1. 1.
    +3
    Adamın biri iş müracaatına gitmiş. Bir grubun önünde görüşmeye almışlar. "Şimdi sana bazı sorularımız olacak bakalım bilebilecek misin?" demişler; adam da "sorun" demiş. "Yolcu taşır, karayolunda gider, şoför kullanır bil bakalım bu nedir?" Adam düşünmüş ve "yolcu otobüsü" demiş. "Tamam doğru ama hangi marka, Mercedes var, Mitsubishi var di mi? Bilemedin ama sana bir şans daha vereceğiz" demişler. "Söyle bakalım havada yolcu taşır, pilot kullanır bu nedir?" Adam hemen cevaplamış "yolcu uçağı"; "Tamam ama" demişler "Boeing var, Airbus var di mi hangisi?" Bunu da bilemedin deyip iş görüşmesini bitirip adamı gönderirlerken, adam dönmüş demiş ki "Bir soru da ben sorabilir miyim?" "Tabi buyur sor bu en doğal hakkın" demişler. "Kadınların iki bacağı arasında bulunur, üremeye yarar nedir bu?" demiş. Hemen herkes am demiş; adam "tamam bildiniz ama ananın amı var ebenin amı di mi hangisi?..
    ···
  2. 2.
    +3
    Komutan karargah garajına telefon açar: - "Zırrr Zarrr... " - "Aluuu" - "Şu anda garajda kaç tane araç var?" - "Şu anda i*ne generalin jipinden başka bi poh yok!" - "Ulan sen kiminle konuştuğunu biliyor musun? Ben o generalim!" - "Yaa öyle mi? Eee peki siz kiminle konuştuğunuzu biliyor musunuz?" - "Yooo... " - "O zaman bay bay dıbına godumun generali!"
    ···
  3. 3.
    +1 -1
    adamın biri nerde domalan bi karı görse tecavüz ediyormuş. 1 değil 2 değil bayaa bi tecavüz etmiş ipne. bi gün azrail bunun karşısına çıkmış demiş ki bi daha yaparsan canını alırım. züt korkusu bi süre tecavüz etmemiş kimseye. bi gün bi bakmış yol kenarında bi karı domalmış dayanamamış tecavüz etmiş. azrail adamın canını almış. adamın son tecavüzünden bi oğlu olmuş. o babasından daha beter günde 5-10 zütürüyor. azrail buna da demiş "baban da sollardı. sonu cehennem oldu. dikkat et" demiş. bu dinlememiş. azrail bunu da öldürmüş. tecavüzcünün manyak oğlu cehenneme düşmüş bi bakmış ki buz gibi her yer. demiş "burası cayır cayır yanmıyor muydu ne ayak" melekler de demişler ki "ulan pekekent, baban iki dakka müsaade etmiyor ki eğilip iki odun atalım"
    ···
  4. 4.
    -2
    Bu dünyada iki samimi arkadaş varmış. Bunların dünya görüşleri birbirlerine tersmiş. Biri, namazında niyazında, dünya malında gözü olmadan, içki içmeden, karı kızla yatmadan camiden çıkmaz, öteki ise onun yapmadığı her şeyi yapar yaptıklarını yapmazmış. Derken sefahat düşkünü erkenden ölmüş. Aradan yıllar geçtikten sonra sofu olan da ölmüş. Sofu dogrudan cennete gitmiş. Ağaçlar altında yatıyor yiyor içiyormuş. Aklına arkadaşı gelmiş. Meleklere sormuş cehennemde oldugunu isterse ziyaret edebileceğini söylemişler Bu da kalkmıs arkadaşını ziyarete gitmiş. Bir de ne görsün arkadaşının elinde nadide Fransız şarabı, koynunda cennette bile bulunmayacak derecede güzel bir kadın. Sofu hayretle "Bu nasıl iş? Sen dünyada da sefa sürdün burda da sürüyorsun. Nerede Allah'ın adaleti?" diye sormuş. Arkadaşı derin bir ah cekerek "bu benim için büyük işkence" diye yanıtlamis. Sofu yeniden "bu nasıl işkence?" diye sormus. "Sorma.." demiş arkadaşı "bu şişeyi görüyor musun? Bunun dibi delik"; "Ya o güzel kadın?" diye atılmış Sofu. Cehennemdeki arkadaşı iç çekerek "Ah, ahhh, Onun da dibinde delik yok" demiş
    ···
  5. 5.
