0
panpalar dertliyseniz okuyun beğenirseniz şukulayın
“merhaba,
bu “sana son mektubum/sözüm temalı” yazdığım onlarca yazıdan bir tanesi daha. öyle kolay vazgeçemiyor insan haliyle sevdiceğinden. ve inan bana aslında çok da hevesli yazmıyorum şu an bu satırları. umarım bu gerçekten de sonuncusu olur. inan bana çok sıkıldım artık bu halde olmaktan. seni sevmediğimden değil; çok sevdiğim bir saksı çiçeğiyle konuşmak gibi bu durum. inan bana. hiçbir yanıt alamadığım onlarca soru sormak akıl sağlığımı çok da iyi etkilemiyor gibi. bu yüzden sıkıldım. bu yüzden bıktım artık sana bir şeyler yazmaktan. yanıt alamayacağım isyanlarımdan bezdim. bir de kalbim kırık be. üstelik hiçbir şart altında tamir edemeyeceğin kadar kırık. bu yüzden de bıktım, kurtulmak istedim senden sana bu son yazdığım mektupla...
biliyor musun? biri beni bu kadar sevse ben gidemezdim. eminim ki kimse benim için bu kadar “ah” dememiştir. yani 13 ayı geçti be. gerçi söylemesi kolay, “bıktım” diyorum ama, eminim ki bir süre daha zırlarım ardından. ama inan bana taktiğin işe yarıyor. daha az ağlıyorum artık ardından. görmüyorum seni aylardır, telefonla bile arayamıyorum numaranı değiştirdiğinden. işe yarıyor gibi. ama yine de unutamadım. işe yarayan tek şey artık her gün ağlamamam sadece. gibtir et bunları.
ben sanırım bu ilişkiyi çok ciddiye aldım. senin ilişkiyi hiçbir döneminde ciddiye almadığın kadar. haliyle de hayatımın en ciddi ilişkisiydi sanırım. ondan bozdu beni bu kadar. ondan bu kadar “fazla” geliyorum sanırım senin için. ama evleneceğim kadındın be! ben öncesinde hiç evlenmeyi düşünen bir tip değildim. sen de biliyorsun. ne bileyim, ben istemem öyle evleneyim, çocuğum olsun diye falan. o işlerin adamı değildim. sen soktun bir şekilde aklıma. ama sonuçta ben istedim. çok istedim hem de. çocuğumuz olsun istedim. evimiz olsun istedim. öyle hayallere sürükledim kendimi. biliyorsun bunları. bilmediğinden anlatmıyorum. sadece içimi döküyorum sana son kez, kusuyorum. neyse... eyleme de geçirdik bunları. en azından kendi adıma oturdum, planlar yaptım. ama ne oldu sonunda, böyle bir ortamda çektin gittin sen. kendince haklı sebeplerin vardı. hak da verdiğim zamanlar oldu sana sonrasında. ama sonuçta bu bana çok koydu. laf olsun diye değil. çok ağır geldi bana bu yaşananlar.
pek çok insan arkandan “böyle bir kadına değmezmiş zaten abi” dedi anlattığımda. pek çoğuna kızdım. “değerdi” dedim. değerdi de.
senin ardından ağlamaya değerdi, evet! çünkü bana farklı bir adam olma şansını verdin. hayalini bile kuramayacağım bir adam olma fikrini aklıma soktun. beni buna inandırdın. buraya kadar her şey güzeldi de. sonra da çekin gittin be. hayallerimle bir başa bırakıverdin beni.
kızıyor bazı arkadaşlar bana. ama ne bileyim be işte. inandım sana. inanmamam için hiç bir sebep de yoktu. hayallerime sen bile inandın bir süre belki. bilmiyorum. inanılmayacak kadar büyük hayallerimiz yoktu zaten. bir de istedim. çok istedim. seninle bir ömür geçirmek fikri hayatımda en çok istediğim şeydi. uğruna ölebileceğim, gerçek olabilecek tek hayalimdi. en çok gücüme giden de bu ya zaten. anlamaya çalıştım seni. delirdim hatta seni anlamaya çalışırken... içinde bir şey kopmuşmuş ben yokken. ben yokmuşum. yokluğumda bir şeyler bitivermiş. ve sebebin buymuş. bir şekilde bunu kabullendim tamam. ama sen ne yaptın sonra. tuttun 3 gün sonra başka bir adamla birlikte oldun. ve bunu da anlamamı bekledin benden. inan çok çalıştım. seni anlamaya çok çalıştım. hala çalışıyorum. ama inan olmuyor. seni hala anlayamıyorum.
