/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 1.
    +117 -9
    Beyler anlatacağım hikaye gerçekten başımdan geçen korkunçlu bir hikayedir. Hikayeye başlamadan önce bir ayet yazmak istiyorum
    Ve mâ halaktul cinne vel inse illâ li ya'budûni.(Ve Ben, insanları ve cinleri (başka bir şey için değil, sadece) Bana kul olsunlar diye yarattım.) Bu ayet beni kendime getiren ayet oldu beyler. izninizle hikayeme başlıyorum

    Part1

    Sene 2009'du. Şirketin orta yaşlı,kel ve cimri olan genel müdüründen yıllık iznimizi 3 arkadaş toplu olarak aldık. Yıllık izni eylül ayında almıştık.Çünkü yazın şirkette yıllık izin kaosunun ortasında kalmış ve sonuç olarak yazın izin alamamıştık. Birlikte izin aldığım arkadaşlarımdan kısaca bahsedecek olursam. Birisi benimle yaşıt olan (21 yaşında) uzun boylu, kumral,zayıf ve yakışıklı birisi olan Sinan. Bir diğeri ise Bekir abi; 50'li yaşlarında gençliğini hızlı geçirmiş gömü ve şarap ikilisinden oluşan hayat felsefesiyle belleğinde birçok yaşadığı olay barındıran bir abimiz. Tatil konusunda da bu abimiz her zamanki gibi bana bırakın beyler dedi bizde her zamanki gibi ona bıraktık. Bizi izmit'in Mollafenari köyüne zütüreceğini orada bir köy evinin olduğunu söyledi. Eylül ayında olduğumuz için hava hafiften soğumuş deniz buz gibi olmuştur diye düşünürken kafamızı dinlemek için gideceğimiz yeşilliği ve sessizliği bol olan bir köy evine hayır diyemezdim. izin aldığımız gece yola çıktık. Bekir abinin o zamanlar lüks araba olan Wolkswagen Caddy markalı arabasıyla gidecektik. Bekir abi beni evden aldı ve çok yorgun olduğunu söyleyip arabayı bana verdi. 1,5 saat sürecek yolculuk için arka koltuğa kuruldu ve birasını açtı. Sinanın evine gittik sinan evin önünde değildi zile bastım ve apar topar aşağı indi elindeki bavulu bagaja atıp arabaya bindi. biner binmez bekir abiden bira aldı ve ön koltuğa kurulup o da birasını açtı. Yolculuk başlamıştı gece 2:30 sularında Mollafenariye gitmek üzere yola çıkmıştık. Tuzla civarına gelene kadar sinan ön koltukta sızmış , bende arkada bekir abinin uyuduğunu düşünerek mısır tarlalarını izleyerek yola devam ediyordum ta ki bekir abinin arkadan bağırarak Ahmet Aslan- Geberiyorum şarkısını söyleyene kadar. sessiz olan ortamda birden gözlerim fırlayacak sandım o sesle. kalan yolu bekir abiyle muhabbet ederek geçirdik ve mollafenariye gelmiştik bekir abiden direksiyona geçmesini istedim çünkü evin tam olarak köyün neresinde olduğunu bilmiyordum. Hemen geçti direksiyona ve o arada sinan uyandı araba durduğu için. Bazı sapa ve karanlık yollardan geçtikten sonra bir patikadan yaklaşık 6-7 dakika yola devam ettik. Ardından köye giriş yaptık ama araba durmadı köyden çıktıktan 10-15 dakika sonra çevresinde ev olmayan ve görünüşü gerçektende ürkütücü olan bir evin önünde durdu Bekir abi. Herşeyin yolunda gittiğini düşünürken ortada bir sorun olduğunu anladım evet ortada gerçekten bir sorun vardı Bekir abinin önünde durduğu evin ışıkları yanıyordu.
    Tümünü Göster
    ···
  2. 2.
    +15 -15
    Beyler yarın sabah namazı var suan yatmam lazım yoksa kalkamıyorum ardından işede gitmem lazım hikayeyi buraya kadar bir kağıda yazmıştım yarın devdıbınıda kağıda yazıp oradan kolay bir şekilde buraya geçirmeyi düşünüyorum. Yarın görüşmek üzere hayırlı geceler Allahın selamı üzerinize olsun dostlarım...
    ···
  3. 3.
    +28
    Part2

    Bekir abi bizim hiçbir şey söylememize izin vermeden arabadan indi ve hızlıca evin kapısını çaldı. Kapıyı 40lı yaşlarında uykudan uyandığı belli olan hafif göbekli önce gözümün hiç tutmadığı ama sonradan çok iyi anlaşacağım hayri abi açmıştı. O gece bekir abi bizi yanına çekip aynen şöyle dedi : Beyler hiçbir şey sormayın, burası güvenli bir yer bu gece yatın sabah size herşeyi anlatacağım.Bu garip açıklamadan sonra sinanla gözgöze geldik ve sinan içtiği biranın etkisiyle umursamazca ilk bulduğu yatağa kendini attı. Dakikalar içinde uykuya daldı .Sinanın bu tavırlarını yattığım yerden izliyordum. Uyuduğunu görünce kendimi yalnız hissettim ve yorganı iyice kafama doğru çekip rahatsız süngerde uykuya dalma çabası içine girdim. şebekenin çekmediği bu lanet köyde baykuş sesleri ve çekirge sesleri adeta birbiriyle yarışıyordu. Fakat hiçbiri yatağıma kadar uzanan ayışığını ara sıra uçarak kesen yarasalar kadar korkutmamıştı beni. Sabahın olmasını iple çekiyordum. Neyseki bu düşünceler arasıdna uykuya dalmıştım. sabaha kadar garip rüyalar gördükten sonra sabahın erken saatlerinde tanımadığım bir ses tarafından itilip kakılarak uyandırıldım. En sevmediğim şeylerden birisi kötü bir şekilde uyandırılmak. Zaten rahatsız olan süngerde olmayan bel ve sırt ağrıları oluşmuştu bedenimde . Derken birisi daha geldi ve bazik bir şekilde beni kahvaltıya çağırdı. Gözlerimi açtığımda sofi sakalı olan ve 27-28 yaşlarında birisi nazikçe beni uyandırmaya çalışıyordu. Günaydın dedim ve 5 dakikaya geleceğimizi söyledim Sonradan adını öğrendiğim Yakup hoca kafasıyla onaylayarak odamızdan çıktı. Sinana baktığımda zütü başı ayrı yerde ve montla uyuyordu. zar zor söve söve uyandırdım. Birlikte sözde oturma odası olan odaya geçtik ve bekir abi ortada duran kulaklı tavanın alev almasını istiyormuşcasına yumurtaya ekmeği daldırıyordu. Sinanla birlikte odaya girdiğimizde Bekir abiden başka 3 kişi vardı yakup hoca, Hayri abi ve bizi dürterek uyandırmaya çalışan adını o gün masada öğrendiğim abdullah'tı . Hızlı bir kahvaltıdan sonra bekir abiyi boş bir odaya çekip olan biteni anlatmasını istedik Bekir abi bu soruyu bekliyormuşçasına anlatmaya başladı :
    ···
    1. 1.
      +2
      Rez tutar
      ···
    2. 2.
      0
      Panpa çalıp senaryo yaparlar, sana da yannan kalır dikkat et.
      ···
  4. 4.
    +26
    part3

