1. 1.
    +3
    ortalık mahşer yeriydi. karşıdaki bina cayır cayır yanıyordu. binadan kaçışan insanlar kapıları önündeki yaratıkları görüp yanan binaya geri dönmeye çalışıyorlardı. yolun ortasında arabalardan oluşmuş bir kuyruk, arabalarından çıkıp gittikleri yönün tersine kaçışan insanlar,ve onları gölgeleri misali takip eden ölüler. evet ölüler... ölüydü onlar. kalpleri atmıyordu. kanları akmıyordu. sadece avlanmak ve beslenmek gayesiyle hareket eden organizmalardı onlar...

    edit:takip eden panpalarıma çok teşekkürler.bu,gecenin son partıydı. yarın akşam daha kalabalık bi saatte sizinle hikayemin devdıbını paylaşıcam. rezervelerini almayan panpalarım alsın. pişman olmayacaksınız.
    bu arada şukularınızı ekgib etmeyin.
    ···
  2. 2.
    +3
    biz ağzımız açık televizyona bakakalmışken telefonlarımız çalıyordu. hemen açtık ki ata'nın annesi arıyor, beni babam arıyor. telefonu açtım,ve ilk kez ağlamaklı duydum babamı. çok korktuğunu söyledi."oğlum"dedi, hemen ankara dışına çık".babama;"en kısa zamanda toplanıp memlekete kaçacağım"dedim. babam telefona annemi veriyordu ki sinyal gitti.tam telefona küfür yağdırırken ata;"benimki de gitti"dedi.baz istasyonunda falan sorun vardır dedik. çünkü iletişim hatlarının koptuğuna ihtimal vermeye korktuk.ata'ya dedim ki;"oğlm hemen geceden küçük bi çanta manta hazırla sabah erkenden kalkıp gidelim,bi otobüse atlayalım sonra ver elini bizim-ora".o da tamam dedi. zaten hemşehriydik ayrılma ihtimalimiz yoktu. hemen küçük birer çanta hazırladık. içine don, çorap eşofman t-shirt falan gerekli olduğunu düşündüğümüz herşeyi koyduk.ata;"su,yiyecek falan da bulunsun yanımızda"dedi. tabi haklıydı adam,ya herşey planladığımız gibi olmazda ortada kalırsak?
    ···
  3. 3.
    +2
    izlediğim görüntüler karşısında dehşete düşmüş boş boş ekrana bakarken televizyondan gelen son dakika gelişmeleriyle iyice sükunetimi kaybettim. yine hastanenin yanından canlı yayın yapılıyordu. muhabir,hastaneye giren müdahale ekibiyle temasın kaybedildiğini anlatırken arkada büyük bi patlama oldu. kameraman falan patlamanın şokuyla kendini yere atarken, arkadan
    bi insandan çıkmayacak kadar kalın ve ürkütücü hırlamalar gelmeye başladı. kameraman ayağa kalkıp sesin geldiği yere kamerayı doğrulttu ki biz de o korkunç manzaraya şahit olduk. çatı alevler içindeydi ve hastanenin ön kapısından fırlayan yaklaşık 30 hasta polislerin kurduğu barikata doğru yardırmaya başladı. polisler önce biber gazına boğdu gelenleri fakat koşmaya devam ettiler. sonra plastik mermi yağdırmaya başladılar dönüşenlerin üzerine. fakat plastik mermi de etki etmiyordu. bazıları yedikleri plastik mermilere aldırmıyordu bile. başlarına mermi denk gelenler ise ya sendeliyor,ya da düşüp geri kalkıyorlardı. polislerden biri "gerçek mermi kullanın!" diye bağırdı. bunun üzerine polisler baya tabancalarını, hafif makinalılarını çıkardı ve ateş etmeye başladı. kurşunları yiyen birkaçı düşmeye başlamıştı ki o yürüyen cesetler sürü halinde barikata ulaştı. polisler ateş etmeye devam ederken barikatı aştılar ve koşmaya devam ettiler. polisler aradaki mesafe iyice azalınca direk geri çekildi. bunlar halen polislerin üzerine doğru koşuyordu.tam böyle silah sesleri bağırış-çağırışlar birbirine karışmıştı ki yayın kesildi.
    ···
  4. 4.
