1. 1.
    +3
    (bkz: acılara tutunmak)

    (bkz: ahmet kaya)

    Acı çekmek özgürlükse
    Özgürüz ikimizde
    O yuvasız çalı kuşu
    Bense kafeste kanarya

    O dolaşmış daldan dala
    Savurmuş yüreğini
    Ben bölmüşüm yüreğimi
    Başkaldıran dizelere

    Aramakmış oysa sevmek
    Özlemekmiş oysa sevmek
    Bulup bulup yitirmekmiş
    Düşsel bir oyuncağı

    Yalanmış hepsi yalan
    Yalanmış hepsi yalan
    Sevmek diye bir şey varmış
    Sevmek diye bir şey yokmuş

    Acı çektim günlerce
    Acı çektim susarak
    Şu kısacık konaklıkta
    Deprem kargaşasında

    Yaşadım bir kaç bin yıl
    Acılara tutunarak
    Acı çekmek özgürlükse
    Özgürüz ikimizde

    Acılardan arta kalan
    işte bu bakışlarmış
    Buğu diye gözlerimde
    Gün batımı bulutlarmış
    ···
  2. 2.
    +2
    ahmed arif nazım hikmet enver gökçe can yücel atilla ilhan ve aklıma gelmeyen şairler gibi önünde diz çökülüp elleri ayakları öpülmesi gereken şair.
    ···
  3. 3.
    +2
    "böyle neden susuyorum bilemezsiniz! deprem yaşıyorum bilemezsiniz!"
    ···
  4. 4.
    +2
    yusuf hayaloğlu-maraba nalan
    ···
  5. 5.
    +2
    kadınlar yürüyor dağlara doğru bilader.

    üç etekli, ak poşulu, türkü bakışlı.
    ···
  6. 6.
    +2
    bir haziranda ölmek zoru vardır ki hem şarkısıyla hem şiirin kendisiyle bir başyapıttır
    ···
  7. 7.
    +1
    çok güzel şiirlerin sahibidir.

    mükemmele yakındır eserleri.
    ···
  8. 8.
    +1
    üç haziran altmış üçüü
    ···
  9. 9.
    +1
    Öyle bir yerdeyim ki
    ne karanfil ne kurbağa
    Bir yanım mavi yosun
    Dalgalanır sularda
    ···
  10. 10.
    +1
    (bkz: drama köprüsü)

    (bkz: haramiler) (bkz: suavi)

    drama koprusu hasan dardir gecilmez
    soguktur sulari hasan bir tas icilmez
    at martinini debreli hasan daglar inlesin
    drama mahpusunda hasan karakedi dinlesin

    mezar taslarini hasan koyun mu sandin
    adam oldurmeyi hasan oyun mu sandin
    at martinini debreli hasan daglar inlesin
    drama mahpusunda hasan dostlar dinlesin

    drama koprusu hasan dardir daracik
    cok istemem yanko corbaci bin bes yuz liracik
    at martinini debreli hasan daglar inlesin
    drama mahpusunda hasan karakedi dinlesin

    drama koprusunu hasan gece mi gectin
    ecel serbetini hasan olmeden mi ictin
    at martinini debreli hasan daglar inlesin
    drama mahpusunda hasan dostlar dinlesin.
    ···
  11. 11.
    +1
    hasan hüseyin olarak tanınır genellikle.
    ···
  12. 12.
    0
    (bkz: grup yorum)
    haziranda ölmek zor

    ... orhan kemal'in güzel anısına...

    işten çıktım
    sokaktayım
    elim yüzüm üstümbaşım gazete

    sokakta tank paleti
    sokakta düdük sesi
    sokakta tomson
    sokağa çıkmak yasak

    sokaktayım
    gece leylâk
    ve tomurcuk kokuyor
    yaralı bir şahin olmuş yüreğim
    uy anam anam
    haziranda ölmek zor!

    havada tüy
    havada kuş
    havada kuş soluğu kokusu
    hava leylâk
    ve tomurcuk kokuyor
    ne anlar acılardan/güzel haziran
    ne anlar güzel bahar!
    kopuk bir kol sokakta
    çırpınıp durur

    çalışmışım onbeş saat
    tükenmişim onbeş saat
    acıkmışım yorulmuşum uykusamışım
    anama sövmüş patron
    ter döktüğüm gazetede
    sıkmışım dişlerimi
    ıslıkla söylemişim umutlarımı
    susarak söylemişim
    sıcak bir ev özlemişim
    sıcak bir yemek
    ve sıcacık bir yatakta
    unutturan öpücükler
    çıkmışım bir kavgadan
    vurmuşum sokaklara

    sokakta tank paleti
    sokakta düdük sesi
    sarı sarı yapraklarla birlikte sanki
    dallarda insan iskeletleri

    asacaklar aydemir'i
    asacaklar gürcan'ı
    belki başkalarını
    pis bir ota değmiş gibi sızlıyor genzim
    dökülüyor etlerim
    sarı yapraklar gibi

    asmak neyi kurtarır
    sarı sarı yaprakları kuru dallara?
    yolunmuş yaprakları
    kırılmış dallarıyla
    ne anlatır bir ağaç
    hani rüzgâr
    hani kuş
    hani nerde rüzgârlı kuş sesleri?

