/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
  1. 76.
    +1
    Sardı devam et knk dinliyorum.
    ···
  2. 77.
    +1
    rezerved
    ···
  3. 78.
    +4
    Pazartesi günü sabah 5 de otogarda bekledim onu. Sekerek geldiğini gördüğümde çocuklar gibi sevindim, doyasıya öptüm onu.

    Okula geldiğimizde onu yanımdan bir saniye bile ayırmamaya başlamıştım. Bu olaydan sonra onu kaybedersem ne olacağını daha iyi anladığımdan iyice üzerine titremeye başlamıştım.

    Benim duygularımın aynısını açelyam da yaşıyordu. Basketbol oynarken başıma bir şey gelmesinden endişelendiğini söylediğinde turnuva maçlarına iki hafta kala tüm takımı umursamayıp takımdan çıktım. Açelya için ölebilirdim, sadece bir gülüşü bile geriye kalan her şeyden önemsizdi, her şeyden.

    Günler günleri kovaladı. Her şey güzel gidiyordu, ekgib hiçbir şeyimiz yoktu.

    Yarıyıl tatili yaklaşıyordu. Okul çıkışı törenden sonra açelya yorgundu. Odaya çıkıp uyumasını istediğimi söyledi. Esneyerek cevap verdi bana, esnemesinden öptüm. Odaya çıktıktan sonra sigara içip yurda geçtim ve eşyalarımı topladım. Güneşimi aradım, uykudan uyanmış bir şekilde "efendim" dedi. "Pijamanı, diş fırçanı al ve aşağıya gel; sana bir sürprizim var" dedim. Heyecanlanlı bir şekilde telefonu kapattı ve 15 dakika sonra kucağımdaydı. "Neymiş sürpriz" dedi muzırca gülümseyerek. "Sensin sürpriz" dedim ve kızarmış burnundan öptüm. Ardından çağırdığım taksiye doğru yürümeye başladık..
    ···
  4. 79.
    +1
    REZzzzzak
    ···
  5. 80.
    +3
    Taksiden indiğimizde "Gözlerini kapat" dedim. Bir şeyler mırıldanarak kapattı. Kucağıma aldığımda şaşırarak gözlerini kocaman açtı. Bir öpücük kondurdum dudaklarına, "Gözleri açmak yok" dedim. Kıpkırmızı kesildi. Haftasonu kaldığım evin kapısına kadar taşıdım onu. Kapıda gözünü aç dememle birlikte kocaman gözlerini açıp gülerek boynuma asılması bir oldu.

    içeri girdik ve güneşim hemen mutfağa yöneldi. "Ee bi şey yok ki burada" dedi. Arkasından geldim ve elini beline doladım, "Ne yemek istersin". Malzemeler saydı, bunlar olsaydı bunu yapardım diye. "Alayım hemen, sen güzelce uzan televizyon izle" dedim. Dudaklarıma bir öpücük kondurdu "Dikkat et".

    Yüzümdeki sıcaklıkla beraber dışarı çıktım ve marketten alışveriş yaptım. Eve doğru yürürken karşımdan geleni fark ettim, tarıktı. Haftalardır raporlu olduğunu duymuştum ve uzun zamandan sonra ilk defa karşılaşmıştık, evimin çevresinde oturduğunu bilmiyordum; gözlerinin altı mosmordu, daha da kilo almış ve saçı uzamıştı. Aslında tarığa acıyordum, içimde ona karşı bir sinir yoktu; sonuçta her şeye rağmen bir hareketi olmamıştı. Selam vermeden yanından geçtim, gözlerinin içine bakarak; ancak o elimdeki poşetlere dikkatlice bakıyordu. Pek de umursamadım, kötülüğünü istemiyordum.

    Eve geldiğimde açelya pijamalarını giymiş ve televizyonun karşısında uyuyakalmıştı. Gördüğüm en güzel şeydi, onun uyuması. Dudağının açık kısmından öptüm ve mutfağa geçtim. internetten söylediği yemeğin tarifini açıp sessizce yapmaya başladım. Uzun uğraşlar sonucu yaptığım yemeği masaya koyduktan sonra güneşimin yanına uzandım. Ben onu asla uyandıramazdım, asla. Onu izlerken geçen yarım saatten sonra kendi kendine bir şeyler mırıldanarak uyandı. Beni görünce kıpkırmızı kesildi ve gözlerini tekrar kapattı. "Yemezler" dedim, kocaman güldü. "Hii yemek ne oldu" dedi, kucağıma alıp sandalyeye oturttum.