    +2
    bu yayın saatlerce devam etti. çoğu kanalda tartışma programları yayınlandı, nedir ne değildir diye. bilirkişi sıfatıyla televizyona çıkarılan insanların kimisi bu olayı tanrının gazabı olarak, kimisi de modern dünyanın vebası olarak tanımladı. programlara katılan doktorların hepsi de aynı konuya değindi;virüsün ne kadar hızlı yayıldığına. ayrıca virüsü kapmış olanların nasıl bir görünüş ve tavır içerisinde olduğuyla ilgili birşeyler söylendi. televizyondan duyduğum kadarıyla dönüşenler görünüş itibariyle kançanağı misali kıpkırmızı gözlere sahip.en belirgin özellikleri bu.ayrıca mutlaka parçalanmış uzuvlara ve yaralara sahip oldukları söylendi. vücutta kan akışı durduğundan deri renkleri solukmuş bunu da söylediler.hal ve hareketlerinden de kolayca ayırt edilebilirlermiş;hantallaşıyormuş dönüşen insanlar. vücutlarını kullanma kabiliyetleri azalıyormuş.ben televizyonun başında, tüm bunları nasıl bilebilir bu adamlar diye düşünürken yanımda oturan ata, kucağındaki laptoptan bir görüntü izletti bana;ispanyolca konuşan iki tane manyak balkondan, dönüşenlerin insanlara saldırdığı anı kaydetmiş. aynen de televizyonda tarif edildiği gibi görünüyorlar.bu azgın yamyamlar kalabalık bi grup halinde, cadde ortasında kaçışan insanları yakalayıp üzerlerine yumuluyor, karşı taraftan gelen askerler hem saldıranlara hem de saldırıya uğrayan insanlara ateş açıyor. görüntüleri dehşet içinde izliyorum.bu arada saat gece yarısını beş dakika geçiyor.
    ···
  5. 5.
    +1
    bizim apartmana girdim, merdivenleri çıktım evin kapısının önünde durdum.tam anahtarı çıkarıyorum ata kapıyı açtı. bana;"abi nerdesin sen, meraktan öldüm amunakoyim.tam seni aramaya çıkıyodum"dedi."noldu lan niye bu kadar endişelendin"dedim."abi neler oluyo bi görsen bütün kanallar normal yayın akışını durdurdu aynı haberi veriyolar"dedi.ne haberi falan derken içeri geçtik televizyonun karşısına bir oturduk ki...
    ···
  6. 6.
    +1
    bütün kanallar kadının karantinada olduğu hastaneden canlı yayın yapıyor. koca hastane kapatılmış dıbınakoyim. kadının saldırdığı insanların hepsi aynı semptomları gösteriyormuş. hastalarla fiziksel temasa geçen herkesi bir odaya kapatmışlar. saldırıya uğrayanlardan biri benim bişeyim yok diyerek hastaneden kaçmış, şimdi herkes onu arıyormuş. karantinaya alınan insanların hepsi tek tek aynı evrelerden geçerek dönüşmüşler. evet "dönüşme" kelimesini kullandı muhabir. bulundukları odanın kapısını kırarak kaçmışlar ve gördükleri herkesin üzerine çullanıp paramparça etmişler. muhabir olayı tarif ederken hastaların yamyamlık belirtisi gösterdiğini belirtti. yani vücuda yerleşen bu parazit her ne ise kontrolsüz saldırganlığın yanında taze et gereksinimine sebep oluyormuş. ayrıca muhabirin söylediğine göre aynı "virüs" güney amerika'nın batısını bir günde etkisi altına almış. kolombiya,peru ve şili'de olağanüstü hal ilan edilmiş. ekvador'da hükümet düşmüş.bu ülkelere komşu olan tüm ülkeler sınırlarını koruma altına almış. ticaret,ulaşım, turizm ne varsa durmuş güney amerika'da.
    ···
  7. 7.
    +1
    birazda şuku beyler...
    ···
  8. 8.
