1. 1.
    +13 -2
    Acidim kardes eksi
    ···
  2. 2.
    +11
    yaklaşık 5-10 dk sonra çıkıyorum tuvaletten. oturma odasından geçiyorum hızla.ne kadar hızlı geçsem de annemin ve babamın önünden geçtiğim o an san ki saatler sürdü. vücuduma yapışan ıslak elbiselerimden yürürken hışırtısını duyduğum bordo rengi pijamama kadar her şey çok gerçekti o kısacık anda.

    odama girdiğimde hala karanlıktı heryer. karşı yatağa baktım uyumuş mu diye. sanki beni bekliyormuş gibi açık bir çift sert bakış gördüm karanlığın içinde. lütfen birşey demesin diye dua ederek ıslak kıyafetlerimin içinde attım kendimi yatağa. daha birkaç saniye geçmeden karşı yatakdaki gözler yükseldi ve bana döndü.neden çalışmıyosun lan sen, mecbur muyum sen evde yatarken ben çalışmaya hee ?dedi. yatakda kıpırdamadan uzanıyorum hala sanki duymamışım gibi yaparak. tekrar duyuyorum kardeşimin ağzından çıkan aynı sesi sana diyorum heey.

    o anda içimde hissttiğim binbir tane duygu var. öfke,heyecan, sinir bunlardan bazıları.ama o an en uzak olduğum duygu üzüntüydü.o anda bir gram bile hüzünlenmedim. battaniyeyi üstümden fırlatırcasına atıp ayağa kalkıyorum. hemen sağımda çalışma masasının üzerindeki hırkamı ıslak elbiselerimin üstüne geçirip hiç birşey demeden doğru kumbarama yöneliyorum. elimde kumbaramla odadan çıkıp bu sefer ağır ağır ama yine kafam yerde geçiyorum bizimkilerin önünden. doğru kapıya yönelim yaz kış giydiğim botlarımı geçiriyorum ayağıma ve evin aydınlığından sokağın karanlığına ulaşıyorum...
    ···
  3. 3.
    +10
    neyse biz o geceye dönelim karakterimi az çok anladınız artık, ezik asosyal bi liseliydim işte amk. saat gecenin 12 buçuğunda tekel bayiinin önünde içtiğim o sigara hayatıma biraz da olsa renk katmıştı. biraz koyu bir renkti ama olsun renksizlikten iyidir.o gece bankta anladığım bir gerçek de insan geceleri zamanı resmen ellerinde hissediyor. yani geçen her saniyenin kıymetini anladım o gece. kıçım titreye titreye bankın üstünde sabaha kadar oturup sigara içtim.

    gecenin tüm renklerine şahit oldum o anlarda. önce zaten karanlık olan hava dahada karardı,her saniye artık daha fazla karanlık olamaz amk diyodum resmen.ama oluyordu işte her saniye daha da kararıyordu hava. sonra birden sanki zaman geriye akıyormuş gibi karanlık aydınlığa dönmeye başladı. hava renkten renge girereken benim rengimde değişiyordu. hava karardıkça aydınlanan duygularım yerini hava aydınlanırken kararan duygulara bıraktı. karamsarlık,öfke,ve yüzüne hasret kaldığım üzüntü her yanımı sarıyordu gün yavaşça doğarken.

    hava gittikçe daha hızlı aydınlanıyordu. geçen saatlerdeki soğuğu artık hissetmiyordum.ve en garibi ailem aklımda değildi.o tekel bayiine girdiğimden beri aklıma bi an olsun gelmemişlerdi.