    Beyler başımıza talih kuşu kondu. Gömü var burada eğer çıkarabilirsek torunlarımızın döllerini bile güvenceye alırız dedi. sinanla birlikte ne gömüsü filan diye çıkıştık fakat nafile. Eve gitmek istediğimizi söyledik fakat adam resmen yalvardı olrada kalmamız için kocaman adamı o kadar kişinin içinde rezil etmenin alemi yoktu o yüzden kalmayı kabul ettik. Daha önce hiç görmediğim evin arka tarafındaki kömürlüğe gittik ve kazma kürek gibi alet edevatları bekir abinin arabasına yükledik.Bu olayın taka sarma ihtimalini düşünüyordum ama artık geri dönemezdim. Abdullah evden elinde bir dedektörle geliyordu gerekli olan herşey halledilkten sorna arabaya bindik. Bu sefer şöför koltuğuna hayri abi geçti. düşündüğümün aksine köy tarafına değil çimenlerin olduğu yere doğru gidiyorduk. Yaklaşık 20 dakika hiçbir yol yokken çimenlerin üzerinde gittik ve 20 dakika sonra önümüze bir patika çıktı. Buradanda geçtikten sonra çok dar bir yerden arabayı ağaç dallarının çizmesi eşliğinde bir tümseğin önünde durduk. Aşağı indiğimizde yakup hoca biraz telaşlıydı ve bulunduğumuz tepeden aşağıya doğru bakıyordu onun baktığı yere baktığımda resmen terkedilmiş bir köy vardı . Yaklaşık 10 km. uzaktaydı hakim tepede olduğumuz için rahatça görebiliyorduk. Neden telaşlı olduğunu sorduğumda yakup telaşlı olmadığını söyledi. Fazla üstelemedim işimize baktık. Doğuya doğru gittikçe yükseklik artıyordu ve bir tepe daha vardı hemen sağ tarafımızda. Zar zor tırmandık bu tepeye yaklaşık yarım saatte hepimiz tepedeydik ve buraya tepeye çıkmak için bir yol yaptık tepedeyken aşağıya baktığımızda manzara inanılmazdı. tırmanmadan önceki yerimiz ve yakubun baktığı köy görünüyordu. Manzara aynı bir kovaya benziyordu ve biz bu kovanın en üst tarafındaydık. bugün kazmaya başlayacaktık elinde dedektör oraya buraya gidiyordu abdullah. Cihaz öttü ve kazmaya başladık sinanla birlikte. Fazla derine inmeden bir demir parçası bulduk ve sinirli sinirli baktım abdullaha . Bir daha öttü cihaz. Abdullah kazın şurayı dedi zaten sinirlerim hat safhadaydı kalktım ayağa ve kazmıyorum lan babanın uşağımı var muallak diye bağırdım. biraz laf dalaşından sonra abdullah kazdı ve birşey çıkmadı oradanda. havanın kararmasına 3 saat vardı ve apar topar eve dönüyorduk niye erken dönüyoruz gibisinden sorular sordum yakup öyle olması gerektiğini söyledi. çok karışık işler bunlar heralde diye düşündüm. eve gelir gelmez hemen 3310 markalı telefonumdan efsane snake oyununu oynamaya başladım. Hayri abi , Bekir abi ve Yakup aralarında ufak bir toplantı yaptılar ve sonra yemeğe geçtik. buzdolabını açtıgımda burada bıze en az 1 ay yetecek kadar yemek vardı beyler. Yemekten sonra hava kararmak üzereyken yarın gitmeyeceğimizi söyledi yakup. Bizimde canımıza minnetti hiç itiraz etmedik. Tatilin tadını çıkaracaktık yarın. Sinan yine her zamanki bin gülüşüyle bana baktı ve bekir abinin zulasından aldığı bira votka viski filan birşeyler getirdi. bunları içtikten sonra gece yatarken salondan gelen loş ışık gözümü aldı ve kalkıp baktığımda yakup namaz kılıyordu. sonra umursamadan yattım. Gece sinanın sesiyle uyandım, çişe kalkmış ve yakubun namaz kıldığını söylüyordu. Hala ne namazı kılıyordu bu adam diye düşündüm. Sinana yat uyu sanane adamdan dedim. Sabaha karşı çok içmenin etkisiyle hava tam aydınlanmamışken çişe kalktım bende başım ağrıdan neredeyse çatlıyordu Tam tuvalete gireceğim sırada gördüğüm manzara karşısında irkildim.
    Tümünü Göster
    ···
  5. 5.
    +22 -4
    PART9

