1. 176.
    +1
    var olsun
    ···
  2. 177.
    0
    vaktiyle bir atsız varmış .
    var olsun !

    en büyük türkçülerden biridir , idol olması gereken bir şahsiyettir . gerçekleri ve olmamız gerekenleri göz önüne serer .
    okumayan ve atsız bilgilerini öğren(e)meyen çok şey kaybeder .

    özüne dön türk budunu !
    ···
  3. 178.
    -3
    nihal diye adam olmaz, atsız adam türk olmaz..
    ···
  4. 179.
    0
    türk tarihçisi hemi de çok iyi bi tarihçi. attila ilhan'ın edebiyat hocası olur kendileri.
    ···
  5. 180.
    0
    "Bir karanlık geceye akıyorken bu varlık
    Bulunur mu dünyada ebedi bahtiyarlık?"

    Hüseyin Nihâl Atsız
    ···
  6. 181.
    +2
    bu başlığa yorum yapan panpalar az çok türk tarihiyle ilgilenen, tarihsel kimliğimizi merak eden yazarlar.
    kimsenin düşüncesini yargılamaya hakkımız yok ama hüseyin nihal atsız en büyük milliyetçi yada ülkücülerden(günümüz deyimiyle) biridir. ülkücü dediğim gerçek ülkücü(yeşilin tanımıyla), üniversite-lise gibi baskın, vurgun,kavga ile ilgili bir durum değil tamamen ilmi siyasete bağlı olarak işini yapan.

    tüm makalelerini okumuş biri olarak bu değerli adamı anlamaya çözmeye çalışıyorum bir şeyler yazmak kolay ama anlayarak bilerek yazmak zor. sizden ricam bu ülkeye emeği geçmiş insanları hafife almayın.

    bir yerden başlamak lazım biliyorum yine okumayacaksınız çoğunuz.. ilgilenenlere

    Türk Gençliği Nasıl Yetişmelidir?

    (H. Nihal ATSIZ)

    Dünya bir devler ve kahramanlar ülkesi olmağa doğru gidiyor. Bir yandan çok nüfuslu, akraba milletleri de kendi topluluğu içine alan devletler kurulurken bir yandan da kendi illetlerinin şan ve şerefi uğrunda hayatlarını hiçe ahlaki ve oldukça gevşek bir hayat yaşayan fertlerden mürekkep millet örneğine dünyada yer kalmıyor. Yüksek ahlaklı, döğüşçü, disiplinli ve fedakar milletlerin devri başlıyor. Milletlerde insanlar gibi bazen tembel, bazen verimli sayan, bile bile yüzde yüz ölüme atılan kahramanların çoğaldığını görüyoruz. Artık ferdi hürriyet içinde biraz gayri zamanlar geçirebilirler. Fakat fertlerin hayatında olduğu gibi milletlerin hayatında da en doğru hareket tarzı, çalışarak, döğüşerek, fedakarlık yaparak bir ülkü ardında koşarak geçirilen hayattır.

    Biyoloji bakımından hayat, bir savaştır. Tarihde hayatın milletler arasındaki çarpışmadan ibaret olduğunu ve medeniyetin ilerlemesine de savaşların sebep olduğunu ve medeniyetin ilerlemesine de savaşların sebep olduğunu kati olarak ispat ediyor. O halde yaşamak isteyen millet döğüşmeyi göze alacak demektir. Bizim milletimiz döğüşçülük bakımından talihin iyiliğine uğramış bir millettir. 25 asırlık tarihi hayatımızın başlangıcından bugüne kadar tarihimiz iki büyük savaşla geçmektedir. Biri milletlere karşı savaş, biri de tabiata karşı savaş. En eski zamanlardan beri nüfusun azlığına rağmen Türk milleti hem kalabalık milletleri yenmiş; hem de çorak, kurak yerlerde, tabii afetlere karşı da çarpışarak bugüne kadar varlığını korumuştur.

    Fakat bugün, artık durum değişiyor. Bugün “teknik” denilen yeni bir amil de milletler arasındaki savaşta rol almağa başlamıştır. O halde tekniği geri ve nüfusu az olan milletler ne yapacaklardır ? Kalabalık ve ileri teknikli milletlere karşı hangi kuvvetle döğüşeceklerdir ? Cevap basittir; ahlaki ve manevi kuvvetlerle…

    Manevi ve ahlaki değerleri üstün olan milletler sayı ve teknik bakımdan olan geriliklerini örtebilirler. inanmış kahramanlardan mürekkep bir milleti yenmeğe imkan olmadığını eski ve yeni örnekler ile hepimiz biliyoruz.

