1. 1.
    +284 -6
    An Arabian guy at the airport:
    - Name?
    - Ahmed al-Rhazib.
    - Sex?
    - Three to five times a week.
    - No, no… I mean male or female?
    - Male, female, sometimes camel.
    - Holy cow!
    - Yes, cow, sheep, animals in general.
    - But isn’t that hostile?
    - Horse style, doggy style, any style!
    - Oh dear!
    - No, no! Deer run too fast.
    ···
  2. 2.
    +53 -1
    bir gün bir kız annesine uzun zamandır regl olmadığını söylemiş bunun üzerine annesine kızın hamile olduğundan şüphelenmiş ve test yapmışlar sonuçta kız hamile çıkmış anne sinirli bir şekilde kimden peydahladıysan çağır onu demiş aynı zamanda kızın babasınıda eve çağırmış bu üçü evde beklerken kapıya son model kırmızı bir ferrari gelmiş ve içinden uzun boylu orta yaşlarda yakışıklı bir adam inmiş eve girmiş baba sinirli bir şekilde adama bakarken adam lafa başlamış va demiş ki şu anki medeni durumumdan dolayı kızınızla evlenemem bunun üzerine baba iyice sinirlenmiş ama adam baba lafa girmeden devam etmiş : ama çocuk erkek olursa babanın hesabına bir miyon dolar anneye bir villa , çocuk kız olursa babaya gene bir milyon dolar anneye bir araba , eğer ikiz olursa ham anneye hem babaya bir milyon dolar , şayet düşük olursa diye söze tam devam edicekken baba araya girmiş adamın sırtını sıvazlamış ve demiş ki düşük olursa bi daha gibersin yavrum
    ···
  3. 3.
    +47
    @1 cidden şukulamış lan ahahah
    aferin bin sözün eri bi muallaksin.

    bonus:
    bir tv kanalı güney doğu illerine belgesel çekmeye gitmiş. dolaşıp, ahalinin günlük yaşdıbını anlatacaklar.
    bir köyde bir dede bulmuşlar, sohbeti kuvvetli. dede demişler sen bize en mutlu günlerinden birini anlat, biz de kaydedelim.
    dede başlamış;
    -bi gün hamdo'nun eşeği kayboldu. dağa gittik, eşeği aradık, aradık bulduk, çok sevindik. o sevinçle hepimiz eşeği gibtik
    yönetmen atlamış, kes, kes, kaydı kes
    dedeye dönmüş
    -dede dede ne yapıyorsun? hiç öyle hikâye olur mu? eşekli filan. sen bize başka mutlu bir hikâyeni anlat
    dede başlamış;
    -bi gün memo'nun karısı kayboldu. dağa gittik, karıyı aradık bulduk, çok sevindik. o sevinçle hepimiz...
    -aman aman dede, anlaşıldı! sen boşver mutlu hikâyeleri, sen en iyisi bize en üzüldüğün hikâyeyi anlat!
    -bi gün dağa gittim kayboldum.
    ···
  4. 4.
    +52 -5
    Temel bir gün bir kitap yazmaya karar verir ve hemen Orhan Pamuk'a koşar.

    'Sevgili Üstat, ben bir kitap yazmaya karar verdim ama çok satsın istiyorum
    ne yapmalıyım' der.

    Pamuk:
    'Bak oğlum, Türkiye'de tutan üç şey vardır.
    Birincisi ciks,
    ikincisi asalet,
    sonuncusu da gizem.

    Sen kitaba bunları içeren bir başlık koyarsan kitabın en az on bin satar'

    Temel hemen başlamış kitabı yazmaya, üç ay sonra geri gelmiş.
    Orhan Pamuk kitabın adını sormuş...

    Temel de:
    'Kontesi kim becerdi?' demiş.

    Orhan Pamuk:
    'Aferin, çok güzel olmuş,
    Kontes ile asaleti,
    Becermekle ciksi vurgulamışsın,
    Kim de gizemle ilgili.

    Ama sana söylemeyi unuttuğum bir şey daha var:
    Türkiye'de en çok tutan şey aslında dindir. Bir de onu koyarsan, o zaman best-seller olursun.'

    Temel yine çıkmış ve kitabı değiştirmeye başlamış.
    Bir ay sonra tekrar geri gelmiş.

