/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 1.
    +10
    ÖNEMLi EDiT: Uzun süredir yazmıyordum ancak beni takip eden, mektupları bitirmemi isteyen arkadaşlarımın ricaları üzerine vakit buldukça yazacağım.

    mektubu yazan kişi bizim çok yakın bir arkadaşımızdı. Kendisi üç sene önce kendisine hiç yakıştırılamayan bir şekilde intihar etti. Yazdığı yazılardan bu olayın altı ay sonrasında yazdığı kişiden aldık.

    intihar eden arkadaşımızı ve ya yazıların gönderildiği kişiyi kesinlikle açıklamayacağım, lütfen mesaj yoluyla bilgi almak için sormayın, gizli tutacağım.

    Elimden geldiğince hızlı yazacağım, ancak anlayışlı olursanız çok mutlu olurum.

    ---

    Bir daha beni ne göreceksin, ne de duyacaksın. O yüzden artık içimdekileri saklamanın bir mânası kalmadı.

    Bilmeni isterim ki o gün, o gece merdivenlerde bana son söylediğin şey sözlerinin hiç acıtmadığı kadar acıtmıştı.
    "Yapışkan"

    Ölen bir adama son kurşunu da sıkarak gittiğin o geceye kadar içimde yaşattığım ve tek başıma yaşadığım duygular bütününe bir isim bulamıyordum. Aşk diyebilirdim ama bana göre aşk iki kişinin yaşayabileceği bir şeydir. Benim hissettiğim daha çok kendimi yavaş yavaş bitirmek gibiydi, başka bağımlılıklarım gibi seni de bağımlılık edinmiştim.

    Beni sevmeni hiç beklemedim, ancak yine de geldiğimiz bu noktaya, böyle bir kabusa sürükleneceğimizi düşünmemiştim. Çoğu zaman senden ve sana karşı hissettiklerimden kurtulmak için uğraştım, çünkü seni seviyor olmam sana zarar veriyordu. Beni istemiyordun, aradığın ben değildim.

    Yapışkan, tam olarak sana hissettirdiklerimin yanı sıra içimde hissettiğim duygular gerçekten çok yapışkan. Öyle ki onlardan kurtulamadım, onlarla yaşamaya çalışsam da artık çok ağır geliyor.

    Hayatının en güzel zamanlarının bir kısmını berbat ettiğim için çok özür dilerim. Benim için üzülmeyeceğini biliyorum, sadece ara sıra aklına gelsem yeter.

    Başka bir hayatta görüşmek üzere...

    edit:mektupların devamı aşağıdadır, okuyabilirsiniz.
    edit2:mektuplarında bahsettiği kayıtların bazılarını başlığı bitirdiğimde atacağım.
    ···
  2. 2.
    +6
    Eğer seni bu denli üzeceğimi bilseydim yemin ederim bir kez bile karşına çıkmazdım. Tabii bunu şimdi söylememin de payı var, çünkü bencil bir adamdım ben. Kimseyle hayatını paylaşmamış, kendisi uğruna karşısındakini çekinmeden kırıp geçecek biriydim. Hatta ilk zamanlar seni nasıl olur da unutamam diye kendime çok kızdım.

    Kalbimin ortasında büyük bir ağrı başladı o günden sonra, seni gördükten sonra hayatımdan eskisi gibi tat alamadım. Günler günleri kovaladı, o kadar çok içime kapandım ki odamdan çıkmaz oldum. Öyle ki uzun süre yediremedim kendime, beni tanımayan bir kıza nasıl bu kadar tutuldum ben diyerek kendimi yedim.

    Kimseye anlatamadım seni, içimde büyüttüm. Kimse olmadan, kimseye sormadan, içki içmeye başlamadan çözülmeyeceğime yeminler ederek kendimi sıkarak içimde büyüttüm. Çocukluğumdan beri arkadaşım olan Çetin'in sevgilisine asılacak biri değildim, kimseye kendimi böyle yansıtamazdım. Öyle ki, yazarken bile ismini yazmaktan korktum. Olur da biri görür, anlar diye.

    Gökhanlar çağırırdı, sırf seni görürüm kırılırım diye gitmezdim. Çetin bazen içmeye çağırırdı, yüzüne nasıl bakarım diye düşünüp reddederdim. içine kapanık, berbat herifin biri olmuştum. Durumumun anlaşılması uzun sürmedi, ilk önce ailem daha sonra Gökhan bu ani değişimin farkına vardı. Ancak anlatamazdım, anlatsam da mantıklı gelmezdi.

    Bana bile mantıklı gelmeyen bir şeydi bu, bir gölgeye sevdalanmak gibi. Çok kırıldım, inan ki çok kırıldım. Seni üzmek son istediğim şeydi, üzeceğimi de hiç akıl edememiştim.
    ···
    1. 1.
      +2
      f5 f5 f5 f5
      ···
  3. 3.
    +6
    Nazlı yakın bir arkadaşımdı, o yüzden çekinmeden "kim bu güzellik?" diye sordum. işte ismini kulağıma fısıldadı ve sana uzunca baktım. Her noktana, teninin pürüzsüz her zerresini inceledim. Aklım sende olmasına karşın bizimkilerin sohbetine dahil olup espriler yaptım. O günde gördüğün gibi çok neşeli bir insandım, hatta o gün kafamı çevirip sana bakıp güldüğümde tebessümle verdiğin karşılığı bir ressam olsaydım binlerce kez resmederdim.