    Yol uzun memnuniyetle dinlerim dedim. Dedikten sonra başladı anlatmaya selman dede buradan sonra selman dedenin ağzından yazıyorum beyler 'Bu gömüyü çıkarmaya gelmişsiniz ama çok tehlikeli olduğunu biliyorsunuz değil mi oğul ? dedi. bende açıkçası şaşırmıştım neymiş tehlikesi dede dedim. Sözünün kesilmesine biraz sinirlenmiş gibi baktı bana ve tekrar devam etti. Yüzünde mağrur bir ifadeyle anlatmaya başlayacaktı bunun için derin bir nefes aldı ve hayatımda duyduğum en güzel yaşanmış anıyı anlatmaya başladı. Bak oğul bundan çok uzun yıllar önce büyüyle uğraşan bu kavim kendi içlerinden def edildi. Çok fazla yer dolaştıktan sonra buraya gelen bu kavim bizim atalarımızla çok uğraşmış. Ardından babadan oğula hep imam olan sülalemde dedemin dedesi olan Faruk dedem bir anlaşma yapmış bunlarla . Onların köyüne girmeyeceğimizi ve sesi oraya giden camiyi yıkıp uzak bir köye yerleşeceğimizi bunun karşılığındada köy halkıyla uğraşmayıp büyü yapmamasını istemiş Faruk dedem onlarda kabul etmişler. Anlaşma hiç bozulmamış ta ki anlaşmanın üstünden 47 yıl geçene kadar. anlaşmadan 47 yıl sonra yani dedemin yaşadığı yıllarda köyümüzden bir kıza bu kavimden bir erkek aşık olmuş ve kızı gece yarısı köyümüze girerek almış. Köylülerimiz o günün sabahı bu kavmin köylerine girip kızı didik didik aramışlar ama bulamamışlar aynı günün akşamında köyde garip hastalıklar ve bazı köylülerde garip olağandışı hareketler görülmeye başlanmış. Ardından dedem yanına komşu köylerden birkaç hoca arkadaşını alarak geceleyin bu kavmin köyüne gitmişler. Tabiki köye girmeden önce kendilerini korumaya alacak dualar okumuşlar. Kavmin başındaki en yaşlı cinin yanına gitmişler. Yani köyün sonundaki eve. Oraya birisi girdiğinde bu köyün en yaşlısı ve kavmin başı olan bu cin onlarla iletişime geçermiş. Dedem vasıtasıyla onunla bir anlaşma yapılmış. Koyunların boynunda bulunan küçük bir kemik varmış ondan istemiş cinler. kabul etmiş dedem ve köylünün koyunlarından eşit şekilde kurban edilerek en yaşlı cine istediği kadar vermişler bu kemikten. Aradan bir hafta geçtikten sonra köyde yabancı kişiler görülmeye başlanmış.Ve bir süre sonra köylülerin ambarları ahırları evleri yanmaya başlamış. Bunun üzerine Dedem tanıdığı bu işle uğraşan aklı selim bir hocaya yine arkadaşlarıyla birlikte gitmiş. olanları anlatmışlar ve orada koyunların boynundaki o kemik vasıtasıyla cinlerin istediği boyuta istediği bedende geçebileceklerini öğrenmişler. Sonra hocayıda yanına alıp dört yanı yükseltilerle çevrili olan bu kavmin yaşadığı köye gelmişler. Bu sefer anlaşmaya değil onları o köye hapsetmeye gelmişler kavmin yaşadığı köye. oraya varmadan kendi köyüne uğrayıp köylünün değerli eşyalarını vermelerini istemiş dedem ve arkadaşları bu sayede bu beladan kurtulacaklarını söylemişler. Eşyaları dörde bölüp her birini bir tepeye gömmüşler bu gömdükleri eşyaların dört bir yanını yazılı taşlarla çevirmişler bu yazılı taşlar sayesinde cinniler buraya yaklaşamıyorlarmış . Kısacası her tepede 4 yazılı taş vardır. bu hazineleri bu şekilde korumaya almışlar ve köylüler bu şekilde beladan kurtulmuş. Ama bugün buraya gelmemin sebebi sana bunları anlatıp boş nasihatler vermek değildir oğul. Köyde yine hastalıklar ve garip olağandışı hareketler baş göstermeye başladı. Bunun sebebide sizin bu gömüyü çıkarmaya çalışmanızdır. yaptığınız bu iş hayra alamet değildir haberiniz ola . Yarın burayı kapatmamız lazımdır oğul yoksa halimiz yamandır. Siz bu hazineyi bulup bir kuruşuna dokunursanız sizin haliniz daha yamandır oğul. Yavaş yavaş eve varmıştık.
    Tümünü Göster
    ···
  6. 6.
    +19
    Beyler bu anlattıklarıma belki inanmayan vardır bu yüzden sinanın telefonundan çektiğim bizim kaldığımız evin dıştan görünüşünü ve gömü alanına giderken geçtiğimiz yolun bir resmini atacağım bir part daha atıcam devdıbını saat 21:30 da yazıyorum şukularınızı ekgib etmeyin allahın selamı üzerinize olsun dostlar.
    ···
    1. 1.
      -1
      Eğer yalansa andığın Allaha hesap verirsin.
      ···
  7. 7.
    +17
    PART4

    Evet doğruydu bu gördüğüm manzara yakup sanki karşısında birisi varmış gibi arapça konuşuyor ve biraz durakladıktan sonra tesbihatı değiştiriyordu. Yakubu rahatsız etmek istemedim ve baş ağrısıyla odadan çıkıp dışarıda hava almak istedim.Ama bir sorun vardı o da kapının kilitli olmasıydı beyler. Bu durum beni işkillendirmişti. Çünkü dağ başındaydık ve bize en yakın olan ev yarım saat uzaklıktaydı kapının neden kilitli olduğunu çözememiştim. Hayri ve Bekir abinin kaldığı odaya gittim ve bizi buraya getirip bırakan sonra kendi keyfine bakan bekir abiyi uyandırıp anahtarı aldım. Dışarı çıktım ve kilitli olmayan arabanın içinden bagaja koyduğum hamağımı aldım. Ardından hemen evin bahçesindeki ağaçlara kurup güzel bir uykuya daldım. Garip rüyaların ardından sinan uyandırdı beni ve kahvaltıya geçtik. gözlerim yakup hocayı aramıştı kahvaltıda ama yoktu kahvaltıdan sorna odaları gezdiğimde uyurken gördüm onu bunlar birşeyler karıştırıyordu ama hala çozemiştim. Bugün gömüye gitmeyeceğimiz için hamağıma kurulup 3310 telefonumdan yılan oyunu oynayarak güzel bir gün geçirmiştim . Bekir abi, hayri abi ve yakubun toplantıları gerçekten ilgimi çekiyordu. bugünde akşama doğru yakup uyanır uyanmaz bir toplantı daha yaptılar hamaktan onları izliyordum onlar kömürlüğün olduğu yerdeydi ve beni göremeyecek şekilde duruyorlardı. Yakup telaşlıydı ve olmaz dediğini duydum hayri abi ve bekir abi telkin veriyordu ve bir konu hakkında ısrar ediyorlardı. Akşam yemeğinde hepsini toplayıp ne olup bittiğini sordum ama kimse beni giblemedi. bu sinirle evde bağırıp çağırdım dışarıda hava aldım ardından o sinirle sabaha kadar kesintisiz bir uyku çektim.Bir an önce bu gömüyü bulup buradan gitmek istiyordum. Saabh uyandığımda kahvaltı bitmişti zaten aç değildim ve kahvaltı yapmadım direk kazı alanına gittim tam yukarı çıkacaktım ki gözüm yine o köye ilişti gerçekten ilgimi çekmişti. sinanı yanıma alıp hiçbirşey sormadan beni takip etmesini söyledim. Gömü alanının oradaki terk edilmiş köye inecektik.
    ···
  8. 8.
    +17
    PART14