    Orhan Pamuk kitabın adını sormuş. Temel cevap vermiş:
    'Allah Allah! Kontesi kim becerdi?'
    ···
  5. 5.
    +52 -6
    küçük zenci çocuk babasına sorar:
    - babacığım pipinle oynayabilir miyim?
    babası da cevap verir:
    - oyna ama fazla uzaklaşma
    ···
  6. 6.
    +42
    Temel TRT 1 de bir yarışmaya katılır ve kazanır. Kendisine bir kitap hediye edilir. Kitabın adı da "... düz mantık" tır. Temel hediyeyi alırken sorar;
    -Bu kitapta ne yazıyor?
    -Okuyunca öğrenirsin...
    -Ben onunla uğraşamam, anlat bakayım sen bana.
    -Ok bak şimdi; senin evinde akvaryum var mı mesela?
    -Evet var...
    -O zaman içinde su da vardır?
    -Evet var...
    -içinde su varsa balık da vardır...
    -Evet var...
    -Balık varsa hayvanları da seviyorsundur sen?
    -Evet...
    -Hayvanları sev iyorsan insanları da seversin her halde?
    -Evet...
    -O zaman senin sevgilin de vardır?
    -Evet var.
    -Yaşlı görünüyorsun o zaman sen evlisindir?
    -Evet.
    -E karın olduğuna göre de, homociksüel değilsindir?
    -Evet.
    -Bak gordun mu?...
    Temel çok etkilenir. Kitabı alır koltuğunun altına eve doğru giderken Dursun'u görür.
    Dursun sorar;
    -Temel o ne?
    -Düz mantık kitabı!
    -Nasıl bir şey anlat bakiiim.
    -Bak şimdi; sizin evde akvaryum var mı?
    -Yook!
    -O zaman sen muallaksin...
    ···
  7. 7.
    +34
    ikinci dünya savaşı sırasında ingiltere başbakanı churchill radyoda konuşma yapmaya gidiyormuş. radyoevinin kapısına gelince, bindiği taksinin şoförüne sormuş: “beni yarım saat bekleyebilir misin?” karanlıkta müşterisinin yüzünü seçemeyen şoför: “özür dilerim sör, ama başbakanın konuşmasını dinleyeceğim.” churchill yurttaşının bu ilgisinden pek hoşnut kalarak iki sterlin uzatmış. şoför parayı aldıktan sonra yerlere eğilerek selam vermiş: “giberim churchill’i, sizi bekliyorum efendim.
    ···
  8. 8.
    +32 -1
    2 kadın sessizce oturuyormuş
    ···
  9. 9.
    +29
    aliyle annesi bir gün parkta yürüyorlarmış. arkadaki çalılarda bir kızla erkeğin birşeyler yaptığını farkeden ali annesine sormuş.
    - anne bunlar napıyo
    + şakalaşıyolar evladım
    - anne çocuk şaka maka iyi gibiyo ama.
    ···
  10. 10.
    +30 -7
    özet geçmicem kanka ama oku eğer gülmezsen gib beni amq

    bir gün saddam ile demirel bir araya gelmiş. sohbet ediyorlarmış. saddam demirel'e 2 soru soracağını bilirse irak'ı demirel'e vereceğini söylemiş. demirel'de kabul etmiş. saddam ilk soruyu sormuş :
    -2 tekerlekli insan taşır nedir bu?
    demiş. demirel:
    - bigiblet demiş.
    saddam:
    bigiblet olduğunu bildinde bianchi olduğunu bilemedin...
    demiş. saddam 2.soruyu sormuş:
    - 4 tekerlekli insan taşır nedir bu?
    demiş. demirel:
    - araba
    demiş. saddam:
    - araba olduğunu bildinde mercedes olduğunu bilemedin...
    demiş. demirel sinirlenmiş... ve saddam'a:
    - ben sana 1 soru soracam bilirsen türkiye'yi verecem
    demiş ve sormuş:
    - kadınlarda bulunur kıllı bir şeydir
    demiş? saddam:
    - am
    demiş... demirel'de kahkahayla:
    - am olduğunu bildinde ananin amiolduğunu bilemedin...
    demiş...
    ···
  11. 11.
    +25 -4
    kısa ve öz
    3 vampir bi bara gitmiş.. oturmuşlar 1.cisi sıcak kan istemiş 2.cisi soğuk kan istemiş 3.cüsüde sıcak su istemiş. diğer 2 vampir dumur tabi noluyor lan tipini gibtimin dişleği demişler 3. çıkarmış cebinden kullanılmış orkidi ben sallama severim binler demiş.

    fıkra bitti dağılabilirsiniz.
    ···
  12. 12.
    +23 -3
    @6 orjinali böyle bin