    Biz Türkler bugün 60 milyonluk bir millet olduğumuz halde henüz birleşmiş değiliz. Türk birliği meydana gelinceye kadar da ancak müstakil Türkleri ile iş görmeğe, hesaplarımızı bu kadroya göre yapmağa mecburuz. 18 milyon nüfuslu Türkiye, bütün nüfusu Türk olsa bile, az nüfuslu milletlerdendir.

    Teknik bakımdan da geride olduğumuz malumdur. Demek ki milletler arasındaki savaşta ancak üçüncü silahımız, yani manevi ve ahlaki tarafımızın olgunluğuna güvenebiliriz. Böyle yüksek bir genç nesil yetiştirmek için acaba ne yapıyoruz ?

    Türk gençliği acaba yeni harikalar yaratabilecek bir kabiliyetle mi yetişiyor? Bunlara düşünmeden cevap verebilecek durumda değiliz. Türk gençliği bugün yeniden bir Sakarya ve hatta yeniden bir Çanakkale yaratabilir. Fakat bu son yılların icapları öyle kahramanlıklar ve kabiliyetler istiyor ki Sakarya ve Çanakkale mucizelerini yapan nesilden daha üstün bir nesle malik olmadıkça bu işleri başarmağa imkan yoktur.

    Kahramanlık terbiyesi beşikten başlayıp yüksek tahsilin sonuna kadar devam etmelidir. Evlerimizde, savaşlarda şehit düşmüş babaların ve dedelerin hikayeleri belki bir dereceye kadar bu terbiyeyi verebilir. Bu kafi olmamakla beraber şimdilik buna yetişir diyelim. Fakat ilkokulda, orta okulda, lisede ne yapılıyor? Kahraman yetiştirmek için bir kımıldama var mıdır? Buna hayır diye cevap vereceğiz. Kahramanlar, ancak kahramanlığa inanmış öğretmenlerin telkini ile yetişir. ilkokul öğretmenlerinin yüzde kaçı kahramanlığa inanmıştır? Ben, “çocuklara harb aleytarlığı aşılıyorum” diye öğünen ilkokul öğretmenleri biliyorum. Bundan başka biz öyle sistemler kuruyoruz ki çocuk ister istemez orada kahramandan başka her şey olmağa mahkumdur.

    ilkokullarda çocuklara dans öğretiliyor. Ben kendim balet oynanan ilkokul temsillerinden bizzat bulundum. Çocuklarımız aktörlük de öğreniyor. Fakat hiçbir ilkokulda çocuklara güreş öğretildiğini görmedim. insaflı düşünelim: Bir Türk çocuğuna güreş mi yakışır, yoksa aktörlük mü? Bize askerlik terbiyesi mi gerek, yoksa Güzel sanatların Tiyatroculuk şubesi mi? Birinciyi bırakıp ikinciye ehemmiyet vermek aç insana süslü elbise giydirmekten farksızdır.

    ilkokullarda çocuklara hiçbir şey öğretilmiyor. Bizim zamanımızda tarih dersi ikinci sınıfta başlardı. Biz ilk Osmanlı kahramanlarını, Sırpsındığını, Kosovayı, Niğeboluyu, Varnayı, Mohacı ikinci sınıfta öğrenirdik. Bize bu savaşları anlatan fedakar öğretmenimiz bizde milli şuuru kamçılardı. Şimdi ilkokulların ilk üç yılında havaiyattan, şarkı söylemekten başka bir şey öğretilmiyor. Talebe gevşek alıştırılıyor. istikbali temin edilmemiş ilkokul öğretmeni de cemiyete karşı kırgın olduğu için fazla gayret göstermiyor. ilk mektepte çocuğu doğru yola getirecek bir müeyyide yoktu. Dayak gayri insani (!) olduğu için kaldırılmıştır. Okuldan koğmak da yok. Bu yüzden ilkokulların bazıları haşarat yuvası haline geliyor ve bizim asri pedagojimiz (!) bunu normal buluyor.

