/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 1.
    +39 -10
    Sabah uyandım ama her yer tozdu. Hiç bir şey gözükmüyordu. Eşime seslendim ama cevap alamadım. Yatakta değildi. Mutfağa gittim. Gördüğüm manzara ile yıkıldım. Daha sekiz aylık bebeğim orada yatıyordu. Ölmüştü. Eşimi ise bulamadım. O anda ne yapacağımı bilemedim. Bebeğimi kucağıma aldım ve evden çıktım. Evde hiç bir şey yoktu ve bu yüzden yanıma hiç bir şey alamadım. Hiç kimse yoktu. Etraf ceset kokuyordu. Ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. Binadan çıktığımda yıkılmış binalar ve yıkılmak üzere olan binalar vardı. Bebeğimi gömdüm ve ağlayarak oradan uzaklaştım. Sema neredeydi? Burada ne olmuştu? Aklımda çok fazla soru vardı.
    Bir market buldum ve içeri girdim. Her şeyi almışlardı. Kapıya yöneldiğim sırada kapıdan biri girdi. Gaz maskesi takmıştı. Bana "iyi misin?" dedi. Kafamı salladım. Beni aldı ve askeri araca bindirdi. "Burada be oluyor?" dediğim zaman bana "Bu bir savaş. Karanlık ve aydınlık arasındaki büyük bir savaş." dedi. Ben hiç bir şey anlamadım. Sonra "Gece saatlerinde şehire düşen bir uçak ile başladı her şey. Kimse bu uçağın nereden geldiğini anlamadı. Ardından ülkeye bir saldırı başladığı haberi geldi. Havadan gelen paraşütlü askerler. Şehire atılan gaz bombaları. Yıkılan binalar. Yaşadığın için şanslısın." dedi. Ben "Peki ya eşim?" dedim. "Yaşıyor mudur?" diye sordum. Bana döndü ve "Bilemem" dedi. Önüne döndüğü anda kafasından bir kurşun yedi.
    isterseniz devam ederim.
    ···
  2. 2.
    +16 -1
    Kafası direksiyona düştü ve araç sağa doğru dönerek bariyerlere çarptı. Takla atıyorduk. Hatırladığım kadarıyla aracın dibine iki adam geldi. Farklı bir dil konuşuyorlardı. Araçtan çıkmaya çalıştım. Kafama bir tekme yedim ve yere düştüm. Uyandığımda bir direğe bağlıydım. Adamlardan biri bağırıyor ve bana vurmaya hazırlanıyordu. Bir anda 3. bir ses duydum. Aracın kapısı açıldı ve uzun boylu sarışın mavi gözlü bir hatun araçtan indi. Bana yaklaştı ve "Burda ne işin var? Seni öldürecekler." dedi. "Sen dilimizi nereden biliyorsun?" dediğimde bana "Annem Türk'tü." dedi. "Bırakın beni lütfen." dedim. Bana "Sakin ol." dedi. Diğer iki herife bir şeyler söyleyip ellerimi çözdü. Onu takip etmemi istedi.
    Onu takip ederken Sema'nın cesedini gördüm. Yere yıkıldım. Yakınım olduğunu anladı ve bana "Başın sağolsun." dedi. Cevap vermedim. "Adım Aslı." dedi. Döndüm ve "Ben de Eren." dedim. Bana baktı ve güldü. Bense hiçbir şey yapmadım. Onu takip ettim. "Artık kaçabiliriz." dedi. Amacı başından beri kaçmakmış. Bunu duyunca sevindim. Koşmaya başladık. Biz geri gelmeyince o iki gerizekalı bizim kaçtığımızı anladı. Bize yetişmeye çalıştılar ama biz gözden kaybolduk.
    Gece olmuştu. Hava soğuktu. Çantasından silah çıkardı ve bana verdi. Cephanemiz azdı. Dikkatli kullanmam için beni uyardı. "Silah kullanabiliyor musun?" dedi. Ben de "Küçükken babam öğretmişti." dedim. "Güzel o zaman." dedi ve yattı.
    Saate bakamıyordum ama etraf çok karanlıktı. Düşünüyordum. Sema gitti diyordum kendime. Aslında çok kavga ediyorduk. Anlaşamıyorduk. Ölmesi çok büyük bir problem değildi. Hem savaştaydık. Yas tutmak yerine hayatımı kurtarmalıydım.
    Edit: Beyler okuyacaksanız şukulayın veya söyleyin ona göre yazalım.
    ···
  3. 3.
