1. 7026.
    0
    ha bu arada hepiniz huursunuz.
    ···
  2. 7027.
    0
    BEN REiSiM
    ···
  3. 7028.
    0
    Nihayet lan..
    ···
  4. 7029.
    0
    gibim 3 cm
    ···
  5. 7030.
    0
    Öyle dertli.
    ···
  6. 7031.
    0
    Ben şerefsizim
    ···
  7. 7032.
    0
    Ben itim
    ···
  8. 7033.
    +1
    melek gözün anasının devamlı müşterisiyim.
    ···
  9. 7034.
    0
    Mallık yapmayı çok severim
    ···
  10. 7035.
    0
    Napcan işte puştluk bunu gerektirir
    ···
  11. 7036.
    0
    Pişman olcam
    ···
  12. 7037.
    +2
    Burası aptal dolu
    ···
  13. 7038.
    0
    Evet öyle
    ···
  14. 7039.
    0
    Sözlüğü kullanmam gerekiyormus
    ···
  15. 7040.
    0
    Çok yeniymisim
    ···
  16. 7041.
    +1 -1
    Değiştim.

    Inanmazsın. Değiştim.

    Ne sinirliyim artık ne öfkeli.

    Ne bu dünyanın kanunlarına itirazım var nede bir sezgim.

    Kabul ettim herşeyi. Dayatılan kurallar, olması gereken uyumlar. Milletin mükemmel dediği insanlar..

    Kabul ettim. Insanlar için hayallerinden vazgeçmem gerektiğini, birine kendimi kabul ettirmek için kendim değil adam olmam gerektiğini...

    Değiştim.

    Herkesin istediğiyim artık.

    Ama ben \\\"ben\\\" değilim..

    Tek bi şey kaldı içimde insanlığıma dair. Tek bi duygu.

    Ben özledim..

    Kurduğum hayali
    istediğim seni
    Beklediğin beni
    Bitmeyen gülmemi
    Dinmeyen sevgini

    Ben ben değilim ama

    Sadece özledim..

    Hani derler ya \"öldüm\" diye.
    Duyunca abartmayın lan derdim. Abartı değilmiş. insanın üstüne toprak değmeden de ölebilirmiş.

    \"Öldüm\" diyenler aslında içindekini öldürenlermiş.

    Amaaaan yine dicen yapmış edebiyatını acındırmış cart curt..

    Bak buraya.

    Burası

    Benim



    Bak etrafa ne kimim var ne kimsem burada. Bak ulan.

    Bak da anla.

    Anlayabil artık beni.

    Bir kere olsun. Ulan bir kere be bir bir !!

    Olsun diyebil.

    Sen istersen herşey olur.

    Bunu bil.
    ···
  17. 7042.
    0
    2 Gündür ruh gibiyim, bu bilinmezlik beni çok yordu. Umarım her şey yeniden güzel olur.
    ···
  18. 7043.
    +8
    Çok uzun zamandır yazmıyorum bu başlığa. Çok kalabalık olunca kendime ait b başlık olsun isteyip oraya dökmeye başlamıştım içimi.
    Her şey yolundaymış gibi davranmak insanı çok yoruyor. Hem fiziksel hem zihinsel olarak.
    Ve ben öyle yapıyorum. Her şey yolundaymış gibi.
    Aslında çok fazla olumsuzluk yok ama içimden atamadığım bir sıkıntı, bir boğukluk var.
    Gitmiyor içimden ne yapsam geçmiyor.. Öyle bir karamsarlık öyle bir boğulma hissi öyle bir uzaklaşma isteği var ki..
    Sanırım benim hayatımı tamamen değiştirmem gerekiyor
    Şehri, tanıdığım her insanı, kullandığım her eşyayı, içtiğim suyu, soluduğum havayı, yaşadığım hayatı hatta sıkışıp tükendiğim şu zamanı..
    Bu bunalım hali nasıl geçecek? Ne yapmalıyım?
    Nasıl davranmalıyım? Kendime nasıl hakim olmalıyım?
    Öyle ki ne yaşayasım ne ölesim var..
    Keşke beni dondurup zamanı ileri alsalar gerçi ileri belirsiz keşke geriye alsalar belki 40 yıl öncesine gibtir etseler beni keyfim yerine gelir.
    Hatta daha eskiye
    Başka zamana başka bir ülkeye başka bir yaşama
    Küçükken zaman yolcusu olmak isterdim, farklı zamanlarda yaşayıp farklı insanların hayatına dokunmak.
    Kendi hayatımdaki bozuklukları düzeltmek için başkasının hayatını düzeltmem gerekiyormuş gibi hissediyorum. Tanrı kompleksi ve tanrıcılık oynamak arası bir şey.
    Ama ben umutsuz bir dalyarak olduğumun bilincindeyim. Umutsuz vaka