    Biz ilkokulda çocuklarımız yorulmasınlar, hiçbir güçlüğe uğramasınlar prensibi ile yürüdükçe, ilk tahsil bitirecektir diye ahlaksızları okuldan koğmadıkça, icapettiği zaman dayak da dahil olmak üzere ceza müeyyidesini koymadıkça ilkokullarımızda kahramanlık tohumları atılmaz. Çünkü kolay şartlar altında, kendini zora sokmadan büyüyen çocuklarda en güç iş olan kahramanlığa karşı istidat kalmaz.

    Orta okullara liselere gelince; burada yüklü programlardan başka hiçbir şey yoktur. Talebeye milliyet aşkı ve kahramanlık duygusu verecek olan Türkçe, edebiyat, tarih, yurt bilgisi, coğrafya derslerinin kitaplarına bakmak kafidir. Bu kültür derslerinden asıl maksat talebeye milletini sevdirmekiken bizim okullarımızda bunlar birer angaryadan başka bir şey değildir. Mesela dokuzuncu sınıflarda okutulan 400 sahifelik tarih kitabında Türklere ait kısmın ancak 30 sahife tutması da dersin ne kadar manasız olduğunu göstermeğe kafidir.
    Tümünü Göster
    ···
  7. 182.
    +3
    Ortaokulların okuma kitaplarındaki ise insani çileden çıkaracak bir kayıtsızlık ve milli kültüre yabancılık göze çarpar. içindeki parçaların çoğu manasız şeyler. Başka dillerden tercüme olunmuş çoğu saçma hikayeler, insani şiirden tiksindirecek kadar bayağı manzumeler yanında Türk çocuğuna milli kin, milli ruh aşılayacak hiçbir parça yoktur. Mehmet Emin’in, Ziya Gökalp’ın o pek terbiyevi ve milli ruhlu manzumelerini yer verilmiştir. Yahya Kemal’in “Akıncılar”ı durdururken sanki kasten yapılmış gibi “Açık Deniz” manzumesi alınmıştır. Sekizinci sınıf talebesi’nin bu manzumeyi anlıyamıyacağı hiç düşünülmemiştir. Hececilerin vatani şiirlerinden hiç biri alınmamıştır. Buna mukabil neler alınmıştır bilir misin?.. Ben söylemekten utanıyorum. isterseniz siz o kitapları alıp bir bakın da hükmünüzü verin…

    Genç nesil kahraman yetiştirmek için ona iyi öğretmen kolay bulunmaz ama iyi kitap vermek lazımdır. iyi öğretmen kolay bulunamaz ama iyi kitap yazmak daima kabildir. Bunun için de kitap müsabakası açarak birinciden beşinciye kadar binlerce lira mükafat vermeğe lüzum yoktur. Bu iş menfaat beklemeyen bir öğretmene havale olunursa bir yılda en mükemmel kitap elden edilmiş olur ve talebeler ister istemez kitabın tesirinde kalacakları için de kahramanlık tohumu kısmen atılmış olur.

    Eğer Türkiye’de para menfaati beklemeden kitap yazacak öğretmenler yoksa okulları katıp öğretmenliği kaldırmalıyız. Çünkü bu kadar maddileşmiş bir öğretmen ordusu ile cehalet ve ülküsüzlük gibi sarp düşmanları kaldırarak işe başlamalı ve kitap yazmayı bezirganlık halinden çıkarmalıyız. Yıllarca gençliğe sunduğumuz kitaplardan nasıl bir nesil hasıl olduğu gün gibi meydandadır. Siz “Deli Petrol sultan Mustafanın oğludur” diyen bir onuncu sınıf talebesi gördünüz mü? Avusturalyada yapılan Moçan muhaberesine ingiliz donanmasının iştirak ettiğini” söyliyen bir son sınıf talebesine ne dersiniz? Biz dokuzuncu sınıf talebesi “Avrupada üç millet vardır. Biri Amerikalılardır.” derse inanır mısınız? Bütün bunlar gevşeklik, fena kitapların, cezasız mektup hayatının sonuçlarıdır.

    Bence Türk gençliğinin kahraman yetiştirmek için maarifte bazı değişiklik yapmak lazımdır. Fikrimce bunların ana çizgileri şunlardır:

    1- ilkokullardan başlayarak yüksek tahsil müstesna olmak üzere bütün okullardan muhtelif tedrisatı kaldırmalıyız küçük sınıflarda kız ekseriyeti arasında kalan bazı erkek çocukların erkeklik ruhlarını kaybettikleri ve kısmen avareleştikleri muhakkaktır.

