/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 1.
    +147 -9
    ölümcül bir hastalığım vardı. bu bir tür bağışıklık hastalığıydı. en ufak titizlik açığında ölümle burun buruna gelebilirdim. hastalığın ilk teşhisi benim üzerimde yapılmıştı. bu yüzden tedavisi de yokmuş. hastalık ilk çıktığında ben çok küçükmüşüm. o günlere dair bir şey hatırlamıyorum. ama annemin anlattığına göre doktorlar bu hastalığı görünce çok şaşırmışlar. hatta hastalığa benim adımı vermişler. bu ilk zamanlar mide bulandırıcıydı, ama zamanla buna alışmıştım. bu özel bir hastalıktı ve benden başka kimsede yoktu. öyleyse, ben özel biri olmalıydım. belki de ben hastalığın ta kendisiydim. ben özeldim. kendimi buna inandırmıştım.

    annem çok iyi bir kadındı. yıllardır bana elinden geldiğince en iyi şekilde bakmaya çalışıyordu. bağışıklık sistemimin zayıf olmasından ve hiç bir mikrop bulaşmaması gerektiğinden steril bir odada hayatımı geçiriyordum. dışarı çıkmama asla izin yoktu. zaten ben de hiç istememiştim. neden isteyeyim ki? eğer çıkarsam ölürdüm. bu yüzden anneme hiç zorluk çıkarmadım. o benim iyiliğimi istiyordu. gündüzleri işe giderdi, akşam döndüğünde ise bazen yanıma gelir ve bana hikayeler anlatırdı. her zaman gelemezdi, sağlığımı riske atmamak için. bazen aylarca yanıma uğramadığı olurdu, onu çok özlerdim. ama o da çok isterdi gelmeyi. ona kızmıyorum. bu hastalığımın suçu. yemeklerimi de kapının altından ufak bir boşluk açarak verirdi. yanıma geldiği günlerde ise bana kocaman bir hap verirdi. hiç sevmezdim ama içmek zorundaydım. hastalığım için gerekliydi bu. içtikten dakikalar sonra titremeye başlar ve başım dönerdi. sonrasında bilincimi kaybeder ve kendime geldiğimde de her yanım acı içinde olurdu. annem buna dayanmam gerektiğini söylerdi. eğer bu hapı içmezsem hastalığım çok daha kötüye gidebilirmiş.

    annemden sonraki tek dostum ise odamın duvarlarıydı. onları hep beni mikroplardan koruyan kahramanlar olarak hayal ettim. odamın pencereleri yoktu. dahası, vardı ama kalın demirlerle örtünmüştü. hastalık girmemesi için. odamın kapısı da kocaman bir duvarı andırıyordu. üstelik kapıya üç tane kilit takılıydı ve annem çıkarken kilitlerin üçünü de kilitliyordu. bunun nedenini ona hiç sormadım. sanırım sormalıydım.
    ···
  2. 2.
    +31 -1
    annem bu kapıların ve pencerelerin özel olarak tasarlandığını, en ufak bir zararlı maddenin dahi içeri girmemesi için yapıldığını söylüyordu. odamı aydınlatan tek şey tavanda asılı duran ve sürekli yanıp yanıp sönen bir ampuldü. bazen onu gökyüzü olarak hayal ederdim. içinde küçük bir güneş vardı ve etrafı da gezegenlerle doluydu. yanıp yanıp sönmesi ise gece ve gündüz olayıydı. dış dünyaya erişebildiğim tek yer o ampuldü. orada evreni seyredebiliyordum.

    söylemeyi unuttum, bir de ayak bileğimi saran bir kelepçe vardı. kelepçenin bağlı olduğu zincir ise odanın köşesine asılıydı. yaklaşık yarım metre uzunluğundaydı. annem, bazen hiç beklenmedik anlarda bilincimi kaybettiğimi ve kendime zarar verebilme tehlikem olduğundan bu kelepçeyi taktığımı söylemişti. haklı olmalıydı. kullandığım hapların yan etkisiydi herhalde.
    ···
    1. 1.
      +2
      Sardı pnp rez devam et
      ···
      1. 1.
        0
        Helal et..

