ÜST EDiT : REZERVE ALANLAR BiRiKSiN SONRA OKURUM DiYENLER iÇiN ; HiHAYE FiNAL OLMUŞTUR.BEĞENiP BUNU DiLE GETiRENLERE DiLE GETiRMEYENLERE ÇOK TEŞEKKÜR EDERiM. BEĞENENLER BiR " +" LARSA MEMNUN OLURUM.BiR SONRAKiNDE BULUŞMAK ÜZERE ŞiMDiLiK HEPiNiZ A.E.O

Selamun aleyküm gençler. Beni fazla tanıyanınız yoktur. Sözlükteki yaş ortalamanın üzerinde 30 lu yaşlarda bir abiniz, kardeşinizim. Size anlatacaklarımda en ufak bir yalan varsa adiyim.

Bunu anlatmamın nedeni siz ister hüddam deyin isterseniz de başka bir şey o şey her ne ise var kardeşim birebir yaşadım ve gördüm. Ha öyle korkunç korkutacak bir şey değilse bile gerçekten şaşıracağınız bir olay yaşadım ve tüm ayrıntılarıyla sizlere anlatacağım.

Aslında çok olay yaşadım ama sadece birini anlatacağım şuan. Eğer dinleyeniniz varsa inanmayanınız varsa anlatayım siz dinleyin ve kararı siz kendiniz verin. Hızlı yazarım bir günde biter en geç yarın deyim.

not:1 saat sonra partlar halinde atacağım. dinleyen varsa bir belli etsin. şimdiden teşekkür ederim.

bakın vallahi billahi şuku meraklısı değilim ama bir kaç arkadaş şukularsa başkasının görmesine vesile olursa memnun olurum.
sonuçta emek var ve insan emeğinin takdir edilmesini ister.

bu kadar hızlı yazan gördünüz mü * önceden word de yazdım imla kurallarına uygun anlaşılır şekilde düzenlemeler yaptım tek tek atıyorum.

siz kıymetli kardeşlerim okurken zevk alsınlar diye yaptım.

Oturttu beni hoca soru soruyor işte beni rahatlatmak maksatlı ben anlıyorum tabi çünkü daha önce de böyle bir ritüele konu olmuştum.(onuda başka bir zaman anlatırın bunda da enterasan olaylar var)

işte nerede okuyorsun adın ne falan gibilerden sıradan şeyler. Sonra bu bir tas getirdi tasın içi Arapça ayetler yazıyor birde tütsü yaktı. Odanın içini tarif ediyorum büyük genişçe bir salon ama kasvetli karanlık duvarda çeşit çeşit resimler sakallı adamların resimleri ama adamların sanki gözleri oynuyor yada çocukluk pgibolojisiyle ben öyle hissediyorum yer kara beton betonun üzeri yeşil bir yağlı boyayla boyanmış ortalıkta büyü emareleri işte üzerine Arapça yazılmış yumurtalar mı dersin iğne batırılmış sabunlar mı dersin muskalar mı dersin masanın üzeri hep bunlarla dolu.

Tası getirdi bana verdi tut dedi. Bende tuttum başladı anlatmaya;

Tekrardan hocanın tarif ettiği kişiler suya geldi Ayşe’ye dediklerimi tekrarla dedi.
Kadını falakaya yatırmalarını iyice dövmelerini, ruhuna sıkıntı vermelerini, gece rahatsız etmelerini, eğer getirmezse canına mal olacağını söyledi.

Ayşe de aynen tekrarladı hocanın dediklerini. Oradan ayrıldık herkes evine gitti sabah gelen telefon bizi şaşırtmaya yetmişti. Arayan ablamdı ve bilekliğini bahçede bulduğunu oraya birisinin atmış olabileceğini söyledi.

Yani gece artık bu varlıklar kadına ne yapmışsa neler olmuşsa kadın adresi nasıl ve nereden öğrenmişse biz bunlara vakıf değiliz sadece o gece bilekliğin bahçeye atılı vaziyette tekrar geri geldiğini biliyoruz o kadar.
Oraya o bilekliği atan kadın mı yoksa Hoca'nın yardımcılarımı bunu da bilmiyoruz. Daha sonra hoca'ya tekrar gidildi belli bir ücret ödendi fazla araştırmadık kadını da bir daha görmedik görmek te istemedik zaten.
Ben bunu gerçekten yaşadım ve birinci şahidiyim arkadaşlar ister inanın ister inanmayın bu olaylar tamamen gerçek yaşanmış üzerine zerre bir yalan koymadan anlatılmıştır.

