evli kuzenimle yaşadığım tek gecelik aşk

ben o zamanlar 19 yaşındayım. teyzemin kızı da 28 yaşında, evli, 2-3 yaşında çocuğu filan var. kuzenim bir devlet bankasında çalışıyor, kocası da bir sigorta firmasında. kocası iş gereği hep bölge toplantılarına falan katılıyor. 4-5 senelik evliler ama ta üniversiteden beridir beraberler.

neyse bir gün bize geldi bu oğluyla. kocası gene şehir dışında. akşam geç saate kadar oturdu. bizimkiler tutturdu bu saatte eve dönme bizde kal diye. bu da yarın iş var filan dediyse de bırakmadılar. burdan gidersin dediler. iyi peki diyip razı oldu. yatacağı oda ayarlandı filan. oğlunun zaten uykusu geldi yatırdı onu. hep beraber oturuyorken birer ikişer millet yatmaya çekildi. biz de salonda ikimiz kaldık ama gırgır şamata eski günleri yad ediyoruz. ben ilkokula giderken ortaokuldaydı bu beni hep gelip kızdırırdı filan. o günlerden bahsedip gülüyoruz. scan edip sakladığım fotolar vardı o yıllara ait gel bak göstereyim dedim buna. neşeyle kalktı bu "hadi diye". benim odaya geçtik. açtım bilgisayarı fotoları gösterip dalga geçiyoz birbirmizle şöyle sümüklüymüşün, böle çirkinmişsin diye.

ben bi sigara içip geliyim lan.

neyse dıbına koyim. ne güzel günlerdi filan derken bi durulur gibi oldu bu. noldu ya hayrola dedim. "büyümek güzel bir şey değilmiş" dedi. aha yannanı yedik şimdi beynimi gibecek diye düşündüm bir an ama insanın vicdanı el vermiyor işte. "niye öyle diyorsun ya ben senin yaşlara gelmek için can atıyorum" diye şaklabanlık yapayım dedim hani o durgunluğu dağılsın diye. "ne yapıcan olm büyüyüp iş, güç, hayat filan derken bu dediğimi hatırlarsın" dedi bu. "olur mu ya üniversite 2. sınıf olmuşum daha hala çömez gibi ortalıklarda geziyorum. sınıftaki kızların manitalar hep üniversite mezunu. lisedeyken üniversitede şöle yapcam böle yapcam derdik, üniversiteye geldik şimdi de bu çıktı başımıza." diyiverdim ama derdim hala geyik yapıp olayı dağıtmak sonrasında da yatıp uyumak dıbına koyim.

"niye ya kızlar benim aslan gibi kuzenime bakmıyor mu?" dedi gevrek gevrek. ben de içimden tamam toparladık bari, uykum da geldi şimdi nası geç oldu yatalım artık filan demenin yollarını aramaya başladım. saat yarım filan olmuştu sanırım. "ya sorma bilmiyorlar işte gül gibi adamların kıymetini keh keh keh" gibi yavan bi şey söyledim. birden bu durduk yere "hay onların aklına tüküreyim ben onların yerinde olsam peşinden ayrılmazdım" gibi bir laf edince birden şimşekler çaktı kafamda. eminim o an embesil gibi gözükmüşümdür 2-3 saniye. çünkü o öyle bir an ki, insanını nutku tutuluyor, ne diyeceğini bilmiyorsunuz.

hay dıbına koyim ne mal adammışsınız siz ya. aklımda o zamana kalmış en net şey ben ilkokul 1'e başladığımda bu baya baya koca kız olmuş lacivert etek beyaz gömlek falan giyiyodu. belki orta son'daydı belki de lisedeydi. nası hatırlayayım muallaklere burada oturmuş uzun uzun anı anlatıyoz yok yalanmış dolanmış. gibtir git okuma o zaman osuruk esansı.

uyku bir anda yalan oldu tabi. ama o an "offf verecek lan" diyip ağzınız şapur şupur etmiyor muallakler. bahsettiğim olay hayatınızda her zaman karşınıza çıkabilecek cinste bir olay değil. genç bir erkek olarak sizden yaşça büyük bir kadından böyle bir şey duymak gururunuzu okşuyor, ne bileyim sizi iştahlandırıyor ama diğer taraftan bunu söyleyen kişi öz be öz kuzeniniz. acayip bir karmaşa yaşıyorsunuz. o yüzden dedim 2-3 saniye embesil gibi kalakaldım diye.

neyse bu suratımdaki salaklığı fark eden kuzen kıkır kıkır gülüverdi "ay utanırmış da bu" diye saçlarımı okşayıverdi. işte o zaman yerin dibine geçtim dıbına koyim. kendimi tak gibi hissettiğim an o an oldu çünkü bebek muamelesi görüyor olmak o yaşlardaki genç bir erkek için gerçekten gurur kırıcı bir şey.