    2- ilkokulların programları bizim talebelik zamanımızda olduğu gibi olgunlaştırılmalı, ikinci sınıfta başlayarak her yıl biraz daha mufassal olmak üzere Türk tarihi ve grameri gösterilmelidir.

    3- ilkokul talebesine verilen sınırsız hürriyet derhal kaldırılacak çocuk sıkı bir disiplin muhiti içine alınmalı ve hayatta disiplin denilen bir şeyin varolduğunu daha pek küçükken idrak etmelidir.

    4- Ceza bütün şiddetiyle okullara girmeli ve kötü aile muhitlerinde yetişen veya şahsen fenalığa istidatı olan çocuklar yaptıkları hareketlerin mukabelesiz kalmadığını görmeli ve iyi çocukların da bozulmasının önüne geçilmelidir.

    5- iyilerin ahlakını bozacak kabiliyette olanlar derhal okullardan çıkartılmalı ve bir kişi kazanmak için 40 kişinin önünden fena örnek bulunmasının önüne geçilmelidir.

    6- Bütün oyunlar, ders kitapları, vazifeler, kahramanlar, Türkçülük, fedakarlık aşılayacak şekilde olmalıdır.

    7- Kadın öğretmenler erkek talebeye ders vermemelidir. Bütün öğretmenler sade kılıkları ile talebeye örnek olmalıdır. Boyalı veya bob-stil hocalar derhal meslekten uzaklaştırılmalıdır.

    8- Ortaokullarda askerlik dersi nazari ve ameli olarak çoğaltılmalı ve ciddi tutulmalıdır. Talebe askeri kanunlara ve cezalara tabi olmalı ve mektep üniformasını giymeğe mecbur edilmelidir. Ortaokullara girerken kendisinden ortaokul usullerine tabi olacağına dair imza alınarak söz ve mesuliyet ne demek olduğu kendisine anlatmalı ve nizamata aykırı gidenler tahsilden men edilmelidir.

    9- Gramer, Türk tarihi, Türk coğrafyası, yurt bilgisi dersleri ortaokulun her üç sınıfına biraz daha genişletilmek üzere gösterilmelidir. Tekrar edilen derslerin ne kadar iyi öğrenildiği malumdur.

    10- Ortaokulda milli sporlar başlamalı, kılıç, güreş, cirit gibi ananevi sporlar, yüzücülük, kürekçilik vesaire gibi savaşa yardımcı sporlar birinci mevkii tutulmalıdır.

    11- Askerlik dersler ile sporlar en mühim dersler haline gelip her birinden ayrı not verme usulü konulmalı, gösteriş izciliği, caka resmi geçitleri kaldırarak yerine hakiki ve sert askerlik konulmalıdır.

    12- Ortaokullarda hiçbir faydası görülmeyen, boşuna zaman, emek ve para harcamaktan başka bir şeye yaramayan ecnebi dili dersleri tamamen kaldırılarak bunun yerine askerlik ve spor dersleri konulmalıdır.

    13- Lisenin ilk sınıfından itibaren edebiyat ve fen kolları ayrılarak yalnız bir tarafa istidatı olan pek çok değerli talebemizin parlak istidatlarının körleşmesinin önüne geçilmelidir.

    14- Gramer ve yurt bilgisi dersleri bilhassa liselerde devam ederek talebenin kendi dilini ve memleketin kanunlarını kavraması temin edilmelidir. Geçen yıl liselerde okutulan gramer derslerinden benim aldığım iyi netice gramerin muhakkak liselerde de okutulması lüzumunu bana ispat etti. Böylelikle ilkokuldan itibaren gramer okumuş talebe liseyi bitirirken kendi diline tamamen hakim olacak ve artık memlekette “Kuyu sokak, Nur apartmanı” diyecek edebiyat öğretmenleri ve dil mütehassısları kalmayacaktır.

    15- Askerlik ve spor liselerde daha sıkı olarak devam etmeli ve talebeler silahla toplu bir halde talime, hakiki süngü ve kılıçlarla hakiki mübarezeler yapmağa alışmalıdır. Zarar yok, aralarında tehlikeli yara olanlar bulunsun… Bu yaralar sinemaların, baloların yaptığı tahribat kadar zararlı değil; talebeyi tehlikeli azımsamağa alıştırmak bakımından faydalıdır.

