1. 26.
    0
    çok yalın ve entellektüel bi paylaşım ama detaylardan kaçmışın ki bu hiç şık olmamış
    ···
  2. 27.
    0
    gibsen okumam
    ···
  3. 28.
    0
    reserved
    ···
  4. 29.
    0
    bastan asagı okudum reyz megadeth tmm da opethe gerek yok
    ···
  5. 30.
    0
    @1 vikipedi terk
    ···
  6. 31.
    0
    ozet mozet istemez yeterki gibtirgit
    ···
  7. 32.
    0
    para verseler okumam lan.
    ···
  8. 33.
    0
    1981 senesinde Metallica’ya katılan fakat uyuşturucu problemleri sebebiyle gruptan atılan Dave Mustaine (gitar, vokal), yanına David Ellefson (bas gitar), Greg Handevidt (gitar) ve Dijon Carruthers (davul)’ı da alarak Megadeth’i oluşturdu. Metallica’dan kovulmayı kendisine yapılan bir haksızlık olarak nitelendiren Mustaine, yeni grubuyla Metallica’dan daha hızlı bir sounda sahip olmak için çalışmalara başladı. Metallica zamanında hazırlanan “The Four Horsemen” parçasını daha hızlı ve farklı sözlerle “Mechanix” ismi altında hazırlayan Megadeth, bu parça sonrasında davulcu Dijon Carruthers yerine Lee Rausch’ı kadroya ekledi. 1983 senesinde ise gitarist Greg Handevidt gruptan ayrılırken, geriye kalan üçlü “Last Rites/Loved To Death”, “Skull Beneath The Skin” ve “Mechanix” parçalarının bulunduğu üç parçalık bir demo hazırladı. Slayer’dan tanıdığımız Kerry King (gitar)’i ikinci gitarist olarak gruba dahil eden topluluk, böylece ilk canlı performanslarını sergilemeye başladı.

    1984 senesinde davulcu Lee Rausch Megadeth’den ayrılma kararı alırken, gruba fusion davulcusu Gar Samuelson dahil oldu. Hazırladıkları demo ile müzik kriterlerinin ilgisini çekmeyi başaran Megadeth, aynı sene bağımsız plak şirketi Combat Records ile anlaşmaya vardı. Kerry King ile sadece canlı performanslarda biraraya gelen grup, bu boşluğu Samuelson’un yakın arkadaşı Chris Poland ile kapattı.

    1985 senesinde “Killing Is My Business... And Business Is Good!” adlı ilk albümünü yayınlayan Megadeth, albümün soundunda speed metal’den örnekler sergiledi. Nancy Sinatra parçası “These Boots Are Made For Walkin’”i farklı bir yorumla albüme ekleyen grup, albüm sonrasında Exciter grubuyla birlikte Amerika ve Kanada’da performanslarda bulundu. Turne sırasında Chris Poland gruptan ayrılırken, gruba turne gitaristi Mike Albert eşlik etti. Ne var ki Poland 1985 senesinde gruba geri döndü ve topluluk 2. albüm üzerinde çalışmaya başladı.

    1986 senesinde “Peace Sells... But Who’s Buying?” adlı 2. albümünü hazır eden ancak plak şirketinin bütçesinden dolayı istediği sounda ulaşamayan Megadeth, bu sorunu Capital Records ile anlaşarak çözdü. Albümün miksajında prodüktör Andy Somers ile biraraya gelen grup, Kasım ayında albümünü piyasaya sürdü. Albümle birçok müzik eleştirmeninden olumlu puan toplayan topluluk, özellikle albüme adını veren “Peace Sells” parçasıyla büyük ilgiyle karşılandı. Parçaya bir de video klip çeken grup, bu kliple MTV’nin Headbangers Ball programında sıkça yer almaya başladı. Ayrıca parçanın bas partisyonu MTV News’in tema müziği olarak kullanılırken, grup 1987 senesinde Alice Cooper’ın ‘Constrictor’ turnesine dahil oldu. Bu turne sonrasında Mercyful Fate ile Amerika turnesine katılan dörtlü, Mart ayında ise ilk kez dünya turnesine çıkarak ingiltere’de Overkill ve Necros ile performanslarda bulundu. Konserler sonrasında grup içerisinde gerilimler başlarken, Chris Poland ve Gar Samuelson gruptan kovuldu. Gruba davul teknisyeni Chuck Behler ve Malice grubundan Jay Reynolds gitarist olarak eklendi, ancak Reynolds ile de sorunlar yaşayan grup üyeleri bu boşluğu Reynolds’ın hocası Jeff Young ile tamamladı.