artık dedim madem öle ben de salarım yuları. o yaşadığım ebleklik anında kayboldu. hiç kasmadan "ne utanması be senin yanında rahat olmuycam da kimin yanında rahat edicem" diyip sırıttım ama tabi gözüm direk gözünün içine bakıyor. çünkü o yaptığı ilk hareketten sonra adam akıllı ağzımdan çıkan ilk laf bu ve söylediğime nasıl bir karşılık vereceği çok önemli. sebebi şu ki olaylar buna göre şekil alacaktı. neyse dik dik baktım gözünün içine içine, size o gülümsemeyi nasıl anlatsam bilmiyom dıbına koyim. hani böyle biri size bir şey der de ağır çekimde gibi yavaş yavaş dudaklarınız genişler ve gülümsersiniz ya işte buna benzer bir şekilde güldü bana.

@42 gibtiğimin liselisi. öys'yi falan bilir misin sen? yarak kafası. senin yaşın tutmaz daha o zamanla zorunlu öğrenim 5 yıldı.

ben o gülümsemeyi gördüm ya işte kafada bağlantının koptuğu nokta tam olarak da burası oluyor. yani gemileri yakmak gibi bir şey. kendi kendine, spontane bir şey gelişiverdi 10 dakikada ve o ana geldikten sonra karşınızdaki kuzeniniz olmuyor. sizin tam yanınızda duran kişi olgun, kadınlığının zirvesinde ve oldukça çekici bir kadın oluyor. (boyu kilosu saç rengi olayına girmiyorum ama dediğim gibi çekici bir kadın olduğunu söylebilirim)

bu ayakta duruyor o anda yanımda, ben de bilgisayarın karşısında oturuyorum. o meşhur gülümseyişinden sonra elini omzumun üstüne koydu. "utanılacak bir şey yok değil mi gerçekten?" dedi. ben de "yooook neden olsun ki?" diye sorusuna soru ile karşılık verdim. sonuçta yine de ihtiyatlı davranıyordum son dakikada "ay sapık" gibi bir şeyle karşılaşırsam yannanı yerdim. tedbiri elden bırakmıyordum. bekliyordum ki hamle ondan gelsin diye.

omzuma koyduğu elinin işaret parmağıyla yanağımı okşadı. böle uzun uzun değil ama yani süreye vuracak olsan 2-3 saniye bir şey. tam elini çekecekken başımla omzum arasına elini sıkıştırdım başımı eğerek. hala içten içe "ulan temkinli ol" filan diyorum.

olm bu ne sabırsızlık lan? azcık sabredin dıbına koyim. ben sigara içip gelicem.

vay amk millet eli gibinde bekliyo lan. neyse.

ben elini başımın arasına sıkıştırınca bu böyle birden "e tabi sana yüz vermezler, hiç centilmen değilsin. ayakta dikiliyorum şurada sen oturuyorsun insan bir yer verir" diyip kıkırdadı. utandım dıbına koyim. "ha pardon ya sen geç otur ben bir sandalye alıp geleyim" diye ayağa fırladım. tuttu kolumdan "dur ya gitme boşver gürültü olmasın şimdi" dedi. "gel oturur dertleşiriz şurda" diyip gözünün ucuyla yatağı gösterdi. işte hayatımda kalp krizi geçirmeye yaklaştığım an o andır herhalde. çünkü gözüyle yatağı işaret etmesi işin ucunun nereye gideceğinin esas göstergesi oluyordu bu.

diğer taraftan o ana kadar aklıma gelmeyen bir şey gelmişti. ulan hemen koridorun sonu bizimkilerin odası. var yoksa 3 metre sonrası filan. bir taraftan heyecandan geberiyoken bir yandan züt korkusu başlamıştı.

olm ilk entry'de özet mi geçeyim tek cümlede ha muallakler? "kuzenim bizde kaldı. akşamında yiyiştik seviştik" diyip bitireyim mi amk?

oha durun dıbına koyim sizin gibi işsiz güçsüz adam mıyız lan? ofisteyiz çalışıyoruz. geliyo hikayenin gerisi.