    +2
    Ahmet sarayın hizmetkarlarından biri.. Yıllardır Kraliçeyi görür ve onun göğüslerine hayran olurmuş.. Artık bir saplantı halini almış Kraliçenin göğüslerine dokunmak.. Tüm cesaretini toplayıp haremağasına açılmış.. - "Bana sultanın göğüslerini koklat. Ömür boyu biriktirdiğim bin altın senin" demiş. Harem ağasının aklı yatmış bu karlı işe. Kenar mahallelerde tanıdığı bir simyacı - büyücü karışımı bir kadın varmış. Ona gidip bir losyon hazırlatmış ve bu losyonu, sultanın o gün banyodan sonra giyeceği korsaya iyice sürmüş. Sultan çıplak tenine korsayı takınca, losyon etkisini hemen göstermiş. Göğüsleri yangın yeri gibi yanmaya başlamış. Saray doktorları merhemlerle, ilaçlarla çare bulamamışlar. Sultan acıdan, kaşıntıdan, yanmadan ölecek. Harem ağası ortaya çıkmış ve padişaha "Saray hizmetkarlarından Ahmet, derdinize derman olabilir. Onun salyası, herşeye iyi geliyor. Tek çare, Ahmed'in dili. Kraliçemizi ancak o kurtarır, eğer siz izin verirseniz" demiş. Padişah çaresiz çağırmış Ahmet'i hareme. Ahmet bir saate yakın sultanla yalnız kalıp muradına ermiş. Ne var ki söz verdiği halde 1000 altını harem ağasına vermeye yanaşmamış. "Bu olayı açıklarsan ikimizin de kellesi gider. Bunu göze alamazsın. Hadi bakalım, çek arabanı" demiş, haremağasına. Çok kızmış harem ağası.. Öyle kızmış ki.. Ertesi gün aynı yakıcı losyonu padişahın, banyodan sonra giyeceği donuna iki kat sürmüş...
    ···
  6. 6.
    +2
    Benzin istasyonunun önünde bir afiş: "Depoyu dolduran lotaryada tutturursa bedava ciks kazanıyor." iki kafadar benzinciye "Doldur depoyu" der, sonra bedava ciks için lotaryaya talip olur... Benzinci sorar: - "Kafamdan bir sayı tuttum, bilirseniz bedava ciks... " "Üç" derler... Benzinci, "Bilemediniz, ben beş tutmuştum." Bir hafta sonra iki kafadar yine gelir, depo yine doldurulur, yine lotarya... Bizimkiler "Yedi" der. Benzinci "Olmadı, ben altı tutmuştum". Üç gün sora yine depoyu doldururlar, yine lotarya... "Iki" derler, benzinci "Bir" der. Kafadarlardan biri arkadaşına açılır: "Yahu bu bizi kandırıyor galiba, hep başka rakam söylüyor. Hile yapmasın?" Diğeri cevap verir: "Yok canım kızkardeşim arka arkaya iki kere kazandı."
    ···
  7. 7.
