0
çikita muz kafalı bir ideoloji köpeği değildir. bu bile yeterli aslında; muazzam bir erdem neticede. kolay mı şimdi? ideolojiden uzak düşünce sistemiyle yek-vücut olmak, ha! sorarım sizlere!?
bir ademevladı gelecek bana ve diyecek ki: ben zihnen öyle bir konuma tutundum ki, olayları, akışı olanca netliğiyle görebiliyorum; illa ki nesnellik olması da şart değil hani, ama, hakikat algım şahane; algılarım hiçbir lense/filtreye takılmaksızın işliyor, ben düşünce önündeki her türlü engeli aştım diyecek...
ve bunları, a priori gelen bir bilgelik üzerinden veyahut doğuştan gelen genleri sayesinde değil de; kendisinden daha zeki birini köyün birinde çoban olarak kalmak durumunda bırakan, kendisini ise 345345 kelimelik laflar hazırlayabilen -ve hazırlayacak olan- vakti bol, "algısı herhangi bir lens veya filtre içermeyen" bir filoloji/felsefe kişisi yapan sistem neticesinde diyebilecek.
homo inspiens mi? peeeh, at çöpe... daha ne kadar oynanacak ki bu tarafsızlık oyunu? ben açıkça söylüyorum, taraflıyım. bu uğurda algımın şaşabileceğini, algıda seçicilik yapabileceğimi biliyorum, ama taraflı olmadığını zannedenlerin pusulaları çoktan şaşmış farkında değiller. idealar dünyasından, kırk yılın başı esiyor da, hani şu rönesans dönemi katedral resminde olduğu gibi -ninja kaplumbağalara isim veren sanatçılardan biri, adını hatrıma getiremedim malesef- , parmaklarından birini uzatıveriyorlar biz fanilere.