/i/Dertleşme

Derdini anlatmayan derman bulamaz..
  1. 1.
    +23 -3
    Yazı uzun olacak beyler isteyen okur istemeyen küfrü basıp gider.

    Ne zaman bir kız beğensem ki böyle sessiz, güçlü, kendi halinde olan hani böyle güzel ama güzelliğinin farkında olmayan, etrafa show yapmayı amaç edinmeyen kimsenin yavşamaya cüret edemediği kızları, lan acaba o mu evleneceğim kişi diye hayal kurarım üniversite de mesela 2 defa başıma geldi.

    zaten hayat tarafından falsolu benim gibilerin cesaretini toplaması uzun sürer kıza yanaşmaya giderken birden ne görelim hanım kızımız biriyle görüşmeye başlamış bile, bilen bilir bu tarz kızlar zaten bir kaç yıl sonra evlenir o kişiyle yani büyük çoğunluğu öyle.

    olsun lan hem zaten fazla param da yok neyime ki benim daha kendime yemek parası zor çıkartırken bir de onun masrafı çekilmezdi. e bir de bunun haftasonu gezmesi, sineması, cafelerde buluşması vardı, vardı ama ben de para yoktu. iyiki de olmadı !

    sonra tersini düşünüyorum, ya ben bir aptallık edip kızla çıkmaya başlasam ne olacaktı ?

    işler ciddiye binip nişan, düğün aşamasına geldiğin de o heyecan o telaştan öte düşüneceklerim vardı. işim olmadığı halde anne ve babaya güvenerek ev, araba alıp, her türlü nişan, düğün, kına, sünnet gecelerimize renk katan otellere nasıl para dökecektim, annem, babam zar zor okuttular, çok şükür durumumuz çok kötü değil, orta halli bir mahallede eski bir binada oturuyoruz, bir de 2004 model araba, boyası çıkmış filan. 11 sene olmuş vay be çoğu inciciden daha yaşlı.

    iş güç yok üniversite bitti, vatan borcu ödendi, ama ülkenin durumu belli, yüksek mevkilerde ya da yerel mevkilerde amcamız olmadığı için hemen öyle kolay bulunmuyor, ama iyiki de yok bu zamana kadar olmadı bundan sonra da olmasın, biz kendimize yeteriz. kimi kandırıyorsak neyse.

    ne kadar güzel bir çalışma, frankfurt sokaklarında duvarlara işlenmiş resimler tabiki de zaman geçsin diye bakındığım instagram fotoğraflarına olan sesli yorumlarım, bakıyorum bir kız paylaşmış, ben öyle sosyal medya da karı kız düşsün şeylerini de sevmiyorum itici geliyor bana, zaten pek takılmam neyse, bakıyorum kıza lan olm çok tatlı ama hani farkında olmayanlardan öyle fazla takipçisi filan da yok yani bir de türk yabancı dil sorunu yok, attention whore la alakası yok tam benlik diye düşünürken, yediğim tokatla gözlerimi kırpıştırmam bir oldu.

    lan salak, daha çarşıya gidecek otobüs parasını bile zar zor denkleştirirken almanya nerden çıkmıştı.

    gözünü para bürümeyen bir kız illaki beni bulacaktır, hani sen ya da ben değil "biz" diyen, beraber bu hayatı inşa ederiz diyen mutlaka vardır fazla uzağa gitmiş olamaz eminim ama henüz zamanı gelmedi. ne zaman gelecekti ?

    şimdi nefretle açıyorum facebook'u gün geçmiyor ki biri daha nişanlanmasın ya da düğün fotoğrafı atmasın, artık youtube'dan farkı yoktu bir arkadaş düğün pastası keserken, başka biri evde nişanda çılgınca oynarken, biri baklava yerken videolar atıp yüzlerce yorum beğeni alıp mutluluklarını paylaşırken benden de mutlu olmamı istiyorlar dı.

    onlardan nefret etmiyorum mutlu olmak istiyorum onların adına ama kendi hayatıma bakınca tebessüm edecek bir neden bulamıyorum.

    inanın her gün oradan oraya özgeçmiş bırakıyorum sonra haber bekleme moduna geçiyorum ama beklemekle kalıyorum.

    hayallerim vardı lan oysa ki hep senarist, bir oyuncu olmak istemiştim tee liseden beri geliştirdiğim bir dizi senaryosu bile vardı, hatta yapım şirketlerine e-mail tacizlerine rağmen dönen olmamıştı.

    tabi ya, tanıdık yoktu ki piyasada, ben de birinin yeğeni olsaydım, ünlü birinin çocuğu olsaydım bambaşka hayatım olacaktı. amerika'da okumuş ama daha ne okuduğunu bilmeyen istanbul'a dönüp süslü mekanlardan üçerli beşli gruplar halinde arka kapıdan ayrılacaktım, taksiye kendimi zor atarken tüm gece boyunca sarmaş dolaş olduğum bayanları tekmeleyip kameralara yarım ağızla çeğmeamuahoim diyecektim. çok mu bir şey istemiştim.

    belki sevgilime 100 tane tır alıp, seç aşkım diyecektim, ne bilim adı duyulmamış, haritada arasak bulamayacağımız tropikal adalarda birisiyle balayı yapıp döndükten sonra tekmeyi basacaktım.

    ya da ünlü iş addıbının yatıyla çapkınlık turuna çıkıp, geceyi kıbrıs'ta bir kumarhanede geçirecektim. şanslı rakamım yoktur, şansım hiç olmadı ki numarası olsun amk.

    ama ondan da soğuttu, evet bir kişi neyden soğutmuştu hah, radyo ve televizyon dan, mahallenin kokoreççisi ünal abi, adamın radyo ve televizyon mezunu olduğunu ancak 6 yıl sonra öğrenmiştim, tipe bakınca herhangi bir kasaptan farkı olmadığı için sormak hiç aklıma gelmemişti.

    ne vardı ben de şu acun'un kanalında program yapsam saçma sapan geyiklerle 75 milyonu ekrana kitlesem, yeri gelecek size hakeret edecem ona göre alınmak yok baştan söyleyim.

    etrafa neşe saçıyorum beni bir görseniz, dersiniz ki puşt herhalde dünyada son günü bize takıp gidiyor. mahallede, evde, okulda, iş yerinde bi dakka benim işim yok sil onu. her zaman pozitif olup, morali bozuk olana takma boşver daha iyisini hak ediyorsun diye moral verdik.

    ama moral verenimiz hiç olmadı, çaktığımın hayatında biri de çıkıp ya senin bir derdin var mı, gel biraz konuşalım derdin varsa açıl bana demez mi ? demedi bir allah'ın kulu yardıma koşmadı lan, bu hayatta anne, baba gerisi yalan onu öğrendim.

    bu saatten sonra hiç bir beklentim de yok.
    Tümünü Göster
    ···