    Seninle birlikte gelen arkadaşın benimle konuşmak için sürekli konu açıyordu ancak benim gözüm sendeydi. Yine de sadece güzel olduğun için baktığımı düşünüyordum, çünkü gerçekten çok güzeldin. Arkadaşın Melis bir şeyler anlatırken ben kafamı sallıyordum, ne dediği umrumda bile değildi. Akşama doğru Nazlıyı yalnız yakalayıp ona bardan yeni aldığım kokteyli uzattım ve bir sevgilinin olup olmadığını sordum. Olmadığını, ancak Çetin ile konuştuğunu söyledi. Şimdi Çetinin neden terler boşandığını anlayabiliyordum. Zaten farketmiştim, yanyana oturuyorlardı ve iletişim halindeydiler. Moralim bozulsa da Nazlıya pek çaktırmak istemedim ve oradan uzaklaştım. O anın kırgınlığıyla Melis'in yanına gidip konuşmaya başladım. Zaten kız da bunu bekliyordu. Aslında uyumlu bir kızdı ancak beyin iki şeyi düşünemediği gibi iki kişiyi birden düşünemiyor. Akşam olmuştu ve hala mekandaydık, Gökhan yazlıklarına gitmemizin zamanının geldiğini söyleyip hesabı ödemeye kalktı. Gökhan ile birlikte kalkıp "Çetin kapmış güzel kızı, gördün mü?" dedim. "Bırak oğlum, adam ayda bir ancak manita yapıyor ekmeğine göz dikme." diye karşılık verdi ve ufak bir gülüşmenin ardından hesabı ödeyip hep birlikte mekandan çıktık. Size arabama binebileceğimizi söylemiştim ve sen hariç Melis ve arkadaşı bindi. Sen Çetinin aracına bindin ve gerçekten sinirim bozuldu.

    Yazlığa girdiğimizde alınan içkiler açıldı, siz yemek yapmaya mutfağa yollandınız. Erkek takımı olan biz ise televizyonu kurcalıyor, izleyecek bir şey arıyorduk. Bir saatin ardından yemekler geldi. O kadar çok içki vardı ki, hangisinden içeceğimize karar verememiştik. Ancak ben ağırdan almak istediğim için viski şişesine konmuştum. Siz ise tekila içiyordunuz, Melis yanımda dakika içinde 5 shot atmıştı. Ortamın sarhoş olacağını anlayıp arkama yaslandım. Çetin alkolün etkisiyle çözülmüş, sana yakınlaşmıştı, sen ise karşılık veriyordun. Bunu görünce gerçekten beynime bir şey saplanmış gibi hissettim. Melis'in ellerini kavradım ve öpmeye başladım. inan ki o gün istekli olarak yapmadım bunları, hatta bazen gözlerimi kapatıp seni düşündüm. Gökhan ile Nazlı odaya çekilmek üzere kalktılar, birden bire siz de kalktınız ve gerçekten uzun süredir yaşamadığım bir hayal kırıklığı yaşadım. Bütün berbat duyguları ard arda hissediyordum, üstelik bir kız için. Yine de o gün duygularımdan emin olamadığım için Melis'i elinden tutup odaya çıkardım.
    Tümünü Göster
    ···
  4. 4.
    +5
    Resimlerine baktım her gün, telefonu elime sadece senin güzel yüzüne bakmak için kullanıyordum. Bilgisayarı sadece nasıl olduğunu, nerede olduğunu, ne yaptığını öğrenmek için kullanıyordum. Kendime defalarca söz verdim, bakmayacaksın, takip etmeyeceksin, üzülen sen oluyorsun, onun senden haberi bile yok diye. Yine de dönüp dolaşıp geldiğim yer başlangıçtı.

    Bir ay olmuştu sanırım seni içime hapsedeli, az biraz bununla yaşamaya alışmıştım. Kırgındım, kızgındım ve çok çaresizdim. Yardımını isteyeceğim birinin bile olmaması işleri daha da zora sokuyordu. Ağlama nöbetleri geçiriyordum, ufak ya da büyük önüme çıkan tüm engellere karşı aşırı hassaslaşmıştım. Annem beni böyle görmeye dayanamadı, bir pgibolog ile görüşmemi teklif etti. Durumun bilincinde değildim, çözümü olmayacağını biliyordum ancak yine de kabul ettim.

    O hafta içerisinde pgiboloğum ile görüştüm. Hissettiklerimi, kendimi ne denli yalnızlaştırdığımı, kendime olan kızgınlığımı anlattım. O an düşündüm de, dışarıdan bakıldığında çok basit bir konu gibi görünüyordu ancak beni içten içe nasıl bitirebiliyordu anlamıyordum?

