benimle birlikte bugün marketlerden aldığınız ürünlerin nasıl hile hurdalarla üretildiğine tanık olucaksınız.

yüksek oranlı fıstık ezmeleri: ilk başta sadece fıstık ve şekerden oluştuğunu düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. fıstık yağı üstte toplanmasın diye bitkisel yağ katılıyor. evet boş yere ne idüğü belirsiz yağda alıyorsunuz büyük miktar. içersine konulan şeker ise glikoz şurubu arkadaşlar. sağlığa son derece zararlı, yağ yakmayı durduran, insülini bozarak diyabete neden olan ucuz şeker türüdür.

devam edicem...

canan karatay sözlük hesabı açmış amk

e ne yiyelim huur çocuğu

hep mi büyük firmalar elbette hayır. küçük-büyük hepsinin yegane amacı var büyümek. hiç bir gıda şirketi insan hayatını düşündüğü için üretim yapmaz. büyümek ister. en ucuzu ne ise onu kullanır.

pastaneler...

buradan aldığınız herhangi bir unlu mamuller margarinle yapılır. bu margarinler sıvı yağların işlemden geçmiş halidir bu işlem sırasında trans yağlar oluşur. vücut bu sentetik trans yağlarını tanımaz. yağ hücrelerine direkt depolanırlar. kötü kolesterolü yüksektir, iyi kolesterolü düşürür buda damar tıkanıklığıdır kalp krizinin başlıca nedenleri arasındadır. insülin tepkisini bozar, şeker hastalığına neden olur. araştırmalara göre kanser riskini 5 kat arttırır. evet yediğiniz o poğacalar, açmalar sağlığınıza zararlı arkadaşlar.

bisküvi, kek, çikolata v.s

bunların içeriklerine bakarsanız hidrojenize bitkisel yağ, hidrojenize nebati yağ ifadelerini görürsünüz. bunun anlamı margarindir. yediğiniz hazır abur cuburlar bu sağlıksız yağlarla yapılır. ayrıca içerlerinde yine glikoz bulunur.

yumurta yeseler bile içinde kimyasal var hatta çinliler sahte yumurta bile üretti.

artık apartmanlarda bile kendin yetiştir olayı var. millet balkonda soğan, biber,domates, fesleğen,maydonoz, nane,kekik vs yetiştiriyor.

ama tavuk besleyemeyiz. bu yüzden köy yumurtası bulmamız lazım.

nogay çayını bilir misiniz? kafkas türklerinin tükettiği bir sütlü içecektir. ben hemen hemen her gün tüketirim. ama markette satılan sütle olmuyor. market sütleri berbat ona süt denmez.

semt pazarının civarında sütçü duruyori bildiğin köy sütü, alıyorum annem kaynatıyor içiyoruz.
deneyin.

kısaca beyler, müstakil bir eviniz olacak, ekecek, biçeceksiniz. bahçesinde tavuklar ve inekler olacak. tamamen doğal. o yüzden hayalim, bu yaşam oldu ne yazık ki. hiç birimiz doğal değiliz.

iç anadolu ve akdeniz bölgesinde mısır tarlalarının %90 ı amerikalıların elinde. pioneer ve dekalb önde gelen firmalar.
bu mısırlar, şurup olarak bisküvilere ve bir ton gıda ürünlerine koyuluyor. tükettiğiniz gıdaların arkasına bakın.

bu yüzden torku markası da gözümüze glikoz değil, pancar şekeridir diye slogan sokuyor ürünlerinde, dikkatinizi çekmiştir.

bu tarz şeyler tamamen kapitalist olaylardır.
artık restoranlarda falan su 330 ml şeklinde geliyor fiyat aynı * bi düşünün derim.

peki bundan sonra ne yapmamız lazım?
onu da söyleyeyim.

1.süt ve yumurta köy yada bahçe işi olmalı biraz pahalıya gelebilir ama aratırsanız bulursunuz.