        Hani odada pencere yoktu gibik. Hikaye yapıyosun bari yazdiklarini unutma ikinci partta
        ···
    2. 2.
      0
      Peki nereye sıçıyon
      ···
  3. 3.
    +27
    acaba annemde mi ilaç kullanıyor? bazen onun tuhaf hareketler yaptığını görüyorum. yoksa, ona da mı hastalık bulaştırmıştım? bilemiyordum. dün gece annem odamın kapısını tıkladı. yemek saatim gelmişti. annem, kapının altındaki delikten yemeğimi uzattı. yemeği almak için bacağıma dolanan zinciri çözüp ayağa kalktım ve anneme seslendim. "bu gün bana hikaye okuyabilir misin?"

    cevap vermedi. orada, delikten sadece ayak bileğini görebiliyordum. tekrar "anne?" diye seslendim, ama tepki vermiyordu. sanki, nasıl desem.. donmuştu. o sıra ampul yine söndü. o an odamın ampul dışında ışık aldığı tek yer annemin yemek verdiği o delikti. loş bir ışık kapının ardından odamı aydınlatıyordu. anneme bir kaç defa daha seslendim ama cevap vermedi. bir müddet orada bana dönük bir şekilde öylece durdu. ne bir şey söyledi, ne de hareket etti. bir kaç dakika içinde ampulüm tekrar yanmaya başladığında ise birden kapının altındaki deliği kapattı. merdivenden çıkarken ki ayak seslerini duyabiliyordum. sanırım, dalgındı . muhtemelen zor bir gün geçirmişti. onu anlayışla karşılamalıydım. ne de olsa, zor bir hayatı var.
    ···
    1. 1.
      +1
      Çocuk dış dünyayı biliyor mu yoksa hayatı o odadan mı ibaret?
      ···
    2. 2.
      0
      Rezerve
      ···
    3. 3.
      0
      Yazmıyonmu reis
      ···
    4. diğerleri 1
  4. 4.
    +27
    biliyor musunuz? 12 yaşındaydım. gerçi, öyle bir odada hayatınız geçince, kaç yaşında olduğunuz, kaç yılında olduğunuz veya nelerden hoşlandığınızın bir önemi kalmıyor. yaşamak bile hayatın küçük bir şakası gibi geliyor. dış dünyayı annemin anlattığı kadar, bazen de iyi günündeyse bana gösterdiği fotoğraflar kadar biliyorum. ama hiç oraya çıkmak istememiştim, söylemiştim değil mi? neden isteyeyim ki. orası kötü. çok kötü. annem, dış dünyanın çok tehlikeli bir yer olduğunu, orada bulunmayı hiç istemeyeceğimi söylemişti.

    bugün, alnımdan siyah bir şey aktı. ıslaktı, ama kapkaraydı. nasıl tarif etsem.. bir çeşit karanlıktı. karanlığın dokunulabilir, hissedilebilir haliydi. bazen bu oluyordu, hap içip bilincimi kaybettiğimde, uyandığım zaman alnımda ıslak bir şey hissediyordum. dokunuyordum, elime bulaşıyordu. acaba o benim hastalığım mıydı? korkuyordum, ağlamaya başlıyordum. belki de mikrop bulaşıyordu, hastalığım daha kötüye gidiyordu. anneme haykırıyordum, yardım et diye. annem ise, onun bir şey olmadığını, ilaçların yan etkisi olduğunu söylemişti. doğru ya, ilaçlar. ilaçların hep bir yan etkisi olurdu değil mi?

