1. 1.
    0
    uzun soluklu hikayem için: (bkz: hayatını gibtiğim kızı anlatıyorum beyler)

    daha önce de belirttiğim gibi, önce word e yazıp da, "bugünlük elimde part az, bu yüzden kısa kesicem" diyen zütlekler gibi dikkat çekme çabası içinde değilim. şu anda doğaçlama bir şekilde hatırladığım kadarıyla yazıyorum olayları. "sonra işte çocuk gitmiş, kız da demiş ki, ne tatlıydı dimi ahahah ne güzel yazıyorum" tadındaki hikayelerden inci sözlüğün bıktığını ve bi gibtir git dediğini biliyorum beyler. sizi bunlardan kurtarmak adına ben de kendimi anlatıp, yaşadıklarımı anlatıyorum ki,
    -okurken güzel vakit geçiresiniz
    -yaptığım hataları yapmayasınız.
    -yaptığım doğruları da uygulayasınız.

    Ama bu hikayeden çok şey beklemeyin. zaten çocukluktan kalma ve çocukça.

    ve hikayemiz başlıyor beyler...
    ···
  1. 2.
    0
    --spoiler--

    --spoiler--
    ···
  2. 3.
    0
    /////
    bir kenar mahallede okuyordum ilkokulu. çocuklar üstlerine giyecek kıyafet bulamazlardı, yakalıkların iliklerinden biri açık olduğundan, yakalık düğmeliymiş süsü verilerek kullanılırdı.
    pazarda çalışırdı bir arkadaşım, bir arkadaşım ayakkabı boyardı, bir diğeri ise babasıyla halka tatlı satardı. tebeşirlerin öğrenciden değerli olduğu bir yoklukta okuduk, okulda kantin dahi yoktu mesela. şimdi çok değişmiş diyorlar ilkokuluma ama, gidip görmedim doğrusu.

    sınıflar soba ile ısınıyordu. sabahleyin öğrenciler sıra olmadan topal hizmetli yusuf abi gelir yakardı sobayı duman karası yüzüyle. her gün nöbetçi kömürlükten odun taşırdı sınıfa o yıllarda. yerli malı haftası olduğunda kremalı pasta getirenler sadece polislerin çocuklarıydı bizim okulda. mahallemizin hemen yanındaki polis lojmanlarındaki polisler bile o zamanlar burjuva kaçardı bizim okula.

    okula odun - kömür geldiğinde birer derse girmezdi tüm sınıflar. yakacaklar kömürlüğe taşınırdı. tüm sınıflar dediğim sadece beş tane sınıftı. sabahçılar a şubesi, öğlenciler b şubesi demekti.
    ···
  3. 4.
    0
    buraya bi ayraç
    ···
  4. 5.
    0
    /////
    okulda her öğrenci birkaç iş yapardı, öğrencilerin sırtladığı bir okuldu.
    Ya devlet bizim okula ödenek göndermiyordu, ya da huur çocuğunun biri çok fena kaldırıyordu tüm parayı.

    Yoksa aynı şehirde-semtte başka okullar da vardı, onlar ise her türlü olanağa sahipti.

    Bizim okulda ise, güzel yazı dersinde tahtaya yazı çizgisi çizmek için ipleri tebeşirleyip, duvara çarpardık bilen bilir.
    Sınıfımızda ilk yıllarda kız çoktu. Ama çocukluk işte. yanlarına oturmaya bile çekinirdik biz. şimdiki bebeler gibi tv de öpüşen görünce vuuu deyip gibimizi kaşımıyorduk beyler.

    Sınıfa ilk gittiğimde sınıfta okumayı ve yazmayı hatta dört işlemi bilen tek çocuktum. Ama buna rağmen bana deftere _._._._._._._._._ bunu yaptırıyordu öğretmen. Oysa ben yeteneğimle giber atardım tüm sınıfı. Haftalık dağıtılan kitapları daha öğretmen dağıtımı bitirmeden önce okuyup bitirir verirdim. kısa zamanda sivrilmiştim yani.
    ···
  5. 6.
    0
    /////
    Bu yüzden kısa zamanda sınıfımdaki arkadaşlarım sevmişti beni. sınıfın çalışkan çocuğuna karşı böyle bir sevgi vardır beyler, çoğunuz bilir eminim. çalışkan çocuğun bi tane bin arkadaşı olur, onu korur pisliklerden. Birkaç tane fırsatçı arkadaşı olur, hep iyi davranır kopya alabilmek için falan. Sonra çalışkan olduğu için karar veren merciidir sınıfta. futbol oynarken takım kaptanıdır, okulda da her yıl sınıf başkanıdır.