    16- Ortaokul ve liselerden en ufak ahlaki ve zaaf tartla ceza görmeli ve bu talebeler başka hiçbir okula alınmamalıdır.

    17- Talebenin başına daima otoriter, seciyeli ve Türk öğretmenler getirilmelidir. Bizim talebemiz hatta kız talebemiz, gayri Türk öğretmenlere tahammül edememektedir.

    18- Okullar birer kışla haline gelmeli, hatta liselerin müdürleri yüksek rütbeli subaylardan olmalıdır.

    19- Okullar birbiri ile futbol gibi manasız ve voleybol gibi kadınca müsabakalar değil, askeri ve milli müsabakalar yapmalı. Türk kılıcı, okçuluk gibi milli sporlarımız ihya olunarak liselere sokulmalıdır. Bir stadyumda iki okulu temsil eden 22 gencin lastik top ardında koşması ile iki okulu temsil eden 200 gencin başlarında tulgalar, göğüslerinde zırhlar olduğu halde, hakiki kılıçlar veya süngüler çarpışmaları arasındaki farkı düşünür.

    20- Bütün okul kitapları mütehassız ve fedakar öğretenlere, milli ve askeri ruh gözönüne alınmak şartile yeniden yazdırılmalı ve öğretmenler bu işin şerefi ile kanarak maddi kazanç beklememelidir.

    21- Liselilerin fen kollarında laboratuvar çalışmaları arttırılmalı ve talebe yurt için yaratıcılık kabiliyeti daha bu sıralarda inkişaf ettirilmelidir.

    22- Askerlik ve spor derslerinde liyakat gösterenler için eski ananelerimizde olduğu gibi alplık ve batırlık unvanları, bilgide başarı gösterenler için bilgelik ve danışmanlık unvanları ihdas olunarak hakkaniyet dairesinde talebelere verilmeli, sıkı mücazat olduğu gibi büyük mükafaatlar da bulunmalıdır.

    • **

    Böyle sıkı şartlarla okullarımızda yeni bir ruh yaratmazsak yüksek kabiliyetli gençlerden ve kahramanlardan ümidimizi kesmeliyiz.

    Nihal ATSIZ, Çınaraltı Dergisi, 21 Mart 1942, Sayı:35
    Tümünü Göster
    ···
  8. 183.
    0
    adam milliyetçi değil ırkçı gözüküyor @5 e bakılırsa, verdim şükuyu severim
    ···
  9. 184.
    0
    adamdır
    ···
  10. 185.
    +3
    hayatın kamçısıyla sızar derinden kanlar senin büyük derdinden başkaları ne anlar...

    edit:siyasi görüşünü takmıyorum
    ···
  11. 186.
    0
    hüseyin nihal atsız yolbaşçıdır. yolu tarif eder. yürümek türk gençliğinin vazifesidir.
    ···
  12. 187.
    +2 -4
    Ben de milliyetciyim ama bu adam bildigin irkci.
    ···
  13. 188.
    0
    mutlak seveceksin

    Kalbin benim olsun diyorum, çünkü mukadder...
    Cismin sana yetmez mi? Çabuk kalbini sök, ver!
    Yoktur öte âlemde de kurtulmaya bir yer!
    Mutlak seveceksin beni, bundan kaçamazsın...

    Ram ol bana, ruhun yeni bir âleme girsin...
    Yazmış kaderin: Aşkıma ömrünce esirsin!
    Aklınla, şuurunla, hayâlinle bilirsin.
    Mutlak seveceksin beni, bundan kaçamazsın..

    Sevda gibi bir gizli emel ruhuna sinmiş;
    Bir haz ki hayalden bile üstün ve derinmiş.
    Gökten gelerek gönlüne rüzgar gibi inmiş,
    Bir sır ki bu, ölsen bile asla açamazsın...