    -1
    Üç adam ölür ve cennete giderler. Sorgu meleği birincisine sorar, "Seni cennete yollamadan önce sana bir sorum var: Karına karşı sadık oldun mu?" Adam yanıtlar; "Evet, asla bir başka kadına bakmadım." Sorgu meleği, "Şuradaki Rolls-Royce'u görüyor musun? O senindir. Cennetteyken kullanabilirsin.." Sorgu meleği ikinci adama da aynı soruyu sorar ve şu cevabı alır; "Bir kez karımı aldattım ama bunu ona itiraf ettim. Beni bağışladı ve mutlu yuvamızı kurtardık." Bunun üzerine sorgu meleği, "Şuradaki Mercedes'i görüyor musun? Cennetteyken onu kullanacaksın.." der ve üçüncü adama da sorar, "Karını hiç aldattın mı?" Adam yutkunur ve şöyle der; "itiraf edeyim ki; bulduğum her kıza asıldım ve her fırsatta onlarla yattım, birçoğu ile beraber oldum. Üzgünüm." Sorgu meleği; "Ehh" der, "Ama temelde iyi bir adamsın. Şuradaki eski vosvos'u görüyor musun? Cennette onu kullanacaksın." Bunun üzerine üç adam vedalaşır, arabalarına atlar ve kendi yollarına giderler. Birkaç hafta sonra ikinci ve üçüncü adam birlikte gezerlerken barın önünde birinci adamın Rolls-Royce'unu görürler. Bara girdiklerinde adamın perişan bir halde, etrafındaki boş şişelerin arasında salya sümük oturduğunu görürler ve şaşırırlar. "Heyy! ne oldu sana?" der ikinci adam, "Cennettesin, altında bir Rolls-Royce var, hersey mükemmel ama sen niye bu haldesin?" "Bugün karımı gördüm!" der birinci adam. Diğerleri; "Aaaa! ne kadar güzel, peki derdin nedir?" diye sorarlar. Adam içini çekerek konuşur, "Kaykay'la dolaşıyordu... "
    ···
  8. 8.
    -1
    Temel ve Dursun bir gün ellerinde sazla Amerikaya giderler. Bayağı dolaştıktan sonra yorulurlar ve uyurlar. Sabah kalktıklarında etraflarında bir sürü kızılderili görürler, çok korkarlar.. Temel Dursun'a "Dur bunlar hayatta saz görmemiştir, bi saz çalayım da kaçsınlar" der. Temel'in sazı çalmasıyla kızılderililer hızla kaçarlar. Dursun "vaay sen bunları sadece bir sazla kaçırdın... o zaman buranın adı TEKSAZ olsun" der. Ertesi gün uyurlar; uyandıklarında gene karşılarında kızılderilileri görürler. Bu sefer Temel "dur başka bi yöntemim var" der ve güçlü bir sesle osurur. Ve adamlar kaçmaya başlarlar. Dursun da "mademki adamları osurup ta kaçırttın buranın adı LAZVEGAZ olsun" der. Ertesi gün dolaştıktan sonra tekrar uyurlar; sabah kalktıklarında etraflarında gene kızılderilileri görürler. Bu sefer Dursun "bi de ben saz çalayım de korkup kaçsınlar" der. Dursun sazı çalar ama kızılderililer korkmaz ve sazı Dursun'un ?ötüne sokarlar. Temel de "ehe... bu sazı senin ?ötüne soktular o zaman buranın adı ARKANSAZ olsun." der
    ···
  9. 9.
    0
    rezerved
    ···
  10. 10.
    0
    rezerved
    ···
  11. 11.
    0
    rezerved
    ···
  12. 12.
    0
    rezerved
    ···
  13. 13.
    0
    rezerved
    ···
  14. 14.
    0
    rezerved
    ···
  15. 15.
    0
    rezerved
    ···
  16. 16.
    0
    çok zengin bir adamın 3 tane birbirinden zeki oğlu varmış.. adam vasiyet etmiş, "ben öldüktencsonra mal paylaşımını kadi'ya yaptırın birbirinize düşmeyin" diye..
    velhasıl adam ölmüş ve 3 kardeş yola koyulmuşlar kadı ile görüşmek malları paylaşmak için..
    yolda giderlerken bir adam yollarını çevirmiş ve demişki;
    -çocuklar ben devemi kaybettim gördünüzmü?
    -bir gözü körmüydü? demiş en büyük olanı,
    -evet demiş adam
    - bir ayağı topalmıydı? demiş ortanca
    -evet demiş adam
    -kuyruğu kegibmiydi? demiş en küçük,
    -evet demiş adam..