ben seni terk etsem ve 3 gün sonra başka bir kadınla birlikte olsaydım, sen nasıl hissederdin kendini? bunu hiç düşündün mü? teknik olarak aldatmamış olabilirsin beni. hep “seni aldatmadım ben” dedin. ama bu aldatmak değil midir be bebek? yaşanmışlıklar adına bana saygı duymanı beklerdim. ama sen kendini düşündün. kendini kurtardın sadece. ardında bıraktıklarını hiç umursamadın. yaşanmışlıkları hiç düşünmedin. ve çabuk unuttun. beni çok çabuk unuttun. bu da çok kırıyor beni.
bu kadarını biliyorsun. bilmediğinden değil, hatırlatmak için anlattım sana. sonrasında peki? oracıkta kalakaldım. dakikalarca, heykel gibi... kıpırdayamadım yerimden. haraket edebilecek gücü bulamadım kendimde. sonra çöküverdim oracıkta kaldırıma. hıçkıra hıçkıra ağladım. bekledim seni hep, belki dönersin diye.
her telefon çalışında kendimi kaybedercesine atladım telefonuma. ama dönmedin. bir daha asla dönmedin. bugün hala, ne zaman telefonumda bir özel numaralı bir çağrı görsem; ya da tanımadığım bir numara, aynı o zamanki gibi çarpıyor yüreğim. hala bir umutla çarpıyor. hala her pazar, ne zaman apansız kapım çalsa, aklım gidiveriyor sana. heyecanla koşuyorum kapıya. ama hep hüsran, bazen ahizeden gelen yabancı bir ses, ya da anlamsız gözlerle bakan gereksiz yüzler görüyorum karşımda. bu heyecanım bana geri dönmeni beklediğimden değil bebek. neden biliyor musun? seni o kadar çok özledim ki. ama o kadar çok özledim ki? kokunu, tenini, sıcaklığını...
bana geri dönmeyeceğini biliyorum artık, dönsen de kabullenmeyeceğimi de biliyorum. bu çok farklı bir şey. ölmeden son bir kere daha görmek isterdim seni. hem de bunu çok isterdim. bir kere daha sarılabilmek sana, bir kere daha doyasıya koklayabilmek isterdim. bir kerecik daha sıcaklığını hissetmek, kalp atışlarını duyabilmek isterdim. bunu çok isterdim bebek. ben sanırım bu duyguyu çok özledim. ve inan bebek, hiçbir kadın bana o sıcaklığı hissettiremiyor artık. hiçbir kadında bu duyguyu bulamıyorum artık. son bir kez sarılmak ve bir kez daha hissetmek isterdim bu duyguyu. son bir kez daha. ama dönmeyeceksin, seni görsem bile bana bir daha bunları hissettiremeyeceksin. yazık; çok yazık.
sen de yaşadın belki evveliyatında, belki de yaşayacaksın. ama umarım hiç yaşamazsın.bu satırları yazarken bir şeyi daha fark ettim. ne kadar da birbirine benziyor tüm hüzünlü aşk hikayeleri. bana özel değil yani bu yaşananlar. herkes zaman zaman yaşıyor bunları. düşünüyorum şimdi sana yazabileceğim başka bir şeyim var mı bu son mektubumda. kırgınlıklarımdan başka pek de bir şey bulamıyorum. kırgınlıklarımı durmadan tekrar etmek de anlamsız. senin için ağlamak da artık çok anlamsız. “tüm yaşanılanları burada unutalım” diyebilmek isterdim. ama unutamayacağımı da biliyorum. ve bu son satırın da devdıbını getiremeyince de anlıyorum şu an. koskoca bir vakit kaybıymışsın. çok sevdiğim bir vakit kaybımmışsın.
Tümünü Göster