    asılmak sorun değil
    asılmamak da değil
    kimin kimi astığı
    kimin kimi neden niçin astığı
    budur işte asıl sorun!

    sevdim gelin morunu
    sevdim şiir morunu
    moru sevdim tomurcukta
    moru sevdim memede
    ve öptüğüm dudakta
    ama sevmedim, hayır
    iğrendim insanoğlunun
    yağlı ipte sallanan morluğundan!

    neden böyle acılıyım
    neden böyle ağrılı
    neden niçin bu sokaklar böyle boş
    niçin neden bu evler böyle dolu?
    sokaklarla solur evler
    sokaklarla atar nabzı
    kentlerin
    sokaksız kent
    kentsiz ülke
    kahkahanın yanıbaşı gözyaşı

    işten çıktım
    elim yüzüm üstümbaşım gazete
    karanlıkta akan bir su
    gibi vurdum kendimi caddelere
    hava leylâk
    ve tomurcuk kokusu
    havada köryoluna
    havada suçsuz günahsız
    gitme korkusu
    ah desem
    eriyecek demirleri bu korkuluğun
    oh desem
    tutuşacak soluğum

    asmak neyi kurtarır
    öldürmek neyi
    yaşatmaktır önemlisi
    güzel yaşatmak
    abeceden geçirmek kıracın çekirgesini
    ekmeksiz yuvasız hekimsiz bırakmamak

    ah yavrum
    ah güzelim
    canım benim / sevdiceğim
    bitanem
    kısa sürdü bu yolculuk
    n'eylersin ki sonu yok!
    gece leylâk
    ve tomurcuk kokuyor
    uy anam anam
    haziranda ölmek zor!

    nerdeyim ben
    nerdeyim ben
    nerdeyim?
    kimsiniz siz
    kimsiniz siz
    kimsiniz?
    ne söyler bu radyolar
    gazeteler ne yazar
    kim ölmüş uzaklarda
    göçen kim dünyamızdan?

    asmak neyi kurtarır
    öldürmek neyi?
    yolunmuş yaprakları
    ve kırılmış dallarıyla bir ağaç
    söyler hangi güzelliği?

    kökü burda
    yüreğimde
    yaprakları uzaklarda bir çınar
    ıslık çala çala göçtü bir çınar
    göçtü memet diye diye
    şafak vakti bir çınar
    silkeledi kuşlarını
    güneşlerini:
    «oğlum sana sesleniyorum işitiyor musun, memet,
    memet! »

    gece leylâk
    ve tomurcuk kokuyor
    üstümbaşım elim yüzüm gazete
    vurmuşum sokaklara
    vurmuşum karanlığa
    uy anam anam
    haziranda ölmek zor!

    bu acılar
    bu ağrılar
    bu yürek
    neyi kimden esirgiyor bu buz gibi sokaklar
    bu ağaçlar niçin böyle yapraksız
    bu geceler niçin böyle insansız
    bu insanlar niçin böyle yarınsız
    bu niçinler niçin böyle yanıtsız?

    kim bu korku
    kim bu umut
    ne adına
    kim için?

    «uyarına gelirse
    tepemde bir de çınar»
    demişti on yıl önce
    demek ki on yıl sonra
    demek ki sabah sabah
    demek ki «manda gönü»
    demek ki «şile bezi»
    demek ki «yeşil biber»
    bir de memet'in yüzü
    bir de güzel istanbul
    bir de «saman sarısı»
    bir de özlem kırmızısı
    demek ki göçtü usta
    kaldı yürek sızısı
    geride kalanlara

    nerdeyim ben
    nerdeyim?
    kimsiniz siz
    kimsiniz?

    yıllar var ki ter içinde
    taşıdım ben bu yükü
    bıraktım acının alkışlarına
    3 haziran '63'ü

    bir kırmızı gül dalı
    şimdi uzakta
    bir kırmızı gül dalı
    iğilmiş üzerine
    yatıyor oralarda
    bir eski gömütlükte
    yatıyor usta
    bir kırmızı gül dalı
    iğilmiş üzerine
    okşar yanan alnını
    bir kırmızı gül dalı
    nâzım ustanın

    gece leylâk
    ve tomurcuk kokuyor
    bir basın işçisiyim
    elim yüzüm üstümbaşım gazete
    geçsem de gölgesinden tankların tomsonların
    şuramda bir çalıkuşu ötüyor
    uy anam anam
    haziranda ölmek zor!