    Anlatması imkansız olan öyle bir an ki,
    Hülyadaki ses varlığının gayesi sanki...
    Bak emrediyor: Daldığın alemden uyan ki,
    Mutlak seveceksin beni, bundan kaçamazsın...
    ···
  14. 189.
    0
    vaktiyle bir atsız varmış varolsun
    ···
  15. 190.
    +1
    @156 ocakcı türklükten ve türkçülükten bir haber ergen.

    vaktiyle bir atsiz varmış deseler ne hoş
    anılmakla hangi bir ruh olmaz ki sarhoş?
    ···
  16. 191.
    0
    ilk sayfada gördüğüm yazı gibi;

    çocuklar, sosyalist ve hümanist safsatalarla, bütün insanların kardeş olduğu masalıyla yetiştirilirse bugün örneklerini tümen tümen gördüğümüz bir ahmaklar yığını peydahlanır ve on türk büyüğünün adını saymaktan aciz olan güruh tanınmış artistlerle profesyonel futbolcuların adını bülbül gibi saymakta eşsiz bir kabiliyet gösterir. "atsız, ötüken, 1965
    ···
  17. 192.
    0
    kitaplarını okurum ama düşüncelerini tutmam
    ···
  18. 193.
    +3
    » Ahlakın meydana gelmesinde en önemli sebep soydur. Bir toplumun ahlakı, soyunun karışması ile değişebilir.

    » Ahlak, millet yapısının temelidir. O olmadan hiç bir şey olmaz.

    » Aslında beynelmilelci olan sosyalizmin, Türkiye’deki mümessilleri de milliyetçi olduklarını söylerler. Hatta Orta Asya’daki atalarımızla ilgimizi inkar edip bu topraklar üzerinde Hititler’den başlayarak üstüste yığılmış olan etnik döküntülerin karması olduğumuzu ileri sürenler de milliyetçilik davasındadır.

    » Komünistlikten hüküm giymiş olanlar, Türk Milliyetçiliği’nin kökünü kazımak için kampanya açmış olan partiler, islam beynelmilelciliği davası güdenler de hep milliyetçi olduklarını söylerler. Türkçülük bu türlü ekgib ve yanlış milliyetçiliklerin hepsini reddeder.

    » Bana göre Ticanilik, Nurculuk, yobazlık, komünizm ve partizanlık gibi hastalıkların sebepleri, milli ülküden yoksunluktur.

    » Barış, savaşın başka metotlarla devamı ve silahlı savaşa hazırlığın ayrı bir şeklidir.

    » Ben, yabancı kaynaklı hiçbir fikri benimsemeğe tenezzül etmeyecek kadar millî şuur ve gurura malik bir Türk‘üm. Siyasi, içtimai mezhebim Türkçülük‘dür.

    » Bir gün ülkede milliyetçi geçinen politikacılar, yöneticiler, sanatçılar, aydınlar hiç bir çıkar kaygısına düşmeden, yiğitçe, korkusuzca Türkçü söylemlerde, Türkçü tavırlarla milletin karşısına çıkarlarsa o gün Türkçülük büyük bir utkuya yaklaşır.

    » Bir millet bağımsızlığını, hürriyetini ve sınırlarını kaybedebilir, hatta yıllar boyunca başka bir milletin esareti altında yaşamak zorunda kalabilir ama bütün bu unsurlar o milletin yok olmasına etken olamaz. Ancak kendi dilini kaybetmiş bir millet yok olmaya mahkumdur.

    » Bir millet, büyümek ve iş yapabilmek için kendisinin büyük bir millet olduğu inancını duymalıdır.

    » Bir millete, geçmişini unutturmak, onu yok etmenin ilk şartıdır.

    » Bir millet için, büyümekten korkmak kadar ölümcül düşünce olamaz.

    » Bir milletin yürütücü kuvvetine “ülkü” denir.

    » Bir topluluktan müşterek ülküyü kaldırın, insanların hayvanlaştığını görürsünüz.

    » Biz bin yıl sonrasına hitap ediyoruz.

    » Bize bir gençlik lazımdır. Temelinde cehalet, duvarlarında riya, tavanlarında dalkavukluk bulunmasın.

    » Bize lazım olan gençlik bir fırka veya zümre gençliği değildir. Biz fırka ve şahsiyetlerin ebediliğine kani değiliz. Her şeyden üstün, her şeyden önce bir Türkiye vardır. Biz Türk Gençliği istiyoruz!

    » Bize yalnız dans etmesini, iyi giyinmesini, kur yapmasını ve aşık olmasını bilen gencin lüzumu yoktur. Bize bugün mesleğinde usanmadan çalışacak, yarın hudutta göz kırpmadan ölebilecek genç lazımdır.

    » Bizim için önemli olan, dost kılıklı yabancıların milli ülküyü güya milli çıkar adına baltalamasının önüne geçmektir.

