iki buçuk yıl önce insanların dilinden düşmeyen Eternal Sunshine of the Spotless Mind’ı izledim. Film insanların üzerinde öyle bir etki bırakıyordu ki “Herhalde benimde hayatımın filmi olur” diye kerizce bir düşünceye kapıldım. Film zevkine güvendiğim her insan bu filmin ne kadar güzel ne kadar etkileyici olduğundan bahsediyordu. Film hakkında bir şeyler yazmama bile gerek yok, ben gencinden orta yaşlısına, entelektüelinden film meraklısına, film meraklısından kırosuna kadar herkesin mutlaka izlemiş olduğu filmler arasında The Lord Of The Rings, Star Wars, Harry Potter, Godfather serilerini bir de Kemal Sunal ve Cem Yılmaz filmlerini bilirim. Meğer E.S.O.T.S.P de bunlardan biriymiş. Herkes izlemiş. Film bitti ve ben filmden iğrendim. insanlar “o gün öküz günündesindir bence sen bir daha izle. içki iç duygulan öyle izle” gibi saçma tavsiyelerde bulundular. Ama bu korkak aşk filmini tekrar izlemem diye söz verdim kendime. Sonra ben üniversite de birinci sınıftayken, derste senaryo üzerinde kullanılan bir tekniğe örnek olarak yine bu filmi izlettiler. Filmin sonunda o hiç sevmediğim hoca filmin harika olduğunu söyledi, kalben ve inanarak. Bu film hakkında çok konuştum, ben kimseye “filmi sevme çok taktan” demedim ama bir sürü insan bana bu filmi konuşarak hatta neredeyse kavga ederek sevdirmeye çalıştı. Beni aptal yerine koyup filmi anlamadığımı iddia edenler oldu, duygusuz olduğumu söyleyenler oldu, sen nasıl sinema tv öğrencisisin diye kızanlar oldu. Ey yabancı! Eğer olur da rasgele bu yazıyı okumuşsan, zevklerimizi benzer görmüşsen bana inan ve sakın izleme o filmi. Eğer izlersen o gibko filmi, sadece sinirinden köpürecek ve kaybettiğin zamana yanacaksın dahası insanlar seni dışlayacaklar. Nasıl ki “Cesaretin var mı Aşka?” filminde aşka dair pek yakışıksız hareketler varsa bu filmde bin beteri var. En azından filmlerde aşkın bu kadar kusurlu olmaması gerekir, gerçek yaşantımızda hepimiz pek kusurluyken. Çünkü bu filmde sevgilisini unutmak istediği için hafızasını sildirmeye çalışan ödlekler var. Sana da bana dedikleri gibi “Ama bak şimdi, sen anlamamışsın adam o kadar acı çekiyor ki ondan sildiriyor beyniniiiiii.” diyeceklerdir onlara kanma, onlara “acınızı gibiyim” de. Sana da “ama bak şimdi, sen anlamamışsın aşk o kadar güçlü ki bilinçaltı buna zateeeen izin vermiyor.” diyeceklerdir, onlara “bilincinizin altını da üstünü de gibiyim” de. obsesif insanların filmi olabilir bu ancak. Seni yüzeysel diye damgalayacaklardır filmi sevmedin diye “obsesyonunuzu gibiyim gibikler” diye cevap ver onlara. Çünkü filmdeki sevgililerin incir çekirdeğini doldurmayan sorunları var, adam için sorunlardan biri de kızın ‘library’ kelimesini yanlış telaffuz ettiği vs gibi sebeplerden ötürü cahil görmesi. Gerisini sen düşün artık. Korkaklıkları tavana vurmuş biçare insanların sevdiği , patates haşlaması bir konudan ibaret. Aptal sürrealist romantiklerin filmi bu. Aptalı da sürrealisti de romantikleri de ayrı ayrı sevebiliriz ama üçünü sevemeyiz. Üçü değilsen izleme. Biri sana izle derse gibtir git de.

Özet geç demeyin dıbına koyiim