Daha sonrada bu hocayla bi iki şey daha yaşadım ve gerçekten görünmeyen varlıkların var olduğuna birinci dereceden tanık oldum.

Okuduysanız ağzınıza sağlık teşekkür ederim.

NOT= hikaye değil bu okurken bunu göz önünde bulundurun.

Bizimkiler çaresizce kim var diye istişare ederken Hemen benim aklıma teyzemin kızı var (takma isim kullanıyorum Ayşe) o geldi aklıma hemen enişteme ve ablama – Ayşe var abla dedim benden birkaç yaş büyük.

Daha önce yine bir olay için bunu kullanmışlardı ve başarılı sonuç olmuştu ablam ve ben hocanın evinde kaldık eniştem Ayşe’yi almaya gitti. Motorla gitti tabi bende olaylara yakından şahit olacağım için sevindim bu arada.

Ayşe geldi saf bir kızdı Ayşe öyle aklı hinliğe çalışmazdı hoca bununla da aynı şeyleri konuştu tası getirdi ve daha ilk okumasında
– Geldi hocam dedi bizim gözlerimiz fal taşı gibi açıldı.
Hoca
–sor bakalım isimleri neymiş.(tahminimce davete icabet edenlerin kendi adamlarımı yoksa başka bir yabancı varlık mı olduğunu sorgulamak için.)

Ayşe soruyor ve tarif ediyor gelenleri biz hayretler içerisinde izliyoruz olanları. Sanki biz odada yokuz bu ikisi var.

Hoca’nın evine geldik ev tek katlı bahçeli bir ev. Kapıdan girerken Hoca’nın deli bir kızı vardı ama öyle böyle bir deli değil bildiğin görünmezlerle muhatap oluyor sanki onlarla konuşuyor.

Ben biraz ürktüm hocanın yaşlı bir karısı var bana korkma oğlum bir şey yapmaz zararsız dedi ve kapıdan içeri girdim. Hoca böyle uzun sakallı kafasında fötr dediğimiz şapkadan ve takım elbiseli o sizin bildiğiniz cinci hocalardan değil.

Burada şeyh diye tabir ediyorlar neyse hoca bu mu? Dedi beni işaret ederek enişte evet dedi ablamda orada bekliyormuş. Hoca çocuk isteyince ablam orada kalmış enişte beni motorla almaya gelmiş.

Ablam beni görünce bir rahatlama belirtisi gösterdi zaten korkak ama mal canın yongası demişler bir araba parası edecek bileklik yok mecbur beklemiş orada.

Yanıma oturdu hoca Aramızda geçen konuşmaları aynen aktarıyorum beyler.

Ben (b) hoca (h)

H - oğlum şimdi tasın içine bakacansın ve beyaz elbiseli sakallı birini göreceksin.
B – Tamam hocam.
H – Korkma ama sana Bir şey yapmazlar senin emrinde olacaklar. Gelenler dostumuz bizim bizim selamımı mızı söyle.
B – tamam hocam.
Başladı hoca okuyup okuyup üflemeye bende bir uyku hali hâsıl oldu inanmazsınız sanki biri üstüme çöküyor nerde olduğumu bilmesem yatıp uyuyacağım o derece bir ağırlık bir uyku bunu anlatmak zor tabi şuan.

Şimdi aranızdan ya 20 sene olmuş nasıl bu kadar net hatırlıyorsun. ister inanın ister inanmayın benim geçmişe ait hafızam çok güçlüdür şuan bile yazarken o anı yaşayabiliyorum.

neyse bu okudu okudu arada bir Türkçe olarak benimle konuşuyor –geldi mi? – yok hocam bir şey göremedim.
Ben yok dedikçe bunun sesi daha fazla çıkmaya başladı.

- GELDi Mi?

– hayır.

Bu anlatacağım olay 20 seneden fazla oluyor.10-11 yaşlarındayım o zamanlar. Daha sabiyim ama kurt gibiyim. Bulunduğumuz yer bir ilçe ve bu ilçede Arap nüfusu oldukça fazla tek tük bizim gibi Türkler var. Belki tahmin etmişsinizdir neresi olduğunu ama söylemeye gerek yok size bir getirisi de yok zaten.