dedim ya aklıma şimdi öyle bir kurt düştü diye diğer taraftan da heyecan basmış ikisi birleşince ölücem sandım amk. odanın kapısı kapalıydı ben de şark kurnazlığı ile gideyim de kapıyı açayım en azından koridordan ses gelirse derlenirim toparlanırım diye düşündüm. bu gitti yatağa oturdu ben de tam ters istikamete, kapıya doğru yöneldim. "nereye ya" dedi bu. geliyorum diyip kapıyı açtım gelip yanına oturdum. "seni yerim diye mi korktun da gittin kapıyı açtın" diyip güldü yine bu. ikinci kere hassas noktama basmıştı. yine beni çocuk yerine koymuştu. ama bu sefer hazırlıklıydım. duymaya ihtiyacı olan şeyi söyledim "açık kalsın ki su içmeye kalktıklarında siz zahmet etmeyin diyip getirmen için". "oo zekiyiz bakıyorum" falan gibi bi şey söyleyip elini bacağımın üstüne koydu. "o zaman biz de sessiz olalım da uyandırıp rahatsız etmeyelim onları" dedi ama artık gözleri bir gözlerime bir de dudaklarıma bakıyordu.

dedim artık olan olsun dıbına koyim giberim daha beklemenin bir anlamı yok. şöyle yavaştan dudağımı uzatayım dememe kalmadı yapıştı benim dudaklarıma. o da heyecanlı ben de heyecanlıyım. heyecanlı olduğunu fark ettim çünkü dudaklarımı öperken burnundan çok hızlı nefes alıyordu. eli hala bacağımdaydı. ben de beline sarıldım tek elimle, diğer elimle de omzumdan kavradım. ne kadar öpüştüğümüzü hatırlamıyorum ama bana 1 saat miş gibi geldi. kulağımsa diğer taraftan tetikte. en ufak bir çıtırtıya hemen çekilmem lazım yoksa büyük rezalet çıkacak.

olm hem şikayet ediyonuz hem de okuyonuz. ara ara yazıyom işte aceleniz ne dıbına koyim? alla alla gelen geçen yok şöyle atıyo yok böle sallıyor. okumadan da geri kalmıyonuz ama binler. niye? usturuplu anlatıyorum diye. gibtirin gidin laf kalabalığı yapmayın da ben de devam edeyim.

bana 1 saat gibi gelen öpüşme herhalde çok çok 3-4 dakika falan sürmüştür. kendisi çekilmese ben sabaha kadar devam edebilirdim o şekilde. halimden memnumdum, bana yeterdi bile. çekildi bu ikimiz de hızlı hızlı soluyoruz. "bir şey söylemelisin" dedim o an kendimce ama gerçekten söylenebilecek hiç bir şey yok ki? karşındaki sevgilin değil, fuck buddy in değil, o değil, bu değil. uzun yıllardır tanıdığın kuzenin. o nedenle ağzımı açıp hiç bir şey diyemedim. o da demedi zaten. bir günah yoluna girmiştik ve bu yolda konuşmayarak birbirimizin sırdaşı olacaktık artık.

iyi hadi hızlı hızlı anlatıyom o zaman.

sonra seviştik, ertesi gün bi şey olmamış gibi hayatımıza kaldığımız yerden devam ettik. bunu mu istiyonuz binler? başımdan geçeni ben zaten biliyom.

neyse dıbına koyim biz sabırlı arkadaşları üzmeyelim.

"ışığı kapasana" dedi bu o uzun süren sessizlikten sonra. konuşmalara artık fısıldaşmaya dönüşmüş. kalktım kapattım geldim. bir tek monitörün ışığı var odayı aydınlatan. "ya uyanırlarsa" diye soran o oldu bu kez. ben artık kontrolü tamamen yitirdiğimden "bu tarafa gelmezler sen varsın diye merak etme" dedim. oysa belli de olmazdı yani. ama kendim de buna inanmak istiyodum sonuçta. monitörün ışığıyla hafif aydınlanan odada tekrar öpüşmeye başladık ancak bu sefer eller rahat durmuyordu. dizimden kasık bölgeme kadar okşuyordu bacağımı, diğer eliyle de saçlarımı tutmuştu. ben de belinden tutmaya ederken, diğer elimle kürek kemiğinin olduğu yerden boynu tutuyodum. dirseğim göğüslerine değmeye başladığı an yine deli gibi heyecan yapmıştım dıbına koyim. sonra boynundan yavaşça aşağı doğru elimi indirdim. göğsünü kavradım. ölçü bilenler bilir sanırım 34 b den yukarıydı.

ben göğsünü tutar tutmaz başını geriye doğru çekip yukarı doğru baktı. hızlı ve nispeten daha sesli nefes alıyordu. bu başını yukarı kaldırınca boynunu öpmeye başladım bir taraftan göğsünü okşarken. elini iyice kasıklarıma kadar yaklaştırdı ve birden tuttu. bir an irkildim çünkü nerden baksanız bir 10 dakikadır falan ereksiyon halindeydim. birden eliyle dokununca boşalacak gibi oldum. duraksadığımı fark edince elini çeker gibi oldu fakat elini tutup devam etmesini sağladım.