insanları etkileyebilmenin en iyi yolu

şuraya bi rizörv alalım. zira anlatmak istediğin düşüncenin sonlarında farklı birşey varmı diye irdeleyeceğim.ana noktayı anladım.ama bunlar bana hiç yabancı gelmedi. tamamen aptallara ya da ergenlere hitab ediyorsun. burada,x kızı sinema teklifini kabul etti diye, ondan hoşlandığını düşünen
az insan vardır. aradaki bağ tabi önemli. burada daha çok kızı sinemaya atıyorum binler, napmalıyım? diye danışacak olan panpalar vardır

up up up okuyoruz

rezerve

başlık diriltme yapalım

reserved

bugünden itibaren kesintisiz devam ediyorum artık tatildeyim değerlenecek buralar

nerdesin esek sipasi

rözörvöd alalım

@198 - 199 - 200 deki entrilerin 3ünü kafandan "1 dakika" içinde yazman imkansız huur çocuğu
nereden çalıyorsan gibtir git oraya amın oğlu

@259 kardeşim, "önceden word'e yazıp, buraya part part kopyala yapıştır yapmam" gibi bir olasılık aklına gelmiyor değil mi? akşam paylaşacağım şeyleri şimdi yazıyor olmam gibi? şimdi çekilebilirsin.

toplanın hele başlayacağım birazdan

hadiyin gençler yardırın

yok mu kimse

neyse gençler başlıyorum ben

Düşünce gücü ile kaşık bükme nasıl yapılır?
1. yol
Ellerinizi yıkayın ve çatal veya benzeri bir metal nesneyi elinize alın. Rahatça oturun, gevşeyin, gözlerinizi kapayın zihninizi her türlü düşünce ve duygudan arındırın. Daha sonra parmak uçlarınızla nesnenin yüzeyini yavaşça ovalayın ve yüzeyin size ne hissettirdiği üzerine yoğunlaşın. Metaldeki moleküler enerji akışını hissetmeye çalışın ve nesnenin büküldüğünü hayal edin ve asla güç uygulamayın.
2. yol
Bu yöntemde kişi hipnotik trans haline sokulur ve gerekli telkinlerle psişik gücünü tam olarak kullanabileceği, kaşığın kendi isteğiyle büküleceği telkini verilir ve bu duruma tam bir inanç duyması sağlanır. Bu yöntemle de eğer kişiye yapılan telkin güçlüyse ve bilinçaltı kısıtlamaları tam olarak kaldırılabilmişse kaşığın büküleceği iddia edilir.

Sabaha kadar düşünseniz, kaşığı bükemeyeceğinizi hepimiz biliyoruz. Çünkü, sabaha kadar gibmek için düşündüğün kızı da gerçekte gibemiyorsunuz ehehe.
Peki böyle bir örneği neden verdim?
Çünkü düşünce gücü diye bir kavram yoktur. Düşünceler davranışlara dönüşmediği zaman bir anlam kazanmaz.
Şener şen’in (badi ekremin) hababam sınıfı filminde kafasından sıcağı silerek, ateş üzerinde nasıl yürüdüğünü hatırlayınız.

Hepimiz hayatımızda zaman zaman maskeler takarız. Birisine hoş görünmek için, birilerinden övgü almak için, ya da birilerinin gözüne batmamak için yapmak istediğimiz davranışları sergilemek zorunda kalırız. Artık bu durum öylesine bir hal alır ki kendi benliğimize karşı yabancı oluruz.

Kısacası başkalarının bize çizdiği sınırlarda yaşarız. Bu yüzden değişmeye karşı içimizde her zaman bir direnç olur. Değişmeye korkarız. Çünkü biliriz ki farklı bir “ben” olduğumuz da bizi kabul etmeyeceklerdir. Ve devreye artık varoluşsal yalnızlık girer. Bu korkuya karşı güçsüz olduğumuz için de hep başkalarının sözleri, davranışları ve yönlendirmeleri ile yaşarız. Bir süre sonra bu taktığımız maskeler öylesine bize yapışır ki onu kendimizin bir parçası sayarız.

Artık yaptığımız tercihleri ya da sergilediğimiz davranışları “kendi isteğimizle” yaptığımızı zannetmeye başlarız. Bu da zaten sonun başlangıcıdır.
Bu kadar ruhu esarette olan insan da hali ile adına “yaşam mücadelesi” dediği gibindirik yaşamında, oradan oraya savrulmaktan başka bir şey yapamamaktadır.

Ben en başından beri düşüncenin, değişimin ve davranışın üzerinde duruyorum. Ancak değişimin felsefesini anlamadan değişebilmek mümkün olmaz.
işte bu yüzden sürekli kişisel gelişim kitaplarını eleştiriyorum. Daha özünü anlayamadığınız şeyleri gerçekleştirebilmeniz mümkün değildir.
Kişisel gelişim kitaplarında sürekli “nasıl davranışlar sergilememiz?” gerektiği öğretilir ama, “niçin bu davranışları sergilemeliyiz?” işte bu öğretilmez.