Neyse bir gün günlerden Pazar öğleden sonra böyle hava bulutlu hiç unutmam eniştem bize geldi ve beni almak istediğini söyledi annemle bir şeyler konuştular. Sonra bana anlattılar olay şu; ablamın altın ve değeri pahalı olan bir bilekliği var ve bunu kaybetmiş.

Aramışlar bulamamışlar son çare çevrede meşhur bir hoca varmış ona gitmeye karar vermişler hoca bunlardan buluğ çağına ermemiş bir çocuk istemiş bunlarında aklına ben gelmişim. Neyse bindik eniştenin motoruna gittik hocanın evine. Böyle olayları daha öncede gördüğümden yadırgamadım.

Adam baktı biraz da gurur mu yaptı ne yaptı kağıda bir şeyler yazdı Arapça. Su ile ıslattı anlıma yapıştırdı şimdi görmede göreyim dedi.

Ben korkusuz bir çocuktum arkadaşlar gerçekten halen de öyleyim böyle geceleri mezarlığa falan girerim korkmam. Yaşadıklarımdan mıdır nedir korkmam kolay kolay. Neyse bir ara tasın içindeki suda bir şeyler gördüm gibi oldum böyle çok hızlı bir ışık sağdan sola soldan sağa hızlı bir şekilde geçiyor.

Tam görecem şimdi diyorum merakta var biraz görmek istiyorum hızlıca geçiyor hocaya söyledim tam görünmesi gerek dedi. Bir daha sordu ben yok deyince “sen ya çok zekisin yada geri zekâlısın nasıl göremezsin şuana kadar yapıpda görmeyen çok nadirdir” dedi. (Umarım ilk seçenek doğrudur.)
Bu olmayacak dedi ve başka bir çocuk getirmelerini istedi. işte olay buradan itibaren başlıyor çok az kaldı sonuca…

Biz adresi aldık ve hep beraber evden çıktık eniştem ablamı bırakmaya gitti sonra da bizi alacak bizi bırakacak bu arada biz adımlıyoruz Ayşe ye soruyorum cidden gördün mü vallahi billahi gördüm diyor anlatıyor bende neden ben göremedim diye kendime kızıyorum bir yandan da Ayşe’yi kıskanıyorum(çocukluk işte).
Neyse evlere gittik ertesi gün enişte gelmiş araba bulmuş bir yerden ablamı Ayşe’yi birde annemi alacaklar yazdıkları adrese gidecekler bende gelecem diye tutturdum kırmadılar bende yanlarında gittim.
Adresi araya araya bulduk kapıyı çaldı enişte, kapıyı kıvırcık saçlı esmer bir bayan açtı. Ayşe bunu görür görmez ” işte bu abla bu “ diye bağırmaya başladı. Sanki korkmuş gibiydi şimdi. o gördüklerinin gerçek olduğunu anlayınca korkuya kapıldı suya bakarken hayal gibi geliyordu gerçek olduğunu kadını görünce anladı.

Kadınla enişte arasında geçen diyalog aynen şu;

Enişte – siz bir bileklik bulmuşsunuz.

Kadın –( tedirgin) evet. Siz nerden biliyorsunuz?

Enişte – bunu anlatması zor ama o bileklik bize ait. Onu bize geri verin. Biz onu Düşürdük şurada (düşürdüğü yerin adını da söyledi)

Kadın doğruladı. Yalan demedi inkâr etmedi ama vermek te istemedi.

Kadın –neden vereceğim onu ben buldum hem sattım ben onu şimdi gidin kapımdan Diyerek kapıyı suratına kapattı adamın. (inanmadı bir yerden onun bileklik bulduğunu duyduk zannetti. Kendini kandırıyorlar sandı yoksa nereden bilecek ti gelen kişi kendinin bulduğunu tanımıyordu).

Gidip polise diyemezdik olay böyle böyle diye elimizde kanıt yok. Bizde tekrardan olay soğumadan hocanın evinin yolunu tuttuk. Anlattık durumu Ayşe de yanımızda ekip tamam. Hoca tekrardan aynı ritüeller yaptı Ayşe ile ve tekrar başladı bizim hayret verecek olaylar silsilesi.

ses verin arkadaşlar boşa gitmesin.

Hoca bize bir bakış attı tamamdır bu iş der gibi Ayşe sanki hipnotize olmuş sadece hocayı duyuyor ve suyun içindekilerle konuşuyordu. Ayrıca bileklik kaybolma olayı Cumartesi günü olmuş ve olaydan hiçbirimizin sadece ablam ve eniştemin haberi vardı.

