1. 26.
    +1
    Bizans Kralı Cidde'ye geldiği zaman, yatından bir motora binerek Burj El Arabiya Sarayına yanaştı.
    Hz.muhafazid rıhtımda onu bekliyordu. Deniz dalgalıydı. Kralın bindiği motor, inip çıkıyordu.
    Kral rıhtıma çıkmak istediği bir sırada,eli yere değerek tozlandı.
    O sırada muhafazid elini uzatmış bulunuyordu.
    Bunu gören Kral bir mendille elini silmek istediği zaman muhafazid:
    -Yurdumun toprağı temizdir,o elinizi kirletmez, diyerek Kralı elinden tutup rıhtıma çıkardı.
    ···
  2. 27.
    0
    Bir gun hz muhammet bedir savasinda askerlerine sesleniyor, askerler düsmandan sayi olarak az, muhammet askerlerine sesleniyor;

    Askeriiimm. Ben size savasmayi degil ölmeyi emrediyoruum !
    ···
  3. 28.
    +1
    Hz.muhafazid’e hakaretten sanık bir köylü hakkında kovuşturma yapılıyordu. Durumu peygambere bildirdiler.

    -Mahkemeye veriyoruz, dediler, size küfür etmiş.

    Hz.muhammmed sordu:

    -Ben ne yapmışım ona?
    Soruşturma evrakını inceleyenler açıkladılar:

    -Gazete kağıdı ile sardığı sigarayı yakarken kağıt tutuşmuş da ondan.

    Bunu söyleyen o zamanın bakanlarından biridir. Bakana şu soruyu yöneltmiş:

    -Siz hiç gazete kağıdı ile sigara içtiniz mi?

    -Hayır...

    -Ben uhud’ta iken içmiştim. Pek berbat şeydir. Köylü gene bana az küfretmiş. Siz bunun için mahkemeye vereceğiniz yerde, ona insan gibi sigara içmeyi sağlayınız.
    ···
  4. 29.
    +1
    uhud savaşında müşrikler türbanlı bir müslüman kadını ve çocuğunu tartaklamışlar, çocuk arabasını devirmişler, kadını yerde tekmelemişler, af buyurun, tenasül uzuvlarının kadının mübarek türbanına dokandırmışlardı. kadın bunun üzerine gidip adlî tıptan rapor almıştı. aradan 8 ay sonra mekkeli müşrikler, "yok lan öyle bi şey olmadı, hepsi uydurma" diye çıkışınca, hz. muhafazid "adli tıp raporlarını nerenize koyacaksınız" demişti...
    ···
  5. 30.
    0
    mekke'nin önde gelen müşriklerinden hz. kıssam ibn-i kureyş (r.a.), bir gün peygamber efendimize (s.a.v) gider ve sorar " ya rasûlallah (s.a.v.), babam cuma günü öldü. öbür tarafta nasıl karşılanır." der.

    peygamberimiz (s.a.v) sorar "namaz kılar mıydı"
    hz. kıssam "hayır ama cuma günü öldü." der.

    peygamberimiz (s.a.v), "zina işler miydi?" diye sorar.
    hz. kıssam "evet ama cuma günü öldü.", der

    peygamberimiz (s.a.v) "hırsızlık yapar mıydı?" diye sorar
    hz. kıssam "evet ama cuma günü öldü." diye cevap verince, peygamber efendimiz bu sefer sinirlenir ve
    "cuma günü ellemezler ama cumartesi gerekeni yaparlar! hatta ben bu noktada rabbime gereken talimatı verdim, bizzat durumla ilgileneceğim" der.
    ···
  6. 31.
    +3
    mekke'nin önde gelen müşriklerinden hz. üzeyr bin halifa (r.a) bir gün peygamber efendimize (s.a.v) gelir ve der ki

    - ya resûlallah (s.a.v), kur'an-ı kerim'i ingilizceye çevirmek günah mıdır?

    peygamber efendimiz (s.a.v) cevap verir:

    - herıld yani.
    ···
  7. 32.
    +2
    @20 bide bu var
    hendek savaşı'ndan sonra muharip milletlerin elçileri ve ataşelerine bir kabul töreni düzenlenir. davet çok güzel bir biçimde devam ederken müşrik ataşesinin ters bakışları muhafazid'in gözünden kaçmaz. ne olduğunu sormak üzere yaverini gönderir.