    +13 -1
    Sabah olmuştu ve Aslı çoktan uyanmıştı. Bense ayı gibi uyumuştum. Aslı'nın bana bakıp gülmesi hoşuma gidiyordu. Çok tatlı bir kızdı. Ona çok çabuk ısınmıştım. Bana "Kalk hadi uykucu gitmemiz gerek." dedi. Kalktım ve onu takip etmeye başladım. Uzun bir yola çıkmıştık. ilerliyorduk. Yolun ortasında bırakılmış araçlar ve araçların içindeki cesetler. Etraf iğrenç kokuyordu. Aslı'ya baktım ve "Miden bulanmaz umarım." dedim. Bana baktı ve gülerek "Ben de aynısını sana demeyi düşünüyordum." dedi. Birbirimize bakıp gülümsedik. Hızlıca ilerlemeye başladık. Çalışan bir araba arıyorduk. Bulamayacağımız biliyorduk ama arıyorduk. ileride bir askeri araç gördüm ve Aslı'ya seslenerek koşmaya başladım. Yakıtı vardı ve çalışıyordu. Hemen çalıştırıp yolun kenarından hızlıca ilerledik. Bir kamp yeri bulmak amacımızdı. Yüksek bir yerlere çıkmak daha iyi olur dedik ve dağa giden yola yöneldik.
    Yaklaşık bir buçuk saat sonra bir kamp bulduk. insanlarla konuştuk. Bizi aralarına kabul ettiler. Aslı ile birbirimize sarıldık ve eşyalarımızı kendi bölgemize bıraktık. Kampta gözüme kestirmediğim bir adam vardı. Sürekli Aslı'ya bakıyordu ve sırıtıyordu. Bu durum beni rahatsız etmişti.
    Herkesle teker teker tanıştık. Kendime en yakın hissettiğim iki kişi vardı. Birisi Buğra, diğeri ise Kaan'dı. Gayet iyi anlaşmıştık. Ağır işleri birlikte yapıyorduk. Tabi bu daha ilk gündü. Her şey değişebilirdi. Bir kaç iş yaptık ve ardından oturduk. Aslı yanıma geldi ve oturdu. Kaan ve Buğra ile tanıştı. Dört kişi çok güzel bir ekip olmuştuk. Gece Aslı ile aynı çadırda yatıyorduk. Aslı rahatsız olmasın diye dışarı çıkacaktım çünkü çadır küçüktü. Bana "Kal." dedi. Ben de yanına yattım. Beni öptü. Ben de karşılık verdim ama daha ileriye gitmedim.
    ···
  4. 4.
    +7
    Sabah olmuştu. Beni "Günaydın birtanem." diyerek uyandırmıştı Aslı. Ben de ona aynı şekilde cevap vermiştim. El ele çadırdan çıktık ve tüm kamp birlikte kahvaltı yaptık.
    Kaan ve Buğra ile gidip odun toplayacaktık. Aslı bana döndü ve "Dikkat et." dedi. Ben de "Sen beni dert etme ve dikkatli ol." dedim. Dudağıma bir buse kondurdu ve gülerek diğer kızların yanına gitti. Kaan ve Buğra ile ormana girdik. Silahım yanımdaydı. Bir şey olursa diye yanımda tutuyordum. Buğra odunları aldı. Ben ve Kaan ise bulduğumuz hayvanları yakalamaya çalışıyorduk. Sonuçta erzağımız kısıtlıydı. Bir kaç sincap yakaladıktan sonra geri dönmek için hazırlandık. Buğra "Eren arkana bak!" diye bağırdı. Döndüğümde bir geyik bana boynuzları ile vurdu. Uçtuğumu hatırlıyorum. Kendime geldiğimde Kaan ve Buğra beni taşıyordu. "Beni bırakın kendim yürüyebilirim." dedim ve topallayarak yürümeye başladım.
    Kampa vardığımızda Aslı'yı ve şüphelendiğim bini göremedim. Hemen bizim çadırımıza yöneldim. Aslı "Bırak beni!" diye bağırıyordu. Çadıra girdim ve amcık herif Aslı'yı öpmeye çalışıyordu. Silahımı aldım ve kabzasını ensesine vurdum. Yere yığıldı. Aslı bana sarıldı. Ağlıyordu.
    ···
  5. 5.
    +1
    20 dk ye geliyorum
    ···
  6. 6.
    +2
    Trenddeyiz vay be
    ···
  7. 7.