    Ev çok değişikti beyler televizyon yoktu. Ayna yoktu tablo ve resimde yoktu. Telefon ve vazo bile yoktu duvarlarda domuz, koyun, inek kafaları vardı ve kerbinten yapılan bu evde sadece yerde birkaç sedir vardı. Adam dedemin suratına bağırmaya başlamıştı tam ayağa kalkıp adama saldıracaktım ki dedem zar zor tuttu beni. O anda adam bana bakarak birşeyler söylemeye başladı dedeme. Adam bağırıyordu dedem sakin bir şekilde cevap veriyordu beyler sinir olmuştum. Zaten o gördüğümüz çarşaflı ve sinirli cinler evin tek bir tane olan penceresine yapışmış olan biteni görmeye çalışıyordu. O sırada ayakları düz olan ve benim yaşlı cinin karısı sandığım kadın elinde birkaç bardakla bize içecek ikram etti dedem tartışırken adamla ben onları izliyordum bu sırada tam bardağı elime aldım bir yudum alıyordum ki dedem elimi tuttu bana bakıp kaşlarını kaldırdı içme der gibi sonra işaret parmağını ağzına zütürüp sus işareti yaptı. Bu sırada adam karısını göstererek birşeyler söylüyordu dedeme. Dedemde bunu onaylıyordu bir ara dedeme kadınımı pazarlıyor diye düşünüp gülmeye başladım ama sonra olayın ciddiyetini anlayıp hemen kendime geldim. Yaklaşık bir saat süren konuşmanın ardından dedem kalkıyoruz dedi ve sinirli bir şekilde kalktı bende dedemin arkasından yürümeye başladım. köyün sonuna doğru gelirken bize ters ters bakan adamların ilerisinde yakubu ve Bekir abiyi görmüştüm bana sesleniyorlardı gelmemi söylüyorlardı ve dedeminde onlardan olduğunu söylüyorlardı bende dedemin hiç sorun yaşamadan cinlerle konuştuğunu görmüştüm ve bu yüzden tedirgin olmuştum beyler bir anlık korkuyla koşmaya başladım çok hızlı koşmuş olmalıyım ki fazla ileri gidemeden ben ve dedem yere düştük ip sayesinde ama güç bela kalkıp korkuyla tekrar koştum ve ipi koparmıştım Bekir abiye doğru koşuyordum. Dedem arkamdan bağırıyordu bana ama ben koşmaya devam ediyordum.Tam bekir abinin yanına gelmiştimki başım dönmeye başladı bir anda yere çömeldim sonra bağdaş kurup oturdum etrafım kararmıştı bekir abi değildi bunlar gördüğüm çarşaflı kadınlardı başımın ağrısına engel olamıyordum ve gözlerimi açamıyordum gerçekten çok kötü durumdaydım fısıltı halinde sesler duymaya başlamıştım.
    ···
    1. 1.
      0
      Devam panpa
      ···
    2. 2.
      0
      Devam 2 gündür bekliyoz
      ···
  9. 9.
    +16
    PART15

    Beni daire içine almıştı ve etrafımda çok fazlalardı beyler. Arapça birşeyler fısıldıyorlardı bana. O arada hayal meyal hatırladığım birşey oldu ve bu çemberde bir boşluk oldu o sırada dedemin sesini duydum o boşluktan içeri girerek yanıma geldi elindeki taşla etrafımızı daire içine aldı çarşaflı kadınların ters olan ayaklarının ucundan çiziyordu daireyi. ardından arapça birşeyler okumaya başladı sonra fısıltılar yavaş yavaş kesildi baş dönmesi yerini yoğun bir baş ağrısı ve uykuya bıraktı arada bir dedem beni uyumamam için dürtüklüyordu. Biraz kendime geldiğimde kafamı kaldırıp bu çarşaflı kadınların gözlerine bakmaya çalıştım ama nafile kafalarını önlerine eğmişlerdi ve gözlerini görmek neredeyse imkansızdı. Dedem kulağıma eğilip korkmamam gerektiğini ve artık bize bişey yapamayacağını söyledi sakın uyuma yoksa ikimizde yanarız dedi ama dayanamıyordum göz kapaklarım gözlerime ağır geliyordu adeta kapnmak için savaşıyordu ama kapatmamalıydım gözlerimi dedem arada sırada bana bakıyor uyuyup uyumadığımı kontrol ediyordu. Dedem gün ışıyana kadar birşeyler okudu ve günün ışımasından 5 dakika öncesinde çemberde olan çarşaflı kadınlar bir bir ayrılmaya ve civardaki köylere girmeye başladılar. gün ışıyınca kimse kalmamıştı etrafımızda ve dedem de bende derin bir nefes alıp ayağa kalktık. Çok yorgunduk ikimizde ama eve yürümek zorundaydık. Böylede olmuştu. normalde 1 saatte yürüdüğümüz eve o yorgunlukla 3 buçuk saatte vardık. Evin kapısını çaldık açan olmadı tekrar çaldık hacı nine uykulu bir şekilde kapıyı açtı ve bizi içeriye buyur etti. Üstümüzü başımızı değiştirip birşeyler yedikten sonra dedeme bir sürü soru sormak istiyordum ama artık göz kapaklarım resmen bana savaş açmıştı. Hemen ilk bulduğum boş yatağa yattım ve güzel bir uyku çektim. Ardından dedemin sesiyle uyandım beni kahvaltıya çağırıyordu. kalktım odaya gittim ve odada yakup yoktu gözlerim onu arıyordu ama onun istanbula gittiğini söylediler.
    ···
    1. 1.
      0
      Ee sonra devamınida yaz panpa
      ···
      1. 1.
        0
        devam panpa devam
        ···
  10. 10.
    +16
    Beyler Şukuyu gibtiredin sizin için yazıyorum final partı küfür eden arkadaşlarıma da teessüf ediyorum...