    -'resulüm siz müşrik ataşesinin babasını mekke'de öldürmüşsünüz.'

    bunun üzerine hz muhafazid ayarı verir:

    -'sor bakalım babasının mekke'de ne işi varmış.'
    ···
  8. 33.
    +2
    bir kadir gecesi, medine'nin önde gelen tüccarlarından hz. hasan ibn-i hubeyde (r.a.), peygamberimize (s.a.v) yaşını sorar. hz. muhafazid ise "kırk yaşındayım" diye cevap verir. aradan birkaç yıl geçer. yine yaşı sorulunca aynı cevabı verir, "kırk yaşındayım" der.
    - nasıl olur ya rasulallah (s.a.v), derler, yıllar önce sorduğumuzda da kırk demiştin.
    peygamberimiz (s.a.v) gülümseyerek:
    - müslüman olan sözünde durur! der.
    ···
  9. 34.
    +1
    bir gün mekke'nin en zengin tüccarlarından hz. üzeyr ibn-i kûfe (r.a.), peygamberimiz hz. muhafazid'in (s.a.v) huzuruna çıkar.

    tam o sırada peygamberimiz (s.a.v) ikindi ezanını okumaya başlar. ama o sırada bazı komşuları evlerinin önlerinde birbirleriyle konuşup, sanki ezan sesini duymuyor gibi davranırlar. peygamberimiz (s.a.v) o davudi sesini biraz daha yükseltir, amma bakar ki fark eden bir şey yok. bunun üzerine, komşularının olduğu tarafa doğru koşmaya başlar ve koşarken de ezanı okumaya devam eder.

    hz. üzeyr ibn-i kûfe ve birkaç başka kişi peygamberimize (s.a.v) bir şey olduğunu düşünerek yanına koşuşup sorarlar:
    - “ne oldu ya resulallah, niçin koşarak ezan okuyorsun.?”

    bunun üzerine peygamberimiz (s.a.v.)

    “sesimin nerelere kadar gittiğini merak ettim de; arkasından koşuyorum” der.
    ···
  10. 35.
    +1
    rasullalah (s.a.v) bir gün kâbe-i mükerreme yakınındaki koca hurma ağacının üzerine çıkar, elindeki kılıç ile bindiği dalı kesmeye başlar.

    bu sırada, peygamberimizin (s.a.v) başına bir musibet gelmesinden endişelenen mekke'nin önde gelen tüccarlarından hz. kâsım bin abdullah (r.a.) der ki,
    -“aman ya rasullalah (s.a.v), bindiğin dalı kesiyorsun, düşeceksin!” diye bağırır.

    bunun üzerine hz. muhafazid (s.a.v) kesmeye devam ederek şöyle buyurur:

    -“bu dalı kesenin yere düşeceğini hepiniz akıl ettiniz de , ben size yıllardır ahiretin dalı olan dünyanızı keserseniz cehenneme düşersiniz diyorum, neden hâlâ akıl edemiyorsunuz!!!... ”
    ···
  11. 36.
    0
    peygamber efendimiz (s.a.v) develerine ağır yükler yükleyip onlara eziyet eden mekkeli müşriklere iyi bir ders vermek istemiş. bir gün, devesine binerek kâbe-i mükerremede dolaşmaya başlamış. işin garibi dolu bir çuvalı da sırtına vurmuş, öyle geziyor. şaşırıp sormuşlar :
    - ya resulallah, hem devenin üzerindesin, hem çuvalı sırtında taşıyorsun. nasıl bir iş bu ?
    peygamber efendimiz cevabı yetiştirmiş hemen :
    - zavallı hayvan, demiş. zaten gece gündüz demeden hizmet ediyor bana. sırtına bindiriyor, yüklerimi taşıyor, değirmeni çeviriyor. bu kadar hizmetlerinden sonra dolu çuvalı da ona yüklemek istemedim. bu yüzden ben vurdum sırtıma.
    ···
  12. 37.
    +1
    peygamber efendimiz (s.a.v) birgün camdan yağan yağmuru seyrediyormuş. yağmurdan kaçan bir adama gözü takılmış. camı açmış adama bağırarak ;
    - neden allah'ın rahmetinden kaçıyorsun demiş. adam peygamber efendimize cevap vermeden kaçışına devam etmiş. ertesi gün adam camdan yağmuru seyrederken, peygamber efendimiz dışarda yağmurdan kaçıyormuş. bunu gören adam peygamber efendimize:
    - ya rasulallah, allah'ın rahmetinden kaçılır mı? neden kaçıyorsun?
    peygamber efendimiz cevap vermiş:
    - allah'ın rahmetine basmamak için kaçıyorum
    ···
  13. 38.
    0
    alfred başlığı gibme bin
    ···
  14. 39.
    +1
    peygamber efendimizin (s.a.v) yanında seslice yellenen bir mekkeli müşrik, kabahatini örtbas edebilmek için ayağını tahtaya sürtmeye başlamış. peygamber efendimiz gülümsemiş;