    Bana bazı şeylerin sormasının ardından odadan çıkabileceğimi söyledi. Pgibiyatr'a sevk edildim, aradan zaman geçti ve belirtilerin "Majör Depresyon" olduğunu açıkladılar. Bir takım ilaçlar, görüşmeler doğrultusunda geçeceğini, ancak bu duruma getiren sorunun tamamen kafadan atılmaması halinde sürekli tekrar edeceği söylendi.

    ilaçlar, bu ilaçların çözüm olacağını düşündüren şey de neydi? Bir insanı bu haplar mı unutturacaktı? Yine de önyargı düzeyi çok düşük biri olduğumdan kullandım. Yaradı, seni umursamamayı öğrenmiştim. Ancak bıraktığımda daha kötü bir düşüş olacağı kanaatindeydim. Bu şeyleri kullanan bir sürü tanıdığım vardı ve yaşattığı şeyler ciddi sorunlardı.

    Yarınım yokmuş gibi kullandım, ilk önce içki ile kullanmaya başladım. Ölümden korkacak bir halde değildim, rüyamda bile defalarca kendimi öldürmüştüm. Bir yandan ise bunu yaparken çok aciz hissediyordum. Daha sonra dozajından fazla kullanmaya başladım, kullanmaya başladıktan 2 ay sonra iki kat daha fazla doz alıyordum. Ve bir gün beklenen oldu.

    içki ile beraber fazlaca hapı yuvarladım, amacım kendimi öldürmek olmasa da bu ihtimali göz önünde bulundurarak yaptığımı hatırlıyorum. Uyandığımda annem midemin yıkandığını söyledi. Koluma serum takmışlardı, serumun bitişini bekleyip tuvalete gittim. Aynaya baktığımda herkesin hatırladığından çok daha berbat birisi vardı. Göz altları mosmor olmuş, yanakları çökmüş, cildi bozulmuş bir ben vardı. işte o gün, ne yapıyorum ben diye sordum kendime. Sen yetmezmişsin gibi bir de ilaçlarla, içkilerle başım dertteydi.
    Tümünü Göster
    ···
  5. 5.
    +5
    "Sevemiyorum dediğim anlar oldu, daha sonra sevip ama yine de ulaşamadığım zamanlar da.

    Kavuşmayı çok istedim ama olmadı, affet beni. Bu kadar güçsüz, çabucak yıkılan biri değildim ben. Kalbim böylece kırılıp dağılmazdı eskiden.

    Ne değişti, ne gelişti bilmiyorum.

    Derdimi anlatmaktan bile aciz halde, öyle ya da böyle bir son beklerken her gün benliğimden bir parça daha kaybediyorum.

    Çok kısaydı tanışıklığımız, sohbetlerimiz. Yine de ne bileyim, sen de kendimden bir şeyler buldum diye düşünüyorum bir kaç gündür.

    Aklıma geliyorsun bazen, diyorum ki "doğru olanı yaptın, hayatındaki en erdemli olduğun zaman." diyorum.

    Bana ait olmanı, bana sarılıp beni öpmeni düşündüğüm de oldu.

    Hayalde kalacağını bilerek dalıp gitmenin ne kadar çaresiz bir durum olduğunu öğrettin.

    Belki başka bir hayatta, başka zaman ve mekanda beraber olacağız.

    Fakat artık olmaz, mutlu olduğunu biliyorum.

    Mutlu olduklarınla yaşaman dileğiyle."
    ···
  6. 6.
    +5
    Odaya girdik ve her şey olması gerektiği gibi oldu. Hızlı bir girişin ardından beraber olduk ve Melis alkolün etkisiyle anında sızdı, telefondan saate bakarken şarjın bitmeye başladığını farkettim, yarın denizde olacağımızdan şarjı doldurmak için kalktım ancak şarj aletini evde unutmuştum. Gökhan ile daha önce defalarca geldiğimiz için evin neresinde ne var iyi biliyordum. Bulunduğum odadan çıkıp boş olan odaya girdim, daha doğrusu boş olduğunu sandığım odaya. Çetin'e sarılmış uyuyordun, bütün masumiyetinle onun yanındaydın. Evet, o an gerçekten yediğim yemekleri sindirememiş gibi bir his yaşadım. Öfkelendim, kızdım ancak bunlar o kadar boş şeylerdi ki. Benimle bir kelime konuşmamıştın bile, ama ben senin için öfkeleniyordum. Yine de o gün sinirlenip gömleğimi üzerime geçirip çantamı sırtıma takıp arabaya atladım. Sizi öyle görmek istemiyordum, bir yandan da bir gün içinde seni neden böylesine seni sahiplendiğime bir sebep bulmaya çalışıyordum. Yol üzerinde bir kaç bira alıp güzel bir manzara bulup içtim. Sabaha karşı gün doğmasıyla beraber izmir yoluna devam ettim.

    O gün senin sadece bir heves olduğunu düşündüm, bugünden itibaren bir daha karşılaşmazsak aklıma bile gelmeyeceğini düşünüp huzursuz bir uykuya daldım.

