyanlar,
    Dünyayı unutmuş bulunurken o sularda,
    -Zalim saat ihmal edilen vakti çalar da-
    Bir an uyanırlarsa leziz uykularından,
    Baştan başa,her yer kesilir kapkara zindan.
    Bir faciadır böyle bir alemde uyanmak,
    Günden güne hicranla bunalmış gibi yanmak.

    Ey talih! Ölümden de beterdir bu karanlık;
    Ey aşk! O gönüller sana mal oldular artık;
    Ey vuslat! O aşıkları efsununa ram et!
    Ey tatlı ve ulvi gece! Yıllarca devam et!


    Yahya Kemal BEYATLI
    ···
  2. 26.
    -1
    söylesem ah söyleyebilsem derdimi
    mehtap bir gecede açabilsem sana kalbimi
    göreceksin seninle dolu
    desem, diyebilsem ki seviyorum seni
    çılgınca aşığım sana
    ama demem, diyemem
    çünkü aramızda dağlar, denizler
    ve benim o kahrolası gururum var
    bu böyle sürüp gidecek
    sen, seni sevdiğimi bilmeyecek, öğrenmeyeceksin
    ben her gece yıldızlara seni sevdiğimi söyleyeceğim
    sana asla...
    çünkü aramızda dağlar denizler
    ve benim o kahrolası gururum var

    victor hugo
    ···
  3. 25.
    0
    Bir gün bile uzak olma gün uzun
    Gün uzun anlatamayacağım kadar
    Trenler bir yerlerde uyuduğunda
    insanlar garlarda nasıl beklerse, öyle beklerim seni

    Bir saat bile gitme gidersen uykusuzluk
    Damla damla birikir o saatte
    Ve bir evi arayan bütün duman
    Yitik yüreğimi öldürmeye gelir belki de

    Kırılmasın kumun üstünde görüntün
    Göz kapakların bensiz uçmasın
    Bir dakika bile gitme sevdiğim

    Bir an bile uzaklaşsan
    Dünyayı dolaşırım yalvarmak için sana
    Ya dön ya da bırak öleyim diye
    Pablo Neruda
    ···
  4. 24.
    0
    Şunu da severim
    yıkma kendini
    Öyle mahsun öyle garip
    Nerde olursan ol icerde dışarda
    Derste sırada turu üstüne üstüne Tukur yüzüne celladın firsatcinin fesatcinin hayinin
    Dayan kitap ile dayan iş ile
    Tırnak ile iş ile
    Dayan rusva etme beni
    ···
  5. 23.
    0
    Sen benim onyedi yaşımsın,
    Deli çağımsın...
    Sen benim ayakkabılarımın arkasına ilk basışımsın .
    ilk cigaram, ilk ıslığım, ilk kızgınlığım, ilk aldanışımsın.
    Sen benim ilk ütülü beyaz gömleğim ,
    ilk şiirim, ilk kavgam ,
    Yaşamı ilk farkedişimsin .
    Sen benim onyedi yaşımsın...

    Yazlık sinemanın kapısında saçları taralı bir oğlan.
    Cebinde iki gazoz parası
    Gönlüne tarifsiz rüzgarlar dolan .
    iki film bu akşam,
    Birinde Yılmaz Güney oynuyor, birinde Fikret Hakan.
    Bak Suat Sayın söylüyor cızırtılı plaktan:
    '... Rüyadır gördüğün bütün düşler ,
    Gözlerin aklımı perişan eyler ,
    Aşk masalından şarkılar söyler ,
    Beni hülyalara salan gözlerin ... '
    Yazlık sinemanın kapısında saçları taralı bir oğlan ,
    Bir külah çekirdeği, mangal gibi yüreği var, bilesin...