    güneş artık iyice yüzünü gösterdiği anda karanlık çöktü gözlerime. gecenin en karanlık halinden bile daha karanlık. birden elektirikler kesilmişti sanki heryerde. duman gibi karanlıktı işte amk. gözlerim karanlığa alıştığında uyandım birden bir bankın üstünde.
    ···
  4. 4.
    +10
    bayılıyorum böyle bitmişlik tükenmişlik hikayelerine umarım daha beter olursun ee panpa
    ···
  5. 5.
    +8 -1
    merdivenlerde oturup beklediğim anlar bana dün gece elektrik direğinin altından camdaki anneme baktığım o anı hatırlattı. sanki yüzyıllar önceymiş gibi geliyordu bana. çok uzak bir zamanın yankısıydı(pink floyd-echoes) sanki o anlar zincirlemesi. elimde kumbaramla beklerken birilerinin merdivenlerden çıktığını duyuyorum. sakinleşmiş olan kalbim artık eskisinden de hızlı atmaya başlıyor. hatta kalbimin sesini bile duyabiliyordum anda. heyecandan titreyen vücudumu sakinleştirmeye fırsat kalmadan birden karşımda belirdi annemle babam.

    onları gördüğüm anda,o kısacık anda yüzlerce şey geldi aklıma. tornavida,ışık, kültablası,pencere gibi alakasız şeyler geçti gözlerimin önünden birkaç salise içinde. kendime geldiğimde sol yanağımda bir tokat acısı durdum babamın ellerinden gelen. arkasından annemin hıçkırışları ve çabuk eve gir, nerdesin sen sesleri. kapının eşiğinde başka bir tokat ve birbiri ardına gelen sorular duydum. hepsine saçma ve üstü kapalı cevaplar vererek 10 dakika oyalandıktan sonra odama gittim. kendimi yatağa attım ve aklın alamayacağı kadar rahat bir şekilde öylece uzantım.

    hani lisede tahtaya kalkıp bişiler söyledikten sonra yerine otururken duyduğun o rahatlama veya çok susadığın bir anda kana kana su içmek varya işte o türden bi rahatlamaydı. sanki artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacakmış gibi hissediyordum. artık eski ben yok diyordum kendi kendime. uzun bi süre bu düşüncelerle oyalandıktan sonra uykuya dalıyorum yeniden ve aklımda tek bir soru var bir daha ne zaman sigara içeceğim...
    ···
  6. 6.
    +8
    çıkıp gitmek istiyorum şu gibtiğim odasından. aynı hızla evi terkedip soluğu sokakta almak istiyorum.ama göremediğim yüzbinlerce sebep kapatıyor önümü. bırak evden dışarı çıkmayı sandalyeden bile zor kalkıyorum. pısırıklığımdan odanın kapısını bile açamıyorum. güç bela yürüyüp titreyen ellerimle önce pencereyi açıp sonra gözlerimi siliyorum. pencereyi açınca güneş giriyor odama. gözlerinin altı ıslak olan kafamı çıkarıyorum pencereden. hızlı hızlı nefes alıp veriyorum.

    ilk başta tozlu ve dumanlı bi hava çekiyorum içime.o güne kadar sigara içmemiş olan ben, sanki yıllardır sigara bağımlısıyım ve uzun bi aradan sonra sigara içiyormuşum gibi hissettim o an.san ki istanbuldaki tüm arabaların egzoz dumanlarını içime çektim o tek nefeste.

    perdeleri sonuna kadar açıp pencerenin altındaki yatağıma atıyorum kendimi. nasıl düştüysem yatağa hiç kıpırdamadan aynı pozisyonda uykuya dalıyorum. insan gözleri yaşlıyken ne kadar da çabuk ve güzel uyuyor amk...
    ···
  7. 7.
    +8
    o gece beni en çok üzen şeyse bi kat aşağıda acaba kapıyı açıcaklar mı ? veya arkamdan biri gelicek mi bana bakmaya diye kendi kendime beklemiş olmam. kimse açmadı o gibik kapıyı amk. elimde kumbaramla bozuk sokak lambasının altında oturdum yaklaşık 1 saat. gözlerim bizim evin pencerelerindeydi. annem camı açmış beni arıyordu kapkaranlık sokakta. bazende babam bakıyordu perdenin arkasından. onları o halde bırakıp ayrılıyorum bizim sokaktan. telefonum falanda olmadığından rahatça fink atıyorum sokaklarda.