    +13
    Topallayarak o huur çocuğunu sürükledim ve ağaca bağladım. Herkes gelip bana ne oluyor diyordu. Olayı anlattım ve sustular. Aslı ağlıyordu. Kızlar ise ona moral vermeye çalışıyordu. Sinirlerim bozulmuştu. Göğsüm ağrıyor ve sızlıyordu. Sinirle birlikte daha da sertleşiyordu. bin kurusu uyandı. Anında ağzına yumruğu geçirdim. Dudağı patlamıştı. Vurdum vurdum ve yere düştüm. Göpsümün acısına dayanamıyordum. Kaan ve Buğra beni hemen doktorun çadırına taşıdı. Doktor göğsüme bakıyordu. Bense kalkmak istiyordum. Küfürler saydırıyordum. Doktor kaburgamın kırılmış olma ihtimalinin çok yüksek olduğunu söyledi. "Çok hareket etme." dedi ama ben ayağa kalktım ve o bin kurusuna iki defa daha vurdum. Suratı kan içindeydi. Ona ne yapmamız gerektiğini düşünüyorduk. Aslı yanımdaydı ve elimi hiç bırakmıyordu. Bırakmasını da istemiyorumdum zaten.
    Buğra onu orada öyle tutabiliriz dedi ama ben istemedim. Onu öldürmek istiyordum. Yaklaşık 50 metre ileride bir uçurum vardı. Oradan aşağıya atmak istiyordum. Bunu da söyledim. Hayır dediler ama ben çoktan onu çözmüştüm. Sürüklüyordum. Bir anda bir yanma hissettim ve yere düştüm. Ayağa kalkamadım. Uçurumun dibindeydim. Onu tam uca sürüklemiştim. itmeliydim ama kolumu kaldırmak çok acı veriyordu. Yapmalıydım. Acı içinde onu ittim. Sonra ne oldu bilmiyorum.
    ···
  8. 8.
    +7
    Gözlerimi araladığımda Aslı yanımdaydı ve "Ne olur uyan." diyerek ağlıyordu. Bu güzel kızla tanışalı bir kaç gün oluyordu ama birbirimize çok değer veriyorduk. Aklıma bu gelmişti. "Ağlama birtanem." dedim. Bana baktı ve tekrar ağladı ama bunlar mutluluk göz yaşlarıydı. "Ne oldu?" diye sordum ve bana "Sen o namussuzu ittikten sonra bayıldın ve uyanmadın. iki gündür uyuyordun. Doktor göğsünü sardı. Darbe alırsan darbe etkisi azalsın diye." dedi. Elimi kaldırdım ve yanağına koydum. "Seni seviyorum." dedim. Bana doğru eğildi ve "Ben de seni." dedi. Beni öptü.
    Ayağa kalktım. Çadırdan çıktım. Kaan ve Buğra beni görünce hemen ayağa kalkıp nasıl olduğumu sordular. Ben de olumlu cevap verdim. Oturduk. "Hayatta kalmak için askerlerden kaçıyorduk az kalsın bir geyik tarafından öldürülüyorduk." dedim. Hepimiz sırıttık. Kaan "Adamdan geriye sadece kolu kaldı." dedi. "Keşke o da kalmasaydı." dedim. Bana baktı ve güldü.
    Aslı ise başını omzuma dayamış ateşe bakıyordu. Düşünüyordu. Ne düşündüğünü bilmiyordum ama çok tatlı duruyordu. Ateşin etrafa yaydığı ışık suratını çok daha tatlı hale getiriyordu.
    Ateşi söndürmüştük. Herkes çadırına dağılıyordu. Uçurumun diğer tarafından bağırma sesleri ve silah sesleri geliyordu. Sesler arasından ikisi çok tanıdıktı. Elime dürbünü aldım ve etrafı gözetledim. Bir kadın o k açtığımız iki bin tarafından kovalanıyordu. Hiç bir şey yapamıyorduk. Sadece izledik. Hepimiz üzülmüştük. Hayatımızı riske atamazdık. Aslı'nın hayatını riske atamazdım.
    Edit: Kendinizi belli edin ve lütfen ilk entryi şukulayın. Boşa yazmadığımı bileyim.
    ···
  9. 9.
    +7
    O gece herkes vicdan azabı çekerek yattı. Onu kurtarmak istemiştik. Ama yapamamıştık. Aslı ile bu konuyu konuşmuştuk. Yakında buradan gitmek zorunda kalabilirdik.