2.sarımsak ve yeşil sebzelerde hile yok rahatça tüketin, hayati değerlere sahiptir bunlar.

3.c vitamini almazsak olmaz ama onlar da aşılı ve hormonlu doğamıza aykırı.
ama akdeniz bölgesinde doğalını bulabilirsiniz.bir tanıdığınız varsa anlaşın düzenli olarak size göndersin. limon,mandalina, portakal,turunç.

burası ÖNEMLi

4.limon ve sarımsak iksiri yapın(google yazın çıkar) yağlarla tıkanan damarınızı açar.

5.esrar tüketin. şeker ve yağın ve kanserli hücrelerin yarattığı hasarı giderir.
ister sigarayla sarın, ister salataya koyun, ister esrarlı kek yapın.ama tüketin.
mümkünse dişi olanını yani tohumsuzunu tüketin.* tohumlusu çok zararlı aman dikkat.
spor yapmayı da ihmal etmeyelim.

6.deli bilgiler ve tecrübeler paylaştım şukulamayan muallakdir.

şerbetli tatlılar.

satılan hemen her şerbetli tatlı glikoz şurubu ile yapılır. dediğim gibi son derece kalitesiz, sağlığa zararlı bir şeker türüdür. zaten bayramlarda evde yapılan şerbetli tatlının tadıyla hazır şerbetli tatlıların tadında bir fark olduğunu hissedersiniz. genelde dışardaki tatlılar insanı tıkar. bu, içinde kristal şeker değil glikoz şurubu olduğunun bir göstergesi.

yoğurtlar

yüksek basınç ve sıcaklık altında bulunan sütler yoğurda dönüştürülür. ancak bu işlemde bakterilerde yaşdıbını yitirir. bu yüzden yoğurtta kaymak oluşmaz. bazı yoğurtlarda kaymak bulunur ancak bu kaymak margarinden elde edilip sonradan üzerine eklenen zararlı bir kaymaktır. kıvam arttırıcı olarak gdo lu nişastalar eklenir, kimi yoğurttaki yağlar alınıp içine margarin enjekte edilir.

yani bu kadar iyi bir besin ancak bu kadar zararlı hale sokulabilir.

protein tozları

eveeet. gelelim en muallak konuya. ben gibi kullanan milyonlar var. peki zararı neresinde. arkadaşlar bu protein tozu üreten firmaların her ürün partı aynı içerikte değil buna emin olabilirsiniz. bi süre piyasaya kaliteli içerik sürülürken bi anda içeriği azaltılıyor. hatta zaman zaman sentetik proteinde ilave eden firmalar mevcut. ve bunları ünlü markalar bile yapıyor. zaten bu markalar mr. olimpia'ya katılan iri yarı, steroidli adamların firmaları. rich piana'da üretim işinde ve bir videosunda kullanmayın bunları diye yakarışta bulunduğunu görebilirsiniz. elbette bu mümkün değil mecbur kullanıyoruz. yapacak birşey yok. bu yüzden yeni çıkan protein tozularını kullanmak her zaman daha iyidir. içeriği son derece kaliteli olur.

devam et bin bunlar böyle böyle zengin oluyor demekki amk

gelelim en komik noktaya form ürünler.

sağlıklı hayat vaadeden form ürünlerin tek farkı azaltılan yağ ve şeker yerine konulan tatlandırıcılardır.

yağlar tahmin ettiğiniz üzere yine margarindir sentetik trans yağlarla doludur, tatlandırıcılar ise genelde sağlığa son derece zararlı, kanser yaptığı belirlenen, mideye zarar veren tatlandırıcı türü aspartamdır. işim komik tarafıda budur aspartam glikoz şurubundan çok daha zararlı. yani normal ürünü tüketmeniz sağlığınız için kötünün iyisi.