    Kendimi günlerce aptal gibi hissettim, ya da saf birisi gibi. Çünkü tanışmadığım, konuşmadığım bir kız arkadaşımla sevgili olduğu için gece yarısı geri döndüm. Üstelik Çetin'in, yani ilkokuldan beri kardeş gibi olduğum adamın sevgilisiydin. Bir kaç defa aradınız, bana ulaşmaya çalıştınız ancak o hafta telefonumu tamamen kapattım. Bütün hafta içip neden böyle saçma sapan şeyler yaptığımı düşündüm, bir kanıya varamadım.

    Canım acıyordu, hayatın bütününe karşı isteksizdim.

    Yüzün aklımdan gitmiyordu, gitmesini binlerce kez istedim. Ancak hafızamda olduğu yerde duruyordu.
    ···
  7. 7.
    +5
    Nasıl başlayacağım bilmiyorum, yazacağım şeyler düşünülmüş şeyler değil. Laflarımı ölçüp biçmeme gerek yok. Hayatımda verdiğim son karardan önce verdiğim bu karardan sonra diğer kararım gerçekleşecek ve benden kurtulacaksın. Bunun senin için iyi bir haber olduğu kaanatindeyim.

    Yinede de nasıl anlatacağım hakkında hiç bir fikrim yok, iç dünyamda yaşadığım şeylerin tarifi imkansız. Yavaş yavaş çöküşümün, hayatı kendime geçmek bilmeyen bir ceza gibi hissettirmemin, kendime olan saygımı kaybetmemin dışarıdan göründüğü kadar kolay olduğunu anlatmak hiç kolay değil. Yine de çöpe atılmaya layık olmayacak derecede saçma olsa bile sana göndereceğim. Çünkü olabildiğince pişmanlıklarımdan kurtulmuş olarak gitmek istiyorum.

    Tam hatırlamasam da bu zamanlarda, yani ağustosun ortalarında başladığını düşünüyorum. Tatsız, bitecek bir ilişkinin içerisindeydim. Hiç bir şey hissedemiyordum, duygudan yoksundum ve bana değer veren kimse umrumda değildi. O zamanlar görüştüğüm bir kız vardı, sana anlatacaklarımla bir alakası olmadığından isim vermeyeceğim. Beni seviyordu, ancak ben kesinlikle onu sevmiyordum, yine de ara sıra konuşacak biri olsun diye sabrediyordum. işte ben böyle bir halin içerisinde sürünürken, bir yandan ise gireceğim okulu belirlemeye çalışıyordum. Okulmuş, üniversiteymiş çok önemsediğim şeyler değildi çünkü varlıklı bir ailenin çocuğuydum, nasıl olsa yaşamak için paraya ihtiyacım olmayacaktı. Aslında hayatımda her şey tamdı, dert edeceğim hiç bir şey yoktu. Ancak yaşadığım duygusal boşluk beni bile rahatsız edecek raddeye ulaşmıştı. Kimseyi sevemiyordum, o zamanlar dokunduğum her kızda sana duyduğum o hissin belki de çeyreğini arıyordum. Bütün boşluğu alkol ile doldurmaya çalışmaktan başka elimden bir şey gelmiyordu.

    Evde oturmuş yeni aldığım kayıt ekipmanlarını incelerken arkadaşlarım beni çeşmeye, sakin bir buluşmaya davet etmişti. Sakin olduğunun altını çizmelerinin sebebi kalabalık buluşmalardan nefret ediyor olduğumu bildiklerindendi. Yapacak bir işim olmadığı için kabul ettim, o akşam her zaman olduğu gibi kafama uygun bir kız olup olmadığını düşündüm. Hayalci bir insandım, belki partide aradığım kişiyi bulacağım diye hayallere daldım umutsuzca. Sabah erkenden kalkıp ufak bir çanta hazırladım, annemlere çeşmeye ufak bir partide olacağımı ve bir miktar para almamın sakıncası olup olmadığını sordum. Her zaman kibardım, "kibarlık insanın özsaygısıyla özdeş bir niteliktir" derdi babam. Yolculuk kesinlikle benim için bir keyifti, lise arkadaşlarımdan bir sene daha büyük olduğum için ehliyetim vardı ve ulaşım sıkıntısı çekmemek için arabayı aldım. Bir kaç sigaranın, harika bir sabah manzarasının eşliğinde yaklaşık iki-üç saat sonra çeşmedeydim. Hoşgeldin merasiminden sonra sakin bir köşeye geçtik, sabah biramızı içmek için siparişimizi verdik. Daha sonra Gökhan bugün yalnız takılmayacağımızı, sevgilisinin arkadaşlarıyla geleceğini söyledi. Herkes bu duruma sevinmişken başımı öne eğip onayladım.
    Öğleden sonra kokteyl içip şakalaşırken Gökhan birden ayağa kalktı. Sevgilisi gelmişti, Nazlı ile romantik bir kavuşmadan sonra ben de ayağa kalktım. Gökhan en yakın arkadaşımdı, Nazlı ile bir kaç senedir çıkıyorlardı. ikisini de çok iyi tanıyordum, Nazlıyla selamlaştıktan sonra üç kızın daha arkamda olduğu farkettim. içimizden olmadıkları için ufak bir tebessümle bekliyorlardı. Samimi bir şekilde iki kişiyi selamladım. Sana geldiğimde, kafamı kaldırıp baktığımda ise yüzünde beni sersemleten bir güzellik vardı. Yine de o gün, işte seni ilk gördüğüm gün olacaklardan habersizdim.
    Tümünü Göster
    ···
  8. 8.
    +4
    Toparlanmam gerektiğini herkesten daha çok ben biliyordum, bu kolay bir şey değildi. Haplar, içkiler beni çürütüyordu. Düşünerek, kendi özümle tartışarak çok ciddi kavgalar ettim kendimle. Sonuca varamadım, sebepleri çok belirgin görebiliyordum ancak hayır, sonucu nerede bulacağımı asla kestiremedim.

