1. 1.
    +3
    ateist değilim. kuranın mealini okuyorum.ama ne yalan sölim çok daraltıyo insanın içini.hep inanmayanların başına şunlar gelicek bunlar gelicek. şöle azap böle azap. bazı ayetler varki artık türkçeye çevrildiğinden mi bilmiyorum sanki ALLAH tarafından gönderilmemiş hz.muhafazid tarafından yazılmış gibi.

    şu ayeti bana bi açıklayın la benim kafa basmıyor.

    Ey inananlar! Peygamberin evlerine, yemeğe çağrılmaksızın vakitli vakitsiz girmeyin; fakat davet edilirseniz girin ve yemeyi yiyince dağılın. Sohbet etmek için de gidip oturmayın. Bu haliniz peygamberi üzüyor, o da size bir şey söylemeye çekiniyordu. Allah gerçeği söylemekten çekinmez. Peygamber eşlerinden bir şey isteyeceğinizde onu perde arkasından isteyin. Bu sayede sizin kalplerinizde onların Kalplerde daha temiz kalır. Allah'ın Peygamberini üzmeniz ve O'ndan sonra eşlerini nikahlamanız asla caiz değildir. Çünkü bu Allah katında büyük bir günahtır." ahzab 53
    ···
  1. 2.
    -1
    yat uyu liseli
    ···
  2. 3.
    +4
    tekbiiiiiiiiiiiirrrrrrrrr

    allaaaaaaaaahu akparti
    ···
  3. 4.
    +5
    süpangle kardeşim ibretlik paylaşım
    ···
  4. 5.
    +2
    23 yılda yazılan bir kitap, bir ilah tarafından yazılmış olabilir mi sence?
    ···
  5. 6.
    0
    @6 iyice gib kafamı.

    yokmu la şu ayeti açıklayacak biri.
    ···
  6. 7.
    +1
    çok onemli bi ayet olm bu, benim hayatım duzene girdi bu ayeti okuduktan sonra. bide kurana evrensel diil yasanılan doneme inmiş diyo bazı kafirler cıldırcak gibi oluyorum!!!111
    ···
  7. 8.
    0
    beni sorgulamaya itmedi.
    ···
  8. 9.
    +2
    @7 allah bir özel isimdir ve kurandan önce duyulmamıştır. tanrıya ilah der araplar, sen daha hz muhafazid doğmadan önce birisi (dedesi) nasıl oluyor da oğluna (hz muhafazid'in babasına) abdullah (allahın kulu) adını koyabiliyor? bu konuyu araştır. çorap söküğü gibi gelir arkası.
    ···
  9. 10.
    +1 -1
    moruk kısa açıklıyım:

    peygamber kendi insanlarını yanıltmaktan korkardı onları çok sevdiği için. (hepsi) rahatsız olurdu yanlış bişi söliceğini düşünürken.

    yakın ahbabım gibi konuştum amk
    ···
  10. 11.
    +1 -1
    kardeşim bizim aklımız ermez çok derin anlamlar var orda biz salağız malız anlayamayız biz. aynı zamanda kuranda kuranın apaçık olduğu yazar ama neyse çok düşünme bunları dinden çıkarsın mazallah sonra cehennemde zebaniler zütünden giberler sonsuza kadar inlersin zevkten
    ···
  11. 12.
    +5
    hemen senin imanını restore edeyim kardeşim:

    islam
    namaz
    bayram
    kamet
    amin
    cami
    haram
    muhammed
    imam
    ihram
    kıyamet
    peygamber
    elhamdulillah
    ramazan

    bu da mı tesadüf?
    ···
  12. 13.
    +2
    değerli kardeşim,

    peygamberimiz hz. muhafazid (s.a.v.) şu hadisinde bahsettiğin konuyu çok güzel açıklıyor:

    bir kadir gecesi, medine'nin önde gelen tüccarlarından hz. hasan ibn-i hubeyde (r.a.), peygamberimize (s.a.v) yaşını sorar. hz. muhafazid ise "kırk yaşındayım" diye cevap verir. aradan birkaç yıl geçer. yine yaşı sorulunca aynı cevabı verir, "kırk yaşındayım" der.
    - nasıl olur ya rasulallah (s.a.v), derler, yıllar önce sorduğumuzda da kırk demiştin.
    peygamberimiz (s.a.v) gülümseyerek:
    - müslüman olan sözünde durur! der.

    selâm ve dûa ile...
    ···
  13. 14.
    0
    @10 dedigin gibi ilah ama El-ilah oda zamanla bizim türkcede birsürü kelimede oldugu gibi Allah olmustur.
    ···
  14. 15.
    +2 -1
    değerli kardeşim,

    mekke'nin önde gelen müşriklerinden hz. kıssam ibn-i kureyş (r.a.) ve oğlu, bir gün peygamber efendimize (s.a.v) gider ve sorar " ya rasulallah (s.a.v.), babam cuma günü öldü. öbür tarafta nasıl karşılanır." der.

    peygamberimiz (s.a.v) sorar "namaz kılar mıydı"
    oğlu "hayır ama cuma günü öldü." der.