    Ama benim ünüm sınıfımı aşmıştı, üst sınıflardan abiler ablalar gelip benimle konuşuyodu, o çalışkan çocuk sen misin diyorlardı. Düşünsenize, mezunlar derneğinde en iyi ihtimal kahveci minibüsçü bulabileceğiniz bir okulda okuyordum ben. şaşırıyorlardı bu yüzden beyler.
    ···
  6. 7.
    0
    /////
    B şubesinin en çalışkan çocuğu ise bir polis bebesiydi ve bu yüzden sürekli benle yarışırdı. bense kimseyi giblemezdim, eziktim belki biraz. çocuk gelip kaçıncı olduğumu sorduğunda anlam veremezdim ama, her seferinde de sınavda giberdim bebeyi ve il derecesi yapardım.

    Okulun öğrencileri çalıştırması olayının abartıldığı dönemlerden birindeydik. öncelikle okulun bahçesine çakıltaşı serildi. daha doğrusu öğrenciler serdi resmen o kadar çakıl taşını. idareciler tarif ediyor biz yapıyorduk.

    Tabii o kadar toz toprak çakıl işinden sonra, sınıflar da tozlanmıştı. 5. sınıfın, ikinci döneminin ilk haftasıydı. çakıl sermeyi bitirip, sınıflara gittiğimizde, sınıfların yıkanacağını söylediler. Kimi öğrenciye paspas, kimi öğrenciye çekçek, kimisine bez veriliyordu. kimisi hortumla yıkıyordu etrafı. Geleceğin topal hizmetli yusuf abi leri de vardı sınıfta büyük bir hevesle çalışıyorlardı.
    ···
  7. 8.
    0
    /////
    oysa ben belime kadar sırılsıklam ıslandığıma sinirleniyordum. üzülüyordum. herkes beline kadar ıslanmıştı. iki kez eve gidip kıyafetlerini değiştirenler bile oldu. Yıkama işi bittiğinde ise, herkese izin verdi öğretmen eve gitmemiz için. Ben de eve geldiğimde annem hayretler içinde karşıladı ve sinirlendi. Bir gün sonra okula gidip kaydımı aldı. beni 5 yıl boyunca okutmuştu ve sürekli de benimle övünürdü öğretmenim. aynı semtteki diğer okulda öğretmen olan kocasının öğrencileriyle kıyaslardı. birimizin full yaptığı testi, diğerine gönderirlerdi. Şimdi ise ben kocasının okuluna gidiyordum beyler.
    müdür ile konuştuk, beni daha önce duyduğu için çok sevindi, işlerimi bitirdikten sonra hadi sınıfına çıkalım dedi. sınıf öğretmenine ismimi söyleyip gitti.
    ···
  8. 9.
    0
    /////
    sınıfta bir çocuğun yanına oturttu beni öğretmen. sınıftaki iki boş yerden birisiydi. Sonra yoklama almaya başladı öğretmen. gülçin gelmemişti o gün okula. hasta dediler. ne güzel isimmiş dedim geçtim. yeni sınıfımda sadece sıra arkadaşımın beni sevdiğini düşündüm o ilk gün. Diğerleri sevmemişti beni. Bir sonraki gün ise sınıfa gelip oturduğumda gülçinin gelmiş olduğunu gördüm birdenbire kalbim yerinden çıkacakmış gibi oldu.

    Arabayla giderken genişçe bir tümsekten aşağı inerken içiniz bir garip olur ya, aynen öyle oluyordu içim. Kızın bebek gibi yüzü vardı ama sadece sınıfa girdiğimde görmüştüm. bir de yeşil yeleği vardı. hafif çekik gözlü ve gözlüklü güzel bir kızdı. o semtte görmeye alışık olmadığım yüzlerdendi gülçin in yüzü.
    ···
  9. 10.
    0
    /////
    sınıftaki erkeklerle hemen tanıştım ama hiçbiriyle kaynaşamadım. Sınıfa sonradan gelen çocuk olmak zordur çünkü beyler. hele bir de önceden çok çalışkanmış lafı dolaşıyorsa.
    13 şubat ta (ayrıldığım okul) çalışkanmışsın ama bura zor okul dedikleri bile oldu. Zorluk nedir görmemiş malların sözüydü olsa olsa bu.
    Sonra bi aralık gülçin geldi. Sınıfta en çalışkanlardan biri olduğu için hemen o da sordu beni. o sınıfın türkçe dersindeki en çalışkanıymış. Bizde ise tek çalışkan vardı, türkçesi matematiği yoktu, hepsi bendim. bu yüzden hırslı olduğunu belli eden bi tanışma üslubu vardı gülçinde. ama ben heyecandan ölüyordum konuşamıyordum.
    ···
  10. 11.
    0
    /////
    birkaç gün sonra ilk testleri yapacaktı öğretmen. ünite dergilerini bitirmişlerdi. Oysa ben o dergiyi hiç okumamıştım bile. Çözdürdüğünde 15-20 arasında doğrularım oldu tüm testlerde. burası 13 şubata benzemez diyorlardı yine. gülçin de öyle diyordu. Bense sınavda bile gülçin i izliyordum. bu duygunun adının aşk bile olduğunu bilmezken, attığı her adımı, gülüşünü her kıyafetini ezberlemiştim.