    1988 senesinde “So Far, So Good... So What!” adlı 3. albümünü yayınlayan Megadeth, albümün prodüksiyonunda ilk başta Paul Lani ile biraraya geldi. Ancak albüm kayıtları sırasında Mustaine ile Lani arasında başlayan gerginlik tırmandı ve albümün miksajını Michael Wagener tamamladı. Albümle soundunu devam ettiren grup, albümde Sex Pistols parçası “Anarchy In The U.K.”yi farklı bir versiyonla albüme dahil etti. Albümle Amerika listelerinde 28 numara olmayı başaran topluluk, aynı sene Penelope Spheeris’in belgesel filmi “The Decline Of Western Civilization II: The Metal Years”da yer aldı. Ayrıca “So Far, So Good... So What!” albümünün tanıtımı için Dio ile birlikte Avrupa’da konserler gerçekleştiren grup, bu konserlerin sonrasında Iron Maiden’ın ‘Seventh Son Of A Seventh Son’ turnesine dahil oldu. KISS, Iron Maiden, Guns N’ Roses ve David Lee Roth ile ‘Monsters Of Rock’ Avrupa turnesinde de yer alan dörtlü, bu turneyi ilk konser sonrasında bıraktı.
    Tümünü Göster
    ···
  9. 34.
    0
    bunu okuyucama gider gazete okur entel bin olurum daha iyi
    ···
  10. 35.
    0
    opeth, 1990 yılında isveç'de kurulmuş bir extreme progressive metal grubudur.

    asıl türün adı progressive death metal ya da extreme progressive metal olmakla beraber internet çevresinde farklı yakıştırmalar da yapılmıştır. birçok sanat eleştirmeni forest metal'e varan isimler uydurmuşlardır. fakat şarkılarında akustik gitar ve clean vokal ile jazz, blues, progressive rock etkileri de kullandıkları için extreme progresif metal en yakın türdür. grubun vokali mikael âkerfeldt yaptığı hem brutal hem de clean vokaller ile gerçekten death metal camiasında akla gelen önemli isimlerdendir.

    ilginç kısım bilindik death metal sözlerinin yanında, opeth'in şarkı sözleri çok şiirsel bir anlatıma yer verir. hatta bazı yarışmalardan ödülleri bulunmaktadır.

    grup ismi wilbur smith'in sunbird (güneşin kuşu) adlı bir kitaptan çıkmıştır. bu romanda opet adında bir ay şehri bulunur. grup üyeleri bunu opeth'e çevirirler. öte yandan isveççe opeh diye okunur.

    opeth, 1990 yılında stokholm'de david isberg tarafından kuruldu. isberg'in mikael åkerfeldt'i gruba çağırmasıyla beraber, başta bas gitar çalması düşünülen åkerfeldt, gitarist olarak katıldı. grup, üye sayısı açısından ekgib olduğundan sürekli yeni katılımlar alıyordu fakat çoğu kalıcı olmadı. david isberg, 1992'de "yaratıcılık anlamında farklılıkları" öne sürerek gruptan ayrılınca, vokallere mikael åkerfeldt geçti. peter lindgren gitar, anders nordin davul görevlerini üstlendi. johan defarfalla geçici olarak bass gitar çalmak için gruba katıldı, fakat kısa süre sonra daimi üye oldu.