    +1
    birkaç saniye bize baktıktan sonra rahmetli hüseyin abi gerildi, gerildi ve aniden kapının üst cdıbına sağğğlam bi kafa attı. camın çatladığını görünce biz iki adım geri gittik. ayaklarım tir tir titriyordu. camın kırılmadığını farkeden merhum,bir kafa daha vurmak için hazırlanıyor gibiydi.bu arada apartmanın içinden gelen hırlamalar bizi daha da tedirgin ediyordu. hüseyin abinin cesedi tam ikinciyi kafayı gömüyordu ki dışarıdan "allah allah" naraları duyuldu. sesin geldiği yöne dönmesiyle ağzının ortasına çekici yemesi bir oldu zavallı bakkal hüseyinin.bir tak çuvalı edasıyla yığılıverdi yere. çekiçli adam hırsını alamamış olacak ki bir süre daha vurmaya devam etti hüseyin'in cılkı çıkmış kafasına. vururken bize;"çıkın, çıkın"diye bağırıyordu manyak huur çocuğu. bizde çıkıp yanından geçtik ve ana caddeye doğru koşan kalabalığın arasına karıştık. dönüp arkama baktığımda hala vurmaya devam ediyordu hasta ruhlu pekekent.
    ···
  9. 9.
    +1
    nick6 ni girdim
    ···
  10. 10.
    +1
    günün ağarmasına bikaç saat kalmıştı. ikimiz de biraz uyuyalım güneş doğsun çıkarız diye düşündük, odalara çekildik.ben bi yarım saat kadar birilerine ulaşmaya çalıştım. fakat ne telefon sinyali var ne internet var. bastım küfrü, telefonu bi kenara attım. içimdeki korkudan uyuyamıyordum.bir saat tavana baktım, düşündüm naparız ne ederiz diye. sonra da uyuya kalmışım.
    gözlerimi bi açtım, hasta bi adam var karşımda. gözleri kıpkırmızı, teni buz gibi görünüyor. ağzı yüzü heryeri kan huur çocuğunun. sağ kolu yok, kökünden kopmuş. topallayarak yanıma yaklaştı ve ağzını açtı. ağzı iğrenç kokuyor, leş gibi. sonra ondan geldiğine emin olduğum bi ses duydum. itfaiye arabası sirenine benziyordu.ses inceldikçe ağzını hafif kapatıyor, kalınlaştıkça açıyordu. sesin ondan geldiği belliydi.bi anda sol eliyle omzumu dürtmeye başladı. sonra çıkardığı ses aniden yükseldi, birden yüzüme dokundu, irkildim.adımı söyleyerek bağırmaya başladı;"can","can",caaaaan"...
    aniden uyandım. karşımdaki ata'ydı."kalk kalk gitmemiz lazım hemen"dedi, odadan koşarak çıktı.ata odadan ayrılırken siren seslerini farkettim. yataktan kalkıp pencereye doğru yürüdüm. perdeyi aralamamla yaşadığım dünya'nın sonsuza kadar değiştiğini anlamam bir oldu...
    ···
  11. 11.
    +1
    40 dakka otobüs bekledikten sonra sonunda binebildim bitanesine.60 kişilik otobüste 90 kişi tıkış tıkış gidiyoruz.tam böyle kulaklığı çıkartıp müzikle geçiştiricem zamanı, yanımdaki insanların konuşmasına kulak kesildim. adam karşısındakine;o karantinaya alınan kadının çok büyük belalar açacağını söylüyordu. baya meraklandım bunu duyunca. adamların yanına yanaşıp sordum;"pardon abi"dedim,bu karantina meselesi nedir?"adam;"güney amerika'dan mı nerden bi kadın türkiye'yi gezmeye gelmiş. ankara'da sokak ortasında rahatsızlanmış, bayılmış hemen hastaneye kaldırmışlar"dedi."eee"dedim. sonra,"hastanede kalbi durmuş bunun,tam ölüm saatini kayda geçirecekler uyanmış hemşirelere falan saldırmış hastalardan birinin suratını parçalamış ısırarak"dedi. şok oldum, çekildim bi kenara. adamlar konuşmaya devam ediyo, yine aynı abi;"yav tahlil falan yapmışlar kimse ne olduğunu anlamamış. tıpta yok böyle bişey tanısını koyamıyolar"dedi. diğer abi;"kıyamet yaklaşıyo abi allah hepimizin sonunu hayır etsin"dedi. bende"vay dıbına koyim başucumda neler oluyo haberim yok"diyorum içimden.bu arada benim durak geldi,bu abilere iyi akşamlar dileyip indim ben.
    ···
  12. 12.