Çikolatayı çoğaltmak için pralin kullanılır bu genel de pastalar da falan kullanılıyor az olan çikolatayı yoğun hale ve daha çok olmasını sağlar ve bir çikolatanın için de pralin varsa bunun tadını alabilmeniz için damak tadınız onu bilmesi lazım yoksa ruhunuz duymaz

colalarda yapılan sahtekarlıklar
(bkz: cola içmeyin içirmeyin arkadaşlar)

Ya kardes bi gibtir git aq ozaman yeme amina koyim bunlari diyip diyip evde tatlıları gömdüğünü bilmiyoz demi yavsak.

ne yicez yarram dicektim adam demis bile aklin yolu bir

Bunları okuduğumdan beri bir haftadır hiçbir şey yemiyorum, sadece su içiyorum, 45 kiloya düştüm, yakında ölücem sanırım. Şimdi mutlu musun muallak?

Napak kanka dünya böyle artik

bi ara da böyle şey paylaşıldı noldu hala insanlar yiyo senin yazından sonrada yicekler aç mı kalsınlar yediğimiz her şey de muallaklik var böyle hayatın aq

yannanmı yiyelim amk onu yemeyin bunu yemeyin kafamı attırdın gene

yıllarca pastenede ve cafe tarzı yerlerde çalışmış bir panpanız olarak başlığa 10 şukum olsa 10 nuda verirdim. adam haklı

• calıstıgım pastene merdiven altı bi yer degildi. fakat antep fıstıgı yerine renkli bezelyemi desem nasıl bulduysa amk artık ne maddesiyse onu koyuyolardı.

• *baklavaların serbeti tam değil. güllaclarda ve triliçede süt yok aq o kadar az sut koyulmus ki. hatta "sütlaçın sütüne su koyulmus aq" demişti ustam. o derece beyler evde yap kendin yap istediğin kadar ye.

• **o doğum günlerinde arkadaslarınızla yediğiniz pastalar ilk gün satılmazsa eğer; cikulatalılar 4gün(4.gün atılır yani) ,meyveliler 2 gün (meyvelerin üzerine surduklerı yenebilir jel bile kurtarmaz durumu ,taze meyvenin hemen şaftı kayar), frambuaz+bogurtlenliler falan 3 gün rafta kalır.sen taze istesen bile onlar verir. eski müşteri falan olman lazım tadı çok farketmez zaten.

• *kurubiyelere fazla girmeyeceğim cunku baska pastanelerde cam kapaklı yerlerde muhafaza edilip sunuldugu ıcın tazelik durumu değişebilir. ama calıstıgım yerde ustune gerekirse pudra serpilirdi tekrar vitrine konurdu. eski kurabiyelerden tekrar hamur yapıldıgını da duydugum vakit dedim redbaron sokarım böyle işe. çıkıyorum.

cafelere gelince, öyle otatntik bir yerlere gittiğiniz zaman ,özellikle de "filancasoslu falan"
*yiyecekseniz o "filanca sos" yada "falan" yemek hakkında hiçbir bilginiz yoksa yemeyin.
çünkü orjianl sosa sadık kalınmaz, kalınmayabilir( kurunun yanında yaşda yanmasın 10 numero yerler var)bu yüzden de bilen müşteri gelince garsonlar papaz olur ,patrona söylersin o da sallar, amaan 100 kişide 1-2 tane olur gibisinden. neden? amaç ;yemeği uzuca mal et+tadı değişmesin+aynı isimle daya insanlara+paralar aksın. motto bu.

• *kızartmada kullandıkları daha dogrusu kac kere kullandıkları yağa , yada misal sushi restoranına gittiniz diyelim; sushi pirincimi veriyor adam size yoksa bildiğin BiM deki baldo pirinç mi? bunlar önemli şeyler .

dışarda yemek yicem derken enayi durumuna düşmeyin vesselam.ben işten cıktıktan sonra, dısarda birkac yere giderim onlarda yolumun üstüyse yoksa işim olmaz.

afiyet olsun.