okulun ilk haftasında okulun çevresini keşfe çıktım nerde tekleme satılır hangi park sigara içmeye uygun vs diye okulun yönetimi çok katı duruyordu öğle arasında sigara içmek için fellik fellik kaçıyorduk hocalardan neyse ilk hafta ben bi park buldum oturdum içiyorum tekleme malboramı tolga geldi ateş istedi yanıma oturdu.

tolgayla aynı sınıftaydık 1.80 boylarında kalıplı ama kilolu değil atletik yapılı yakışıklı ve koyu beşiktaşlı bi adamdı. aşırı derecede ülkücüydü daha tanıştığımız andan itibaren bunu söylemişti bana sanırım ülkücü olmaktan gurur duyuyordu bütün sülalesi ülkücüymüş vs. bunlardan bahsetti kısaca ilk gün parkta hoşbeş havasında bir muhabbet yaptık.

ordan kalktık sınıfa girdik sınıfta bunun yanın boştu gel beraber oturalım dedi tamam dedim liseye geçmişiz zaten ezik bi halim var itiraf ediyorum yanımda kalıplı bi adam olsun sorun yaşamayayım diye bu adamla arkadaşlık etmeye karar verdim daha hiç tanımıyordum ama aklımda böyle çocukça bi düşünce vardı neyse geçtim oturdum bunun yanına derslerden edebiyattı ilk haftanın son günüydü cumaydı ve 2. ders ( her hikayenin olmazsa olmazı ) ufak boylu ve bi o kadar ciksi kısa etekli bi kız sınıftan içeri müdür muaviniyle birlikte girdi...

bu kızın sınıfa öyle bi girişi, öyle bir duruşu, müdür muavininin onu sınıfa ve hocaya tanıttıktan sonra öyle bi sıraya yürüyüşü vardı anlatamam beyler. 160 boylarında yeşil gözlü esmer küt saçlı beyaz tenli kısacık etekli ve incecik çorabıyla daha okulun ilk haftasında kıza içim gitti. kocaman memeleri kıvırta kıvırta yürüyüşü beni çileden çıkartmıştı. o sınıfta 30 kişiydik herkesin gözü bu kız üstündeydi inanılmaz derecede yaşına göre çok ciksiydi daha 9. sınıfta bir insan daha nasıl bu kadar ciksi olabilir diye düşünürken hoca dersine devam etmekte kararlıydı durmadan bağırıyordu..

tenefüse çıktık tolga ile okulun arka tarafına gittik tolgaya hemen of tolga afet geldi lan sınıfa işimiz iş dedim. tolga şöyle bir bana döndü ve akrabam lan o benim akıllı ol dedi. birden sevineyim mi üzüleyim mi bilemedim. bi yandan kızla ilişki kurabilecek bi bağlantım olmuştu bi yandan tolganın akrabasıydı ( dedeleri kardeşmiş yani büyük amcaoğlu/kızı gibi bişe işte amk siz hesaplayın )

şimdi bu bölümleri biraz hızlı geçeceğim beyler yakalamaya çalışın olay kız meselesi gibiş sokuş vs. değil bu kızın adı ipek ipek aslında izmirde okuyormuş ama babasının tayini benim okduğum ile çıkmış o yüzden gelmişler karşıyaka kızı anlayacağınız ben bununla tolga vasıtasıyla arayı yaptım öğle araları bununla parka gidiyoruz üçümüz yemek yiyoruz bi haftasonu dışarı çıktık hep beraber ama ben kıza hiç yavşamıyorum sanırım tolga beni orada sınav yapıyordu şimdi anlıyorum kıza hiç yavşamadım bacımsın ayağı yaptım ama tolga çok zeki ve duyduğu yaşadığı şeyi asla unutmayan bi adamdı çok ciddi ve aşırı derecede zeki bi çocuktu bi gün ipek i eve bıraktıktan sonra gel bizim evde kalalım bu akşam dedi tamam dedim.