    Sen benim onyedi yaşımsın,
    Deli çağımsın...
    Aynaya ilk bakışım ,
    Babamla ilk kavgam,
    Evden ilk kaçışımsın.
    Serçeleri sevdimse senden,
    Minibüslerde muavinlik ettiysem.
    'Bir Teselli Ver'i dinlediysem Orhan Gencebay'dan,
    Emirgan'da çay içtiysem,
    Tophane'de sabahçı kahvelerini öğrendiysem ,
    Nerden bildiysem şiirlerini Ümit Yaşar'ın,
    Pazar sabahları kapının önünden geçtiysem,
    içimdeki kıpır kıpır bu soluk nereden ...

    Sen benim onyedi yaşımsın,
    Deli çağımsın...
    Okulu ilk asışım,
    ilk kez birine gümüş kolye alışımsın.
    Sen benim ilk sakarlığım, ilk tuhaflığım, ilk yakalanışımsın.
    Sen benim onyedi yaşımsın...

    Mahallenin delikanlısı,
    Elleri ceplerinde, dudağında ıslığı,
    Başında kavak yelleri.
    Şarkılar mırıldanıyor.
    'Zalimin zulmü varsa sevenin Allahı var' yeni çalıyor 45lik plaklardan.
    Hayri Şahin ortalığı kavuruyor.
    Mahallenin delikanlısı,
    Cebinde iki gazoz parası.
    Yüreğinde garip bir pıtırtı
    Alışmaya çalışıyor sana alışmaya.
    Akşamları işportaya çıkıyor,
    Bir defter, bir kalem, bir de çakı alana aynayı bedava veriyor.
    Yani günler geçiyor onyedi yaşının bütün tadıyla ...

    Sen benim onyedi yaşımsın,
    Deli çağımsın...
    ilk maça gidişim, Cemil Turan'ı ilk seyredişim, ilk sevincimsin.
    Ben anamın muskasını nasıl astıysam göğsüme öyle güvendiğimsin.

    Sabahları eskici geçiyor kapıdan
    Karşı komşu Nafile Teyze bakkaldan ekmek istiyor
    Çocuklar top kovalıyor mahallenin arsasında
    Bir bakıyorum cama da iki güvercin konuyor iyi mi,
    Herşey güzel oluyor.
    Bu hengame nasıl yakışıyorsa istanbul'a bana da aşk öyle yakışıyor.
    Anam koş kapa diyor muslukları, üç gündür akmayan sular geliyor.
    Ben onyedi yaşındayım, hayat benden yana duruyor ...

    Sen benim onyedi yaşımsın,
    Deli çağımsın...
    Sen benim ayakkabılarımın arkasına ilk basışımsın.
    ilk cigaram, ilk ıslığım, ilk kızgınlığım, ilk aldanışımsın.
    Sen benim ilk ütülü beyaz gömleğim,
    ilk şiirim, ilk kavgam, yaşamı ilk farkedişimsin...