    FiNAL PART

    Evin önüne gelen araba Jandarmadan başkası değildi. Hızlıca arabadan inip kapıyı çaldılar ve açtık kapıyı. Selman dedemin hakkında şikayet olduğunu söyledi. Hep birlikte Jandarma karakoluna gidiceğimizi ifade vermemiz gerektiğini söyledi. Hacı ninem dahil herkesi arabaya bindirdiler ve jandarma karakoluna doğru yola koyulduk. Yaklaşık 4 km. uzakta olan Jandarma karakolu köy dedemin köyünün istikametindeydi. Karakola geldiğimizde haneye tecavüzden şikayet edildiğimizi öğrendik hepimiz çok şaşkındık ayrıca sadece Selman dedemin hakkında şikayet vardı şikayet eden adamın adı bilinmiyor numarayı tekrar aradıklarındada kullanılmadığını söylüyorlardı. Bu işte bir terslik vardı. Evin tapusu yoktu ve orman arazisine yapılmıştı bu yüzden ev sahibine de ceza verilecekti ama arayan numaraya ulaşılamadığı için ev sahibinin de kim olduğu bilinmiyordu. Bu yüzden haneye tecavüzden yargılanmayacaktık tam buna seviniyorduk ki evin tapusu olmadığı ve evi bizim kullandığımız için ceazi işlem başlatacakları şikayet Selman dedemin üzerine olduğu için onun burada kalması gerektiğini söylediler. Bizim ifademizi alarak eve zütürdüler Dedem o gün orada kalacaktı. Hava aydınlıktı henüz eve vardığımızda. Jandarma bizi eve bırakırken 3 gün içinde tahliye etmemiz gerektiğini söyledi. Eve girdiğimizde herkesin telaşı farklıydı Bekir ve hayri abi hazırlanıyordu istanbula dönmek için bana bakıp aklın varsa sende gelirsin diyorlardı. Oğlu hasta diye geçmiştim ama hastalığı otizm olan Selman dedemin oğlu samet babam gitti nerde diyerek hacı nineye bakıyordu. Ben onları yalnız bırakamayacağımı söyledim ve isterse sinanın gidebileceğini söyledim sinanda burada kalmak istediğini ve gitmeyeceğini söyledi. Evden çıkan hayri ve bekir abi benzini olmayan arabayı vurdurarak gözden kayboluncaya kadar gitmesi olayına şahit olduktan sonra eve döndüm. Sonraki gün sabahtan hemen selman dedemin olduğu 3-4 km uzaklıktaki Jandarma karakoluna fatihle birlikte gittik ve dedemle görüşmek istedik. Nezarette olan dedemin sakalları kirlenmiş üstü başı toz içindeydi. Bize metin olmamız gerektiğini allahın izniyle bugünlerin geçeceğini ve allaha şükretmemiz gerektiğini söyledi. Ayrıca cinlerin köyünde değişiklik olup olmadığına bakmamızı eğer köydeki evler yerinde yoksa kendi köyünden getirdiği kitabı ve hayri abiden aldığı haritayı gömü alanına bırakmamız gerektiğini söyledi. biraz daha muhabbet ettikten sonra eve döndük ve hemen cinlerin köyünün olduğu yere baktık ve gözlerimize inanamamıştık fatihle dedemin anlaşma yaptığı cinler sözünü tutmuş ve buradan defetmişti o kavmi bir tane bile ev yoktu ortalıkta hemen dedemin dediğini yapıp haritayı ve kitabı gömü alanına koyduk ayaklarımız yorgunluktan su toplamıştı ama ne fatih ne de ben şikayet etmiyorduk çünkü bunlar dedem içindi. Haritayı bıraktıktan sonra durmadan hala yerindemi diye dönüp dönüp bakıyorduk ama hep yerinde duruyordu harita. Eve vardık birşeyler yiyip akşam yattık. Sabah namazına doğru kapıya araba yanaştı ve içinden selman dede çıktı. Çok sevinmiştik hemen koşup elini öptük sarıldık. Ardından eve buyur ettik selman dedeyi ve Jandarmaları. Ufak bir kahvaltıdan sonra Jandarmalar gitti ve dedem olayları anlatmaya başladı : Akşam beni tekrar ifademi almak üzere jandarma çağırdı oraya gittiğimde telefon çaldı kullanılmayan numaradan arıyordu beni şikayet eden kişi her nasıl yaptığını bilmiyordum bunu. Şikayetini geri aldığını söyledi. Bir kaç saat sonra bir adam geldi ve ev sahibi olduğunu söyledi. Ona para cezası uygulandı ve bir kaç ay içinde evi yıkmaları gerektiğini söyledi. Neden o adamın geldiğini çözemedim resmen beni kurtarmak için gelmişti. Dedi dedem adamın gelmesini cinlerle yaptığı anlaşmaya yoruyordu. Olaylar bitmişti artık ama bizim gidip çalışabileceğimiz bir işimiz yoktu. Evdeki malzemeleri bıraktık ve anahtarları alıp dedemin köyüne gittik dedem kendisinin yanında kalmamızı istedi bizde istanbulda kirada oturup üç kuruş maaşla çalışmaktan sıkıldığımız için sinanla birlikte bunu kabul ettik ve izmitin balçık köyünde 2015 ocak ayına kadar yaşadık orada kur'an dersleri aldık Selman dededen tabi 2013 senesinde hacı ninemin vefatı üzerine biraz çökmüştü ama yinede eskisi gibi ayakta durabiliyordu bu kadar badireler atlattıktan sonra 2015 ocak ayında da selman dedemi kaybettikten sonra köyü olan sivasa gömdük. Artık o köyün benim için hiçbir anlamı yoktu o yüzden Fatihin de imamlığa ilk başladığı ve doğu illerinden birine gittiği bu senede bende sinanla birlikte istanbula geldim ve tekrar günahkar biri olarak hayatıma devam ediyorum saygılarımla hayırlı akşamlar...
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      0
      Sanırım abdullah dışarıda kalan cin heralde bekirleri kandırıp kilidi açtırmaya çalışmış
      ···
    2. 2.
      0
      bu konu hakkında hiçbir zaman birşey öğrenemedim kardeşim bende onu merak ettim hep
      ···
  11. 11.
    +15
    PART13

    Tam onların yanlarından geçiyorduk dedeme baktım kafasını önüne eğmişti bende aynısını yaptım yanlarından geçerken bana baktıklarını hissedebiliyordum. Birisi arapça birşeyler söylüyordu ama hiç birşey anlamıyordum anladığım tek şey ADEM kelimesiydi bu da bildiğim kadarıyla insan, insanoğlu anldıbına geliyordu. Onlara bakmadan patikayı geçtik ardından dalların arabayı çizdiği yoluda geçtik tam köyün girişine varmıştık ki dedem kulağıma eğilip oğul bunlar sana benim suretimde görünüp aklını çelmeye çalışabilirler al şu ipi beline bağla bende bbelime bağlıyım dedi ve cebinden kalın olmayan bir ip verdi bende kemerimin ucuna bağladım dedemin kemerinede bağladım ipi bu şekilde kimse aklımı çelemeyecek ve dedemle aramıza giremeyecekti. Artık herşey hazırdı ve köye giriş yaptık. Meydanda pazar kurulmuş bu metin2 oyunundaki pazarlara benziyor aynı öyle pazarlar ve öyle bağırma filanda yok beyler. Herkes dışarıdaydı kafamı sağ tarafıma çevirdiğimde çok korkmuştum gerçekten. Çünkü bu olaylara girmeden önce hakim tepeden bu köyü izlerken gördüğüm en kısası 1.80 boyunda olan çarşaflı kadınlar üzerimize doğru yürüyordu ama bize dokunamıyorlardı. Hepsinin kafası önüne doğru eğik gözlerinin görmek mümkün değildi ama garip bir hırıltıları vardı. Dedeme baktığımda kafasını önüne eğmiş kararlı bir şekilde köyün son evine doğru yürüyordu.Az bir yürüme mesafesinden sonra köyün son ebine geldik peşimizdeki çarşaflı cinler ve yanlarındaki çok sinirli yüz ifadeleri olan adamlarla. Dedem kapıyı çaldı ben artık dedemin elinden tutuyordum. kapı açılmıştı ve karşımda yine bir çarşaflı kadın vardı ama bir farkı vardı diğerlerinden bunun ayakları ters değildi. Uzun boyluydu fakat diğerleri kadar uzunda değildi. Dedem arapça birşeyler söyledi ve kadın içeriyi işaret etti. Daha önce su istediğim ama kovulduğum eve şimdi giriyordum . Korku ve heyecan hat safhadaydı. Dedem besmele çekerek girdi içeriye. Ardından bende girdim...
    ···
  12. 12.
    +15
    PART8