    Aynı evde onunla yaşamak ondan sonra başıma gelen en güzel ikinci şeydi..
    ···
  6. 81.
    +1
    Rezzz devam
    ···
  7. 82.
    +1
    Devam panpa
    ···
  8. 83.
    +1
    Rezerve lutfen
    ···
  9. 84.
    +1
    Rez panpa
    ···
  10. 85.
    +1
    21. Rez
    ···
  11. 86.
    +2
    Yemeğimizi yedikten sonra televizyonun karşısına geçtik. O bana güveniyordu, ben ona güveniyordum. Beraber olduk, o haftasonu defalarca beraber olduk. Ben yıllar sonra bile asla o haftasonu yaşadıklarımı tekrar yaşayamadım. O kadar duygu yüklüydüm ki; her hareketinde, teninin tenime her değişinde, dudaklarının dudaklarıma her dokunuşunda kendimden geçtim, içmeden sarhoş oldum; ama hepsinden önemlisi, açelya artık tam anlamıyla benimdi, benim vücudum benden çok ona aitti.

    Her akşam birlikte uyuduğumuz o haftasonunun pazar günüydü. Sabah öperek uyandırdığım güneşimle beraber yaptığımız kahvaltıdan sonra birlikte sigara içip açelyamı okula bıraktım, yurt listesine imza atmazsa ailesinin haberi olacağından endişelenince mecbur kalmıştım. Evi toplamak için geri döndüm. Planım kafedeki arkadaşımı görüp yurda geri dönmekti. Çünkü güneşim olmadan gerçek anlamda üşüyordum.

    Evi toplayıp kafeye geçtim. Arkadaşa yardım ederken telefonum çaldı, arayan okandı; açtım telefonu, "buyur kardeşim" dedim. "Savasarak sevisen, bir sıkıntı var" dedi. "Açelyaya bir şey mi oldu" dedim yumruklarımı sıkarak. "Yok kardeşim yok" dedi, "tarık okula gelmiş, kız yurdunun önünde açelyanın adını bağırmış, sarhoşmuş". Anlamam birkaç saniyemi aldı. Arkadaşıma bağırdım, gözüm hiçbir şeyi görmüyordu; telefonu yere vurup arkadaşın arabasına bindim ve okula sürmesini söyledim. Arkadaş soru bile sormadan hızlıca okula sürdü. Deli gibi tarığı arıyordum. Arkadaşın tutmalarını umursamadan ittirdim ve okulun içine koşmaya başladım. Müdür yardımcısının odasının önüne geldiğimde tarığı gördüm. Küfürler savurarak üzerine atladım, sandalyeden yuvarlandık. Kollarını dizlerimin altına aldım ve yüzünü yumruklamaya başladım; tak, tak, tak... Her vuruşumla koridor yankılanıyordu. Müdür yardımcısının kapısı hızlıca açıldı ve müdür yardımcısı beni çekmeye çalıştı. Bir elimle onu ittirdikten sonra vurmaya devam ettim; tak, tak, tak... Tarığın suratından kanlar akıyordu ve yumruğum sızlıyordu ama umrumda değildi, açelyam benim tek varlığımdı. O sırada meleğimin sesini duydum:

    "Lütfen dur"

    Hemen durdum; açelyam, güneşim bana lütfen demişti; kendini öldür dese yine öldürürdüm, o her şeyden önemliydi. Hareketsiz yatan tarığın üzerinden kalktım ve annesi babası olduğunu sandığım iki kişi tarığın başına üşüştü. Açelyaya doğru bir adım atacakken müdür yardımcısının beni hızlıca çektiğini hissettim. Odasına fırlattıktan sonra "seninle konuşacağız" dedi.

    Ne kadar sinirli olsam da kötü şeyler olacağının farkındaydım..
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      0
      Yanlış yapmışsın sevene bu yapılmaz hele bir suçu yokken bir şey yapmamışken
      ···
  12. 87.
    +1
    40 ayraç
    ···
  13. 88.
    +2
    Biraz bekledikten sonra kapı açıldı, bir anlık aralıkta kız arkadaşlarının ağlayan açelyamı sakinleştirmeye çalıştığını gördüm, kapıya doğru adım attığımda müdür yardımcısı "otur ve sakinleş" dedi. Oturdum. "Ne yaptığının farkında mısın" dedi. Sinirle iki elimin arasına aldığım başımı salladım. "Bak savasarak sevisen" dedi. "Okulun derece öğrencilerindensin, senden daha fazlasını beklerdim; şu hareketin bile okuldan atılman için bir sebep, az önce dövdüğün çocuk zaten okuldan atılmıştı, değdi mi bu yaptığına?" dedi. "Ne yaparsanız yapın hocam, okuldan atmayın" dedim. "Okuldan ayrılamam". "Elimden geleni yapacağım" dedi. "Ama babanın haberi olacak, en azından uzaklaştırma alacaksın" dedi. Başımı salladım, okuldan uzak birkaç güne katlanabilirdim ama güneşimden ayrılamazdım. "Sağolun hocam" dedim, "çıkabilir miyim". "Sakin misin" dedi, başımı salladım. "Anne babasından uzak dur" dedi.

