http://www.imgim.com/image/ri7ypjs.jpg/

(bkz: sol hakkında yanlış bilinenler)

sizinle bu başlıkta konuştuk 2. diziye geçelim.

önceden de söylediğim gibi sol ideoloji ulusal kaygı ve problemlerle ilgilenmez ve bu sorunların temelinde sınıf sorunu olduğunu söyler. adam kendi milliyetinin ırkının fanatiğidir çünkü açlığını gidermek için ulusal hareketlerden medet umar. parçalanmak birleşmekten daha kolay gelir.

sol; sen bir ülkede kaynakları ve hizmeti homojen bir şekilde dağıtırsan o ülkenin halkları niye birbirleriyle anlaşamasın amk der. biliyoruz çünkü aç olan zorunlu olarak her şeyi yapacaktır çaresizdir ve her yola sapar.

hdp'ye bakalım ilk.

bu partinin resmi ideolojisi yoktur ancak türü vardır bu tür de "big tent"dir. yani ideolojiyi ve ilkeleri bir kenara koyarak alabildiğine destek almak. bu tür partilerin içinde bir söz birliği yoktur ve havada asılı boş "ilkeleri" vardır. bu ilkeler boş satırlardır ve taban tabana zıt olan kimseler bile "destek olsun da ne olursa olsun" zihniyetiyle partiye alınır.

hdpye baktığınızda direk göze çarpan budur zaten. şeriatçılar liberaller sosyal demokratlar cihangir solcuları uyuşturucu kaçakçıları milliyetçiler sermayedarlar ve kandırılmış emekçiler bu partide iç içe koyun koyunadır. hiç bir şekilde biz sol bir düzen sosyalist bir düzen getireceğiz diyemeyen ve böyle bir iddiası bulunmayan bir partinin en çok da sol sosyalist kesimden oy alması ayrıca komiktir. bu sermayeyle emekçiyi uzlaştırmaya çalışan partiler çoğulculuğu göze sokarak milleti kandıran partiler liberalizme mahkumdur. natodan çıkmak abye gibtir çekmek yerine onlara yardakçılık yapmak daha kolaydır ayrıca onlara göre bu emperyal güçler de bir "destektir"

bir sol parti ne yapar peki? sınıf siyaseti yapar. ulusal kimlikler bir yana bırakılır (çoğulculuk da bak bizim ezidi üyemiz var hristiyan üyemiz var diye de göze sokulmaz) ve tamamen işçi ve emekçinin hakkı savunulur (tüsiadçı hakları ve feodal uyuşturucu baronu ağaları değil yani) para babalarıyla işi olmaz amacı topraklarındaki her insana eşitlik getirmektir. eğitim sağlık barınma aydınlanma haklarını ayaklarına getirmektir. bunu da ılımlı natoculukla arıtılmış abcilikle iki yüzlü iş adamları dernekleriyle yapmaz.

içi boş ilkelerle iktidara gelen bir çoğulcu sözde sol parti daha tanıyoruz aslında. hemen komşuda. syriza.
abden çıkmak yerine parlamentoda azar dinleyenlerin, ab liderlerinin önlerinde el pençe divan duranların partisi. natodan çıkmak yerine olmayan parayı ukraynadaki muhaliflere gözdağı verip natonun gözüne girmek adına onlarca son model savaş uçağına yatıranların partisi. referandum daha sonuçlanmadan yapılmadan troykayla masaya oturanların partisi.

ikisinin çok ortak yanı var. en büyük ortak yanı ise sol umut olarak lanse edilmeleri. sola tak atmanın daha güzel bir yolu olabilir mi emperyal güçler tarafından. bir sol olduğunu iddia eden liberal parti yarat onu iktidar yap desteği ver. eline güç geçince de ağzına sıçsın bu parti ülkenin ve sonuç mu: "ülkeyi solcular bakınız ne hale getirdi"

hdp ise syrizanın çok daha kötü bir çakması. syriza bir çok ateşli ve sol görünümlü vaatlerle ayağa kalkmıştır ve iktidara gelmiştir. borç ödememe ab karşıtlığı ve içindeki sol bilişenler vs vs. ancak hdpnin böyle radikal-sol olarak adlandırılabilecek bir vaadi bile yoktur. ama yinede isminde sol, sosyalist bulunan bir çok oluşumun destek vermesi tehlikeli bir algı yönetimidir.

pkk'ye bakalım. şu anda pkk laiklik gibi bir kaygısı olmayan milliyetçi ve liberalin solu diye tabir edilen vasıfsız bir oluşumdur.

http://www.pkkonline.net/...p?sys=articles&page=1

kendilerinin her hangi bir açıklamalarına tıklayıp bakarsanız dini öğelerinin her zaman ön planda olduğu görülebilir. yazıya "rahman ve rahim olan allah'ın adıyla" diye başlayacakları günler yakındır. idealist felsefeye o kadar batmışlardır ki artık tasavvufa vermişlerdir kendilerini.

yıllarca işçi ve emekçi isimlerini kullanıp kürt burjuva ve feodal ağalardan destek alarak bu toprakların insanlarını birbirine kırdırmıştır. odaklandığı tek sorun ise ulusal sorundur. işçi ve emekçinin kurtuluşunu kürtlerin ulus devletinde bulmuştur. (çok komikmiş)

kendilerinin resmi ideolojisi (pyd'nin de olduğuna söylememe gerek yok herhalde) demokratik konfederalizmdir. bu ideoloji amerikanın kendilerine liberal sosyalist diyen tayfa (chomsky gibi) tarafından oldukça tutulan bir düşüncedir. bu düşüncenin temelini murray bookchin adlı bir liberal solcu atmıştır. (apo hatta ona o benim öğretmenim der) bu ideoloji genellikle anarşistlerin tuttuğu bir yöntemdir ve onların savunduğu bir otonom çeşididir. tesadüf değil ki bir sürü uluslararası anarşist örgütler pydye katılmıştır.
gidip de ama sen bunlara marksist leninist dersen hakikaten fütursuzluk olur. marxla bakunin niye kavga etti amk. hem anarşist hem komünist desteğin ekmeğini nasıl yiyebilmeyi planlıyorsun.
size burada sıkıcı sıkıcı anlatmak yerine çok kısa ve sağlam bir öğrenme metodu söyleyebilirim. açın komünist manifestoyu okuyun ardından demokratik konfederalizm nedir onu araştırın (isteyen öcalanın bu isimdeki kitabını okuyabilir, böylece kimse bir daha sizi kandıramaz neyin ne olduğunu anlarsınız düşünceniz ne olursa olsun)

elim yoruldu dıbına koyim dur daha suriye sorunu var

yazacam da şunu bilin şimdilik; esad ve partisi ülkede tek başına iktidar değildir. komünist partilerle koalisyondadır. kabinesi ise emin olun hdpden daha tutarlı ve çoğulcudur. onların diliyle konuşursak sünnisi hristiyanı şiisi ateisti bir aradadır. en önemlisi ise anti emperyalisttir. amerikan helikopterinden atılan mühimmatlara muhtaç değildir.
pyd ise genel olarak kobane ve diğer bölgelerdeki zaferi oradaki cesur yokluk içinde mücadele veren halk yerine kendilerine mal eden bölgenin kabadayı örgütüdür. esad'ın güç kaybını ve gerici ışid yükselişini fırsat bilip aşırı ırkçı kürt turancısı bir dürtüyle kendi ulus devletlerini kurmak esas amaçlarıdır ( ay ayol pardon otonom mu dicektik yoksa konfederasyon mu)