    Hayri abinin ısrarları sonucu gömüye yine aynı yere gitmiştik. Gömü olayında bazı işaretli taşlar bulmuş ve çıkarmaya yaklaşmıştık. Bekir abinin söylediğine göre bir taş daha bulmamız gerekiyordu. Onuda bugün arayacaktık. Diğer taşlardaki işaretleri birleştirdiğimizde son taşın köye bakan cephede olduğunu söylüyordu hayri ve bekir abi. Hızla kazmaya başladık ve yarılamıştık kazıyı kazmaktan ellerimiz su toplamıştı ama durmuyorduk çünkü bir an önce buradan gitmek istiyorduk. Artık bir an önce bu işin bitmesi için yakup bile kazıyordu taşların olduğu yeri. Bir mola verdik. Hayri abiyle birlikte yakup arabadan yiyecek birşeyler getirdi bize. yemeği yedikten sonra havanın kararmasına yakın tekrar işe koyulacaktık ki uzakta bir koyun sürüsü gördük. Evet bu selman dedemden başkası değildi beyler.ve bize doğru geliyordu hemen kazma küreği bırakıp gidip elini öptüm o gün söylediğim sözlerden dolayı özür diledim sarıldık helalleştik orada. Ama bu sefer çok üzgün gibi görünüyordu. Önce bizimkilerle tanıştırdım selman dedemi sonra ne olduğunu sordum selman dedeye. mahçup bir şekilde bugün köyde kalamayacağını ve eğer bizim kaldığımız evde yer varsa burada kalmak istediğini söyledi. Kimseye söz hakkı vermeden hemen kabul ettim selman dedenin bu isteğini ardından kazıya dönüp taşı çıkarmak üzereyken havanın yavaş yavaş karardığını farkettim . Yakup telaşlı bir şekilde gitmemiz gerektiğini söyledi. Selman dedede bunu onayladı ve arabanın yanına gittik. Selman dede sürüyü bırakamazdı ve bende ona eşlik etmek istedim çünkü evin nerede olduğunu bilmiyordu. Arabayla yola çıktı bizimkiler ve selman dedeyle yürümeye başladık kendisini yalnız bırakmadığım için teşekkür etti ve bana anlatması gereken birşey olduğunu söyledi
    ···
  13. 13.
    +14
    PART5

    Bir patika yol bulduk ve köye kolayca indik. Köyün içine girince kimse varmı diye bağırdım ama ses yoktu. Zaten yaklaşık 10-12 tane gecekondu vardı ama köyün farklı noktalarına yapılmışlardı incin bir düzende.O an pek dikkatimi çekmeyen ama sonra kafama çok takılan bir olay olmuştu. Bu köyde cami yoktu beyler. Sinanla yola devam ediyorduk ve birşey farketmiştim bu köy terkedilmemişti. Çünkü cam çerçeve yerinde, kapılarda kilit vardı ve özellikle incelediğim kilitlerin çoğunda pas yoktu. Görünürde kimse yoktu ama bu köyde birilerinin olduğunu hissediyordum. Vurduğumuz hiçbir kapı açılmamıştı. Ta ki son kapıya vurana kadar. Biraz sert vurmuş olmalıyımki kapı birden suratıma açıldı ve şivesi bozuk bana çok sinirli bakan bir adam açmıştı kapıyı. Ne diyeceğimi bilemiyordum o anda aklıma gelen birşeyi yaptım ve su istediğimi söyledim. Ama bozuk şiveli adamın söylediğinden anladığım kadarıyla su falan yok demek istemişti. Kapıyı kapatırken gözlerimin içine baktı ve buraya bir daha da sakın adımını atma git söyle o faruğa anlaşmayı bozmasın kötü olur dedi. Bu cümleden sonra şaşırmıştım faruk kimdi ne anlaşması vardı neyden bahsediyordu bu adam anlamamıştım ama bir gerçek varki köyden kovulmuştuk. Sinanı bu olanları kimseye anlatmaması konusunda sıkıca tembihledikten sonra bizimkilerin yanına gittik.Bu köy gerçekten ilgimi çekmişti ve yarın tekrar gelmeye karar vermiştim. Bekir abi bizi gördüğünde nerelerdesiniz filan gibisinden gereksiz sorular sordu ve evde bişey unuttuğumu soyleyerek geçiştirdim.O arada hayri abi abdullahla tartışıyordu yanlarına gittiğimde bir harita vardı ve abdullaha yoksa yanlış haritamı verdin bize diye çıkışıyordu. Sonra birden Hari abi haritaya bakarak işte şurayı gösteriyor diyordu ama haritada türkçe hiçbir kelime yoktu arap alfabesiyle yazılmış bir haritaydı. Bende zaten buradan bi tak çıkacağına inanmıyordum . Aklım hala o köyde ve yaşadıklarımızdaydı. oraya bir daha gidecektim insanların bana neden kapılarını açmadığını ve o adamın neden faruktan bahsettiğini ve buraya bir daha gelme dediğini anlamalıydım. Eve dönerken etrafa bakıyordum gözlerim bir camii arıyordu ama yoktu görünürde hiçbir camii yoktu. Eve gider gitmez Yakuba sordum. Yakup buralarda camii filan yok sen neye göre namaz saatlerini belirleyip namaz kılıyorsun ? Cevabı beni tatmin etmemişti ama mantıklıydı beyler. Namaz vakitlerini takvim yapraklarından öğrendiğini ve şuan bulunduğumuz arazinin orman arazisi olduğu için cami yapılmadığını söyledi. bir şeyler döndüğünün farkındaydım ama istediğim soruları soramıyordum bunları ispatlamak için elimde bir ispat yoktu ve evdekileri de işkillendirmek istemiyordum. bu olayları çözmek için artık ikinci bir amacım daha vardı Bekir abi, Hayri abi , ve yakubun gizli toplantılarını dinlemek. Abdullah ben bunları düşünürken odaya daldı ve oradan birşey çıkmayacağına inandığını bu yüzdende yarın dedektörünü alıp gideceğini söyledi. Biz gideceğiz dediğimde kendini parçalayan Bekir abi hiç ses çıkarmıyordu. Bizde odada sinanla gizlice bir plan yaptık. Abdullahı yarın köydeki gara biz bırakacaktık ve bunu mümkün olduğunca geç saatte yapacaktık çünkü erken dönersek gömüye gidecektik. Gömüye gidersekte yanımızda diğerleride gelecekti bu yüzden köye inemeyecektik. Planı tasarladıktan sonra yarın olmasını bekledik. Sabah her zamanki gibi kahvaltıyı yaptık ben 3310 dan yılan oyunu oynadım ve akşam saatlerine yakın abdullahı sinanla birlikte gar yerine köy merkezine bıraktık. Ardından direkt olarak geri döndük ve evin önünden geçerken arabayı boşa alıp öyle geçtik hemen gömü alanına sürdüm arabayı. Yine o dallar arabayı çizdi ve sonunda hakim tepeye ulaşmıştık o anda sinanla göz göze geldik evet bir terslik vardı. Çünkü dün sabah kimsenin olmadığı köyde bugün 12 tane kerbinten yapılmış gecekondudun hepsinin ışığı yanıyordu ve köy cıvıl cıvıldı.
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      +1
      fotoları bekliyoruz panpa
      ···
    2. 2.
      +1
      hikayenin sonuna doğru atacağım fotoları kardeşim
      ···
  14. 14.
    +13 -1
    PART12