    Sen benim onyedi yaşımsın,
    Sen benim, sen benim, sen benimsin.
    Sen benim herşeyimsin.
    Hiçbirşeyimsin
    Hiçbirşeyimsin
    Tümünü Göster
    ···
  6. 22.
    0
    Bu gece en hüzünlü şiiri yazabilirim
    Şöyle diyebilirim; "Gece yıldızlarla dolu"
    Ve yıldızlar masmavi, titreşiyor uzakta
    Şarkılarla dönüyor gökte gece rüzgarı
    Bu gece en hüzünlü şiiri yazabilirim
    Sevdim ben onu, o da beni sevdi bir ara
    Kollarıma aldım bu gece gibi kaç gece
    Kaç defa öptüm onu sonsuz göğün altında
    Sevdi beni o, ben de bir ara onu sevdim
    O durgun, iri gözler sevilmez miydi ama?
    Bu gece en hüzünlü şiiri yazabilirim
    Yokluğunu düşünüp, yitmesine yanmakla
    Duyup geceyi, onsuz daha engin geceyi
    Ota düşen çiy gibi düşmekte şiir cana
    Ne çıkar sevgim onu alıkoyamadıysa?
    Gece yıldız içinde, o yakın değil bana
    Hepsi bu. Uzaklarda şarkı söylüyor biri
    Yüreğim dayanmıyor yitmesine kolayca
    Gözlerim arar onu, sanki yaklaşmak ister
    Yüreğim arar onu, o yakın değil bana
    Aynı gece ağartıyor aynı ağaçları
    Bizler, ah, o zamanki bizler değiliz ama
    Artık sevmiyorum ya nasıl, nasıl sevmiştim
    Sesim arar rüzgarı, ulaşmak için ona
    Ellere yar olur, öpmemden önceki gibi
    O ses, ışıl ışıl ten ve sonsuz bakışlarla
    Artık sevmiyorum ya, severim belki yine
    Ne uzundur unutuş, ah ne kısadır ayrılık
    Yüreğim dayanmıyor yitmesine kolayca
    Böyle gecelerde kollarıma aldım çünkü
    Belki bana verdiği son acıdır bu acı,
    Belki son şiirdir, bu yazdığım şiir ona
    Pablo Neruda
    ···
  7. 21.
    0
    Bahamalı martılar beni çağırdı,
    Bir ikinci bahar gecesi
    Yalan söyledim,
    Yırtık blucinli tayfalara,
    Seni sevmediğimi söyledim.
    Oysa rıhtımlar
    En sarkılı dalgalarla yıkanıyordu,
    Midye kabuklarında sakladım gözyaşlarımı;
    Hastaydım,
    Kırık kötümser bir öksürük yapışmıştı boğazıma
    Seni unutmak gerekiyordu...
    Bahamalı martılar beni çağırdı,
    Bir ikinci bahar gecesi,
    iskele fenerlerinin altında oturup
    Seni bekledim sevgilim
    Ellerim ıslaktı, gözlerim ıslaktı
    Gelip caydırabilirdin beni gitmekten
    Oturup sigara içer, anlaşabilirdik..
    Sana tapacağım yalan degildi
    Benim olursan
    Seni seviyordum, seni istiyordum...
    Bahamalı martılar beni çağırdı,
    Bir ikinci bahar gecesi
    Filler gibi içtim liman meyhanelerinde;
    Seni unutmak için içtim..
    Senin sokağında geceler yıldızsızdı,
    Senin sokağında gece yağmur yağıyordu
    Ben zayıftım, çabuk ıslanıyordum
    Bana sevmek yaramıyordu,
    Ben sevilemiyordum...
    Bahamalı martılar beni çağırdı,
    Bir ikinci bahar gecesi
    Sana bırakacağım bu kentin
    Üç semtinde üç damla gözyaşı döktüm,
    Birincisi seni ilk gördüğüm yerdi,
    ikincisi seni ilk öptüğüm yerdi
    Üçüncüsü... söylemeye dilim varmıyor,
    Üçüncüsü bana git dediğin yerdi
    işte bu mısraları orda karalıyorum;
    işte demir aldı şilebimiz,
    Gidiyor, gidiyor, gidiyorum...
    Edgar Allan Poe
    ···
  8. 20.
    +1
    Sana yıldızları indiremezdim ama gösterirdim.

    Hikayelerini öğrenirdim.

    Hikayeler uydururdum her yıldız için.

    Adını verirdim içlerinden birine, en güzeline.

    Belki seni kurtaramazdım ama denerdim.

    Suç işlerdim seninle.
    Biriyle suç işlemeyi göze almak gözü kapalı güvenmektir o'na.
    Parklar da uyurduk.
    Şikayet etmezdim.
    Sarhoş olurduk cebimizdeki bütün parayla.
    Yürürdük.
    Belki güldüremezdim seni ama ağlardık.
    Kızardık dünyanın bu kadar çirkin oluşuna.
    Fidan ekerdik, betondan üşüyen dar sokaklara.
    Kaldırım taşlarını sökerdik gece yarıları.
    Kaçardık.
    iki bilet alırdık kalkacak olan ilk otobüsten, sen omzumda uyuyabilirdin.
    Belki efsane olmazdı ama, şiir yazardım sana.
    Senin olurdu, sen olurdu.
    Sana yağmurlardan gömlek yapamazdım ama, tenimin rengi atana dek ıslanırdım.
    Belki merdiven dayayamazdım Ay'a ama, sarılırdım her ay doğduğunda.
    Zamanı durduramazdım ama zaman kaybederdim seninle.
    Dünya telaşına kapılmadan. Değişmeden seni dünya işlerine.
    Belki sana veremezdim ömrümün bir kısmını ama isterdim.