    Sabah toplandık ve ne kadar daha burada kalacağımızı tartıştık. Ben, Aslı, Kaan ve Buğra yarın sabah yola çıkmaya karar verdik. Diğerleri ise gelmek istemedi.
    Eşyaları hazırladık. Arka taraftaki gölden su aldık ve biraz suda yüzdük. Göğsüm git gide iyileşiyordu. Bazen ağrısada sıkıntı yoktu.
    O gece Aslı ile birlikte olduk. Bunu istiyordum. Ama cesaret edemiyordum. ilk hamleyi o yaptı. Ben de karşılık verdim. O yüzden sıkıntımız yoktu. Ee tabi cünüp olmuşuz. indik göle bir gusül aldık. Cünüp cünüp yola çıkılmaz.
    Sabah çok güzel uyandık. Gülüyorduk. Eşyaları alıp ayrılmaya hazırlandık. O sıra da doktor geldi. "Ben de sizinle gelmek istiyorum." dedi. Biz de "Gelebilirsin." dedik.
    Dağdan indik ve araçlara bindik. iki araçtık. Yola koyulduk. ilerlediğimiz sırada kamptan silah sesleri geldi. Geri dönmedik. Çok geçti. Yetişemezdik.
    ···
  10. 10.
    +10
    Beyler bir part daha atacağım işim var 12 gibi sızmazsam devam ederim
    ···
  11. 11.
    +9
    Sessiz bir şekilde duruyorduk. Yol kenarında durmuş. Etraftaki evlerin içlerini arıyorduk. işe yarar bir malzeme var mı? Yaşayan biri? Bu şekilde ilerliyorduk. Silahımız ve cephanemiz vardı. Erzağımız azalıyordu.
    Yola devam etmeye karar verdik çünkü evlerde hiç bir şey yoktu. Yoldayken Aslı ve ben askeri araçta, Kaan ve Buğra ise karavanda duruyordu. Yolumuza hızlı bir şekilde devam ettik.
    Hepimiz bir yerlerde bir sığınak olduğuna inanıyorduk. Radyo sinyalı alamıyorduk ama umudumuzu yitirmemiştik.
    Uzun bir yolculuktan sonra Samsun'daydık. Şehir tabelasına büyük harflerle "DiKKAT EDiN. ÖLEBiLiRSiNiZ." yazmışlardı.
    Önümüze çıkan ilk eve girmiştik. Geceyi burada geçirecektik.
    ···
  12. 12.
    +3
    Gece uyuyamadık çünkü şehirden çok fazla silah sesi geliyordu. Çatışmalar çok yoğundu. Şehirin içine doğru ilerleme kararı aldık. Belki askerlerle karşılaşır ve sığınağa gideriz ümidiyle.
    ilkadım'a gelmiştik. Sesler çok fazlaydı. Tetikte bir şekilde ilerliyorduk. Uzun bir yola çıktık ve barikatlarlarla karşılaştık. Bir anda etrafımızı sardılar. Onlara "Sakin olun." dedim. Arkadan yüzünde sargılar olan bir adam çıktı ve boğuk bir sesle "Demek sizde Türk'sünüz." dedi. Arabaları bir sitenin otoparkına park ettik. Ve bizi bir binaya çıkardı. Evlerden birine geçtik. Türkleri bulduğumuz için seviniyorduk.
    O gün sadece evde oturduk. Sonraki gün gittim ve bizi içeri alan adam ile konuştum. Adı Caner'di. Yüzü yakınında duran araç patladığı için böyle olmuştu. Burası çok güvenliydi. Gelen düşman askerleri bizi fark etmiyordu bile. Otopark kapalı tutuluyordu. Bu sayede araçlar gözükmüyordu.
    Balkona çıktım. Etrafa bakıyordum her yerden dumanlar çıkıyordu. Tam o sırada bir helikopter geçiyordu. Bir asker bana baktı ve elindeki silahı bana doğru çevirdi.
    ···
  13. 13.
    +3
    Beyler sızmışım kusura bakmayın gece yazamadım. Gün içerisinde ara sıra part atarım. 19 da başlarız bir sıkıntı olmazsa.
    ···
  14. 14.
    +5
    Hemen içeri girdim. Helikopter binaya yaklaşmıştı. Aslı'ya eğilmesini söyleyip koltuğu yan çevirdim. Ne kadar etkili olur hiç bir fikrim yoktu. Dışarı çıkıp Caner'e haber verdim. Ardından elime silah alıp bir balkona çıktım.