    Selman dede eline bir sopa almış ve evin etrafını daire şeklinde dolanmaya başladı. Bunu yaparken arapça birşeyler mırıldanıyordu hızlı hızlı. Bunu bitirmesi yaklaşık 1 buçuk 2 saat sürmüştü. Ardından eve girdik ve dedemin topladığı bitkileri suyla karıştırıp birşeyler okuyup üflediğini gördüm.Bir süre sonra su dedemin topladığı bitkilerin rengini almaya başladı. Ardından dedem suyu süzerek bir tasa koydu bu tastanda 2 bardağa pay etti birini kendi içti diğerini bana içirdi. Sonra kitabından sarkan kağıtları aldı ve onlara kitaptan bakarak birşeyler yazmaya başladı bunları bitirdikten sonra muskaların koyulduğu siyah üçgen kaba koydu ve benim boynuma astıktan sonra aynısını bir daha yapıp kendi boynuna taktı. Ardından bana dönüp bak oğul ben elimden geleni yapıp evin olduğu bölgeyi ve ayrıca ikimizi korumaya aldım bundan sonrasına allah kerim dedi. Bu gece köye gireceğiz her ne olursa olsun ne görürsen gör sakın yanımdan ayrılma ve sakın uykuya dalma oğul. Seni çağıran birisi olursa onunla gitme. Bunlar bana önce anlamsız geldi fakat birşey demedim. Bunların ardından bir yemek yedik hayatımda hiç o kadaracıktığımı hatırlamıyordum çünkü sabah namazından sonra yola koyulduk ve daha yeni yemek yiyorduk. Yemekten sonra akşam ezanı okundu ben hemen gideceğimizi sanıyordum fakat dedem yatıp uyumamız gerektiğini söyledi yoksa çok uykusuz kalırmışız. Ayrıca cinlerin en aktif olduğu saatin 02:00 sularında olduğunu söyledi köye bu saatte gidecektik hem bir aksilik olursa sabah ezanına ve gün ışığının gelmesine yakın bir saatte gidip daha az risk almak banada mantıklı gelmişti. Biraz uyuduk bu sefer hiç rüya görmemiştik Selman dedemin eşi Hacı ninem saat 01:00 gibi uyandırdı bizi ve gerekli hazırlıkları yaptıktan sonra yola koyulduk. içimde garip bir korku vardı selman dedenin yanından ayrılmıyordum utanmasam elini bile tutardım belki. Hesaplarıma göre bu hızla gidersek 45 dakika içinde köyün girişinde olurduk fakat tam patikanın olduğu yere giderken bir topluluk çarptı gözüme davullar çalıyordu birileri o topluluktan atın üstünde gelinlikle bir kadın vardı bu bir düğündü ama hiçkimsenin yüzünde sevinç ifadesi yoktu aksine herkes çok ciddi ve üzgün bir şekilde ilerliyordu gelinse ellerini yüzüne kapatmış ağlıyordu sessiz sessiz. Dedem kulağıma eğilip bunlar insan değil oğul bunların düğünleri böyle olur. Sakın onlara fazla bakma biri seslenirsede gitme dedi tama dedikten sonra yine yola koyulduk
    Tümünü Göster
    ···
  15. 15.
    +13 -1
    Köyde herkes dışarıdaydı ve meydanda pazar gibi birşey kurulmuştu. Beyler tam bunları izlerken gözüme birşey takıldı bu köyde erkeklerin giydiği geleneksel bir kıyafet yoksa köyün kadınlarının hepsi siyah çarşaflı ve 1.80 boyunun üzerindeydi. Bunu hemen evdekilere söylemeliydik çünkü bu kadar köylünün arasında gömü aramak tehlikeli olabilridi. Jandarmaya filan şikayet etseler züte gelirdik. Son bir kez daha kerbinten evlere göz gezdirdim ve arkamızı dönüp arabaya doğru yürümeye başladık. Arabaya giderken daha önce hiç görmediğim bir şey dikkatimi çekti bir çoban sürüyü otlatıyordu yaklaşık 25 tane koyun vardı. Çoban 60 lı yaşlarında kır saçlı kilolu birisiydi. Sinana yanına gidelim dedim ve o da merak ettiğini söyledi bu yüzden ısrar etmeme gerek kalmadan çobanın yanına doğru yürümeye başladık. Çoban bizi görür görmez arapça birşeyler söylemeye başladı bağırarak. Bizde korkmuştuk ama selamın aleyküm diyebildik korkumuzu yenebilmek adına adam o anda biraz rahatlamış gibi göründü ve yanımıza geldi tanıştık çobanla. Adı selmandı çobanın hikayenin devamında selman dede olarak yazacağım çünkü gerçekten dedem gibi seviyordum bu adamı. Tanıştıktan sonra sevecen bir tavırla eğer korkuttuysam özür dilerim dedi bize. Bu saatte burada ne yaptığımızı sordu bizde gömü işini dile getirmeden anlattık olan biteni. Biz ona burada bu saatte ne aradığını sorduk. Selman dede ise normalde köyün imamı olduğunu oğlunun çoban olduğunu söyledi. Bugün oğlunun hastalandığını ve hayvanları otlatamadığını bu yüzden yatsı namazını kıldırıp kendisi getirdiğini söyledi. Ben o arada gülmeye başladım sinan beni dürtüyordu ama ben kahkaha atıyordum resmen. O an düşündükçe kendimden nefret ettiğim birkaç kelime ağzımdan dökülüvermişti selman dedeye karşı. Yav dede bi gibtir git allah aşkına ne imamlığı ortada cami yok nerde imamlık yapıyosun dıbına koyim. Bu kelimeleri söyledikten sonra Selman dedem bıyık altından güldü ve normalde burada değil komşu köyde yaşadığını koyunları otlatırken sürünün dağıldığını ve buraya kadar geldiğini söyledi hem buranın çok tehlikeli bir yer olduğunu bizimde burada durmamamızı tembihledi. o sırada sürü yine başka bir tarafa yöneldi o da bize hayırlı geceler diyerek sürünün peşine gitti. Bizde hafif bir tedirginlik vardı o tedirginlikle arabaya bindik ve bu tehlikeli yere yarın tekrar dönme düşüncesiyle eve vardık.
    Tümünü Göster
    ···
  16. 16.
    +13
    PART7