    annem, bazen uyandığımda fotoğrafımı çekerdi. önce karşımdan, ardından yanımdan, son olarak da arkamdan çekerdi. bana tuhaf pozlar verdirdirdi. bunu neden yapardı bilmiyordum. ama bana hiç bir zaman göstermedi o fotoğrafları. ben kendimi hiç bir zaman göremedim. neye benzediğimi, nasıl göründüğümü hiç bilmiyordum. ama annem bunu bilmemin günah olacağını, tanrının bana sinirleneceğini söylemişti. eğer kendi fotoğrafıma bakarsam, tanrı sinirlenirmiş. annem de hiç kendini görmemiş. bir keresinde, bana kendinin neye benzediğini anlatmamı istemişti. ona, onu anlatmıştım. o da aynısını bana yapmıştı. saçım, kapıyla aynı renkmiş. çok sevinmiştim. o koca demir kapı...
    ···
    1. 1.
      0
      Bu hikaye devam etsin ya
      ···
    2. 2.
      0
      Bu nece hikâyedir amk
      ···
    3. 3.
      0
      Tutar rezerve
      ···
    4. 4.
      0
      Sardı amk devam devam. Edebi yeteneğin var değerlendir bunu bekliyoruz
      ···
    5. 5.
      0
      sonra kapı sen gel amıma gir
      ···
    6. diğerleri 3
  5. 5.
    +20
    saçlarımı annem ben hap içtikten sonra tıraş ederdi. kendi saçlarını bile göremeyen minik bir kız, koca bir hastalığın minik bir kurbanıydı. kurban? yok hayır vazgeçtim, kendime kurban demezdim. dünyanın görüp görebileceği en muhteşem hastalığa sahip, seçilmiş özel bir kızdım ben. evet, böylesi daha iyi.

    yediydi sanırım. evet, kesinlikle yediydi. ben doktorların yedi numaralı hastasıydım. bir keresinde bir doktor beni muayene etmeye gelmişti. -muayene, ilginç bir kelime. söyleyebilmem dört ayımı almıştı.- her neyse, annemle birlikte sakallı bir adam girmişti odaya. hayatımda ilk defa o zaman böylesine kanlı canlı gerçek bir erkek görmüştüm. annem bir babamın olduğunu söylemişti ama beni bu hastalığımdan dolayı terk etmiş. ne kötü bir adam.. keşke gördüğüm ilk erkek babam olsaydı. ama olsun, benim gibi biri hayatında kaç defa insan görebilirdi ki zaten?

    odaya girdiğinde "demek yedi numara bu" demişti doktor hafif bir ses tonuyla anneme. annem yüzünü buruşturarak adama baktı. adam da anneme. sanki, "onu iyileştir" der gibi bakmıştı canım annem. ne iyi bir kadın.. doktor, yanıma gelip bileğimi sıktı. biraz canım yanmıştı. sahi, bu adam temiz miydi? kokuyordu biraz. belki de erkekler böyle kokuyordur. ardından kalp atışlarımı dinledi. bir kaç dakika boyunca beni buna benzer şekillerde muayene etti. sonrasında anneme bir zarf vererek odadan çıktı. annem gülümsemişti. bende gülümsedim. annem mutluysa, her şey yolunda demekti. her şey yolunda..
    ···
    1. 1.
      -1
      Hadi reis devam
      ···
    2. 2.
      0
      Devam reis
      ···
  6. 6.
    +16
    o mutlulukta duvarımdaki takvime baktım. annemden uzun süre önce takvim ile saat istemiştim. beni kırmayıp getirmişti. o çok iyi bir kadın.. zamanı takip etmek bana haz veriyordu. bu dünyadan soyutlanmamı önlüyordu. 23 mart..

    kısa süre sonra, annem ile doktor tekrar geldi. bu sefer doktor elinde bir şey tutuyordu. sanırım, bu yuvarlak bir kutuydu. içinden benim sürekli içtiğim hapı çıkardı. bu ilacı ilk defa kutusundayken görmüştüm. annem hep elinde getirirdi. annem başımı okşayarak ilacı içmem için bana gözüyle işaret etti. yine canım yanacaktı. ama annemi nasıl kırabilirdim ki? o çok iyi bir kadındı.

    ilacı içtim ve yine aynı şey oldu. benim küçük evrenimi, yani ampulü çift görmeye başladım. sonrasında, annem ile doktoru da çift gördüm. gece oluyordu.. ama bu sefer karanlık her yana saçılmaya başladı. ona dokunamıyordum. alnımdaki karanlık gibi değildi bu. hiç olmadı zaten. beni öylece içine alıyordu. annem? annem odadan çıkmıştı. doktor ise yanımdaydı. sanırım, tedavi daha bitmemişti. karanlık. çok yayıldı. içime de nüfuz etti. artık düşünemiyordum. ve oldu, bilincimi kaybettim. yine..