    +1
    herşeyin taka sarmasına günler kalmıştı. insanlığın sonuna ne kadar yakın olduğumuzdan bihaber devam ediyorduk yaşantımıza. beynimi hayatımın hiçbir evresinde işime yaramayacak boş bilgilerle doldurarak gerçek hayata hazırlanıyordum. üniversite öğrencisiydim yani.pek parlak olduğum söylenemezdi aslında. fakat uğraşıyordum "adam" olmak için. kendi ayaklarımın üzerinde durmak, kimsenin eline bakmamak için.bu yüzden hem çalışıyor hem okuyordum. okul-iş-ev üçgeni arasında mekik dokuyordum.bir ev arkadaşım vardı.ata... hem ev arkadaşım,hem de en iyi arkadaşımdı. herşeyimiz ortaktı. yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmezdi.eve her gelişimde sıcak ve içten bir hoşgeldinle karşılardı beni.o benim gibi çalışmak zorunda olmadığından benden daha çok vakit geçirirdi evde.ben gelmeden yemeğimizi hazırlardı. hafta içi hergün akşam yedi'de gelirdim eve, haberleri izlerken karnımızı doyururduk, rutin...

    edit:evet beyler 4 rezerve'den sonra hikayeme devam edeceğim. vira bismillah.
    ···
  13. 13.
    +1
    hayatımın en sıradan günlerinden biriydi o gün. cuma günüydü yanlış hatırlamıyorsam. akşam yine işten çıktım evin yolunu tuttum. hergün hareketli, hergün hızlı olan ankara durgundu, yavaştı o gün.yaz mevsiminin bitimiyle alakalı olmalıydı bu durum. bindiğim otobüsün geçtiği durağa giden sokak bomboştu. ancak sokaklar ne kadar boşsa, duraklar o kadar kalabalık olmalıydı. herkes otobüs bekliyordu dıbına koyduğumun şehrinde. yine ayakta gidecez o kadar yolu diye dertleniyordum kendi kendime. düşünüyorumda o zamanlar ne kadar çekilebilir dertlerim varmış. şimdi keşke eskiye dönebilsemde dertlerim o kadar olsa diyorum...
    ···
  14. 14.
    0
    ressimistic
    ···
  15. 15.
    0
    hortlatıyorum
    ···
  16. 16.
    0
    up up up
    ···
  17. 17.
    0
    up up up
    ···
  18. 18.
    0
    up up up
    ···
  19. 19.
    0
    up up up
    ···
  20. 20.
    0
    ulus'a çok yaklaşmıştık ki yolda bir kadın ve çocuğa rastgeldik.yol kenarında bekliyorlardı, onları almamız için yalvarıyordu kadın resmen. çevrede hiç insan yoktu. sadece terkedilmiş arabalar ve binalar. etrafın güvenli olduğunu düşündüğümüz için onları almak istemedik fakat arka sokaklarda yavaş yavaş kalabalıklaşan ölüleri görünce birkaç metre ötelerinde durduk, aldık ikisini de.kadın arabaya biner binmez bize dua etmeye başladı. hayatları kurtulduğu için seviniyordu. hemen gitti arka tarafa oturdu oğluyla. fakat oğlunda bir gariplik vardı. sanki cansız gibiydi çocuk."nesi var çocuğun?"diye sordum."hiç hiç o öyledir zaten"falan diye geçiştirdi.ben tabi şüphelendim, kadına;"çocuğu ısırdılar mı?"diye sordum.
    direk reddetti. fakat ben anladım çocuk iyi değildi. sonra ata ısrar etmeye başladı;"bi bakalım çocuğa yarası beresi varmı"dedi, diretti baya. bikaç dakka sonra kendimi çocuğu incelemek için annesiyle kavga ederken buldum. bağırış çağırış derken ahmet abi de olaya dahil oldu."noluyo lan orda?"diye bağırdı arkasını dönüp.ona doğru döndüm olanları anlatmak için ve ahmet abinin yola bakmıyor olduğunu, aynı anda yan sokaktan bir askeri kamyonun çıktığını gördüm."dikkat eett"diye bağırdığımı hatırlıyorum. sonra ani bir frenle hepimiz öne fırladık. kafamı direklerden birine vurmuştum galiba. gerisini hatırlayamıyorum...

    edit:evet panpalar bununla birlikte gecenin son part'ını da atmış oldum. hikayeme tüm hızımla devam etmek istiyorum da sizlerden gelen ilginin biraz sönük kaldığını düşünüyorum. biraz ilgi çekmek adına başlığı 10 kez up'layacam. gelin,okuyun, rezervelerinizi alın. pişman olmayacaksınız.
    ···