    Helikopterden bir ses geldi. "Sakin olun. Biz sizin tarafınızdanız." diyordu. iniş yapmalarına izin verdik. Ama hala tetikdeydik. Helikopter iniş yaptı. Üç kişi helikopterden çıktı. Aralarında en yapılı olanı konuşmaya başladı. "Bir sığınak vardı. Oradaydık. Her şey güzeldi. insanlar güvendeydi. Bir anda düşman bize saldırdı. Her yer yıkıldı. Yaşayan olup olmadığını bilmiyoruz. Biz de son anda kaçabildik. Bizi fark etmediler. insanları infaz etmek ile meşguldüler." dedi. Ona baktım ve "içeri gelin." dedim. Caner hiç bir şey söylemedi.
    Onları bir daireye yerleştirdik. Yiyecek verdik. Bizimle kalıp yardım etmek istediler. Ben kabul ettim ama Caner şüpheliydi. O gece her şey güzeldi. Hiç bir sıkıntı çıkmadı.
    Sabah uyandığımda herkes uyuyordu. Aslı yine çok tatlıydı. Dışarı çıkıp hava aldım. Binaya dönerken bariyerin arkasında bir silah sesi duydum. O yapılı askerin sesiydi.
    ···
  15. 15.
    +3
    Hemen o tarafa koştum. Kapıyı açıp içeri giren kişi Kaan'dı. Asker ise ölmüştü. Kaan beni görünce korktu. Ona ne yaptığını sordum. Bana "Bu askerler bize zaman kaybı. Erzağımızı bu adamlara veremeyiz." dedi. Şok olmuştum. Kaan'a döndüm ve "Onlar da bizden. Türkler. Deneyimli askerler bizim işimize yarar." dedim. Bana silahı doğrulttu. "Hayır Eren. Bu yanlış. Onlar gereksiz. Bize zaman kaybı. Beni gördün. Bir tehditsin." dedi. Bir silah sesi duydum. Kaan yerdeydi. Kafasından kurşun yemişti. Kafamı sağa çevirdim ve Buğra oradaydı. Dizlerinin üstüne çöktü. Ona koştum. "Kaan'dan bunu beklemezdim." dedi. "Ben de." diyerek onu kaldırdım. ikimiz de şok olmuştuk.
    Kaan ve askerin cesedini taşıdık. Gömecektik. Diğer iki asker yıkılmıştı. Biz de yıkılmıştık. Kaan bunu yapmazdı, yapamazdı. Onları gömdük ve kahvaltı yaptık. Caner'den özür diledim. Sebebini sorunca ona o askeri onun öldürdüğünü düşündüğümü söyledim. Bana baktı ve "Senin yerinde olsam ben de öyle düşünürdüm." dedi. Birbirimize baktık ve güldük.
    Düşündüğüm tek bir şey vardı. Birileri silah sesini duyup buraya gelir mi? Bunu öğrenmenin tek yolu beklemekti.
    ···
  16. 16.
    +2
    O gece tetikte bekledik. O silah sesini duymuş olanlar saldırır diye. Kimse saldırmadı. Güneş doğuyordu. Artık yorulmuştum. Bütün gece nöbet tutmuştum. Tam arkamı döndüğümde biri bana seslendi. Çok kalın bir sesti. Arkamı döndüm. Kısa boylu, kel bir adam vardı. Kapıyı açtım. içeri girdi. Bana teşekkür etti ve ardından "Ben Kazım." dedi. Ben de "Eren." dedim.
    Caner'in yanına gittik. Adamı görünce bir anda çok sevindi. Ona sarıldı. Adam onun kim olduğunu anlamadı. Caner "Benim Caner." dedi. Kazım "Yaşıyorsun." dedi ve ağlamaya başladı. "Kazım benim kardeşim olur." dedi Caner. Ben de bunu duyunca çok sevindim. Kardeşler birbirine kavuşmuştu. Kazım "Yüzüne ne oldu." dediğinde Caner olayı ona anlattı. Kazım mutluyu ama Caner'e olanlar onu üzmüştü.