    https://www.youtube.com/watch?v=sdVaGR_ZoOw

    Bir zamanlar karanlık bir yanım vardı. Herkesi yıkıp geçmek isteyen her şeyin yıkıp geçtikçe düzeleceğine inanan bir yanım. Önüme yıkan her engeli ya da hayatımdaki iyi / kötü bir anıyı sel misali yıkıp geçmek isteyen, boğup yok etmek isteyen bir yanım. Öyle sinirli öyle hırslıydı. insanlara olan nefretimin kat be kat arttığı zamanlarda tüm iyi yanımı yok ettiğini düşündüğüm bir yan. içimdeki o kara köpeğin büyükçe hırladığını, her öfke anında o hırıltının arttığını hatta bazen istemsizce boğazımdan yükselip dışa taştığını hissediyordum. Her seferinde ben böyle değildim diyordum. Aslında her insanın öyle olduğunu zaman evcilleştiğimizi anladım elbette. Sonra o karanlık yanım kayboldu. Sis gibi gittikçe dağıldı, görüş mesafem arttı. Son kalıntıları kaybolduktan sonra büyük bir boşluk gördüm içimde. Öfkem dinmiş nefretim bitmiş yerine büyük bir boşluk gelmiş. Bu başlık nasıl dolacak? Uzun zamandır bunun cevabını arıyorum ama bulamıyorum. Bir iş bir uğraş mı dolduracak bu boşluğu? müzik dinlemek mi? bir şeyler yazmak ya da okumak mı? yemek pişirmek ya da yemek mi? alkol ya da sihirli maddeler mi? Başka birisi mi? Aşk mı nefret mi? Hani bazı hikayelerde içindeki mutluluğu aramak için binlerce kilometre yol giden dangalaklar var ya iç huzuru bulmak, ruhu dinlendirmek falan işte bu hissettiğim o oluyor sanırım. Ama bence insanın iç huzurunu bulması o kadar basit değil. Hayatta en zor şey insanın kendisi ile yüzleşmesidir çünkü. Birine karşı bir hata yapıp ya da yalan söylediğimizde onunla yüzleşiriz. Konuşur yüzleşir utanır sıkılır sonra unuturuz. Peki kendimiz ile yüzleşirsek? Kendimizden kaçamayız. Utansan sıkılsan bile kaçacak yerin yok yüzleştiğin kişi her daim seninle. Günler hatta yıllar geçse bile bir gece kafanı yastığa koyduğunda o hataların unutmak istediklerin ne varsa aklına hücum eder. Sanki bir hafriyat kamyonu gelip beyninize bütün o pisliği döküyormuş gibi. O yüzden insanların kendine karşı en dürüst olduğu anlar aşırı depresyon anları ya da intiharın eşiğinde olduğu anlarmış. Çünkü kendine karşı bahane üretmene gerek yok o anlarda. Ne kadar dibe battığının farkındasındır. Ne derece kendi ayağına pislik bulaştırmış olduğunu bilirsin. Sanki bir yanın sana sert bir nutuk çekerken bir yanın kafasını eğmiş gözlerini halının desenlerine dikmiş gibi. Öyle bir andayım bende. Ama bir intihar ya da depresyon anı değil. Farkındalık hali. Ne yaptım ne oldum diye kendi içinde muhasebe yaptığın ve her şeyi tarafsız bir hakem gibi ölçüp biçip tarttığın bir farkındalık hali. Hayatımın zaman çizelgesini çıkardığım bir farkındalık hali. Mutluluklarımı, hüzünlerimi karşılaştırdığım bir hal. Sonuç beklendiği gibi pek iç açıcı değil ama elimden bir şey gelmeyeceğinin farkındayım. Keşkeler değişmiyor, keşke değişse. Ve o kadar çok keşke dediğim pişman olduğum zaman var ki pehh dersiniz yani... neyse