    -biz görmedik demiş üç kardeş..
    adam; "yahu devemin bütün özelliklerini biliyorsunuz ama görmedik diyorsunuz, devemi siz çaldınız, yürüyün kadıya gidiyoruz demiş ve kadıya doğru yol almışlar..
    kadıya varınca adam"kadı efendi bunlar devemin bir gözünün kör, bir ayağının topal ve kuyruğununda kegib olduğunu biliyorlar ama görmediklerini söylüyorlar, devemi bunlar çalmış olmalı" demiş.. kadıda;
    -nerden biliyorsunuz? deyince, en büyüğü "yolda gelirken yolun bir tarafında semiz otlar dururken diğer taraftaki tüm iyi kötü otlar yenmişti oradan anladım" demiş. ortanca " gelirken yolda çamurdan geçtik, orada 3 tane tam bir tane yarım ayak izi vardı, ordan bildim topal olduğunu" demiş.. en küçük ise; "develer pisliğini yaptığında kuyruğuna çarpar parçalanır, oyda yolda pislikle tüm tüm duruyordu oradan bildim kuyruğunun kegib olduğunu" demiş..
    kadı ikna olmuş bunların çalmadığına ve adamı göndermiş.. sonra çocuklara neden geldiklerini sorunca çocuklarda durumu anlatmışlar, babalarından kalan malları adil şekilde kendilerine paylaştırmalarını istemişler.. kadı düşünmüş, bakmışki 3 kardeş birbirinden zeki, yanlış yapmayayım en iyisi ben bunları ölçüp biçeyim sonra karar vereyim diyerek, "akşama s,z,n için yemek vereceğim, ondan sonra paylaştırırız" demiş. maksadı çocukları ölçüp biçip tartmak ve ona göre mal paylaşımını yapmakmış. akşam üzeri kardeşler ziyafet sofrasında iken perdenin arkasından çocukları dinlemeye başlamış..
    sofrada koyun budunu yiyen en büyük kardeş; "but iyi ama keşke köpek emzirmeseydi" demiş. ortanca şarabı içtikten sonra "şarap iyi ama keşke ölü toprağı olmasaydı " demiş.. en küçük kardeş ise; "yahu şu kadı iyi adam ama keşke i̇bne olmasaydı demiş... bunları duyan kadı hemen kuzuyu aldığı yere gitmiş, "bu kuzunun annesi nerede" deyince kuzuyu satan adam "annesi öldü bizde yeni doğurmuş köpeğe emzirdik" demiş. oradan ayrılan kadı, şarapları aldığı yere gidip üzümlerin nerede yetiştiğini sormuş. şarapçı "valla kadı efendi, bizim buralarda en iyi üzüm mezarlıkta yetişir" demi.. oradanda ayrılan kadı hemen annesinin yanına gitmiş ve demişki; "anne ben i̇bne'miyim?" "evet yavrum, maalesef küçükken seni inşaata çektiler şekerle kandırdılar" demiş.. kadı üzgün süzgün vaziyette kardeşlerin yanına dönmüş ve demişki;
    -çocuklar, konuşmalarınızı duydum, ve gidip hepsini araştırdım üçünüzün dedikleride doğru.. ama bunları nereden bildiğinizi bana söyleyin. sen nereden bildin kuzuyu köpek emdirdiğini" demiş büyüğe,
    -çünkü budu yağlı değildi, hep kaslıydı oradan bildim" demiş büyük kardeş..
    -peki sen nereden bildin şarabın ölü toprağından olduğunu? demiş kadı ortancaya,
    -keyif için içiyorum ama keder veriyor, oradan anladım" demiş ortanca..
    -pekiii, sen nereden bildin benim i̇bne olduğumu? demiş kadı, en küçük kardeşe..
    en küçük kardeş;
    -muallak olmasan giriş kapısının üstüne fenerbahçe bayrağı asmazdın demiş

    fıkra tabii
    Tümünü Göster
    ···
  17. 17.
    0
    rezerved
    ···
  18. 18.
    0
    rezerved
    ···
  19. 19.
    0
    rezerved
    ···
  20. 20.
    0
    rezerved
    ···