hemen tolgayla dolmuşa atlayıp bizim eve gittik annemle tolgayı tanıştırdım kıyafet falan aldım tekrar dolmuşa bindik ve tolgaların evine gittik. tolgaların evi şehrin bi ucunda bizim ev şehrin bi ucunda git git bitmiyor. bi yandan da çocuk gibi korkmaya başladım çünkü tolga ürkütücü bi tipti bazen çok esprili şen şakrak bazen adamın anasını gibecekmiş gibi konuşuyor bazen çok ciddi bazen dediğim gibi bebekten farkı yok. kışın akşam 9 her yer karanlık şehrin diğer ucuna gittik. evin kapısında bi annesi karşıladı annesi nur yüzlü kısa boylu bi kadındı başından örtüsü hiç ekgib olmazdı hacıymış zaten bizi karşıladı yedirdi içirdi saat 11 gibi ben ve tolga tolganın odasına geçtik.

tolganın odası baya büyükçeydi önce gel benim yatacağım kanepeyi ayarladık o da kendi yatağında yatacaktı. masanın üstündeki bilgisayarını incelemeye başladım. bu bildiğin flat monitörlü normal masaüstü bilgisayardı. o zamanlar da asosyal ve içine kapanık biri olduğumdan bilgisayarlarla aram iyiydi. hemen konuşmaya başladık işte rami kaç anakartı ne marka vs. bi süre sonra tolga ekran kartının saniye başına işlemi 32 bit vs. anlamadığım dilde konuşmaya başladı belli ki bu çocuk bu işlerden çok iyi anlıyordu ben de kendimi pc bilir zannederdim.

daha sonra tolga bu bilgisayarı ben kullanmıyorum babam kullanıyo banka işlemleri için falan dedi benim bilgisayarım başka kimseye elletmiyorum dedi. lan dedim adamın kötü diye kullanmaya tenezzül etmediği bilgisayarın benimkinin nerdeyse 10 katı şöyle diyeyim bu bilgisayar xp ben hala 00me kullanıyorum o kadar yani. daha sonra tolga gardrobunun içinden siyah bi çanta çıkarttı.

beyler o aletin o çantadan bi çıkışı var, bazı insanlar araba düşkünüdür bazıları motogiblet böyle şeylere değer verirler ben ise o yıllarda bilgisayar çılgınıydım bilgisayar ve web siteleri acayip ilgimi çekiyordu zaten o yüzden lgs de züte gelmiştim. tolganın bilgisayarı çok fiyakalı bi laptoptu. neyse açtı bu baktım markası ne bunun dedim, sen bilmezsin bilindik bi marka değil dedi. probook un şimdiye göre eski modellerinden biri. neyse adam açtı bilgisayarı biraz nette gezdik dolaştık bi kaç arkadaşını gösterdi msn space ten ( o sıralar face şimdiki kadar popüler değildi ) sonra bilgisayarı kapattı geç olmuştu yattık sohbet etmeye başladık.

havadan sudan okuldan konuşurken tolga yine bi anda ciddileşti yine o samimi arkadaşım gitti yerine sanki beni dövecekmiş gibi konuşan bi adam geldi ve "ipek'ten hoşlanıyor musun?" dedi. lan ne ara konu oraya geldi ne ara anladın sen bunu hiç anlamadım. o kadar çıktık gezdik eğlendik ben bu kıza hep bacımsın ayağı yaptım hiç yılışmadım yine de anlamıştı. ben ipek e aşık değildim ama o kız çok çekiciydi ergen cinsel hayallerimin başrolündeydi ama bu adama yok kanka sadece ciksi buluyorum diyemezdim. ilgimi inkar ettim önce. yok kanka nerden çıkardın sen akrabam dedikten sonra adını ağzıma almadım vs. dedim. tolga büyük bi olgunlukla kalbe kilit vurulmaz seviyorsan seviyorum de delikanlı ol biraz dedi. tolganın böyle kamyoncu edebiyatı replikleri vardı ama o ciddiyetin içinde hiç sırıtmıyordu, böyle anlarda çok ciddi oluyordu.