    Haplarımı kontrollü almaya başladığımda çok ağır duygusal sıkıntılar içerisine girdim. Bedenim daha fazlasını istiyordu, kendimi uyuşturmaya yetecek dozda almam gerektiğini hatırlatıyordu ancak kendime sahip çıkmamın zamanı geldiğini düşünerek hakim oldum. Bir süre hapların sadece sonuçları geciktirdiğini anlayarak bıraktım. Ben bu kadar aciz biri değildim, ne beni tanımayan bir kıza aşık olacak kadar ne de haplardan içkilerden medet umacak kadar çaresiz biri değildim.

    Pgibiyatr tedavisini reddettim, pgibolog ile görüşebileceğimi söyledim. Seni anlatıyordum ona hep, bana nasıl zararlar verdiğini görmezden gelip gözlerini bile pgiboloğa anlatıyordum. Anlatacağım tek bir kişi bile yoktu çünkü, bu iğrenç saplantıdan kimsenin haberdar olmasını istemiyordum. Hafızama kazıdığım gamzelerini bile anlattım, güldüğünde gözlerini kısarken ne kadar güzel olduğunu da.

    Zehirli bir sarmaşık gibi her gün ayaklarımdan başıma doğru tırmanıyordun, ancak bende bıraktığın tatlı kaşıntı bile seni içimden atmama engel oluyordu. Şimdi sana bunları yazarken düşünüyorum da, ben senin varlığını düşünerek nefes alırken senin aklın nerelerdeydi acaba? Senin suçun değil yanlış anlama, ben senin sadece bir kere gördüğün adamın biriydim.

    Biliyor musun bazen "acaba şu an ne düşünüyor, neyi düşünüyor?" diye düşündüğüm vakitler bile oldu. Bazı vakitler geldi ki seni düşünmeyi kendime yasakladım, ancak sarıldığım her içki şişesinden sonra kendimi seninle buldum.

    Bu dönenceden çok kez kaçmak istedim, ancak olmadı. inan bana seni istediğimden bile daha çok istedim senden vazgeçmeyi, ancak varlığın mı denir yokluğun mu denir bilmiyorum ama peşimi hiç bırakmadı.
    ···
    1. 1.
      +2
      vay be adamdaki sevgiye bak yeminlen gece gece duygulandım...
      ···
  9. 9.
    +4
    Sayfaların arasında böyle bir kompozisyon buldum nereye yazayım emin olamadığım için yazıyorum. Bu yazıyı çok beğendiğim için blog'umda paylaştım, blogumu takip eden arkadaşlarım zaten görmüştür.

    ---

    Her şeyden uzaklaşmak.

    insanlardan, duygulardan, iyiden, kötüden, öfkeden, sevgiden.

    ilk önce insanlardan, fiziksel olarak insanlardan uzaklaştım. Bunu yaşarken sanki bir şey beni çekip alıyormuş gibi hissettim. Daha sonra sanki onları sadece izliyormuş, içinde bulunulması mümkün olmayan bir görüntü gibi algılamaya başladım.

    Sevdiklerinden başlarsın, senin bu hastalıklı halinin tesirini gören ilk kişiler onlardır. Git gide hiç bir şeye, kimseye ait olamadığını farkedersin. Bu his, seni herkesten koparıp bambaşka yerlere atar.

    Tebrikler, artık varlığınız somut olmasa da soyut olarak orada değil.

    Böylesine büyük bir dünyada sanki tüm ışıklar sönmüş, son sahnesi çoktan bitmiş bir tiyatro oyunundan sonra hala koltuğunuzda oturuyor gibisinizdir.

    Artık göğsünüzün ortasına oturup gitmeyecek koca bir sıkıntıya sahipsiniz.

    Daha sonra da insan olarak genellediğiniz toplumdan uzaklaşırsınız, olabildiğince kaçıp kurtulmak istersiniz. Durduğunuz yerden, çok uzaklara gidip kaybolmak gibi istekler başlar. Fırsatını bulduğunuz anda imkanı olan en uzak yere gidersiniz.

    Duygusal yalnızlığı, gerçek anlamda yalnızlıkla giderebileceğinizi sanırsınız.

    Çok aptalca, çivinin çiviyi söktüğü falan yok, Daha önce çakılmış çivinin yanına defalarca çakılıp çıkarılan bir çivi gibi daha çok.

    içkinizi alıp, bomboş bir sahilde ya da ne bileyim bir manzara da içip düşünmenin iyi geleceğini düşündünüz.