    yürümek ve temiz hava almak iyi geliyor ama elbiselerim ıslak oldugundan biraz üşüyorum. kafamı toplayınca bi parka girip ışık olan bi yerde kumbaramdan paralarımı çıkarıyorum. kumbaramın içindeki tüm paralar asosyalliğimin bir hediyesiydi o gece.5 yıllık lise hayatımda en falza 10 kez kantine gitmiş bi liseli olarak tüm paramı bu kumbarada toplardım.tek giderimde kola, cips falan oldugundan rahat bi 100-150 tl çıkıyor kumbaramdan.

    o geceki amacım sadece evdekileri biraz korkutmak.eve asla dönmemek gibi birşeye zaten ne cesaretim ne de zütüm yeterdi amk. bunu yapıcak kadar cesareti nerden buldum onada şaşırmıştım sonraki günlerde...
    ···
  8. 8.
    +7
    artık o gün nasıl geçti bilmiyorum ama en sonunda bitti. küçüklüğümden beri bi alışkanlığım üzere o akşam işten çıkarken bir sürü şükür ettim.bu alışkanlıktan bahsedim biraz.ben çok dindar biri değildim hiçbir zaman ama alışmışım işte ne zaman zor bir olay atlatsam şükrederim. belki inanmıcaksınız ama lisede bir gün 4. tefüste acayip çişim gelmiş.amk sanki dünyadaki tüm sular karnıma girmiş gibi hissediyorum. utangaçlık ve asosyallikten ayağa kalkamadığımı söylemiştim zaten yine kalkamıyorum ama artık dayanamadım. ağarca ayağa kalkıp dünyadaki tüm gözler bana çevriliyken(yani öyle hissediyorum) en arka sıradan tahtaya kadar sonra tahtanın önünden çıkış kapısına kadar yürüyorum. kapıdan çıkarçıkmaz tüm gözler tekrar kendi işine dönüyor.

    tuvalete girip hayvan gibi işiyorum. kafamı tuvaletin kapısına yaslamışım suratımda aptal bi gülümseme öyle bi 5 dk kaldım. ardından kafamı soğuk suyun altına sokup (bu da başka bi alışkanlık) sınıfa yollanıyorum. sınıf kapısı görününce kalbim hızlı hızlı atmaya, elim ayağım titremeye başlıyor. kafam yerde hızla kapıya giriyorum. uçarak saatte 100 km hızla sırama gidiyorum tekrar, tüm gözler üstümde tabi. sırama 5. kattan düşer gibi oturuyorum. gizlice etrafıma bakıp gözleri kontrol ediyorum. hepsi kendi işinde ama gizliden bana çevrilmişler. ve bende ıslak kafamı sol tarafa açık pencereye çeviriyorum çeviriyorum. dikdörtgen pencerenin köşesinde bi yerde masmavi gökyüzünü görüyorum. gözlerim oraya dikili şükrediyorum. işediğim ve rahatladığım için değil şükretmem o gün. kalkıp tuvalete kadar yürüdüğüm ve o yürüme anlarının geçtiğinden şükrediyorum.amk acizliğe bak ya böyle rezillik olamaz.

    o an yukardan tanrının ben şükrederken bana kahkahalarla güldüğünden emindim. galiba o tenefüs gözümden bi damla yaş bile düşmüş olabilir.o yıllarda en çok kendime acır ve üzülürdüm zaten...
    ···
  9. 9.
    +7
    işte o gün kaç saat uyuduğumu bilmeden kalkıyorum.tam yatağımın karşısındaki duvar saati 23:45 gibi bişey gösteriyor tam hatırlamıyorum. kardeşim işten gelmiş yatmaya hazırlanıyor. sabah a nnemin yüzünde gördüğüm öfkeyi onun suratında da seçiyorum karanlık odada. kalkıp su içmeye mutfağa yollanıyorum. ailenin kalan iki ferdinin suratına bakmadan(zaten kimsenin suratına bakamam hep yere bakarım birinin önünden geçerken)geçiyorum oturma odasından. mutfağa tam girmişken bi ses duyuyorum sanki özellikle benim duymam için yüksek sesle söylenen.o ses al işte ben bu saate kadar çalışim oğlunuz evde yatsın.