Aile büyükleri duymadan bulmak istiyorlardı. Hoca Ayşe ‘yi rahatlatmak amaçlı korkmasın diye bir iki daha konuşturdu selam verme alma faslı falan ama biz Ayşe’yi tanımıyorduk sanki başka biri gibi uyku haliyle konuşuyor gözleri yarı kapalı bir vaziyette hocanın dediklerini hüddamlara (belki de cin) ulaştırıyordu.

ben bunu neden anlattıyorum biliyormusunuz? burada yazılan cinli hikayelerin bazılarında inanmayan inkar eden bir kaç ateist kardeşimiz var doğru yaşamayan anlamaz ama ben şahitim bunlara.

hatta benim evleneceğim hanımımı bile yıllar öncesinden söyledi ismin cismini anlattı bu çok sonraları oldu tabi neyse dağıtmayalım konuyu devam ediyorum.

5 dakika müsaade edin hemen son partı atıp mesajlara cevap vermem gerek. okuduğunuz için şimdiden teşekkür ederim aklınıza takılan bişey varsa elimden geldiğince cevap yazarım.

birgünde biter dedim sözümde durdum sarkmadan sıkmadan yapabildiysem ne mutlu bana.

Ve beklediğimiz o soruyu sordu hoca;
“ - xxx Ablanın bilekliği kaybolmuş sor bakalım nerede kim çalmış”
Ayşe – çalınmamış hocam düşürmüşler.

Hoca – nerede düşürmüşler?

Ayşe – xxx yolunda çocuğu arabaya verirken düşürmüşler.(benim yeğen daha 5-6 aylık o zamanlar motorla gelirken çocuk üşümesin diye yolda durup arkadan gelen arabada eniştenin ablasına vermişler çocuğu bu esnada kolundan düşmüş kendileri dahi bilmiyor. Oraya gittiklerini biz bile bilmezken Ayşe nereden biliyordu!)

Hoca – peki sonra ne olmuş?

Ayşe – arkadan gelen beyaz doğan (burada arabanın markasını bilmiyor ama çevremizdeki birinin mesela Hüseyin abinin arabasının aynısı diyor.)xx xx xxx plakalı bir araç bunu görmüş durmuş ve almış.(daha sonra Ayşe’ye sorduğumda film gibi görüyordum her şeyi dedi)

Hoca – alanı getirsinler karşına (böyle söylüyor Ayşe de ” alanı getirin karşıma” diye emir veriyor. Tabi karşısına getirdikleri o kişinin bir yansıması mı ruhumu enerjisi mi onu bilmiyorum. Tahmin edin işte siz)

Ayşe – getirdiler hocam (tarif ediyor kadını)

Hoca – verecek mi sor bakalım

Ayşe- vermem diyor direniyor hocam

Hoca – söyle falakaya yatırsınlar iyice bir dövsünler.

Ayşe – dövdüler hocam.

Hoca – evinin adresini al (bilekliği alan kadının evini arkadaşlar bakın burayı iyi anlayın Ayşe ne kadını tanır nede evinden başka bir adres bilir şimdiki çocuklar gibi zırt zırt gezmezdik arabamızda yoktu.)bizede işaret etti yazın diye
–adresi Ayşe söyledi enişte kaydetti.

Hoca – tamam kızım bu kadar yeterli gelenlere teşekkür et tekrar selam et hürmetlerimi bildir. Hoşuna giden bir film var mı? Dedi hoca

Ayşe – beyaz kelebekler mi ne öyle bir film adı söyledi.

Hoca- şimdi onu izleyeceksin rahatla biraz (izledi bu arada 3 dakika kadar bir zaman geçti.)
- rahatladım hocam deyince bu adam tekrar okudu ve “görüntü gitti” dedi Ayşe.

son iki part geliyor hazır olun çok şaşıracaksınız. tüm yazıların sonucu bu son iki part.

Elimden geldiğince entry lerinize mesajlarınıza cevap vermeye çalıştım.ben şimdi eve gidiyorum sözlüğe girmem hanım görmesin incide takıldığımı :D

yarın büyük bir zevkle mümkün mertebe cevap yazarım.

herkese iyi geceler. geceniz hayırlı olsun.

unutmadan diyim bu işe suya davet yani mendel denir internette bolca var bununla ilgili yazılar.ben buradan paylaşıp bilgi kirliliği olsun istemedim.