    Gelmiyor, kendiniz tarafından yalnızlaştırıldıkça daha çok düşünür daha çok üzülürsünüz.

    içilen içkinin, ardı ardına yakılan sigaraların alıp zütürdüğü bir şey yok.

    Umutsuzluk, endişeler seyir eder bunlardan sonra.

    Hiç olmayan, yaşamadığınız bir anı bile hayal ederek kırılacak derece gelir bu durum.

    Daha da kötüsü, umutsuzluk içinde kaybolurken ara sıra umutlanmanın daha çok yıpratmasıdır.

    Bir şeyler doğru değil diyerek başlar, ben doğru biri değilim ile biter.

    Geçmez, bunu bir kere yaşadığınız andan itibaren sürekli nükseden bir kanser gibi peşinizi bırakmaz.
    ···
  10. 10.
    +4
    Ailemle kalmam, onları çok ciddi üzüyordu ve evdeki huzuru bozuyordu. Kendime ettiğim zulmü onlara da yansıtmamak adına ayrı eve çıkmak istediğimi belirttim. Maddi sıkıntılarımız olmasa da başta babam yanlarından ayrılmamı istemedi. Israrlarım üzerine, ve ziyaretleri şartıyla kabul ettim.

    Büyük bir ev istemiyordum, stüdyo dairesi olmasını ekledim. Üç-beş gün sonra babam temiz, güzel bir daire bulduğu haberini verdi, üstelemeden onayladım. Oldu bitti işte, taşınacağım gün geldi.

    Odama girdiğimde sana olan sevdamı burada büyüttüğümü anımsadım. Eskiden gizli gizli içtiğim sigaraları, içkileri düşündüm, seni görmeden önce yaşayabildiğim hayatı düşündüm. Şimdi yaşayamıyorum, yaptığım şey yaşamaya çalışmak. Odamı toparlarken kütüphanemin yanında yarım bir Vodkaya denk geldim.

    Eskiden sek içemezdim vodkayı, ancak bir süredir öyle içmişim ki artık farketmiyordu. O gece yatağıma yatıp son içkimi içtim bu odada. Son sigaramı içtim sabaha karşı. Uyumadan kalkıp odamın kapısını araladım, kızarık gözlerle babama baktım. Halime üzüldüğünü her baktığımda anlayabiliyordum. Bana acımaları beni çok yıpratıyordu, her ne kadar çaktırmak istemeseler de..

    Bir kaç eşya, bir kaç bavul kıyafeti arabaya koydum. Odama son kez girip oturdum, sana yazdığım şarkıları, içtiğim her bardağı, tavana bakarak kurduğum tüm hayalleri son bir kez burukça anımsadım. Ağlamak istemedim, beni evimden ayrılırken böyle görmelerini istemedim.

    Hoşçakal yağmurları izlediğim pencere, hoşçakal uykusuz geçirdiğim her gecede bana eşlik eden sandalyem, hepinize teker teker veda etmek isterdim ancak gidiyorum.

    Sakin adımlar ile evimden çıktım, arabaya bindim. Annem ve babam ile kısa bir vedalaşmadan sonra yeni evime doğru yola çıktım. Yaşadığım depresyondan ve ilaçlarla yaşadığım savaş yüzünden ellerim titriyordu araba kullanırken. Kim bilir, belki de içimde geçirdiğim kavgaların bedeliydi.
    ···
  11. 11.
    +4
    Uzucu, kimse icin degmez bu hayatta
    ···
  12. 12.
    +4
    yemeğimi yiyip devam ediyorum arkadaşlar meraklanmayın yarım bırakmayacağım
    ···
  13. 13.
    +4
    devamı gelecek arkadaşlar ancak sınavlara hazırlandığımdan dolayı buralara çok uğrayamıyorum
    ···
  14. 14.
    +4
    not:Yukarıda yazdığım iki sayfadan sonra sayfayı çevirdiğimde bunu buldum, sanırım kız ve ya kendisi koyarken karıştırmış. Tabi emin değilim de bilerekte koymuş olabilir.

    Mektubumdan önce senin için yazdığım bu satırları okumanı istiyorum.

    Sana karşı gelişen hislerimi açtığım ilk günden beri bana karşı bir duygunun kalmadığını bilsem de artık benim bir anlamım kalmayacak, çünkü senin için derlediğim bu yazılar ve mektubumu okumaya başladığında senin dünyanda olmayacağım. Artık istediğini düşünüp, istediğini söyleyebilir ve arkamdan ne kadar aciz olduğumu anlatan çeşitli cümleler kurabilirsin.

    Çünkü artık hedef olacak biri olmayacak, sana karşı duygularımdan tamamen arınacağım. Satırlarım son bulduğunda dünyevi tüm bağımlılıklarımdan, ilk önce senden arınacağım.

    Nasıl başladığını, nasıl sürdüğünü ve bu dikenli duyguların gün geçtikçe daha çok nasıl acıttığını anlatacağım. Bunları bir daha görmeyeceğin bir adam olarak tüm gerçekliğiyle yazacağım.

    Gerçekten bilmiyorum, belki de yazdıklarımı okumadan atacak kadar nefret duyuyorsundur bana. Ne bileyim, son bir şans da değil de, benim hakkımda bulabileceğin son yazıp çizdiğim şeyler. Kimsenin beni arayacağını, özleyeceğini düşünmediğim için son diyorum. Çevrende kimsenin benden bahsedeceğini sanmam.