    kim tembel bir çocuğu severdi ki? bir sonraki dergi bittiğinde kendimi göstermeliydim. ünite sonunda yapılan tüm sınavlarda 25 sorunun 25 ine de doğru cevap vermiştim. herkes şaşkındı. gülçin de ufak bir hayranlık duymaya başlamıştı hissettiğim kadarıyla. ancak, bunu farkeden tek kişi ben değildim.
    ···
  11. 12.
    0
    /////
    sınıfta en belalı binlerden biri yıllardır gülçin in etrafında dolaşıp duruyormuş. o da farketmişti.
    gülçin benimle daha fazla vakit geçirmeye başladıkça; bu bin, gülçinle konuşmamam için beni tehdit etti. başarılı olsa da gülçin benimle konuşuyor, niye kendisi ile konuşmadığımı soruyordu. Ev telefonu ile bizi arıyordu (cep telefonu da yok bin liseliler) sürekli farklı konularda uzun uzun benimle konuşmak istiyordu.

    okul her dağıldığında, evimize dönerken bu binin dayağını yemeye başlamıştım ilerleyen günlerde. ama ben uzak durdukça kız da inadıma inadıma benimle vakit geçirmeye çalışıyordu.

    bense uzun uzun mektuplar yazıp veriyordum ona. şiirler bile yazıyordum lan. şimdi bile okusanız dişe dokunur şiirler çıkardı yani o derece. Ama kız farketmiyordu beyler, açıkça da söyleyecek kadar güvenemiyordum kendime. zaten sınıfa sonradan gelen çocuktum ben.
    ···
  12. 13.
    0
    /////
    artık daha fazla dayanamayacağım dediğimde ise 6. sınıftaydım. Küçük anket defterleri olurdu hani, herkes birbirine yazdırırdı. gülçin bana o defteri getirdiğinde, deftere onu ne kadar çok sevdiğimden bahsetmiştim. ama yine her güzel kız gibi o da beni çok sevdiğini söyledi. tabi beklediğim gibi değildi.
    bir iki yıllık daha işkencenin ardından, ben diğer devreye geçicem dedim aileme. Tamam dediler. sınıfımı değiştirdim başladım. iki gün sonra bir baktım ki, gülçin de sınıfını değiştirmiş. hemen tekrar dedikodular dönmüş benim için geçti sınıfa diye. bin bebe artık bulaşamıyordu ama, dedikodu çıkarıyormuş benim haberimin olmadığı onlarca dedikodu.

    ben yatılı bir okula başladım. gülçin ise başka bir okula gitti. veeeeeee

    yıllar sonra gülçinle olan konuşmamızdan kesitler sunarak bitireceğim.
    ···
  13. 14.
    0
    /////
    lise de bitti üniversite de bitti bitiyor. gülçinle konuştum bir iki ay önce. ya dedim nasıl aşıktım, bir kez olsun bakmadın yüzüme, şimdi evlenmişsin : ) ciddi misin dedi.

    evet dedim. senin beni farketmeyişine sinir olup sınıfımı değiştirdikten iki gün sonra sen de sınıf değiştirdiğinde biraz heveslendim ama, sonra yine anladım benimle olmak istemiyordun sen.

    Bana defalarca kez yemin etti. hiç farketmediğini, farketse böyle olmayabileceğini anlattı. o ise hakkımızda çıkan dedikodulardan dolayı, benimle istediği kadar ilgilenemediğini ve bu şekilde okulu bitirip gittiğimizi söyledi.
    ···
  14. 15.
    0
    /////
    sonrasında ise bir daha konuşmadık. evlenmişti neticede. belki çocuğu doğmuştur şimdileri. gülçine ve hepinize mutluluklar.
    ···