    hasan hüseyin korkmazgil
    Tümünü Göster
    ···
  13. 13.
    0
    bak şu bebelerin güzelliğine
    kaşı destan
    gözü destan
    elleri kan içinde

    kör olasın demiyorum
    kör olma da
    gör beni

    damda birlikte yatmışız
    öküzü hoşça tutmuşuz
    koyun değil şu dağlarda
    san kendimizi gütmüşüz
    hor baktık mı karıncaya
    kırdık mı kanadını serçenin
    vurduk mu karacanın yavrulusunu
    ya nasıl kıyarız insana

    sen olmasan öldürmek ne
    çürümek ne zindanlarda
    özlem ne ayrılık ne
    yokluk ne yoksulluk ne
    ilenmek ne dilenmek ne
    işsiz güçsüz dolanmak ne
    gün gün ile barışmalı
    kardeş kardeş duruşmalı
    koklaşmalı söyleşmeli
    korka korka yaşamak ne

    kahrolasın demiyorum
    kahrolma da
    gör beni

    kanadık toprak olduk
    çekildik bayrak olduk
    döküldük yaprak olduk
    geldik bugüne

    ekmeği bol eyledik
    acıyı bal eyledik
    sıratı yol eyledik
    geldik bugüne

    ekilir ekin geliriz
    ezilir un geliriz
    bir gider bin geliriz
    beni vurmak kurtuluş mu

    kör olsanı demiyorum
    kör olma da
    gör beni
    ···
  14. 14.
    0
    koçeroyu yazmış adam gibi adam ya... şu şiirin güzelliğine bak zor ve çetin bir ağıtı anlatıyor.
    ···
  15. 15.
    0
    @28 gibtirip gider misin?
    ···
  16. 16.
    0
    Taht

    Prangalar takmışım kalbime
    Kelepçeler ise gönlüme
    Ne seveni ararım ne seni
    Yalnızlığım tahta çıkmış neyleyim
    Bulutlar dostum olmuş
    Güneş düşman
    Geceler hüzünle geçer
    Ve yine sensiz
    Artık ne seni severim ne sevdaya kanarım
    Sanma ki ardından ağlarım
    Sahte gülümsemeler tahta çıkmış neylersin.

    Hasan Hüseyin KORKMAZGiL
    ···
  17. 17.
    0
    birilerinin dizeleri mükemmelse. bu insanınki onlar.
    ···
  18. 18.
    0
    seninle bu tatlılık ey büyük acı
    gök incir nasıl ballanırsa acılardan
    acı koruk nasıl bulursa balların en sarhoşunu
    o işte o!
    gel benim darmadağın direncim
    gücüm
    emeğim
    çilem gel
    gel benim büyük acım
    gel ve bitir şu işi!
    kalaylardan mı gelirsin bolivya'lardan
    rio'nun favelalarından mı
    ispanya'dan mı viyetnam'dan mı
    zonguldak kömürlerinden mi gelirsin
    çukurova'lardan mı
    yellerle mi gelirsin ateşlerle mi
    uçarak mı koşarak mı yırtınarak mı
    gel işte gel gayrı
    gel
    gel
    gel de bitir şu işi

    elbet bir bildiği var bu çocukların
    kolay değil öyle genç ölmek
    yeşil bir yaprak gibi yüreği
    koparıp ateşe atmak
    pek öyle kolay değil
    hem öyle bir ağaç ki şu yaşamak denilen şey
    her bahar yeniden yeniden tomurcuklanır da
    yalnız bir bahar çiçeklenir
    a benim gülüm!

    elbet bir bildiği var şu benim bilenmiş bıçak gibi yüzümün
    yaşamak
    bir köpek gibi tekmelenerek
    yaşamak
    öpülüp okşanıp kaldırılarak

    ne donkarlosun domuz ahırı
    ne senatör makdoların oda ışığı
    ne de hacıfışfışın kurban etidir
    demokrasi
    demokrasi denilen o haspanın-a benim gülüm
    lordlar kamarasına açılmaz kapısı
    beşikteki bebeler bile biliyor bunu artık
    biliyor ve unutmuyorlar
    insan kanıyla işlediğini
    o teksas tipi demokrasinin

    elbet bir bildiği var şu benim bilenmiş bıçak gibi yüzümün
    elbet kolay değil öyle genç ölmek

    kore bir kan lekesidir
    akşamlarımızda sızlayan
    bir kopuk koldur hiroşima
    uçaklar geçtikçe çırpınan
    orda
    uzakdoğu'da
    gencecik yürekler gibi seğrişir her bahar
    barış güvercinleri hiroşima çocuklarının
    burda
    benim ülkemde
    titreşip durur yeni barış güvercinleri

    insan karıştırıyor bazan
    ölmek mi yaşamak
    yoksa yaşamak mı ölmek
    ···
  19. 19.
    0
    yaprak döker bir yanım

    bir yanım bahar bahçe
    ···
  20. 20.
    0


    Hasan Hüseyin KORKMAZGIL




    ···