    diğerlerinden ses yok.ben önce suyumu içiyorum sonrada kendimi tuvalete zor atıp kafamı suyun altına sokuyorum. içerden hala konuşma sesleri geliyor.o sesleri duymamak için musluğu parçalarcasına sıkarak açıyorum, açıyorum.ben açtıkça su sesi içerden gelen sesleri bastırıyor. onları duymamak için daha da açıyorumçüstüm başım sırıksıklam olmuş ama ben giblemiyorum.
    musluğu sıktığım sağ elim, lavabonun bir kenarını sıkan sol elim, birbirinin üstüne çıkmış ve aralarından yaşlar çıkan göz kapaklarım ve birbirlerini titreyerek döven dişlerimle tam bir bütünüm o akşam...
    ···
  10. 10.
    +7
    olum 60 kilosun ne yük olacan önüne azcık köpek maması atsalar doyarsın amk
    ···
  11. 11.
    +6
    o geceye geri dönücem ama önce size biraz lise ve öğrencilik kişiliğimden bahsedim. orta sıranın en arkasının bi önünde otururdum. derste utangaçlığımdan sürekli suskun suskun otururdum. hepinizin sınıfında benim gibi bi zavallı vardır zaten eskilerden beri, tanırsınız beni. hani şu kızlarla konuşurken, göz göze gelirken veya derste hocanın biri bi soru sorduğunda heyecanlanıp kızaran tip varya işte o benim. kaç tane öğretmenimden nefret ettiğimi burda sayamam.ama galiba hiçbirini sevmiyorum.

    tenefüslerde dersten farksızdım. ayağa kalkamaya utandığımdan kaç ders tuvalete gitmediğimi biliyorum amk. anca sınıfta bir iki kişi kalırsa falan yoksa okul dağıldıktan sonraya kadar tutardım çişimi. biliyorum amk acınacak bi insanım. tahmininz üzere pek arkadaşımda yok zaten sınıftan.her tenefüs yanıma gelen ve ayy sen neden hiç konuşmuyosun ya diyen kızlardan
    sen ne kadar malsın lan kalkıp dolaşsana biraz diyen erkeklere kadar her türlü öğrenci gördüm okulda.her tenefüs en az iki tanesi aynı şeyi söylerdi bana.

    bu sebepten ötürü 11. sınıfta tenefüslerde rahatsız edilmemek için kitap okumaya başladım.ilk başlarda kitabı sadece önümde süs olarak tutardım. birazda sınıfa kitap okuyor havası vermekte vardı tabi içimde.ama sonralarda kitapları gerçekten okumaya başladım. artık nerdeyse her 2 günde 1 kitap bitirir olmuştum.bu huur evlatlarının bana böyle bi alışkanlık kazandırması da ilginç bi nokta tabi...
    ···
  12. 12.
    +6
    elif ve annesinin arasında bindiğimiz asansörün en az 7-8 katı büyüklüklüğündeki büyük bi odaya giriyoruz. göze ilk açık rengi mor koltuklar takılıyor. duvarın birinde büyükçe bi ayna asılı. odanın tam ortasından alçak bir cam sehpa göze çarpıyor. üstünde renkli çiçekler duruyor. önde elif arkasında ben bu mor koltuklardan birine çöküyoruz. annesi bizimle odanın içine kadar gelmiyor kapıya yaslanmış bize bakıyor. kafamı çevirip kadını gördüğüm kısa bi anda annesinin elife bi işaret yapıp onu yanına çağırdınığı görüyorum. hemen kafamı kırmızı renkli perdelere ve arkasındaki büyük pencereye çeviyorum.
    elif önce bana sonra annesine bakıp 'bi dakika geliyorum' diyip önden odayı terkeden annesinin peşine takılıyor.