    » Biz Türküz. Tarihimize ve en yakın mazimize dayanarak Türküz der ve bundan haklı bir iftihar duyarız.

    » Büyük adam hususi hayatında da yüksek ve temiz olan adamdır. Bir takım meziyetleri bulunan bir rezil hiç bir zaman büyük değildir.

    » Büyümek istemeyen bir millet küçülmeye mahkumdur.

    » Davanın adamı olmak gerekir.

    » Dil, bir milletin en değerli malıdır.

    » Dil; bir milletin sembolüdür. O milleti bir arada tutan ve yok olmasını engelleyen biricik faktördür.

    » Dinin bir ruh ihtiyacı olduğunu bilim kabul etmiştir.

    » Dün sultanlara taptığı zannolunan bu millet, milli mevcudiyetini tehlikede görünce bir kumandanın emri altına girmiş, hayatını ortaya atarak istiklalini ve istikbalini kazanmıştır.

    » Dün tembelliğinden bahsolunan bu millet, kendine göre en ağır vergileri ödeyen millettir.

    » Dünyadaki bütün milletler, yabancı devlet hakimiyetinde kalan soydaşlarını kendileriyle birleştirmek için silahlı ve silahsız savaşlar yaparlar. Bunun adı emperyalizm değildir, irredantelizmdir ki makbul bir davranıştır.

    » Dünyaya yayılmaya çalışmak, dünyadan silinmek korkusunun tepkisidir.

    » Emperyalizm bir milletin başka milletleri hükmü altına alması demektir.

    » En büyük kahramanlığı yapsanız bile en küçük karşılığını beklemeyiniz.

    » Eskiden Türkler arasında bir ayrılık konusunda Sünnilik-Şiilik meselesi de artık bahis konusu sayılmaz. Bunların hepsi Müslüman Türk‘dür ve Müslümanlığı anlayıştaki içtihat farkları, artık Türkler arasında ikilik doğuramaz.

    » Eski topraklarımızı kurtarmak isteğimiz emperyalizm ise emperyalistiz. Türkistan’ı, idil-Ural’ı, Azerbaycan’ı, Kafkasya’yı, Kırım’ı ve Türkler‘in yaşadığı başka yerleri is!temek emperyalizm ise kutlu bir düşüncedir.

    » Fedakarlık insanları da, milletleri de asilleştirir, kahramanlaştırır.

    » Gerçekten Türkçü olmak kolay değildir. Her önüne gelen Türkçü olamayacağı gibi, her Türkçüyüm diyen de Türkçü olamaz.

    » Gittikçe uyanan milli şuur karşısında gafiller ve hainler, Türk milletini daha çok aldatamayacaklardır. Kızılelmanın yolunu kapatamayacaklardır.

    » Hakkımızı, atalar mirasını istiyoruz. Alacağız da…

    » Haritalarda ırkımızın yaşadığı yerlere baktık, milletimize fenalık edenleri tarihte okuduk ve milli kini ateşten damgalar gibi kalbimize yazdık.

    » Hayvan nevileri arasında bir kör sıçan vardır ki günde kendi ağırlığının iki üç misli yemek yemezse ölür. Yunanistan, galiba o kör sıçanın neslinden gelmektedir.

    » Hem duyguya, hem de düşünceye dayanan milli şuur, bir milletin manevi kuvvetlerinden en önemlisidir.

    » Her iman ahlaka yürüyeceğine göre, Türkçülük’de de sağlam bir ahlakın bulunması birinci şarttır.

    » Herkes barıştan söz ettiği halde herkes savaşıyor. Çünkü herkes kendi yarınını, öbür gününü, daha uzak geleceğini emniyete almak istiyor. Çünkü kimse kimseye güvenmiyor. Çünkü herkes birbirinden korkuyor.

    » Her Türkçü, bulunduğu yerin görevini inançla yaparsa, Türkçülük ülküsü sağlamlaşır. Türklük güçlenir.

    » Irkî asaletimiz, enerjimiz ve insanlık meziyetlerimize dünya milletleri ve büyükleri hayran kalırken, bizim kendi milletimizi hiçe saymamız ve kendi kabiliyetlerimizden ümit kesmemiz eğer fena bir kasda makrunsa alçaklık, böyle bir niyete matuf olmadan inanılmış ise kör gözlü bir budalalıktır.