    --- temel amerikaya gelir ucaktan iner passaport olayi filan falan
    immigration office alirlar bunu memur sorar :
    M: what's your name sir?
    T: temel
    M:surname?
    T:kaya
    M:sex?
    temel gayet sakin cevaplar
    T: 3 times a week
    memur sasirir ve olayi toparlamaya calisir...
    M: sir you understood me wrong..i mean male? or female?
    temel yine hic beklemeden cevaplar
    T: doesn't matter

    bunu ilk okuduğumda yarılmıştım amk
    ···
  13. 13.
    +18
    temelle faidme 90 yaşına gelmişler demişler ölmeden son bi sevişelim
    temel soyunmuş fadimenin üstüne geçmiş.
    5 sn sonra temelde bir titreme.
    fadime sormuş - ula temel noluyo..
    temel - valla fadime ya geliyorum ya gidiyorum.
    ···
  14. 14.
    +15
    temelle fadime yeni evlidirler. yataktayken fadime utana sıkıla sorar.
    - temel lambayı kapatta ağzıma alayım.
    - saçmalama fadime ağzın yanar...
    ···
  15. 15.
    +13
    Hoca çocuğa ödev olarak potansiyel ve fiiliyat arasındaki farkı sorar. Eve gelen... çocuk öğrenmek için eve gitti ve babasına sordu.
    -Baba potansiyelle fiiliyat arasında ne fark var?
    -bak şimdi dinle dedi ve adam kızına döndü.
    -kızım sen bir milyon dolar için bret pitle yatarmısın?
    -neee hem bir milyondolar hem bret pit. düşünsene baba bu parayla neler yapılmaz. yatarım tabii
    - adam karısına döndü ve; hanım sen bir milyon dolar için leonordo di caprioyla yatarmısın?
    - neeee. düşünsene be adam bütün borçlarımızı öderiz ve hayat boyu rahat ederiz. yatarım tabiii. bunu duyan adam büyük oğluna sordu.
    - oğlum sen bir milyondolar için chak moriesle yatarmısın?
    -baba düşünsene bu parayla hayal ettiğim herşeyi yaparım. yatarım tabii.
    cevapları alan baba küçük oğluna döndü ve:
    --iŞTE OĞLUM POTANSiYEL OLARAK ÜÇ MiLYON DOLARIMIZ VAR. AMA FiiLiYATTA iKi OR..SPU Bi iPNEYLE AYNI EVi PAYLAŞIYORUZ...
    ···
  16. 16.
    +21 -8
    çin imparatorunun bi kızı var böle ama ibretlik herkes onu düşünüp 31 çekiyor
    imparatorda bunun farkında kızına 100 metre yaklaşana çin işkencesi yapılcagını açıklıyor
    neyse incici bi ninja artık dayanamıyor ve diyor ki "giberim nolcaksa olsun ben bu karıyı gibeceam"
    velhasılıkelam ordan atlayıp duvarın arkasına saklanıp falan prensese ulaşıp hunharca gibiyör
    sese gelen korumalar bu ninjanın kafasına vurup bayıltıyor
    ninjamız bi uyanıyor ki yüksek bi kulenin içinde, gögsünde de bir taş üzerinde de bir kagıt "çin işkencesi" yazıyor
    bu ne amk diyip atıyor taşı aşşagı ama o sırada taşın bir ipe baglı oldugunu görüyor ip fır fır azalırken bir parça kagıtta "sol daşşaan bu taşa baglıydı" yazıyor
    ninjamız "hasgibome ben tek taşşakla yaşıyacagıma aşşa atlarım (aşşası su) belki ölmem taşaklı devam ederim" diyip atlıyor
    suya dogru düşerken duvarda ki sag daşşaaanda kapının koluna baglıydı amk liselisi" yazısını görüyor ve danalar bostana giriyor amk

