/i/Sözlük İçi

sözlük içi.
  1. 76.
    +3
    ardından, eğer işe devam ederseniz, neredeyse büyülü bir şey olur. bir kere işin üçte ikisini yahut dörtte üçünü hallettikten sonra, özellikle çalışma temponuz da iyi gidiyorsa, yaptığınız şeyle ilgili mükemmel hissetmeye başlıyorsunuz ve işin sonu da görünmeye başlıyor. burası anahtar noktası dediğimiz yer yani resimdeki tipping point:








    anahtar noktası(tipping point) önemli çünkü sadece az ilerideki mutlu lunaparkın kokusunu alan tek siz değilsiniz, maymun da o kokuyu alır. onun süreceği sefanın sizin sürdüğünüzle ortak gitmesi ya da onun zevkinin sizi sıkıntıya sokması maymunun umurunda değildir. o sadece kolay ve eğlenceli şeyleri sever. siz bir kez anahtar noktaya geldiğinizde maymunun mutlu lunaparka ulaşma hevesi, kara lunaparka girme hevesinden de fazla hale gelir. bu bir kez gerçekleşti mi, işinizi ertelemeye dair tüm dürtüleriniz yok olur ve maymun da siz de bitiş noktasına varmak için yardırarak gidersiniz beyler.






    ···
  2. 77.
    +4
    siz daha farkına bile varmadan işi bitirmiş olursunuz ve artık mutlu lunaparktasınız beyler. ondan sonra ise, uzun zamandır ilk kez maymun ile siz bir takım olmuşsunuzdur. ikiniz de eğlenmek istersiniz ve bu mükemmel hissettirir çünkü bu eğlence 'hak edilmiş', 'kazanılmış' eğlencedir. ve siz her ne zaman maymunla bir takım haline gelseniz, neredeyse her zaman mutlu olursunuz.








    anahtar noktayı geçtiğinizde olabilecek bir diğer şey ise -ki bu yaptığınız işin türüne ve işi yapma sürecinizin ne kadar iyi gittiğine göre değişir- işi yaparken mükemmel hissetmenizdir. o kadar mükemmel hissedersiniz ki artık çalışmaya devam etmek, durup dinlenmekten daha cazip görünür. kendinizi o kadar akışa bırakmış ve kaptırmış hissedersiniz ki yaptığınız işe takıntılı hale gelirsiniz ve gözünüz -kelimenin tam anlamıyla- önünüzdeki işten başka bir şey görmez. yemek ve zamanı dahi unutursunuz. bu udruma "akış" denir. akış sadece mutluluk veren bir his değildir, ayrıca genellikle mükemmel işler yaparken hissettiğiniz bir şeydir.

    maymun da tıpkı sizin gibi mutluluk hissine bağımlıdır. ve sonunda yeniden bir takım olmuşsunuzdur.






    ···
  3. 78.
    0
    10 numara yazı helal olsun panpa, devam edicek mi ?
    ···
  4. 79.
    +3
    anahtar noktayı geçmek zordur ama erteleme hastalığını daha zor yapan bir şey daha vardır: maymunun korkunç derecede zayıf hafızası. daha pazartesi günü deli gibi iş bitirmiş, bir şeyler başarmış olsanız dahi; salı günü gelip de yeniden çalışmaya niyetlendiğinizde maymun yeniden size direnecektir.

    işte bu yüzden sebat etmek, kendimizi ısrarla devam etmeye zorlamak başarının önemli bir unsurudur. her bir tuğlayı koyma işi kendi içinde bir içsel mücadele barındırır. işte her bir tuğlayı koyabilme uğraşı, günden güne bunu devam ettirebilme kararlılığı kişinin erteleme katalığının merkezinde yatan ve kontrolü ele geçirmek için verdiği mücadelenin kendisidir.ss

    olması, yapılması gereken bunlar. ama eğer bu erteleme hastalığı bir internet blogu okuyarak halledilecek kadar basit bir şey olsaydı, bu kadar büyük bir sorun olmazdı. gerçekte, erteleme hastalığını yenmenin tek bir yolu vardır:



    kendinize, bunu yapabileceğinizi kanıtlamalısınız.