    Acaba tüm mutluluk hakkımı doldurdum mu diyorum bazen kendi kendime. inşallah mutluluğun kotası yoktur. Varsa sıçtım zaten, belki sizlerin arasında da sıçanlar vardır. Benim asıl sorunum üzüntülerimi, pişmanlıklarımı, hüznümü, buhranımı geride bırakamıyorum. Kendimden bir parça gibi sürekli yanımda taşıyorum. Nasıl geride bırakırım onu bilmiyorum ama bunu yapmaya ihtiyacım var biliyorum. Çünkü daha ne kadar yaşarız, yaşayacağımız süreye ne kadar mutluluk sığdırabiliriz bilmiyorum. Bu belirsizlik çok korkunç aslında. Mesela sevdiğin bir dizinin sezon finali çıkıyor yarın izlerim diyorsun, yatıyorsun ama sabah kalkarken bedenin yatakta kalıyor lan noluyo demeye kalmadan hoop ruh bedenden ayrılıyor, dizinin sezon finalini görmeden hayatın final yapıyor. Ne zaman öleceğimizi bilsek belki de hiçbir şeyi ertelemeden yaşarız. Belki içimizdeki tüm kötülüğü nefreti dışa vurup etrafı nasıl yakıp yıktığımızı izleriz belki tam tersi üzmeden kırmadan sessiz sakin bir şekilde akıp gideriz. insan çok garip.
    Ne istediğimi bilmiyorum. Keşke ne istediğimi bilene, karar verene kadar zamanı durdurabilsem. Bu yazıyı yazarken harcadığım zamanda başka neler yapabilirdim, kim bilir.
    Bazen bunları düşünüp yazarken bi an duraksayıp "ee şimdi ne n'oldu" diyorum. Her şey boş geliyor hayatta yani. Kendimi bulmaya çalışmak, iç huzurumu aramak, hayatta bir amaca sahip olamaya çalışmak bile boş geliyor. Bakalım nereye kadar gidecek bu şekilde.
    En zor olan şeyde aslında zor değil nasıl tarif edeceğimi tam olarak bilmediğim bir his bu, hayatta yaşadığınız bir an ya da his o an sizin donup kalmanıza neden olabilir, yani tüm planlarınız değiştiği o bir kaç dakikalık anlar sizin yıllarınıza mâl olabilir ama sadece sizin. Yanınızdan geçip giden birine etkisi olmuyor. Siz karnınıza yumruk yemiş gibi içinizde bir ezilme göğsünüzde bir tıkanma boğazınızda bir yumru hissederken sizinle aynı ortamda aynı zamanda bulunan aynı havayı soluyan biri hiçbir şey hissetmiyor. Vurucu bir etkiye sahip ve tamamen gerçeklerden oluşan bir replik; "ölümün kıyısında hepimiz yalnızızdır. orada seni kurtaracak kimse yoktur."

    Kafamda dolaşan düşünceleri düzene koymakta üşendiğim için yazmayı az sonra keseceğim.
    Yazmam bir şeyi değiştirmiyor aslında, konuşmak için konuşanlar gibi bende yazıyorum.
    Her ne kadar insan yalnızlığa alışsa da tek başınalığı sevse de bazen konuşmak istiyor. Ama öyle bir duvar örüyorki insanlarla arasına konuştuğunda kendi sesi kulaklarında yankılanıyor. Tek başına olmak, yaşamak güzel ama yalnızlık biraz zor. Can sıkıcı.
    Tümünü Göster
    ···
  19. 7044.
    0
    ölüm sebebim intihar olacak, orası kesin. neyse, biraz daha bekleyelim.
    ···
  20. 7045.
    +1 -1
    Canım sıkıldığı için buralarda dolaşmak zorundayım
    ···