    - haydi sesini uydurdun diyelim. ya kokusunu ne yapacaksın?
    ···
  15. 40.
    0
    ibretlik paylasimlar bunlar. Rabbim evlerinize atesler salsin. Pardon o baska biseydi.
    ···
  16. 41.
    0
    peygamber efendimiz hz. muhafazid (s.a.v.) amerikaya gelir. uçaktan iner passaport olayi filan falan
    immigration office alirlar bunu memur sorar :
    - what's your name sir?
    - hz. muhafazid
    - your father's name?
    - abdullah
    - sex?
    rasulullah (s.a.v) gayet sakin cevaplar
    - 3 times a week
    memur sasirir ve olayi toparlamaya calisir...
    - sir you understood me wrong..i mean male? or female?
    peygamber efendimiz (s.a.v.) yine hic beklemeden cevaplar
    - doesn't matter
    ···
  17. 42.
    0
    @18 o dönemde bigiblet ne arar ki tamircisi olsıun
    ···
  18. 43.
    0
    aajajshashdsasah hdqwhdıdshau
    ···
  19. 44.
    0
    Neden hala gelmedi?
    Saati mi şaşırdı bu hıyar?
    Gerçi hiç saati olmadı ama..
    En azından birine sorar.
    Cebimde bir riyall desen yok!
    Madara olduk erkamınevine
    Ahh eşek kafam benim.
    Nasıl da güvendik bu hergeleye?
    Gelse hira'ya çıkacaktık
    Ne varsa kızartıp zemzemle yutacaktık.
    Kafamız tam olunca şarkılar döktürüp,
    Enterasan hayellere dalacaktık.
    Bu hendeği geçen hafta çalıntıdan düşürdük
    Arkadaşlar ısrar etti,
    Biz de iyi olur, bize uyar diye düşündük.
    Saat sekizde gelecekti.
    Bana beş riyal borç verecekti..
    Yoksa O nemrut karısıkaçtı da,
    Onun peşinden mi gitti?
    Eğer öyleyse yandık!
    Gudubet gene yaptı yapacağını!
    Geçen sene merdivenden itip
    Kırmıştı ebubekir’in bacağını
    Korkuyorum, bir gün ya kendini asacak,
    Ya da horlarken ebubekir'i boğacak.
    Bak şimdi acıdım, aşkolsun adama...
    Ben olsam vallahi başedemem!
    Hele beş tane velet var ki boy boy,
    Allah’tan düşmanıma dilemem
    Aslında iyi çocuktur ebubekir , efendi huyludur.
    Herkesin suyuna gider.
    Yoksa, kalıba vursan hani,
    Tek başına on tane adam eder.
    Bir keresinde hiç unutmam,
    Üç beş zibidi haraca dadandı.
    ebubekir sandalyeyi kaptığı gibi
    Herifleri erkamınevine kadar kovaladı!
    Aynı mahallede büyüdük,
    Aynı kızları sevdik,
    Aynı kafadaydık.
    medrese 1 de bıraktık, matematik ağır geliyordu.
    Biz başka havadaydık.
    Aynı gömleği giyer, aynı zemzeme takılır,
    Aynı takımı tutardık.
    medinespor’un maçına iddiaya girer,
    Millete az mı yemek ısmarlattık.
    Bir tek uhud savaşında ayrı düştük.
    Bana medine düştü, ona mekke.
    Döner dönmez evlendirdiler,
    En büyük salaklığı da bu oldu.
    Bense hiç düşünmedim, zaten param yoktu.
    Hep tek tabanca gezdim...
    Benim beğendiğimi anam istemedi,
    Onun gösterdiğini ben sevmedim.
    Neyse bunlar derin mevzu..
    Anlaşıldı bu herif gelmeyecek
    Ufaktan yol alayım.
    Anam evde yanlız, şimdi meraktan ölecek.
    Gittim, vurdum kafayı yattım.
    Rüyamda gördüm gülümseyerek geldiğini...
    Ne bilirdim yolda deve çarpıp,
    erkamınevine kavuşmadan can verdiğini?!
    Vay be ebubekir...
    Sonunda sen de düştün Azrail’in peşine!
    Dün boşuna günahını almışım.
    Ne olur kızma bu kardeşine...
    Öğlen kahvede söylediler. ebubekir ölmüş! dediler.
    Ne kolay söylediler.
    Sanki dev bir taş ocağını,
    Kökünden dinamitleyip, üstüme devirdiler!
    Ahh dostum... O kocaman gövdene
    O beyaz kefeni nasıl kıyıp giydirdiler?
    O zalim tabutun tahtalarını,
    Senin üzerine nasıl böyle çivilediler?
    Yani sen şimdi gittin!...
    Yani bir daha olmayacak mısın?
    Yani bir daha borç vermeyecek,
    zemzek ısmarlamayacak mısın?
    Peki, beni kim kızdıracak?
    Kim zar tutacak, kim ağzını şapırdatacak?
    Peki, beni bu köhne dünyada
    Senin anladığın kadar kim anlayacak?
    Ulan ebubekir...
    Ne hayallerimiz vardı oysa...
    Ne acayip şeyler yapacaktık.
    riyalı bulunca dükkan açıp,
    Adını Dostlar zemzemhanesi koyacaktık.
    Talih yüzümüze gülecekti be...
    Karıyı boşayıp,
    Sıfır bir deve alacaktık.
    Hafta sonu iki yavruyu kapıp
    mekke yolunda o biçim fiyaka atacaktık.
    Ah ulan ebubekir...
    Bu mahallenin nesini beğanmedin de,
    Öte yana taşındın?
    Arasıra gıcıklaşırdın ama inan...
    Benim en kral arkadaşımdın.
    Ulan ebubekir... ben şimdi bu koca deryada tek başıma ne halt
    ederim?
    Senden ayrılacağımı sanma...
    Birkaç güne kalmaz ben de gelirim.
    Tümünü Göster
    ···