    Dışarı çıktım ve okul kapısının dışında ağlayarak arkadaşlarıyla beni bekleyen güneşime yöneldim. Beni görür görmez boynuma atıldı. "Ne olacak" dedi. "Bir sıkıntı yok" dedim ve gülümsedim. Sakinleştirmek için banka oturttum. Sürekli ağlıyor ve "sakın bir yere gitme" diyordu. içim parçalanıyordu her gözyaşında. Kollarımda dakikalarca ağladı, o ağladıkça ben bittim. En son hali kalmayınca gözyaşlarını sildim. Sıkı sıkı sarıldım, dudaklarından öptüm. Onu asla bırakmazdım.

    Yurda kadar zütürdüm güneşimi, omzuma asıldı ve bir öpücük kondurdu. Her şeye bedel bir öpücük. Yavaşça yurda çıkmasını izledim. Tek varlığımın hep bende kalmasını en içten umut ettim.

    O sırada telefonum çaldı, arayan babamdı..
    ···
  14. 89.
    +1
    RezzerS
    ···
  15. 90.
    +1
    Reserved
    ···
  16. 91.
    +5
    Telefonu açar açmaz biliyordum neler diyeceğini o yüzden kulaklarımı kapattım. Aralıksız küfür ediyordu, geri döneceksin diyordu, derdin ne eşkiya mı olacaksın başıma gibi cümleler kuruyordu. Yüzüne kapattım. Sıkılmıştım, her şeyden sıkılmıştım; sadece güneşim vardı aklımda.

    Attım kafayı uyudum, uyanasım yoktu, hayatımın amacı da uyuyorken hiç yoktu. Kafayı bozduğumu düşünmüyordum, her şey açelya için değer diye düşünüyordum.

    Ertesi günlerde 3 gün uzaklaştırma aldım. Her gün okul çıkışı açelyam için geldim okula; onu gördüm, mutlu oldum. Babam günde 4-5 kere arıyordu, annem arıyordu ağlıyordu. Ama mutluydum, açelyamı her gördüğümde mutluydum.

    Okula geri döndüğümde her şey güzeldi, güneşim olayı unutmuş, ben de babamın aramalarına alışmıştım. Günlerimiz yine beraber geçiyor, onun o saf melek yüzüne gün geçtikçe daha da aşık oluyordum.

    Ben kendimden her şeyi koparıp açelyaya vermeye hazırdım, verdim de. Ama şimdi dönüp düşününce, o problemler gerçekten çok önemsizmiş...
    ···
    1. 1.
      +1
      devam kardeşim sardı baya benimde sevdiğim için yaptığım onca şeyi hatırlattı
      ···
    2. 2.
      +1
      Hay eline yüreğine sağlık kardeşim
      ···
    3. 3.
      +1
      Hay eline yüreğine sağlık kardeşim
      ···
    4. diğerleri 1
  17. 92.
    +1
    Rezovic
    ···
  18. 93.
    +11
    Şimdi üzerinden 3 yıl geçmiş bu olayları neden anlattığımı anlatayım.

    Bana sormanız gereken soru ne oldu değil, bana sormanız gereken soru "Pişman mısın?"

    Ben onun yüzü düşmesin, sırf o güzel yüzü bir gün daha gülsün diye her gün saatlerce babamla kavga ettim ama o günü gelince "Bence arkadaş olarak kalsak daha iyi; sorunlarımız var, aşamıyoruz" demekten çekinmedi. Pişman mıyım?

    Ben onun için arkama bakmadan bıraktığım basketbol takımını, sigarayı ve daha saymadığım bir çok şeyi bir kere bile dile getirmemişken o "Arkadaşlarıma zaman ayıramıyorum" demekten çekinmedi. Pişman mıyım?

    O kadar özel şey yaşamışken; saatlerce kollarımda uyuyup, yine saatlerce sevişmişken o "Benim için bir anlamı yoktu" demekten çekinmedi. Pişman mıyım?

    Ben onun bileği incindiğinde ölmeyi istediğim halde o benim kalbimi paramparça edip beni sakat bırakmaktan bir an bile çekinmedi. Pişman mıyım?

    Hepsinden önemlisi ben onu en ufak şeyden kıskanırken, onun için her şeyi gibtir edip okulun ortasında çocuğun tekini öldüresiye dövdükten sonra bile o ben en yakın arkadaşımla, okanla çıkmaktan çekinmedi. Pişman mıyım?

    Gerçekten pişmanım, yaptığım her şeyden pişmanım.

    -SON-
    ···
    1. 1.
      +1
      Eline saglik kardesim
      ···
    2. 2.
      +1
      Ohaa amk oha ben böyle bişey görmedim ulan yazık günah hiç mi kalbi yok o huur çocuklarının seni üzenlerin dıbına koyim
      ···
    3. 3.
      0
      okanda bi binlik olduğu belliydi zumqi çok samimilerden kaçıcaksın emanete kaymış okan
      ···
    4. 4.
      0
      Abi kendimi tırpanlayacağım
      ···
    5. diğerleri 2
  19. 94.
    +1
    Ağlıyorum galiba bu ne lan böyle
    ···
  20. 95.
    +1
    Hardcore trajedi be abi ağlattın ders verdin
    ···