    işte tam o anda acayip bi osurma isteği doğuyor içime.bu yumuşacık mor koltuklara bunu yapmayı çok istiyorum. keşke arada pantolonda olmasaydı diye düşündüğümü bile hatırlıyorum. hazır odada da kimse yokken ses çıkarmamaya özen göstererek parça parça osuruyorum açık mor rengi koltuğa. sonra hemen toparlanıp kokluyorum etrafı acaba kokacak mı? diye. kokmadığını fark edinde şuan bile güldüğüm o hareketi yapıyorum. kırmızı perdelerin ardından koyu renkli bi şekilde görülen gökyüzüne bakıp, şükürler olsun ki kokmadı diyorum...
    ···
  13. 13.
    +5
    bu berbat ortamın içinden geçerken çalışanların hayattan bıkmış yüzlerine tanıklık ediyorum. büro tarzı bi yerin kapısını çalıp(kapıyı çalıp çalmadığım duyulmuyor zaten gürültüden) içeri giriyorum. dengesiz bi huur cocuguna derdimi anlatıyorum ve yarın gel başla cevabını alıyorum. detayları iyice konuştuktan sonra çıkıyorum bu gibik ortamdan bir daha geri dönmek için. yeni hayatıma bi yerden başlamam lazım ulan diyerek vicdanımı rahatlatmaya çalışıyorum.

    eve geldiğimde saat daha öğlen 2 civarı bişeydi. önce yemek yiyip sonra biraz pcde takılmaya gidiyorum odama. kardeşim ve babam evde yoklar tabi. bilgisayar başında bi kaç saat öldürüp akşam yemeğine kalmadan yatağa giriyorum istemeye istemeye. çünkü ne kadar erken dalarsam uykuya o kadar erken gidecektim o gibtiğim yerine. bende biraz kitap okudum(dostoyevski-beyaz geceler).kısa bi kitap olduğundan akşam 19.00 dan gece saat 1-2 gibi bitirip yattım. sabah adamın dediği gibi 8 de dükkana gitmek için kalktım. evdekilere işe başladığımı söylemediğimi hatırlayınca yine not yazdım akşam gelicem diye. kahvaltı yapıp evden çıkıyorum ve ilk iş günüm başlıyor bu tak köşesinde...
    ···
  14. 14.
    +5
    ilk çalışma günümü büyük umutlarla başlıyorum. daha içeri ilk girdiğim andan itibaren acaba becerebilirmiyim , rezil olmayalım amk burda die kendi kendimi yiyorum. ordaki ustalardan birinin yanında zütür getir işleri yaparak başlıyorum iş hayatıma.iş beklediğim kadar zorlayıcı çıkmıyor ilk günümde.bu muydu amk dercesine hafiften bi rahatlama bile duyuyorum her geçen saatte.

    ilk iş günü her zaman zordur. hatırlayan panpalar varsa bilirler,en zoru ilk gündür. hiç unutmam ilk gün saatlerce çalışmışım gibi hissediyorum ve bodrum katında çalıştığımdan dışarıyı göremiyorum. artık gücümün tükendiği bi anda okulu hatırlatan bi zil sesi duyuyorum. hassktr bittimi lan acaba diye sevinçle bakıyorum etrafa. millet işi bırakıp çıkıyor kapıdan ağır ağır. bende gidiyorum kapıya karanlığın çöktüğü, evlerin ışıklarının ve sokak lambalarının yandığı bir hava bekliyorum. günlerce çalışmışım gibi hissediyorum ama daha sadece çay molası verilmiş amk.o an çıldırmadığıma şükrediyorum.
    ···
  15. 15.
    +4
    size burda anlatamayacağım bir his vardı o gece içimde. sabah pencereden kafamı dışarı çıkardığımda duyduğum istek ve arzu içimi kemiriyordu. bankta otururken karnımın aç olması veya üşümem gelmiyordu aklıma. oysa hep düşündüğüm şey insan açken veya gece sokaktayken aklına gelen tek şey güzel bir yemek ve ateş olur. kimse o anda tanrıyı veya ibadeti düşünmezdiama o gece açtım ve it gibi titriyordum, bankın soğukluğundan arada kıçımı kaldırıp nefesimle ısıtmaya çalışıyordum bankı o derece.ama aklıma ne yemek geldi ne de ateş.o an düşündüğüm tek şey içimi kemiren duman arzusuydu.