    Sana yazdığım tüm şarkıların sözlerini de kabaca kaydedilmiş halleriyle bu paketin içine koydum. Sen ne kadar beni sığ olarak tanımak için ısrar etmiş olsan da derin düşünen biriyim. Sözleri de bir o kadar derin yazdım, aynı sana duyduğum "Yapışkan sevgi" gibi.

    Yaptığım şarkılar koca bir yangını bir kovayla söndürmeye çalışmak gibiydi. Ama düşün ki en iyi gelen şey buydu, bilincim yerindeyken yani.

    Kendime yaptıklarımdan da sevmemiş olabilirsin beni, artık bunları tartışmak için çok geç zaten.

    Beni biraz tanıma fırsatın oldu ve bencil biri olmadığımı biliyorsun, ama hayatımda ilk kez çoğunlukla kendimden bahsedeceğim.

    Dediğim gibi, sadece okumanı istiyorum.

    benim için üzülmene gerek yok.
    ···
    1. 1.
      +3 -1
      devamı nerde mk hadi ama öldük meraktan azcık çabuk ol ya
      ···
    2. 2.
      +4
      uzun görünce okumuyor millet yazıyı ben yazıp sana özelden hepsini atarım panpa, ses kayıtlarına kadar yollarım
      ···
    3. 3.
      +2
      takipteyim pnp
      ···
    4. 4.
      +2
      Kardesim banada atarmisin her saat basi bakiyom entry girdinmi diye
      ···
    5. diğerleri 2
  15. 15.
    +4
    dün uyuya kalmışım, tekrar yazmaya devam ediyorum.
    ···
  16. 16.
    +4
    Yalnızlığı, fiziki olarak kimsenin yanımda olmadığı yalnızlığı yaşamaya başladım. Bu küçücük ev bile büyük geldi o zaman, içine sıkıştığım bedenimde öylece kaldıkça. ilaçları tamamen bırakmış ve üzerimde bıraktığı hırpalanmış hissini atlatmaya çalışıyordum.

    Günler geçiyor, senin güzel yüzünü gün geçtikçe unutuyordum. Yakalamak, tutmak istesem de bir bir silindin zihnimden. Sadece gözlerin hiç çıkmadı aklımdan, geceleri gözlerimi kapatıp göz göze gelirdim seninle.

    Artık bilgisayara dâhi bakmıyordum, dünyadan bihaber bencilce kendi dertlerimi yaşıyordum. Kendimi buna alıştırmıştım, başlarda zor gelmesine karşın artık yeterli iradeye sahiptim. Eskisinden daha mı iyi, yoksa daha mı kötüydüm? Bilincinde değildim, hala emin olamıyorum ancak o zaman iyi hissetmiş olmalıyım ki Alsancak'ta bir yerde oturup bir şeyler içmek istedim. ilk bar tarzı olan bir mekanda içmek istesem de dışarıdan göz ucuyla gördüğüm kalabalık kararımı değiştirmeme neden oldu. Hayatımda hiç gitmediğim bir yere, meyhaneye gitmek kararını aldım. Bir arayıştan sonra kendi halinde bir meyhane buldum, başka mekanlara bakmaktan aciz olduğum için oturup bir büyük istedim. Yavaş yavaş içtim o gece, kadehler hep birbirini izledi. Erken içmeye başlamıştım, saat üç'ü vurmuştu sanırım, kendime hâkim olamayıp telefonumu açtım.

    Yalan söylemeye gerek yok, çünkü bu yazdıklarım benim son sözlerim, doğrularım. Gökhan'dan, Çetin'den, Nazlı'dan mesaj gelmiş olmasını umdum. Birilerinin beni merak ettiğini hissetmek istemiştim sadece. Beklediğim olmuştu, Gökhan'ın meraklanmayla karışık kızgın mesajları beni az da olsa gülümsetip mutlu etmişti. Nazlı ise Gökhan ile buluştukları her gün benim de gelebileceğimi söylemiş. Çetin, Gökhan ile içtiği geceler eski günlerimizden bir kaç anı yazmıştı. Duygulanmıştım, biraz da böyle insanları ardımda bırakıp kendimi hapsettiğim için ekgib hissettim.
    ···
  17. 17.
    +4
    içkili döneceğimi bildiğim için arabayla gitmemiştim o gün, şişenin sonlarına doğru da iyice kaybetmiştim kendimi. Kıbrıs şehitlerinde gördüğüm ilk taksiye binip eve yollandım. Yattığımı, eve nasıl girdiğimi tam olarak kestiremiyorum. Koltukta sızmış biçimde uyanarak kalktığımda cüzdanımı, telefonumu yokladım. Hepsi cebimdeydi ve sorun yoktu, kendimi geceden kalmışlığımdan dolayı hasta hissediyordum. Sendeler halde banyoya girip soğuk bir duş aldım. Biraz ayıldıktan sonra telefonumu açtığım aklıma geldi ve kapatmak için pantolonumun cebinden çıkardım. Ancak Nazlı mesajının iki tık olduğunu görüp son görülmeme bakmış olmalı ki mesaj atmıştı.