    Ben Aslı'nın yanına giderken Buğra'yı gördüm. Dalgındı. Kaan'ı düşünüyordu. Onu öldürdüğü için pişman değildi ama kardeşi gibi sevdiği adamı öldürmek ona çok ağır gelmişti. Ona moral vermek için yanına gittiğim anda bana yalnız kalmak istediğini söyledi. Ben de Caner'in yanına Buğra'nın durumunu konuşmak için geri döndüm.
    içeri girdiğimde Caner sargıyı çıkarmıştı. Suratı çok kötü gözüküyordu. Suratında deri yoktu. Sadece et ve kaslar. Gözlerinin etrafı simsiyah olmuştu ve göz kapakları yanmıştı. Bana döndü "Çok korkunç değil mi?" dedi. Ben de ona "Korkunç." dedi. Bana baktı. "Belki de bu sargıları hiç çıkarmamalıyım." dedi. Ona "Bu sargılarla ölene kadar duramazsın. Bir gün çıkarman gerekecek."dedim."O güne kadar sargılarla olacağım ama." dedi. Hiç bir şey demeden çıktım.
    Çok yorgundum. Aslı'nın yanına gittim ve "Seni seviyorum." dedim. Sonra da yattım.
    ···
  17. 17.
    +2
    Caner beni uyandırdı. "Kalk! Etrafımızı sardılar." dedi. Hemen kalktım ve silahımı aldım. Dışarıya baktığımda kalabalık bşr grup bize silah tutuyordu. Herkese "Savunma yapmalıyız. Burayı vermeyeceğiz." dedim. Herkes silahlarını aldı. Onlara seslendim. Bizden ne istiyorunuz. Türkçe bildiklerini düşünmüyordum ama Türkçe cevap aldı."Silahlarınızı ve erzağınızı bize verin." diyordu kalın bir ses. Ben "Hayır, burası bizim. Erzaklar ve silahlarda bizim. Sizler de Türk'sünüz neden bize saldırıyorsunuz?" dedim. Aynı ses "Çünkü biz en üstün olmaya çalışıyoruz." dedi. Ben de "O zaman savaşırız." dedim. Herkese yerini almasını söyledim. ilk ateşi biz açtık. Yaklaşık otuz kişiydiler. Bizse on kişi. Üç kişi öldürmüştük. Savaşıyorduk. Ben kapının dibindeki siperden ateş ediyordum. Bir anda dibime bir el bombası düştü. Hemen dışarı atladım.
    Çok iyi savunuyorduk. Siper yıkılımıştı. içeri girerlerse açık hedef olurdum. Bunu düşünürken bir anda araç kapıyı yıktı. Artık açık hedeftim.
    ···
  18. 18.
    +1
    Ne yapmam, nereye saklanmam gerektiğini düşünürken araçtaki adam beni fark etti. Hızlı bir şekilde araçtan inen adamı vurdum. Aracı kendime barikat olarak kullanacaktım. Hemen araca koştum.
    Aslı balkondan düşmanları keskin nişancı tüfeği ile vuruyordu. Ona bir şey olmasını istemiyordum. O yüzden sürekli ona bakıyordum. O ise adamları teker teker indiriyordu. Ona tekrar baktığım sırada vuruldu. "Aslı!" diye bağırarak binaya koştum. Açık hedef olmak umurumda değildi. Sadece koşuyordum. Bileğimden bir kurşun yedim. Yere yıkıldım. Canım acıyordu ama Aslı daha önemliydi. Sürünerek binaya girdim. Merdivenleri zar zor çıktım ve içeri girdim. Yerde yatıyordu. Omzundan vurulmuştu. Sol omuz. Hareketsizdi. Nabzına baktım. Nabzı yoktu. Nefes alıp almadığına baktım. Almıyordu. Kendimi vurmak istedim. Silahı elime aldım. Caner geldi. "Hepsi öldü." dedi ama benim için önemi yoktu. Kısa sürede tamamen aşık olduğum bu kadın ölmüştü. Caner yanıma geldi ve "Çok üzgünüm." dedi. "Onu vuran huur çocuğunun cesedini getir bana." dedim. Bana baktı ve "Kimse onu kim vurdu bilmiyor." dedi. "Tüm cesetleri getir o zaman!" diye bağırdım. Bileğim kanıyordu. Çok hızlı kan kaybediyordum. Ama umursamıyordum. Beni kaldıran kişi Buğra oldu. Beni cesetlerin yanına zütürdü. Cephanenin azalmasını önemsemeden her cesede onar kurşun sıktım. Doktor ayağımdaki kurşunu çıkardı ve yarayı sardı. Sonrasında Aslı'yı gömdük. Hayalim bu değildi. Onu kaybetmek değildi hayalim. Gerçekten sevdiğim kişi oydu.
    Bu olaydan sonra bir karar verdim. Buradan iyileşir iyileşmez gidecektim.
    ···
  19. 19.
    0
    Beyler 15 dkye başlıyorum
    ···
  20. 20.
    0
    Başlıyorum beyler
    ···