    kendinize, bunu yapabileceğinizi 'göstermeniz' gerek; söylemeniz değil. bir şeyler, siz kendinize onları değiştirebileceğinizi gösterdikten sonra değişecek. o zamana kadar buna inanmayacaksınız ve hiçbir şey değişmeyecek. attığı şutları sürekli kaçırıp şeytanın bacağını kıramayan bir basketçi olduğunuzu hayal edin. basketbol oyuncuları için her şey özgüvende biter. ve soğukkanlı bir basketbolcu kendine 1000 kez "ben mükemmel şut atıyorum, şimdikini de atacağım." diyebilir fakat özgüveni bu sözlerle değil, o şutu 'gerçekten' baskete çevirdiğinde yerine gelir.

    pekala, şutları nasıl baskete çevirmeye başlayacaksınız?
    ···
    1. 1.
      +1
      burda soruları biz sorarız alo !1!11!1
      ···
      1. 1.
        +1
        kendi sorumuzun cevabını vermeyi de en iyi biz biliriz, en çok biz biliriz
        ···
  5. 80.
    +3
    1) yaptığınız 'her şeyin' bir seçim olduğu gerçeğini içselleştirmeye çalışın.

    öncelikle yazıda geçen ve sizde karşılığını gördüğünüz terimleri bir yere yazın. bu kadar çok hissi ve duyguyu -instant gratification monkey(ben bunu safa pekekenti maymun olarak çevirdim ancak orijinali 'anlık zevk maymunu'dur), akıllı çocuk(mantıklı kararlar veren mekanizma), panik canavarı, kara lunapark, taktan işler, tuğlalar, kritik giriş, kara orman, anahtar noktası, mutlu lunapark, akış, erteleme hastalğı olan kişinin hikayesi vb.- isimlendirmemin sebebi, bu terimlerin size verdiğiniz kararların gerçekliğini açıkça gösterebilmesidir. bu farkındalık, sizi kötü kararlar vermekten alıkoyarken; iyi kararlar vermenin de en önemli durum olduğunun altını çizer.

    2) maymunu yenmenize yardım edecek yollar geliştirin.

    bazı muhtemel yöntemler:

    a. bir yada birden fazla insana -aileniz ya da arkadaşınız olabilir- hedefinizden bahsedin ve sizi arada yoklamalarını sağlayıp sizin elinizdeki işe olan bağlılığınızı canlı tutmalarını sağlayabilirsiniz. (bazı uzmanlar, hayatınızdaki kişilere hedeflerinizden bahsetmenin üretkenliği zayıflatan bir şey olduğunu söylüyorlar. yani bu madde bazı spesifik durumlarda işe yarayan bir şeydir)

    b. eğer halihazırda bir panik canavarı yoksa siz bir tane var edin. eğer bir albüm hazırlıyorsanız, bir grup insana bu albüme bakmaları için 'kesin bir tarihi olan' bir davet gönderin örneğin.

    c. eğer gerçekten yeni bir iş kurmak istiyorsanız, halihazırda çaıştığınız işten istifa etmek mükemmel bir panik canavarı yaratacaktır.

    d. eğer kalıcı ve sürekli bir blog yazmaya çalışıyorsanız, blogun tepesine 'her salı bir yeni yazı' şeklinde bir yazı koyabilirsiniz.

    e. iyi kararlar vermenize yardımcı olacak post-it notları etrafınızda kullanabilirsiniz.

    f. bir işe başlama zamanınızın geldiğini hatırlatacak ya da bir işe ne kadar bağlı olduğunuzu size hatırlatacak alarmlar kurun(telefon, tablet, bilgisayar olabilir).

    g. etrafınızdaki dikkat dağıtıcı unsurları minimuma düşürmeye çalışın, mümkünse tamamen kaldırın. eğer televizyon sizin için büyük bir sorunsa, televizyonunuzu satın. eğer internet sizin için bir sorunsa, wi-fi bloğu olan ikinci bir bilgisayar alın. ve çalışmaya başlarken telefonunuzu uçak moduna alın. (çevirmenin notu: iki saat whatsappsızlıktan kimse ölmez beyler)

    h. kendinizi bir şeye bağlayın, geri ödemesi olmayan bir depozit yahut üyelik ücreti gibi.