    Çok ince bir çizgi düşünce ve mantık denen şey, ikisi birbiriyle eş oldukları kadar da zıt tanımlar. ikileme düştüm ancak eskisi kadar kötü olmadığım Nazlının mesajını açtım.

    "Neden cevap vermiyorsun, ne oldu da bizden böylesine koptun."

    Elim tuşlara gitmedi ilk, sorulardan bezmiştim son aylarda. Çok duyar olmuştum bu ve bunun muadili cümleleri. Ne yazabilirdim ki? "O gün yanında getirdiğin o arkadaşına vuruldum ben, hani şu Çetinin sevgilisi olan" mı?

    "Öyle işte, kendimi biraz dağıttım."

    Anında mesajıma geri döndü, görüşelim konuşalım demeye başladı. Evime davet ettim, dışarı çıkmaktan pek hoşnut olmadığımı belirttim. Gökhan'ın da gelmek istediğini ekledi, gelsin dedim. Çaresizliğimi, zavallı halimi saklamaktan çok yorulmuştum. Güçlü görünmek, güçsüzsen dünyanın en zor şeyidir. Daha sonra akşam geleceklerini söyleyip konuşmayı sonlandırdı. 3-4 ay olmuştu kimse ile yüz yüze gelmeyeli, nasıl davranayım diye düşündüm ancak akışına bırakmak en mantıklı tutum olur diye düşündüm.

    Akşam oldu, çok kötü görünmemek için tekrar duşa girip lekeli kıyafetlerimi çıkarıp temizlerini giydim. Aynaya baktım, yüzüm yaşadığım her şeyi anlatıyordu. Göz altlarım içtiğim ilaçları ve içkileri, çökmüş yanaklarım ise iştahsızlığımı açıklıyordu. Neyse ki beynimin içinde dönen düşünceleri göremeyeceklerdi.

    Zil çaldı, kapıyı yavaşça açtım, Gökhan hızlıca sarıldı. O an, gözlerimden yaşların süzülmemesi için çok çabaladım. Ancak Gökhan'ın sıkıca sarılması aklımı başımdan almıştı, hüngür hüngür ağladım kafamı koyduğum tarafında. O'nun da gözlerinden yaşlar süzüldüğünü ancak kenetlenmiş gövdelerimizi ayırdıktan sonra farkettim. Tek diyebildiğim "ağlama" olmuştu.

    Nazlı bu ani duygusallığın seline kapılmıştı. Sarılıp sıkı sıkı burnunu çekti, ağlamamalarını ikaz ettim ikinci sefer. Daha sonra gözyaşlarımı silip salona buyur ettim. ikisi de oturup bana uzun uzun baktılar. Gökhan çok kez dudaklarını oynattı, ağzını açıp kapattı ve sonunda "Neden?" diyebildi.

    "O gün neden basıp gittin yanımızdan hiç bir şey demeden, neden o günden sonra bir daha arayıp sormadın bile? Sana bir şey mi yaptık istemeden, kırdık mı?"

    "Size o zamanlar farkettirmek istemesem de kötü dönemlerimdeydim o zaman da, ortamın huzurunu bozmamak için gittim. Zor günler geçirdim, çok zor günler. Beynim patlayana kadar düşündüğüm geceler oldu, sonra gündüzleri de düşünedurdum hep. Kendimi içime kapattım, kimsenin beni öyle bitmiş vaziyette görmesini istemedim."

    Yalan söylüyor olmam canımı çok acıtsa da, gerçeğim kabul edilemez derecede deli saçması ve ahlak dışı bir durumdu.

    Rakılar açıldı, mezeler hazırlandı. Evimin boyutuna kıyasla gayet büyük olan balkonunda içildi. Ben yokken olanlar gezilen görülen yerler anlatıldı. Sen de anlatıldın laf arasında, Çetin ile ayrıldığınız ve Çetin'in seni aldattığını öğrendim. Şaşırdım sadece, kafamı sallayıp büyük yudumlarla bitirdim kadehimi. Hepimiz çok sarhoş olmuştuk, onları bu halde arabayla gitmelerine müsaade etmeyip yatak odamda kalmalarını söyledim.

    Sahi, evi aldığımdan beri salonda içerek sızıyordum hep. Yatak odasını kullanamamıştım bile, bir işe yaradı en azından.
    Tümünü Göster
    ···
  18. 18.
    +3
    aq üzüldüm birisi için intihar edilirmi
    ···
    1. 1.
      +3
      o da hep aynısını söylerdi triplere giren gördüğünde salak aptal muamelesi yapardı kimin ne olacağı belli olmuyor
      ···
    2. 2.
      +4
      allah rahmet eylesin genç
      ···
  19. 19.
    +3
    Ruh hastası bir kızın 80'li yıllarda yazılmış bir Günlüğü vardı beyler. Bilen varsa link atabilir mi?
    ···
    1. 1.
      +2
      bulursan bana da atar mısın panpa?
      ···
  20. 20.
    +3
    Rezerved.
    Duygulandım
    ···