    » iki millet arasındaki gerginlik ikisi arasında kalmıyorsa bunun sebebi, o ikisi arasındaki savaş sonunda doğacak durumun şu veya bu milletleri de başka açılardan ilgilendirecek nitelik taşımasıdır.

    » iktisadi doktrinler çabuk değişir, değişmeyen prensipler, milliyetçilik prensipleridir.

    » ilim ve hakikat, siyasetin oyuncağı olamaz.

    » ilk düşüneceğimiz şey: Türkiye’de Türk Kültürü’nü hakim kılmak, yabancı tesirleri silkip atmaktır.

    » insanları insan yapan, büyük bir düşüncenin ardından koşmalarıdır. insan, şeref için ve muhteşem saydığı bir gaye için ölmesini bilen yaratıktır.

    » insan meziyet sahibi olmaya mecburdur.

    » istek ve inanç, her güçlüğü devirir.

    » Kendimize dönelim. Ahlak, edebiyat, mugibi, giyim, zevk, yemek, eğlence, hukuk, aile, adet, anane ve her şeyde milli olalım.

    » Kıbrıs davası er-geç bir çözüm yoluna girecektir. Nasıl gireceğini bilemiyoruz. Çünkü bizim için Kıbrıs davasının çözümü, ancak Kıbrıs’ın Türkiye’ye katılmasıyla mümkündür. Bugün bu kadarı olamayacaktır ama, Türkçülük ülküsüyle yetişen bir gençlik var ki, onlar yarın bu ülküyü gerçekleştirirler.

    » Kızılelma, Türk milletinin manevi besinidir. Açlar yiyecek bulamadıkları zaman nasıl faydasız, zararlı, hatta zehirli nesneleri yerlerse; Türk milleti de “Kızılelma” kendis!ine yasak edildiği için marksizm ve kozmopolitizm gibi zararlı ve zehirli fikirlere el uzatıyor.

    » Kızılelma ülküsüne “tehlikeli maceracılık” diyenler, bugünkü Araplar ile Yahudiler’e bakıp düşünmelidirler. Hele Yahudiler 2000 yıl önce kaybettikleri vatanlarını yeniden ele geçirmek ve yalnız kitaplarda kalmış olan ibrani dilini diriltip bir konuşma dili haline getirmek uğrundaki çalışmaları ile dünyaya örnek olmuşlardır.

    » Kızılelma ülküsünün gerisinde savaşlar ve büyük sıkıntılar görüp de korkanlar bulunabilir. Kendi rahatı ve keyfi kaçmasın diye insanlık davası (!) güdenler, ülküyü inkar edenler her zaman, her yerde çıkabilir. Fakat bir milletin içinde büyük bir çoğunluk milli ülküye inandıktan sonra, geri kalanlar da ister istemez bu milli akıntıya uymaya mecburdurlar.

    » Maddileşmiş bir insan vatan için ölür mü? Bencil bir insan muhtaçlara yardım eder mi? Milletine inanmayan bir adam yabancı ile işbirliği yapmaz mı? Erdemi gülünç bulan birisi çalıp çırpmaz mı?

    » Milattan önceki yüzyıllarda Hunlar, çocuklarını, topluma faydalı olabilecek bir terbiye ile yetiştirirlerdi. Topluma faydası dokunmayacak kadar yaşlanmış olanlar ise intihar ederlerdi.

    » Milletimiz ne fedakarlıkta, ne milletseverlikte, ne yaratıcılıkta ve ne de müminlikte hiçbir milletten geri değil ve hatta ileridir.

    » Milleti yapan unsurlardan biri de din olduğuna göre, Türkler‘in dini üzerinde de durmaya mecburuz. Hiç şüphe yok ki, Türkler‘in dini müslümanlıktır. Eski dinimiz olan Şamanlık’dan da bazı unsurlar alarak bir Türk müslümanlığı haline gelen bu din, on yüzyıldan beri bizim milli dinimiz olmuştur.

    » Milletleri millet yapan, uğrunda ölecekleri yüksek ülkülere bağlanmış olmalarıdır.
    Tümünü Göster
    ···
  19. 194.
    +2
    vaktiyle bir atsız varmış
    var olsun!!!

    "vaktiyle bir atsız varmış,
    derlerse ne hoş.
    anılmakla hangi ruh olmaz ki sarhoş!"
    ~atsız
    ···
  20. 195.
    +1
    ruhu şad olsun, türk ırkı var olsun.

    soydaş
    ···