    candlelight records tarafından kontrat önerilen opeth, teklifi kabul ederek ilk albüm çalışmalarına başladı. 1995 yılında grubun ilk albümü orchid piyasaya sürüldü. albümün prodüksiyonu isveçli ünlü müzisyen dan swanö'ya aitti. grubun death metal temelli müziği, jazz ve folk etkileri içeriyor, sürekli ilerici bir yapıda ilerleyen riffler albümü sıradan bir albüm olmaktan öteye taşıyordu.

    grup, ilk albümden hemen sonra 1996 nisan ve mayıs aylarında ikinci albümü üzerine çalışmalara başladı. prodüksiyonu yine dan swanö üstlenmişti. 1996 içinde çıkan ikinci albüm morningrise, beş şarkı içeriyordu ve şarkı süreleri on dakikanın üzerindeydi. grup, orchid'de kullandığı death metal, progressive metal, jazz ve folk etkilerini şarkılara daha iyi oturtmuştu. birçok hayrana göre, grubun en iyi eseri olan morningrise, riff zenginliği açısından metal müzik tarihinde önemli bir albümdür. ayrıca, opeth'in en uzun parçası olan black rose immortal bu albümde yer alır. söz konusu şarkı 20 dakikayı aşkın(20.11) uzunluktadır.

    opeth, morningrise yayınlandıktan sonra uzun bir turneye çıkmıştır. turne sonrası johan defarfalla gruptan atılır, anders nordin ise brezilya'ya taşınarak, grupla bağlarını koparır.

    1997'de üçüncü albüm my arms, your hearse yayınlanır. gruba baterist martin lopez (amon amarth'tan ayrılmıştır.) katılır. bass gitarist olarak, lopez'in arkadaşı martin mendez katılır. fakat my arms, your hearse kayıtlarında bass gitarları, martin mendez'in eski çalışmaları hemen öğrenememesi nedeniyle, mikael åkerfeldt çalmıştır. my arms, your hearse'de grubun şarkı sözleri değişmiştir. şarkıların uzunlukları daha kısadır ve albüm, daha sert ve karanlık atmosferi ve değişik elementlerin daha seyrek kullanımı nedeniyle opeth'in en brutal albümü kabul edilir. özgün bir albüm olan my arms, your hearse, öldükten sonra dünyaya sevgilisini görmek için ruh olarak dönen bir adamın yaşadıklarını anlatmaktadır.

    opeth'in dördüncü albümü still life, 1999 yılında yayınlanır. still life, my arms, your hearse gibi bir albümdür. morningrise'taki müzikal yapının daha dengeli bir biçimde şarkılara yedirilmesi ve åkerfeldt'in temiz vokallerde kendini iyice geliştirmesi, albümü önemli opeth albümleri arasına sokmuştur. albüm, köyünden dini görüşler nedeniyle sürülen bir adamın, sevdiği kız melinda'yı almak için geri dönmesi fakat sonunda iki karakterinde hayatlarının son bulmasını anlatır. hikayesinin anti-hristiyan görüşler içerdiği iddiaları, mikael åkerfeldt tarafından kısmen doğrulanmıştır. albümde yer alan face of melinda adlı şarkı, daha sonra åkerfeldt'in 2003'te doğan kızına isim kaynağı olmuştur. fakat şarkının, melinda åkerfeldt için yazıldığı görüşü tamamen yanlıştır
    Tümünü Göster
    ···
  11. 36.
    0
    başlığı gibmişsiniz lan~~
    ···
  12. 37.
    0
    okuyanın amk

    hem huur hem sahtekar
    ···
  13. 38.
    0
    @1 ekşici misin bin. gibtir git nutellayı zütüne sok. Özet geç bin.
    ···