1. 26.
    0
    öl dese ölürüm.
    ···
  2. 27.
    0
    Türkiyenin en taşşaklı oyuncusu, rollerine titizlikle hazırlanan bi herif, polis filmindeki rolü için 3 ay geceli gündüzlü polislerle olay yerlerine gitti, hacivat ve karagöz neden öldürüldüde kullanılan dili kavramak için 5 ay türkmenistanda yaşadı.. Hollywood düzeyindeki tek oyuncu bence !!
    Haluk giber
    ···
  3. 28.
    0
    süper adam amk. aşkın nuryengi tadını biliyomuş amk.
    ···
  4. 29.
    0
    kusursuz bi adam
    ···
  5. 30.
    0
    @22 atma lan amcık. tamam adam iyi oyuncuda 5 ay türkmenistanda yaşamak ne amk.
    ···
  6. 31.
    0
    yeni sezonda ezelde gibişe başladı
    ···
  7. 32.
    0
    askini gibti. karizmasi tavan oldu
    ···
  8. 33.
    -2
    dedesi ve 2 arkadaşinin tecavuzune ugradi sonra baykuş yetişrme çiftliginde çalişdi orda olmadi civciv yetiştirdi sonra flim sektörüne girdi am züt meme adli filmde zütü canlandirdi bu onun ilk ve son filmiydi.
    ···
  9. 34.
    0
    polis sizi giber .
    ···
  10. 35.
    0
    dayının düşmanıymış
    ···
  11. 36.
    0
    tatlı hayat
    ···
  12. 37.
    0
    ezelde mi oynayacak bu bin
    ···
  13. 38.
    0
    tarihin en büyük tiyatrocusu

    baba büyüksün
    ···
  14. 39.
    0
    @32 evet ezelde oynayacak bin

    saygı değer bir oyuncudur..
    ···
  15. 40.
    0
    (bkz: herkese benden)
    ···
  16. 41.
    0
    cok iyi tiyatrocu
    ···
  17. 42.
    0
    Çocuk neden sakat abi?