baya tırsmıştım inkar ederek kurtulamayacaktım sanırım tolga başlarda biraz hoşlanmıştım gözüme güzel gözükmüştü ama sonra sen öyle diyince hiç bulaşmamaya karar verdim seninle iyi kötü bi dostluk kurduk sana daha ilk haftadan yamuk yapmak istemedim. sevmek aşık olmak değil sadece onunla vakit geçirmek hoşuma gidiyor dedim. tolga tamam ben anladım senin derdini dedi. iyice tırsmıştım artık kalkıp dövecek diye çok korktum resmen zütüm boğazımda bi sonraki cümlesini bekliyorum. sonra birden neden bu kadar korktuğumu bulmaya çalıştım, bu adam böyleydi işte, mizacı sertti biraz.

tolga allah rahatlık versin dedi ve yattı. o odada karanlıkta bir başıma ağzıma sıçar döver haşat eder diye bekledim ama o samimi bi ses tonuyla allah rahatlık versin dedi ve yattı. sabah olsun ilk iş gibtir olup gidicem bu evden bi daha da bu adamla yalnız kalmıycam amk dedim çok korkmuştum tırsaktım biraz o yıllarda zaten dedim ya tolgayla da bu yüzden arkadaş olmuştum. yıllar sonra tolgaya neden benle arkadaşlık ettin dediğimde temiz çocuktun demişti. vay be tolga.. anılarım canladı beyler adam gibi adamdı tolga.

sabah oldu tolganın yatağı boştu ama toplamamıştı yatağını meğer sabah namazına kalkmış. ülkücü ve muhafazakar bi aile işte beyler bilirsiniz ama okulda cuma hariç namaz niyaz hiç görmemiştim tolgada neyse konu bu değil. annesi bize kahvaltı hazırlamış işte neyse yedik içtik günlerden pazardı dışarı çıktık. evden baya uzaklaştık bi parka oturup bi litre kola ve malbora aldık o daha çok parlement seviyordu ama ben ısmarladığımda malbora o ısmarladığında parlement içiyorduk. eli çok bol bi adamdı, parasını hiç esirgemezdi.

yine her zamanki tolga tavrı zank diye konuya girdi "o kız sana göre değil" dedi. hangi kız kanka falan salağa yattım ama hiç istifini bozmadan "ipek sana göre bi kız değil biliyorum" dedi. çekinmene gerek yok ben kimsenin namus bekçiliğini yapacak değilim akrabam diye ona teklif etmenin bana yamuk yapmış gibi olacağını düşünme dedi. ulan daha geçen gece ağzıma sıçacakmış gibi konuşan adamın dediklerine bak. dayanamadım tolga dalga mı geçiyorsun yoksa test mi yapıyorsun açık konuş dedim. test falan yok ciddiyim akrabam diye ona teklif eden adamları hizaya dizmem banane o huurdan dedi. ( beyler bu arada bu yaşadığım şehir de epey muhafazakar bi şehirdir, tolga da bu şehirli ipek de ama ipek izmirde büyümüş öyle gittin bi kıza teklif ettin diye çok kavga çıktığını gördüm başıma da geldi, normal yani bunlar. )

huur mu kanka neden öyle dedin dedim. tolga ben biliyorum kardeşim o kız sana göre değil halini tavrını görmüyor musun sakın gönlünü kaptırma çok üzülürsün dedi. beyler o an çok üzüldüm lan. tamam ipek i tanıyalı 2 ay falan oluyordu o kadar tanıma fırsatım da olmadı çok yanaşmadım ama ne bileyim kötü oldum amk. çok güzel çok ciksi çok şeker ve çok çoktu. çoktu işte. nelerden hoşlanır ne yapmayı sever karakteri hakkında çok az şey biliyordum aşık da değildim sanki ama nedense kötü oldum yüzüm düştü. tolga sen zaten çok kapılmışsın dedi. yok kanka falan dedimse de bana yalan söyleme biliyorum dedi.