    Sen,
    Seni,
    Vereme yakalansan,
    Kötü huylu bir kansere tutulsan
    Kör kalsan,
    Yatalak olsan,
    Sevebilecek birini kaybettin.

    Sen,
    Tanrı'nın sana o muhteşem elleriyle uzattığı armağanı,
    Tuttun,
    Duvara vurdun.
    Sen,
    Tanrı'ya ayıp ettin.
    ···
    1. 1.
      0
      ilk kez okudum güzelmiş kimin panpa
      ···
    2. 2.
      0
      panpa bunu ıncıden bır kardesımız atmıstı orda gordum. Nursen Yıldırım dıyorlar ama tanımıyorum kım bu.
      ···
  9. 19.
    0
    Şunu da severim

    Seni severim.de toplum buna hazır değil
    ···
  10. 18.
    +1
    Şunu da severim
    Sana gitme deyecegim
    Usuyorsan ceketimi al

    Sana gitme demeyecrgim
    Ama gitme lavinia
    ···
  11. 17.
    +3
    Yan yana yürümeyelim diye dar yapılmıştı kaldırımlar
    Ve yine yan yana yürümeyelim diye dar kafalıydı insanlar
    Ve sırf dardı diye kafalar, düşünmeyi bırakıp sevmeyi denedik
    Sarılmak yakar bizi deyip aşkı hep, uzaktan sevdik

    Henry Charles Bukowski
    ···
    1. 1.
      0
      Eh idare eder ilk kez okudum yalan söylemeyeyim
      ···
  12. 16.
    +2
    Şunu da severim

    Aysel git başından ben sana gore değilim .
    Hem karanligim biraz çirkinim
    ···
  13. 15.
    0
    AMK bilmediğim şiir çıkmadı guzellerden.
    Edebiyata mal olmuş şiirleri okumak guzel de hepsini okuyunca da insan yeni güzel şiir bulamayınca boşluğa düşüyor
    ···
  14. 14.
    0
    Biliyorum sana giden yollar kapalı
    Üstelik sen de hiç bir zaman sevmedin beni

    Ne kadar yakından ve arada uçurum;
    insanlar, evler, aramızda duvarlar gibi

    Uyandım uyandım, hep seni düşündüm
    Yalnız seni, yalnız senin gözlerini

    Sen Bayan Nihayet, sen ölümüm kalımım
    Ben artık adam olmam bu derde düşeli

    Şimdilerde bir köpek gibi koşuyorum ordan oraya
    Yoksa gururlu bir kişiyim aslında, inan ki

    Anımsamıyorum yarı dolu bir bardaktan su içtiğimi
    Ve içim zütürmez kenarından kesilmiş ekmeği

    Kaç kez sana uzaktan baktım 5.45 vapurunda;
    Hangi şarkıyı duysam, bizimçin söylenmiş sanki

    Tek yanlı aşk kişiyi nasıl aptallaştırıyor
    Nasıl unutmuşum senin bir başkasını sevdiğini

    Çocukça ve seni üzen girişimlerim oldu;
    Bağışla bir daha tekrarlanmaz hiçbiri

    Rastlaşmamak için elimden geleni yaparım
    Bu böyle pek de kolay değil gerçi…

    Alışırım seni yalnız düşlerde okşamaya;
    Bunun verdiği mutluluk da az değil ki