    hayatımda hiç sigara içmemiş birisi nasıl olur da duman yutmak isterdi. sanki yıllardır açtım ve o duman da bir dilim ekmekti. daha fazla dayanamadım ve sokaklarda açık tekel bayii aradım.bi kaç sokak geçmeden buldumda. girdim içeri ve sigara istedim 10 tl uzatarak. adam hangisini istersin dedi. farketmez dedim bende ne marka biliyorum ne de fiyat.bi tane de kibrit alıp çıktım dışarı. adamın verdiği bozuk paraları saymadan cebime attım ve soğuktan titreyen ellerimle acebi bir şekilde paketi açtım ve bi tane çıkardım. kibriti 3. denememde yakıp sigarayı titreyen iki parmağımın arasına sokuyorum. hayatımda içtiğim ilk sigara o gece yaptığım en doğru hareketti bunu şimdi bile anlıyorum amk...
    ···
  16. 16.
    +4
    uyandığımda güneş tam tepemdeydi. ayaklarımın önünde duran kibrit çöpleri ve kibrit paketi çekti önce dikkatimi. anlamsızca bakıştık 1-2 dakika onlarla. neler olduğunu kavramaya çalışıyordum o anlarda galiba yada öyle bişey.sol elimin altında biraz ıslak sigara paketini fark ettim sonra. alıp içine bile bakmadan koydum cebime. hala herşey yerine oturmamıştı. parça parça aklımdaydı tüm gece.bir ara yanımdan geçen bi sokak köpeğini hatırlıyorum banktan güç bela ayağa kalkarken.

    içinde bulunduğum parkı ömrümde ilk defa görüyorum. sabah yürüyüşü yapmaya gelen insanlardan top oynayan çocuklara kadar baya kalabalık bi park. yürüyorum biraz ve parkın çıkış kapısını görüyorum. yolda yürümeye devam ediyorum nereye gittiğimi bilmeden. hasgibtir amk nerdeyim la ben gibisinden kelimeler dolaşıyor aklımda.bi 20 dakika kadar endişe içinde dolaşıyorum sokak sokak. sonra o tekel bayiiğini görüyorum uzaktan. biraz yaklaşınca tüm o parçalar birleşiyor zihnimde.bir anda alarm sesine uykudan uyanmış gibi kendime geliyorum telaş içinde.

    lan naptım ben amk neden kaçtım evden dalan derken kaldırıma çöküyorum. ellerim kafamın arasında ağlıyorum hafif hafif. sonra sokaktan geçen bi kaç kadının sesiyle kendime gelip toparlanıyorum. acilen eve gitmeliyim amk lan diyerek tutuyorum evin yolunu...
    ···
  17. 17.
    +3 -1
    yine sabahtan akşama kadar evde çıldırmanın eşiğine gelecektim. gün boyu annemin, akşamları da babamın aşağılık bakışlarını, küçümseyen ve hor gören davranışlarını çekicektim. işten çıktığım o gün eve giderken ilk defa herşeyin benim elimde olduğu fikri geldi. yani aslında çok basitti lan yani bu bendim amk, herkeş benim gözümden görünüyor.ben siyah görüyorsam o şey siyahtır amk.bu kadar basit. dışarı çıkmak istersem çıkardım, çalışmak istersem çalışır gibik bi huuryla gözgöze gelmek istersem gelirdim.