    Eve varır varmaz sofraya oturduk. Yemeği yedik ve olanları artık anlatmanın zamanının geldiğini düşündüm. Herşeyi evdekilere anlattım. Ardından kısa bir sessizlikten sonra yakup söze sinirli ve tedirgin bir biçimde başladı: Manyakmısınız siz biz oraya boşunamı hava aydınlıkken gidiyoruz ? O köy cinlerin lanetlediği köylerden birisi. insan olmayanların köyü Gayb alemindekilerin köyü orası. Cinni ve Cinniyaların ( Dişi cin) köyü. o köyde neden camii olmadığını merak ediyordun dimi ? çünkü oradaki cinler müslüman değil ve büyüyle uğraşan bir kavim. Cinniler toplu halde yaşarken bu kavim büyü yapıp düzeni bozdukları için kendi içlerinden çıkarılmışlar. Sakın bir daha oraya gömü haricinde gitmeyin yoksa sizin için çok kötü olur beyler anladınız mı beni ? dedi yakup. Bu sinirli çıkışmadan sonra gizli toplantılarında sebebini anlamış oldum. işler ciddiye gidiyordu ve her insan gibi bende başıma bir bela almak istemediğim için bir daha o köye gitmeme kararı aldım. Ta ki 2 gün sonrasına kadar...
    ···
  17. 17.
    +10 -1
    Beyler hikayenin devdıbını kağıda geçirdim bu sabah yemek paydosunda ama en fazla iki part çıkar haberiniz olsun sonra sövmeyin hafta sonu hikayeyi bitirip resimleri atmayi düşünüyorum saygılarımla...
    ···
    1. 1.
      0
      Kac part sürer toplam ?
      ···
    2. 2.
      +1
      ne kadar sürer bilmiyorum ama haftasonu biter kardeşim.
      ···
    3. 3.
      0
      Çok teşekkürler heyecanli olduğu için hemen bitmesini istemiyoruz
      ···
    4. diğerleri 1
  18. 18.
    +11
    PART11

    Oğul bu rüya hiç hayra alamet değil. Seni kovalayan köpeğin heryeri siyahmıydı yoksa derisinde beyazlıklar varmıydı? Dede köpek simsiyahtı ve hep beni kovalıyordu. Oğul oraya en çok kazma kürek vuranlardan biri sensin aşağıya inip köylerine inende sensin. Taşların yerini belli ettiğinizden kuvvet bularak ellerinde fazlaca bulunan koyun kemiğini kullanarak boyut değiştirip rüyana girmişler şanslısın ki kendi suretlerınde gelmemişler. Genelde insan içlerinde nişansız siyah kedi-köper suretinde dolaşır onlar oğul.Bu kemiği kullanabiliyorlarsa o köyden çıkmalarıda yakındır oğul hemen diğerlerinide kaldırıp orayı kapatmamız lazımdır dedi dedem. Arabaya doluştuk hepimiz ve hemen gömü alanına gidecektik ama bir sorun vardı arabanın lastiği patlamıştı dedemle ben önden yardırdık gömü alanına doğru diğerleri kalıp istetme lastikle değiştiriyordu patlak olanı.tam patikanın olduğu yere geldik arkadan korna sesi geldi arabayı yapmışlardı ve bizide aldılar birlikte gömü alanının olduğu hakim tepenin önüne gittik. Gömü yerine vardığımızda taşlar yerinde yoktu aman allahım bu nasıl olabilirdi ? Dedem çok telaşlıydı ve akşama onların köyüne girip onlarla bir anlaşma yapmamız gerektiğini bunu tek başına yapacağını söyledi. Yakup gerekli ilmim yok diyerek kenara çekilmişti bile ben ne olursa olsun bu güzel insanı yalnız başına gönderemezdim oraya bende gidecektim. Birlikte arabaya binip hızlıca dedemin kendi yaşadığı köye vardık. Evine uğramadan ormana gitmemizi istedi oraya gittik ve değişik bitkiler topladıktan sonra arabaya döndü hızla evinin önüne gittik dedemin. Evine gidip geldi. Geldiğinde elinde büyük ve eski bir kitap vardı. kitabın arasından kağıtlar sarkıyordu. Selman dede çok telaşlıydı akşama kadar vaktimiz var oğul diyordu telaşlı bir şekilde bu sefer yanına oğlunu ve eşinide almıştı ve hemen bizim eve doğru sürmeye başladım arabayı...
    ···
  19. 19.
    +11
    PART10

    Kapıya vurduk ve sinan ile dğierlerini çağırdık koyunların birazını kömürlüğe birazını boş olan evin dışındaki kilere birazınıda bahçeye doldurup eve geçtik. O gece Selman dede köyünde olanları ve gömüyü çıkarırsak olacakları anlattı bizimkilere. Yakupta bunu onayladı , bunu bildiğini söyledi. O sırada sinan olduğu yerden sıçrayıp yakubun boğazına sarıldı. Madem böyle birşeyin olduğunu biliyorsun niye bize söylemiyorsun bizimi öldürtcen lan gavat diye bağırdı.Zar zor nefes alan yakup kısık bir sesle dur diyebildi sadece. O sırada hayri abiyle ben araya girdik ve ayırdık onları. yakup bu konuyu hayri ve bekir abiyle konuştuğunu ama söylememesi için tembihlendiğini anlattı. Onların kendini savunmasına izin vermeden yarın gömü çukurunu kapatacağımızı ve sonraki gün buradan gideceğimizi söyledim. Kimseden ses çıkmadı. Kalkıp yakubun odasına dedemin yatağını serdikten sonra hepimiz uyku için odalarımıza çekildik. O gece garip rüyalar görmüştüm ve bunu kalktığımda hatırlayabilmiştim. hatırladığım kadarıyla kara ve büyük bir köperk beni kovalıyordu ve gerçekten çok sinirli görünüyordu. Zar zor sabaha kadar uyumaya çalıştım ama nafile Selman dedem sabah namazına kalktı abdest aldı ve benide namaz kılmaya davet etti. Yakupta aramıza geldi ve üçümüz birlikte sabah namazı kıldık artık kendimi daha güvende hissediyordum namaz kıldıktan sonra. Namazın ardından dedeme rüyamı anlattım ve dedem tedirgin bir şekilde bana baktı...
    ···
  20. 20.
    +9 -1
    Bugün bitiriyorum hikayeyi beyler bitirilen nadir korkunçlu hikayelerden birisi olsun bu hikaye bu arada Şukularınızı ekgib etmeyin 2 part 1 resim atıyorum bugun partın bırını 20 dakıka sonra dıgerını aksam atıcam haberiniz olsun saygılar...
    ···