    Çıkar giderim bu kentten daha olmazsa,
    Sensizliğin bir adı olur, bir anlamı olur belki

    inan belli etmem, seni hiç rahatsız etmem,
    Son isteğimi de söyleyebilirim şimdi:

    Bir geceyarısı yazıyorum bu mektubu
    Yalvarırım onu okuma çarşamba günleri
    ···
  15. 13.
    0
    Mona Roza, siyah güller, ak güller
    Geyvenin gülleri ve beyaz yatak
    Kanadi kirik kus merhamet ister
    Ah, senin yüzünden kana batacak
    Mona Roza siyah güller, ak güller

    Ulur aya karsi kirli çakallar
    Ürkek ürkek bakar tavsanlar daga
    Mona Roza, bugün bende bir hal var
    Yagmur igri igri düser topraga
    Ulur aya karsi kirli çakallar

    Açma pencereni perdeleri çek
    Mona Roza seni görmemeliyim
    Bir bakisin ölmem için yetecek
    Anla Mona Roza, ben bir deliyim
    Acma pencereni perdeleri çek..

    Zeytin agaçlari sögüt gölgesi
    Bende çikar günes aydinliga
    Bir nisan yüzügü, bir kapi sesi
    Seni hatirlatiyor her zaman bana
    Zeytin agaclari, sögüt gölgesi

    Zambaklar en issiz yerlerde açar
    Ve vardir her vahsi çiçekte gurur
    Bir mumun ardinda bekleyen rüzgar
    Igibsiz ruhumu sallar da durur
    Zambaklar en issiz yerlerde acar

    Ellerin ellerin ve parmaklarin
    Bir nar çiçegini eziyor gibi
    Ellerinden belli oluyor bir kadin
    Denizin dibinde geziyor gibi
    Ellerin ellerin ve parmaklarin

    Zaman ne de cabuk geciyor Mona
    Saat onikidir söndü lambalar
    Uyu da turnalar girsin rüyana
    Bakma tuhaf tuhaf göge bu kadar
    Zaman ne de çabuk geciyor Mona

    Aksamlari gelir incir kuslari
    Konar bahcenin incirlerine
    Kiminin rengi ak, kimisi sari
    Ahhh! beni vursalar bir kus yerine
    Aksamlari gelir incir kuslari

    Ki ben Mona Roza bulurum seni
    Incir kuslarinin bakislarinda
    Hayatla doldurur bu bos yelkeni
    O masum bakislar su kenarinda
    Ki ben Mona Roza bulurum seni

    Kirgin kirgin bakma yüzüme Roza
    Henuz dinlemedin benden türküler
    Benim askim sigmaz öyle her saza
    En güzel sarkiyi bir kursun söyler
    Kirgin kirgin bakma yüzüme Roza

    Artik inan bana muhacir kizi
    Dinle ve kabul et itirafimi
    Bir soguk, bir garip, bir mavi sizi
    Alev alev sardi her tarafimi
    Artik inan bana muhacir kizi

    Yagmurlardan sonra büyürmüs basak
    Meyvalar sabirla olgunlasirmis
    Birgün gözlerimin ta içine bak
    Anlarsin ölüler niçin yasarmis
    Yagmulardan sonra büyürmüs basak

    Altin bilezikler o kokulu ten
    Cevap versin bu kanli kus tüyüne
    Bir tüy ki can verir bir gülümsesen
    Bir tüy ki kapali gece güne
    Altin bilezikler o kokulu ten

    Mona Roza siyah güller, ak güller
    Geyve'nin gülleri ve beyaz yatak
    Kanadi kirik kus merhamet ister
    Aaahhh! senin yüzünden kana batacak!
    Mona Roza siyah güller, ak güller
    ···
  16. 12.
    0
    Bir gün sabah vakti kapıyı çalsam,
    Uykudan uyandırsam seni:
    Ki, sisler daha kalkmamıştır Haliç ten.
    Vapur düdükleri ötmektedir.
    Etraf alacakaranlık,
    Köprü açıktır henüz.
    Bir gün sabah sabah kapıyı çalsam...