    uyandığımda, her yanım acıyordu. bu kez daha fazla acıyordu. peki doktor? doktor ne yapıyordu? üzerimdeydi. tedavi miydi bu? canım çok yanıyor.. birden ayağa kalktı. kıyafeti yoktu.. mikrop bulaşmasın diye mi çıkarmıştı? odadan hızlı adımlarla ayrıldı. bi ses duydum, biri bağırıyordu sanki. doktordu bu. ses yukarıdan geliyordu. sonrasında, annemi ağlarken duydum. canım çok yanıyordu.. zincirim çözülmüştü. ayak bileğimde çıkardığı ize bakarken bir şey dikkatimi çekti.

    ilaçlar.. yanımdaydı. ilk defa onları birden fazlayken görüyordum. ne kadar çok ilacım vardı. sanırım bunları ilk defa isteyerek içecektim. acım, dinmeliydi. eğer bir tanesi beni uyutuyorsa, birden fazlası daha çok uyutmalıydı. annem neden ağlıyordu? hastalığım kötüye mi gitmişti? belki ona da ilaç vermeliyim. uykuya ihtiyacı olabilirdi. kapı, bu sefer açıktı. annem. yanına gitmeliydim. ilaca ihtiyacı var. ayağa kalktım, ilaçlarımı alıp kapıya yöneldim. bu an, çok garipti. bildiğim tek dünyamdan dışarı çıkıyordum. ben özel bir kızdım, ama daha önce böylesine özel bir anı hiç yaşamamıştım.

    kapımın altındaki delikten giren loş ışığa daha önce hiç böylesine yaklaşmamıştım. artık o ışığın içindeydim. aynı zamanda da kapımın ardında.. sağımda ve solumda benimkinin aynısı başka kapılarda vardı. bir düzine kapı.. benimki sondan 5.ciydi. kapımın üstünde bir fotoğraf asılıydı. bu.. bu bendim. kendimi görüyordum. ilk defa. alnımda, 7 yazıyordu. siyah bir leke gibi duruyordu. 7 numaralı hasta... diğer kapılarda da başka kızların resimleri vardı. bir, iki, üç, dört numara... benim başka kardeşlerim de mi vardı? onlarda mı hastaydı? ben özel değil miydim?

    uyumak istiyordum. hemen, oracıkta bir avuç ilacı ağzıma atıp yutmaya çalıştım. boğazım acıyordu. ama olsun, buna değerdi. tekrardan, karanlığa kavuşmak istiyordum...

    -

    sonrasını hatırlamıyorum doktor. size doktor diyebilir miyim? siz de doktorsunuz değil mi? siz o adama çok benziyorsunuz. sadece biraz daha zayıfsınız. peki, bu hapı içtikten sonra iyileşecek miyim doktor? bu sefer acı yok değil mi? diğer kardeşlerimden annem neden bana daha önce hiç söz etmedi?

    yan odadan neden ağlama sesi geliyor?

    doktor..

    sanırım artık hapı içmeliyim.

    canım yine yanıyor.. karanlık, bir kez daha yayılıyor. ona dokunmayı çok isterdim.

    dokunup, sarılmayı. ben ona sarılamıyorum, ama o bana sarılabiliyor. o, kalbime sarılabiliyor. o her yerde. karanlık. ne hoş.. doktor...

    canım yanıyor.
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      +6
      Agaa beee böyle anne olmaz olsun. Kızını para karşılığı gibtiriyo
      ···
    2. 2.
      +1
      Kerhane orası anlamadın mı üst düzey özel düşünülmüş bir kerhane diger odalarda da aynı durumda kurbanlar var panpa bu hikaye gerçekse ağlarım ben doru mu hikaye
      ···
      1. 1.
        +2
        hikaye kurgu fakat doğru dürüst anlayan tek kişi sensin sanırım.
        ···
    3. 3.
      0
      Kanka bunalıma girdim aq
      ···
    4. diğerleri 1