/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 1.
    +98 -5
    Günün ilk dersine giricez.75 kişilik sınıf ama amfi değil normal sınıf. Sınıfın en önündeki sırasında yerimi aldım.Bi yandan kitaplarımı çıkarıyor diğer yandan, sabahtan beri osurmak için can atan zütümü zapt etmeye çalışıyorum.

    Neyse prof. geldi. Dakikalar geçiyor. Sabah yediğim çiğköfteden olacak ki karnımda tak senfonisi var. Saatlerdir bağırsaklarım isyan ediyor amk.

    10 dakika geçti.20 dakika geçti.Her geçen saniye daha da zorlaşıyor durumum. Nedense dersten çıkma zahmetinde de bulunmuyorum. Tüm sınıf derse odaklanmışken, ben osurmamak için kendimle savaşıyorum.Ama bizimde bi sabrımız var.

    Yaklaşık yarım saat oldu. Benim karnım şantiyeden hallice.Çıkardığı seslere tamamen yabancıyım. Artık kendimle verdiğim savaşın sonuna geliyorum. Hoca soruyu tüm şehvetiyle çözerken daha fazla dayanamayıp zütümde birikmiş gazı ittiriyorum aşağı doğru. Sessiz ama uzun soluklu. Fosssssss diye özgürlüğe kavuşuyor içimdeki kötülükler.

    Daha rahatlamamım doruklarındayken zehir gibi bi koku yayılıyor. Aman allahım. Beyler yok böyle bi koku. Bakın övünmek gibi olmasın ama iyi osururum.Şu ölümde dünyada yaptığım en iyi şeydir. Osurdumu hakkını veririm yani.Ama bu.Bambaşka bi koku.Bi şaheser.

    Koku bi sis edasıyla, yavaş yavaş bulunduğu ortama hükmediyor. Sağda solda söylenmeler başlıyor. Hoca kalemini çekiyor tahtadan.Ve o anda herkesin söylemek istediği ama kimsenin dillendiremediği sözcükler dökülüyor dudaklarımdan."Bu koku ne ya".

    Bi aynştaym edasıyla mağdur tarafa çekiyorum kendimi. Benden cesaret alanlar sorumu tekrarlıyorlar. Hocanın suratından hissettiklerini anlıyorum. Olası kokunun geldiği yerin belli olma ihtimaline karşı, arkamda oturan fedaiyi suçlamak için pusuda bekliyorum.

    Yaptığım işin başarasına inanamazken hoca camı açmayı teklif ediyor. Dışarıdaki hava nedeniyle sınıf tarafından reddediliyor bu teklif.Ve sonunda hoca, şaheserime yenik düşüp dersi sonlandırıyor. Hocayı takip eden sınıf azaları kendilerini apar topar kapının ardına atıyor.Ben de yerimden kalkıp, az önceki sanatımla böbürlenerek kantinin yolunu tutuyorum.

    Not: Olay tamamen gerçektir.
    ···
  2. 2.
    +6
    sabah sabah çiğköfte mi yedin be hayvan
    ···
  3. 3.
    +6
    senin ananı gibeyim gözümden yaş geldi. DEĞERLi makatından öpüyorum panpa
    ···
  4. 4.
    +3 -1
    Şukunun en kokulusu senin olsun yüce reyiz
    ···
  5. 5.
    +2
    Kesin bunuda osurarak yazdin amk
    ···
  6. 6.
    +1
    bol acılı lahmacun yiyeydin aq naptın sabah sabah
    ···
  7. 7.
    0
    işte aradığım mizah
    ···
  8. 8.
    0
    Ulan tuvaletteyken okudum. Çatır çatır sıçtım gülerken.
    ···
  9. 9.
    0
    kokusu buraya geldi yemin ediyorum..
    ···
  10. 10.
    0
    Şukunla mutluluklar
    ···
  11. 11.
    0
    Aslında çok klagib bir hikaye çoğumuzun yaptığı bir olay ama anlatış tarzına çok güldüm lan gülerken de osurdum.
    ···
  12. 12.
    0
    adam osuruğu bi kaba hapsedip uygun anında hayata kavuşturdu ak
    ···
  13. 13.
    0
    güzel taktik ama
    ···
  14. 14.
    0
    Ahahaha şuku,cok güzel anlatıyosun bu arada, anlatıs tarzın bıyıklıgencforveti anımsattı bana.. başarılı
    ···
  15. 15.
    0
    Iyi taktik panpa bu sabah bende yaparım
    ···
  16. 16.
    0
    hahaha ulan
    ···
  17. 17.
    0
    Şukunu sok bi tarafına
    ···
  18. 18.
    0
    Günün ilk dersine giricez.75 kişilik sınıf ama amfi değil normal sınıf. Sınıfın en önündeki sırasında yerimi aldım.Bi yandan kitaplarımı çıkarıyor diğer yandan, sabahtan beri osurmak için can atan zütümü zapt etmeye çalışıyorum.

    Neyse prof. geldi. Dakikalar geçiyor. Sabah yediğim çiğköfteden olacak ki karnımda tak senfonisi var. Saatlerdir bağırsaklarım isyan ediyor amk.

    10 dakika geçti.20 dakika geçti.Her geçen saniye daha da zorlaşıyor durumum. Nedense dersten çıkma zahmetinde de bulunmuyorum. Tüm sınıf derse odaklanmışken, ben osurmamak için kendimle savaşıyorum.Ama bizimde bi sabrımız var.

    Yaklaşık yarım saat oldu. Benim karnım şantiyeden hallice.Çıkardığı seslere tamamen yabancıyım. Artık kendimle verdiğim savaşın sonuna geliyorum. Hoca soruyu tüm şehvetiyle çözerken daha fazla dayanamayıp zütümde birikmiş gazı ittiriyorum aşağı doğru. Sessiz ama uzun soluklu. Fosssssss diye özgürlüğe kavuşuyor içimdeki kötülükler.

    Daha rahatlamamım doruklarındayken zehir gibi bi koku yayılıyor. Aman allahım. Beyler yok böyle bi koku. Bakın övünmek gibi olmasın ama iyi osururum.Şu ölümde dünyada yaptığım en iyi şeydir. Osurdumu hakkını veririm yani.Ama bu.Bambaşka bi koku.Bi şaheser.

    Koku bi sis edasıyla, yavaş yavaş bulunduğu ortama hükmediyor. Sağda solda söylenmeler başlıyor. Hoca kalemini çekiyor tahtadan.Ve o anda herkesin söylemek istediği ama kimsenin dillendiremediği sözcükler dökülüyor dudaklarımdan."Bu koku ne ya".

    Bi aynştaym edasıyla mağdur tarafa çekiyorum kendimi. Benden cesaret alanlar sorumu tekrarlıyorlar. Hocanın suratından hissettiklerini anlıyorum. Olası kokunun geldiği yerin belli olma ihtimaline karşı, arkamda oturan fedaiyi suçlamak için pusuda bekliyorum.

    Yaptığım işin başarasına inanamazken hoca camı açmayı teklif ediyor. Dışarıdaki hava nedeniyle sınıf tarafından reddediliyor bu teklif.Ve sonunda hoca, şaheserime yenik düşüp dersi sonlandırıyor. Hocayı takip eden sınıf azaları kendilerini apar topar kapının ardına atıyor.Ben de yerimden kalkıp, az önceki sanatımla böbürlenerek kantinin yolunu tutuyorum.

    Not: Olay tamamen gerçektir.
    ···