    Yolculuğum uzun sürmüş oldukça
    Gece demir köprülerden geçmiştir tren.
    Dağ başında beş-on haneli köyler,
    Telgraf direkleri yollar boyunca
    Koşuşup durmuş bizle beraber.

    Şarkılar söylemişim pencereden.
    Uyanıp uyanıp yine dalmışım.
    Biletim üçüncü mevki,
    Fakirlik hali.
    Lüle taşından gerdanlığa gücüm yetmemiş,
    Sana Sapancadan bir sepet elma almışım.

    Ver elini haydarpaşa demişiz,
    Vapur rıhtımdadır pırıl pırıl,
    Hava hafifden soğuk,
    Deniz katran ve balık kokulu.
    Köprüden kayıkla geçmişim karşıya,
    Bir nefeste çıkmışım bizim yokuşu...

    Bir gün sabah sabah kapıyı vursam,
    -Kim o dersin uykulu sesinle içerden.
    Saçların incindır, mahmursundur.
    Kimbilir ne güzel görünürsün sevgilim,
    Bir sabah vakti kapıyı çalsam,
    Uykudan uyandırsam seni,
    Ki, daha sisler kalkmamıştır Haliç ten.
    Fabrika düdükleri ötmektedir.
    ···
  17. 11.
    +2
    ikimiz birden sevinebiliriz göğe bakalım
    Şu kaçamak ışıklardan şu şeker kamışlarından
    Bebe dişlerinden güneşlerden yaban otlarından
    Durmadan harcadığım şu gözlerimi al kurtar
    Şu aranıp duran korkak ellerimi tut
    Bu evleri atla bu evleri de bunları da
    Göğe bakalım

    Falanca durağa şimdi geliriz göğe bakalım
    inecek var deriz otobüs durur ineriz
    Bu karanlık böyle iyi afferin Tanrıya
    Herkes uyusun iyi oluyor hoşlanıyorum
    Hırsızlar polisler açlar toklar uyusun
    Herkes uyusun bir seni uyutmam birde ben uyumam
    Herkes yokken biz oluruz biz uyumıyalım
    Nasıl olsa sarhoşuz nasıl olsa öpüşürüz sokaklarda
    Beni bırak göğe bakalım

    Senin bu ellerinde ne var bilmiyorum göğe bakalım
    Tuttukca güçleniyorum kalabalık oluyorum
    Bu senin eski zaman gözlerin yalnız gibi ağaçlar gibi
    Sularım ısınsın diye bakıyorum ısınıyor
    Seni aldım bu sunturlu yere getirdim
    Sayısız penceren vardı bir bir kapattım
    Bana dönesin diye bir bir kapattım
    Şimdi otobüs gelir biner gideriz
    Dönmiyeceğimiz bir yer beğen başka türlüsü güç
    Bir ellerin bir ellerim yeter belliyelim yetsin
    Seni aldım bana ayırdım durma kendini hatırlat
    Durma kendini hatırlat
    Durma göğe bakalım
    ···
    1. 1.
      0
      Bak bunu unutmusum bunu da çok severim
      ···
  18. 10.
    +2
    Paniğini kukla yapmış
    hasta bir çocuğum ben
    Oyuncağı panik olan sayın yalnızlık kendi kendine nasıl da eğlenir
    Niye izin vermiyorsun yoluna kuş konmasına
    niye izin vermiyorum yoluma kuş konmasına
    niye kimseler izin vermez yollarına kuş konmasına?
    "Öyle güzelsin ki kuş koysunlar yoluna"

    bir çocuk demiş.
    ···
  19. 9.
    0
    bukowski bluebird
    ···
  20. 8.
    +2 -3
    Tavuklar çiçek açmış
    Ellerinde poğaça
    Madem yüzme bilmiyon
    Niye çıktın ağaca ?
    ···
    1. 1.
      0
      Bunu sevmem
      ···