    neden bu kadar takıyordum ki kafama bu saçma muhabbetleri.bi arkadaşın dediği gibi herşey beynimde bitiyordu amk daha uzatmanın ne anlamı var. okula dönünce bildiğim bişey varsa karşımdaki herife söylicektim. çişim geliyorsa gibtiğim yolunda yürüyüp o tak deliğine işiyecektim. budu işte o gün aklıma gelenler. geçen zorluklar için şükretmeye ne gerek vardı tanrıya. mesela uzun bi süre aç kalan insan çalışıp didinip bir dilim ekmek kazanırsa tanrıya neden şükretsin ki?tanrı yukarıdan onu izlerken adam günlerce aç durmadı mı? tanrı nerden anlayabilir ki yaşanan sıkıntıları, işte bu yüzden tanrı ya zaten?
    ···
  18. 18.
    +3 -1
    19 yaşıma yeni girdim yazısını görünce çoluk çocuk diye okumayacaktim ama iyi gidiyorsun rezerved (not :şukula , cukulada başlığı kaybetmeyeyım )
    ···
  19. 19.
    +3 -1
    kapıyı açan bu kadının suratında anlam veremediğim bi ilginçlik var. tıpkı apartman kapsındaki o hademe kadın gibi bi kadın. kısa ve dalgal saçları var.ilk gözüme saçları çarpıyor. koyu turuncu renkli bu saçlar kadının ilgimi çeken bi özelliği. gümüş rengi büyük ve yuvarlak küpeleri kısa saçlarını tamamlar nitelikte. suratında koyu bi makyaj var ve bu makyaj kadının suratında küçük küçük çatlaklara bürünmüş. lens olduğu anlaşılan açık mavi gözleri kızından önce bana odaklanıyor.

    kapı açılınca içeri ilk elif giriyor ve annesini öpüyor. kadının yanaklarındaki koyu yeşil makyajın elifin kırmızı dudaklarına geçtiğine eminim.o anda kırmızı ve koyu yeşil rengin birleşmesinden oluşan rengi düşünüyorum. hangi renk olur acaba. aklıma ilk koyu bordo geliyor. işte tam bu anda omuzlarımdan tutan bir çift mavi ojeli el farkediyorum kendimde değilken.tam düşündüğüm sırada yakalandığım bu hamle beni korkutuyor. sonra bu eller beni omuzlarımdan tutup kendine ve evle apartman koridoru arasındaki kahverengi paspasa çekiyor.tam paspasın üstünde sanki yıllardır dostuzmuşuz gibi sarılıyor bana. yaptığı bu saçma harekete anlam veremiyorum.ama içeri girdiğim anda elifin ve ailesinin izmirli olduğunu anımsıyorum...
    ···
  20. 20.
    +4
    uyandığımda 24 saat öncenin bi kopyasını yaşıyorum veya dejavu gibi bişey görüom sandım amk. saat yine 23.45 kardeşim yine karanlık odada yatmaya hazırlanıyo ve yine deli gibi terliyim. ayağa kalkıyorum ve odadan çıkarken bi ses duyuyorum.ne o lan şimdi de dikkat çekmeye mi çalışıon evden kaçmalar falan.gibtir et diyip devam ediyorum yoluma. oturma odasında bi tek babam var bira içiyor, annem yatmış galiba. geçip gidiyorum yanından sessizce. önce su içip sonra bi güzel boşaltıyorum tuvalete içtiklerimi. tekrar odama dönerken babam tutuyor kolumdan, otur diyor ve yanındaki tekli koltuğu işaret ediyor.

    en başından anlıyorum ne gibik bi konuşma olacağını, bari kısa sürsün diyerek çöküyorum koltuğa.1-2 dk sessizlik bozulmuyor. sonra sessizliği bozan babam oluyor.tamam haklısın çok üstüne geldik ama neden yaptın böyle bişey ulan hiç mi düşünmedin bizi verdiğimiz emekleri diyor. birasından bir yudum alıp devam ediyor hayır ne yapıcaktın yani, elinde sonunda buraya geri döneceksin kolay mı lan bu işler, istanbul olum burası ben senden küçükken geldim buraya. sokaklarda yattım aç susuz.gibisinden bişeyler söylüyor.ben hiç konuşmuyorum tabi sadece oturuyorum.

    konuşması bitince 5 dk sessizlik oluşuyor. sessizliğiği bölerek kalkıyorum yerimden ve odama yollanıyorum. babamın o halini ölene kadar hatırlayacağım galiba...
    ···