    özet: okumayın lan anlatınca 30sn sürüyor amk bu ne böle
    ···
  17. 17.
    +31 -17
    yaşlı ve zengin bir adamın hepsi birbirinden zeki 3 tane oğlu varmış. bir gün amansız bir hastalık yüzünden yatağa düşen yaşlı adam vasiyetini açıklamak için oğullarını yanına çağırmış:
    - oğullarım; benim vaktim doldu artık, ecel kapıda. hepiniz çok zekisiniz; ama yine de mallarımı bölüşürken birbirinize düşmemeniz için kadıya gitmenizi istiyorum. kadıya benim selamımı söyleyin, o gerisini halledecektir.
    ve adam ölür. oğullar, babalarının isteği üzerine kadıya gitmek için yola düşerler; çalı-çırpı, yağmur-çamur, göl-nehir dinlemeden yollarına devam ederler.
    derken önlerine bir adam çıkar ve bizim 3 biradere sorar:
    - efendiler, ben devemi kaybettim bu civarlarda. üç kişisiniz, biriniz görmüştür kesin; ha?
    büyük kardeş sorar:
    - devenin tek gözü kör müydü?
    - evet.
    ortanca kardeş sorar:
    - kuyruğu kegib miydi?
    - evet.
    küçük kardeş sorar:
    - peki, bir ayağı topal mıydı?
    adam ona da "evet" der.
    bu sorulardan sonra 3 birader devesini kaybeden adama "biz senin deveni görmedik" derler. adamın haliyle tepesi atar:
    - neredeyse hayvanın kaç tane tüyü var, onu da söyleyecektiniz; kalkmış görmedik diyorsunuz. yediniz mi deveyi, ne yaptınız bilmem; ama sizi şikayet etmek için kadının yanına ben de geleceğim.
    biraderler "olur, gel" derler.
    uzun süren bir yolculuğun sonunda kadının yanına varırlar, huzuruna çıkarlar. 3 birader der ki:
    - efendim, bizim babamız vefat etmeden evvel mirası bölüşmemiz için size gelmemizi söylemişti. biz de bu vesileyle geldik.
    kadı efendi, devesini kaybeden adama döner:
    - peki sen niye geldin be adam?
    - efendim, ben devemi kaybettim. onu ararken yolda bunları gördüm. devemi görüp görmediklerini sordum; büyükçeleri hayvanımın tek gözünün kör olduğunu, ortancaları kuyruğunun kegib olduğunu, ufakları ayağının topal olduğunu bildi; ama nasılsa hayvanın nerede olduğunu sorunca da "yok, biz görmedik" dediler. ya kesip yediler; ya sattılar devemi ona doyamadan. şikayetçiyim hepsinden.
    kadı, biraderlere döner ve sorar:
    - sen, söyle bakalım nasıl bildin tek gözünün kör olduğunu devenin?
    - efendim, yolda gelirken yeşillik yerden geçtik. baktım ki yeşilliklerin hep bir tarafından yenilmiş, diğer tarafına dokunulmamış bile. anladım ki bunu yiyen hayvanın tek gözü kördür.
    - pekiii, sen nereden bildin kuyruğunun kegib olduğunu?
    - efendim, yolda ilerlerken deve pisliği gördüm. pisliklerin hepsi pelte gibi yayılmıştı. kuyruğu olsaydı eğer, derli-toplu olurdu.
    - söyle bakalım, ya sen nereden bildin bir ayağının topal olduğunu?
    - efendim, gelirken gölden geçtik. yerde bir devenin ayak izleri vardı. üç ayağının izi tam, bir ayağının izi yarım çıkmıştı. anladım ki bu devenin bir ayağı topaldır.
    kadı, devesini kaybeden adama döner:
    - kardeş, bunlar senin deveni görmemişler işte.
    kadı o adamı gönderir ve düşünür kendi kendine.
    - ulan, bunların alayı benden zeki. ben bunlara nasıl miras bölüştüreceğim? neyse, ben bunlara kralından bir ziyafet çekeyim; onlar tıkınırken de kapı arkasından dinleyeyim. bakalım neler konuşuyorlar.
    hanımına haber eder, zekeriya sofrasını hazırlattırır ve ertesi gün bizim biraderleri evine davet eder. kısa bir sohbetten sonra kadı:
    - siz yemeğinizi yiyedurun, ben ufak bir işimi halledip katılacağım size, der ve kapının
    arkasına geçer.
    büyük kardeş der ki:
    - ya, kuzu çok iyiymiş de, keşke köpeğe emzirtmeselermiş.
    kadı şaşırır.
    ortanca kardeş der ki:
    - ya, şarap iyiymiş de, keşke asmaları mezar toprağında yetiştirmeselermiş.
    kadı iyice şaşırır.
    küçük kardeş de der ki:
    - ya, kadı da iyiymiş de, keşke muallak olmasaydı.
    kadı bu lafları duyar duymaz, gelenlerin zekasından yola çıkarak söylediklerinin gerçek olduğuna güvenir; ama emin olmak için derhal araştırmaya gider.
    kasabın yanına varır, sorar:
    - bu kuzu ne emdi?
    - kuzunun annesi öldüydü, ben de kapının önünde yatan köpeğe emzirttim.
    daha sonra bağcıya gider:
    - senin bağın toprağı nereden gelmişti?
    - valla hocam, bizim burada en güzel toprak mezarlıkta var, ben de mezar toprağı getirtmiştim.
    kadı, "ulan, bunlar ikisini de bildi; demek üçüncü de doğru" diye hayıflanarak annesinin yamacına varır:
    - anne, ben muallak miyim?
    anne gözyaşları içerisinde oğluna sarılır:
    - kısmet bugüneymiş demek oğul. bunca sene saklamıştım; ama artık öğrenmenin vakti gelmiş demek. sen hatırlamazsın; daha 5 yaşında sübyanken ormanda kaybolmuştun. çırılçıplak ağlarken bulduk seni ormanda. dedin ki, sakallı bir adam "gel, sana şeker vereceğim küçüğüm" diyerek seni yanına çağırmış, ellerini kalçalarına zütürmüş, pantolonunda daha önce hiç görmediğin bir kabarıklık peyda olmuş. derken...
    kadı hikayenin sonunu dinlemeye dayanamaz, şaşkınlıklar ve hüzün içerisinde bizim 3 biraderin yanına geri döner:
    - itiraf ediyorum, siz yemek yerken ben de kapı arkasına geçmiş sizleri dinliyordum. duyduklarımın hakikatliğini tespit etmek maksadıyla kasaba, bağcıya ve anama gittim, geri geldim. şimdi soruyorum; sen, kuzuyu köpeğin emzirdiğini nasıl bildin be adam?
    - nereden olacak. bak, kuzunun budunun bu kenarında yağ olmaz. ama köpeği emdiği için burası yağlanmış.
    - ya sen, bağcının bağa mezar toprağı getirttiğini nasıl anladın?
    - nasıl olacak. içiyorum, içiyorum; zevk-ü sefaya ermek yerine kederlere gark oluyorum.
    - sen söyle bakalım bre deyyus, bre dürzü; sen benim muallak olduğumu nasıl anladın?
    - nereden olacak kadı efendi, muallak olmasan girişe fener bayrağı asar mıydın hiç?
    Tümünü Göster
    ···
  18. 18.
    +10
    Bir zamanlar 3 rahibe varmıs. Peder bunlara vaaz veriyormus. bu kutsal su. günah işleyenler neresinle işlediyse orasını yıkasın