    -doğuştan... Doğuştan denmez aslında. Hamileyken babasından ağır bi dayak yemiş.
    -babası nerde?
    --Sinop’ta
    --hapishanedeki? Geçen gün uğur ablayı hapishaneye giderken gördüm...
    --sevgilisi...
    --onun için mi bu şehirdesiniz? ha?
    --uzun hikâye karışık...
    Bu kaltakla aynı mahallede büyüdük. mevlanakapı’da. Babası zabıtaydı. Alkolik hasta bi adamdı rahmetli, erkenden de gitti zaten. Bu anasıyla yoksul, perişan... Bizim tuzumuz kuruydu, hacı babam yapmış bi şeyler. bi de zagor vardı. (burda müzik girer) bizim eski evin kiracısının oğlu. Babası filmciydi yeşil çamda. Cepçilik, arpacılık, her yol vardı itte. ama sevimli, yakışıklı oğlandı. Bizimkine aşık etmiş kendini. ben efendi oğlanım, okul mokul takılıyorum o zamanlar. öylece büyüdük gittik işte. ne tak varsa? Hep askerliği beklerdim. dört sene kaldı, üç sene kaldı... sonunda o da geldi gittik. bizde de herkes bunu bekliyormuş; gelir gelmez yapıştılar yakama. ev düzüldü, kız bulundu, çeyiz falan filan... nikahlandık. iki taksi bi dükkan verdi peder. Dükkânda koltuk moltuk satardım. bi gün bu huur çıkageldi. Hiç unutmam, görür görmez cız etti içim. Böyle basma bi etek dizine kadar, çorap yok, üstünde açık bi bluz, saçlar maçlar... Pırlanta anlayacağın. Şunun bunun fiyatını sordu, dalga geçti benimle. Kanıma girdi o gün. Tabii taktım ben bunu kafaya. Ertesi gün bi soruşturma... Dediklerine göre yemeyen kalmamış mahallede. Ama asıl zagor’a kegibmiş. zagor’da koftiden içerde o sıra. bi gün, süslenmiş püslenmiş; zırt geçti dükkanın önünden. Yazıldım peşine. Tuhafiyeciye gitti, pastaneden çıktı; minibüs otobüs, geldik sağmalcılara; benim içimde bi sıkıntı. işi anladım tabii: zagor’u ziyarete gidiyor. bi tuhaf oldum, bini de kıskandım. Uzatmayalım çaresiz evlendik ötekiyle. O ara zagor içerden çıktı. Sonra bi duyduk; kaçmış bunlar. Altı ay mı bi sene mi; kayıp. Hep rüyalarıma girerdi huur. O gün dükkâna gelişini hiç unutamadım. Benimkine bile dokunamaz oldum. Sonra bi daha duyduk ki iki kişiyi deşmiş zagor: biri polis, ikisinin de gırtlağını kesmiş. Karakolda beş gün beş gece işkence buna. Arkadaşlarının öcünü alıyorlar. Kaltağa da öyle... Önce öldü dediler zagor’a, sonra komalık. Ankara’da oluyor bunlar. Bizimki bi gün çıkageldi mahalleye. zagor içerde, en iyisinden müebbet. bi sabah dükkâna geldim, baktım bu oturuyor. Önce tanıyamadım. Anlayınca içim cız etti. Cız etti de ne? Tornaya değmiş gibi oldu. Çökmüş, zayıflamış, bembeyaz bi surat... Ama bu sefer başka güzel huur. Oranın şarkıları gibi. Kalktı böyle, dimdik konuşmaya başladı. Dedi para lazım, çok para. zagor’a avukat tutacakmış. ilerde öderim dedi. Esnafız ya bizde, “nasıl?” diye sormuş bulunduk. huurluk yaparım dedi, istersen metresin olurum. içime birşey oturdu ağlamaya başladım, ama ne ağlamak! işte o gün bu günden beri bu huuryla tam yirmi yıl geçti. Uzatmayalım, zagor’a müebbet verdiler. Ama rahat durmaz ki bin! Ha birini şişledi, ha firara teşebbüs; o şehir senin bu şehir benim, cezaevlerini gezip duruyor. huur da peşinden. Sonunda dayanamadım: ben de onun peşinden... Önce dükkân gitti, ardından taksiler. Karı terk etti, peder kapıları kapadı. Yunus gibi aşk uğruna düştük yollara. iş bilmem, zanaat yok. Bu durmuyor hiç. ilk yıllar ufak kahpeliklere başladı, sonra alıştı. Gözünü yumup yatıyor milletin altına. Gel dönelim diye çok yalvardım. Evlenelim, pederi kandırırım, zagor’a bakarız: yok. Kancık köpek gibi izini sürüyor itin. n’aptı buna anlamadım. Kaç defa dönüp gittim istanbul’a. yeminler ettim. Doktorlar, hocalar kar etmedi. Her seferinde yine peşinde buldum kendimi. bi keresinde döndüm, biriyle evlenmiş bu, hamile... Beni abisiyim diye yutturduk herife. Nedense rahatladım, ohh dedim, kurtuluyorum. Bu da akıllanmış görünüyor. Yüzü gözü düzelmiş, çocuk diyor başka bişe demiyor. Sinop’ta oluyor bunlar. Ben de döndüm istanbul’a. doğumuna yakın, zagor bi isyana karışıyor gene. Hemen paketleyip Diyarbakır cezaevine postalıyorlar. Çok geçmeden bizimki depreşiyor gene; o haliyle kalk git sen Diyarbakır’a, üç gün ortadan kaybol... Herif kafayı yiyor tabii. Dönünce bi dayak buna: eşek sudan gelinceye kadar. Kızın sakatlığı bu yüzden. Sonra çocuğu doğuruyor. Uzun zaman anlaşılmamış. Ortaya çıkınca bi gece esrarı çekip takıyor herife bıçağı. Çocuğu da alıp vın Diyarbakır’a, zagorun peşine. Allahtan herif delikanlı çıkıyor da şikâyet etmiyor. Ben o ara istanbul’da taksiden yolumu buluyorum. Epey bi zaman böyle geçti. Yine her gece rüyalarımda bu. zagorun Diyarbakır cezaevinde olduğunu duymuştum o sıra. bi gece bi büyükle eve geldim. Hepsini içtim. Zurnayım tabi. bi ara gözümü açıp baktım: karlı dağlar geçiyor. bi dada açtım, başımda bi çocuk, kalk ağabey, Diyarbakır’a geldik diyot. Baktım, sahiden Diyarbakır’dayım. bi soruşturma... Kale mahallesi vardır oranın, bi gecekonduda buldum, malımı bilmez miyim? Görünce hiç şaşırmadı. Hiç bişe demedik. O gece oturup düşündüm. Oğlum Bekir dedim kendi kendime, yolu yok çekeceksin. isyan etmenin faydası yok, kaderin böyle, yol belli, eğ başını, usul yürü şimdi.

    O gün bugün usul yürüyorum işte. hııh!

    alın teri değil copy paste
    Tümünü Göster
    ···
  18. 43.
    0
    oyuncu kelimesinin karşısına fotografı yapıştırılsa yeridir amk ccc haluk bilginer ccc
    ···
  19. 44.
    0
    "Eski tiyatrocular, ‘Tahta valizle Anadolu’yu turlarken parasızlıktan otelde rehin kaldık’ der ya, marifet diye mi anlatıyorsun bunu, salaksın, beş parasız tiyatro yapıyorum diye kahramanlık mı taslıyorsun? Yapmasaydın kardeşim, faydan dokunsun istiyorsan Güneydoğu’da öğretmenlik yap" demiş.

    adam haklı beyler !
    ···
  20. 45.
    0
    Haluk Bilginer: “Babam öldü ama hala sahneye çıkarım yavşaklığına asla inanmam. Önce insandır önemli olan, oyun değil. Ben babam ölürse sahneye filan çıkmam, k.çımı yesin herkes. Bu kadar içini yakan bir şey varken ‘Çok üzgünüz ama show must go on’ demek, bırakın bu işleri yani.

    adam kesinlikle haklı beyler.
    ···