    ve eğer oluşturduğunuz bu metodlar işe yaramıyorsa, metodları değiştirin. telefonunuza gelecek ayın tam bugününe denk gelecek bir hatırlatıcı kurun ve şunu not düşün: "hayatımdaki bir şeylerde ilerleme kaydettim mi? eğer ilerleme yoksa metodları değiştir."
    Tümünü Göster
    ···
  6. 81.
    +4
    3) yavaş ve sabit bir ilerleme hedefleyin. hayat hikayeleri her seferinde bir sayfa olmak üzere yazılır. (yani her seferinde bir tuğla olayında olduğu gibi, yazar burada da sabır önemli diyor beyler)

    büyük bir başarının, o kadar da büyük olmayan tuğlaların bir araya gelişiyle mümkün olduğu gibi, erteleme hastalığı gibi kökleri derinlerde olan bir problem de tek seferde kökünden çözülecek bir problem değildir. bunu da halletmenin yolu, her seferinde bir miktar mütevazı ilerleme kaydetmekten geçer. unutmayın, bu iş tamamen sizin kendinize bunu 'yapabileceğinizi' göstermenizle alakalı; yani mükemmel olmakla alakalı değil, basitçe 'ilerleme kaydetmekle' alakalı. günde bir sayfa yazan yazar bir yıl sonra bir kitap yazmış olur. her hafta bir miktar ilerleme kaydeden erteleme hastası kişi, bir yılın sonunda tamamen değişmiş bir insan olur.

    yani, a'dan z'ye gitmeyi düşünmeyin. şimdilik a'dan b'ye "gidin". hikayenizi 'önümdeki her zor işte erteleme hastalığıma yenik düşüyorum'dan, 'haftada bir kez, erteleme hastalığıma yenik düşmeden zor bir işi hallediyorum'a çevirin. eğer bunu yapabilirseniz yeni bir akım başlattınız demektir. kendi adıma, ben hala sefil bir erteleme hastalığı muzdaribiyim, ama kesinlikle geçen yıl olduğum halimden daha iyi bir haldeyim, yani gelecek hakkında umutluyum.

    neden bu konu hakkında bu kadar çok düşünüyorum? ve neden bu konu hakkında 19 bin sayfalık blog yazısı yazdım?

    çünkü erteleme hastalığını yenmekle kendi hayatının kontrolünü ele almak aynı şeydir. insanı mutlu ya da mutsuz eden şeyler yaşadıkları başarmışlık duygusu, tatmin ve hissettikleri özgüvendir; yaşadıkları pişmanlıklar, ilişkilerine harcamak için sahip oldukları boş zamanlar; tüm bunların hepsi erteleme hastalığından şöyle ya da böyle etkilenir -bizi mutlu ya da mutsuz eden her şey-. yani, bu iş kesinlikle ciddiye alınmaya değer. ve zaman tam da ilerleme kaydetmeye başlama zamanı.

    evet beyler, procrastination denen erteleme hastalığıyla ilgili yazı bu kadardı. devdıbını merak edenlere üçüncü part sayılabilecek yazının linki bu : http://waitbutwhy.com/201...ocrastination-matrix.html
    merakı olanlar bakabilir ancak bunu ben çevirmeyeceğim. okuyan herkese teşekkürler. bundan sonra hem dopamin bağımlılığı başlığında başladığım reddit çevirilerime devam ederken hem de kişisel gelişiminize yardımcı olabilecek konularda, nispeten kısa ve öz kaynaklardan çevirilere bu başlık altında devam edeceğim.

    okuyan, şöyle bir göz atan, bir şeyler yazma zahmetine giren yahut girmeyen herkese teşekkürler. ilk kez böyle bir çeviri işi yaptım, bir destek atmadınız binler. seviyorum hepinizi, bol şans.
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      +1
      teşekkür ediyorum panpa emeğin için.
      ···
      1. 1.
        +1
        ben de teşekkür ederim dostum, sınavında başarılar.
        ···
  7. 82.
    0
    şöyle bir güncelleyelim
    ···
  8. 83.
    0
    rezerved
    ···
  9. 84.
    0
    Kalsın burada
    ···
  10. 85.
    0
    vaktinde çevirmişim sonra unutmuşum up up up
    ···