    -1. rahibe der: Papaz efendi ben daha önce birinin gibine ellemiştim

    - tamam kızım der içeri gir elini yıka ve günahlarından arın.

    Bu arada diğer 2 rahibeyi konusurken görmüş ve cok kızmıs

    papaz: - siz niye kendi aranızda konusuyorsunuz, saygısızlar

    2.rahibe - Papaz efendi ben diyordum ki, arkadas zütünü yıkamadan ben bi ağzımı durlayıp cıksam
    ···
  19. 19.
    +10
    birgün çobanın birisi, dağda turist bir kadın görür. etrafta kimse yok diyerek karıya saldırır, çatır çatır 5 posta giber sonra da uyur kalır. kadın bu şekilde elinden kurtulur ve jandarmaya gider. olanları anlatır. jandarma komutanı, 2-3 asker gönderip çobanı karakola getirtir. "lan hayvan ne yaptın bu karıya? şikayetçi bak senden. en az 5 sene yersin tecavüzden" der komutan. bunu duyan çoban "aman paşam etme eyleme, ben hapse düşersem sürüye kim bakar? çoluk çocuk daha ufak. anlamazlar ki bu işlerden. etme, geri alsın şikayetini" der. komutan kadınla konuşur. "kadın seni hapse attırmayacak. ama kendisiyle ülkesine gitmeni istiyor." der komutan. çoban "paşam ben ha hapse girmişim, ha bir yere gitmişim. aynı şey. sürü telef olur. elini ayağını öpem bir yolunu bul."diye yalvarır. komutan yine kadınla birşeyler konuşur ve çobana döner "bak diyor ki, seni affedermiş ama o'na birisini bulmalıymışsın. var mı kimin kimsen?" çoban"vallaha bi gardaşım vardır." kadın birşeyler söyler. komutan "peki diyor kardeşi de kendisi gibi 3-5 posta gidebilen birisi mi? kuvvetli mi yani?" der. çoban şöyle bir bakar kadına, sonra komutana döner "valla kuvvetli midir bilmem ama, geçen dağda bi ayı gibti, 2 aydır bala para vermiyoruz"
    ···
  20. 20.
    +13 -3
    Tanri daglari yaratmis, söyle bir bakip :
    "Mükemmel oldu" demis.

    Agaci yaratmis, bakmis ve :
    "Çok güzel oldu" demis.
    Hayvanlari yaratmis :
    "Of, süper oldu elime saglik" demis.
    Erkegi yaratmis :
    "Heyt be, budur iste" demis.

    Kadini yaratmis...
    ... biraz durmus...
    ... sagina bakmis...
    ... soluna bakmis :
    "Neyse bu da makyaj yapar artik naapalim" demis
    ···