1-2 dakika sus pus oturduk. tolga aniden ciddileşti " bak sen benim yakın arkadaşım ne sana zarar veririm ne de sana zarar gelsin isterim. ama sözümü dinle bu kıza gönlünü bağlama üzülürsün." dedi. yok kanka ne bağlancam ya falan ergen triplerine girdim ama öyle değildi işte. neyse ben de "neden huur dediğini hala anlamadım" dedim. inanmıyor musun dedi tolga. yok kanka niye inanmayayım sen bana hiç yalan söylemedin ben de sana söylemedim ( ki zaten zütüm yemez ) ne alaka falan dedim. tolga "ver telefonunu" dedi.

ARKADAŞLAR HAZIR PARTLAR VAR iLK ENTRY i ŞUKULAYIP REZ ALIRSANIZ HIZLA DEVAM EDiCEM

napıcan falan diyemeden verdim telefonu. kendi telefonunu da çıkarttı telefonumda bişeyler yaptı ve "al" dedi. ne diye bi baktım ipek ve telefon numarası. telefonuma kaydetmiş. "bana inanmıyorsun kendin anlayıp göreceksin" dedi. ulan ben bacım ayağında bu kızla nasıl iletişim kurarım nasıl bağ yaparım derken, tolgaya bunu söylemeyi bırak düşünmezken bile tolga şak diye her azmanki tavrıyla ipek in telefonunu verdi. önce şaşırdım sonra "yok kanka sen öyle diyorsan öyledir" telefonu attım cebime. tolga bi sigara daha yaktı.

akşam eve gittim aynı gün o kadar çok duygu yaşadım ki asosyal biri için. o güne kadar hiçbir kıza açılmamıştım, hiçbir kızla aramda samimiyet geçmemişti, böyle sosyal ataklar benden beklenemyecek şeylerdi ama zaten bunu tolga yapıyordu. önce korkuttu sonra telefon numarasını verdi. ne yapmaya çalışıyordu anlamıyordum ama ölesiye korkuyordum tolgadan, kesin tuzak kuruyor diye. dediğim gibi bu muhafazakar ilde birinin akrabasına huur demesi, benim de öyle olduğunu düşünmemi istemesi gerçekten olağandışıydı. sonra bi an ipek in telefonunu silmemiş olduğumu fark ettim. çok kolay bi numaraydı 5004030 gibi basit ezberlenecek bi numaraydı. kendi kendime kesinlikle mesaj atmamalıyım bu numaraya dedim.

pazartesi gün okula gittiğimde tolga istiklal marşına geç kalmıştı. sabahları istiklal marşı okuyorduk sıraya dizilip. tolga hemen bizim sıra olduğumuz yerin yan tarafında müdür bunu çekmiş geç kaldın diye azarlııyordu. neyse marş okundu sınıfa geçtik tolga da geldi ders başladı bitti. tenefüste nasılsın naptın falan muhabbeti yaptık. tolga derste sürekli uyuyordu tenefüste uyanıyordu tuvalette sigara içiyordu ama tabi benim zütüm yemiyordu sigara koka koka derse girmeye. neyse ders bitti okul çıkışı gittik bi dönerciye yemek yedik. hesabı tolga ödedi, ödememe izin vermedi. yine bi parka gittik kola + parlement ve yine tolga ani çıkışını yaptı.

"ee mesaj attın mı" dedi tolga. yok kanka benim sana güvenim tam atmadım dedim. ver telefonunu dedi. hasgibtir dedim o anda aklımı gibeyim tuzaktı işte ipek in numarası hala duruyordu telefonumda anladığımda çok geç oldu telefonu verdim eline buldu numarayı. "iyi bu akşam at o zaman aklında bişey kalmasın " dedi. oha. ne yani tolga hakkaten onunla konuşmamı, huur olduğunu anlamamı mı istiyordu, bi an kendime çok fazla komplo teorisi kuruyorum dedim. tolga yine beni şaşırtmıştı. yok kanka benim sana inancım tam ayrıca ipekle alakam yok benim falan dedim geçiştirdim. konu değişti. babasıyla problemleri varmış, harçlık mevzusunu sıkıntı ediyormuş. canı sıkkındı biraz sigara bitti evlere dağıldık.