    peygamberimiz, "zina işler miydi?" diye sorar.
    oğlu "evet ama cuma günü öldü.", der

    peygamberimiz "hırsızlık yapar mıydı?" diye sorar
    oğlu "evet ama cuma günü öldü." diye cevap verince, peygamber efendimiz bu sefer sinirlenir ve
    "cuma günü ellemezler ama cumartesi gerekeni yaparlar! hatta ben bu noktada rabbime gereken talimatı verdim, bizzat durumla ilgileneceğim" der.
    ···
  15. 16.
    +3 -1
    peygamberimiz (s.a.v.), devesi kasvâ üzerine binmiş ve kâbe'ye gidiyormuş. yolda, mekke'nin önde gelen müşriklerinde ebû zübeyr ibn-i sûfyan (r.a) sormuş:
    - hayrola ya rasulallah (s.a.v), nereye böyle?

    peygamberimiz (s.a.v) cevap verir:
    - cuma namazına gidiyorum.

    bunun üzerine ebû zübeyr,
    - nasıl olur, bu gün salı ya rasulallah (s.a.v), diye şaşırır

    peygamberimiz (s.a.v) ise altındaki deveyi göstererek:
    - böyle bir deven olursa, ancak salıdan yola çıkıp, cuma namazına yetişebilirsin. beni seven müslüman cuma'ya geç kalmaz. diye cevap verir
    ···
  16. 17.
    0
    al panpa Ahzab suresi, 53. Ayet tefsiri- "Ey iman edenler! Size izin verilmedikçe peygamberin evine girmeyin... " Ümmetin Peygamber ile ilgili durumu iki şekildedir:
    Birisi Peygamberle başbaşa olduğu durumdur. O zaman vacip olan onun rahatsız etmemektir. işte bu sûrenin 53. âyeti olan "Ey iman edenler! Peygamberin evlerine yemeğe çağrılmaksızın vakitli-vakitsiz girmeyin" emri ile bu, beyan buyuruluyor.
    ikincisi ise Peygamber (s.a.v.) insanların arasında bulunduğu esnadadır. O zaman vacip olan da ona hürmet göstermektir. Yine bu sûrenin 56. âyeti" olan "Ey iman edenler! Siz de ona salat ve selam getirin" ayetiyle de bu beyan buyruluyor.
    Nur Sûresi'nde de "Ey iman edenler! Kendi evlerinizden başka evlere izin alıp sahiplerine selam vermeden girmeyin." (Nur, 24/27) buyurulmuş, kendi evlerinizden başka evlere sahiplerinden izin almaksızın girmeyiniz diye yasaklama getirilmişti. Bu hüküm genel nitelikli olduğu için, elbette Peygamberin evlerini dahi kapsıyordu.
    Fakat "Peygamber müminlere canlarından ileridir. Onun eşleri de müminlerin anneleridir." (Ahzab, 33/6) buyurulmakla, Peygamberin müminlere canlarından daha ileri ve hanımlarının onların anneleri olması, müminlerin Resulullahı'ın evine kendi evleri gibi izin almaksızın girebilmelerine caizlik verecek zannedilebilirdi.
    işte bu ayet hem böyle bir zanna yer olmadığını anlatıyor, hem bu vesileyle Resulullah'ın eşlerine "hicab"ı (tesettürü) emrediyor, hem de müminlerin anneleri olmalarının mânâsını açıklıyor.
    Âyetten anlaşıldığına ve ibnü Abbas'tan rivayet olunduğuna göre, birtakım kimselere zaman zaman Resulullah'ın evinde yemek yediriliyordu. Bunlar bazen, yemekten önce yetişinceye kadar bekliyorlar, yemekten sonra da hemen çıkıp gitmiyorlar, Resulullah (s.a.v.) sıkılıyordu, bu ayet nazil oldu. Hz. Zeyneb ile evlendiği zaman yapılan düğün yemeğinde nazil olduğu da Buharî, Tirmizî ve başka kitaplarda Hz. Enes'ten rivayet olunmuştur. Sizin için yemeğe izin verilmedikçe, denilmeyip denilmesi, izin kelimesinin içine davet manasını da yüklemek içindir. Beydâvî'nin ifadesine göre bu mânâ yüklemenin sebebi de, izin verilse bile yemeğe çağrılmadan varmanın güzel olmayacağına işaret etmek içindir. Yemek zamanına bakmaksızın veya yemeğin olmasını gözetmeksizin veya gözetmemek üzere girmeyin.
    iNÂ, bir şeyin zamanı gelip çatmak, yahut bir şey kemaline erip yetişmek mânâlarına gelir. Burada ikisiyle de tefsir edilmiştir. Bu "bakmaksızın" kaydı "Girmeyiniz" fiilinin fâilinden haldir. Yani zamanı gözetmemeniz, beklememeniz üzere, size yemeğe izin verilmedikçe girmeyin. Fakat çağrıldığınız zaman da girin. Zamanından önce de olsa girin. Fakat yemeği yediğiniz zaman da hemen dağılın. Hiç durmayın. Söz dinlemek veya sohbet etmek üzere izin verilmedikçe girmeyin. Bu da üzerine atfedilmiştir.
    Bizim anlayışımıza göre, bu kaydın yararı, yemekten başka maksatlar için de izinsiz girmenin yasaklığını genellemektir. Çünkü o izinsiz, zamansız giriş ve duruş Peygambere eziyet veriyordu. Evini daraltıyor, ev halkını sıkıyordu; fakat sizden utanıyor, girmeyin çıkın demekten sıkılıyordu. Halbuki Allah gerçeği söylemekten çekinmez, sıkılmaz.
    Yani Nûr Sûresi âyeti gereği, başkasının evine izinsiz girenlerin ve ihtiyaçtan fazla duranları çıkarılması bir haktır. O halde Allah'ın söylediği gibi söylemekten sıkılmamak gerekir. Şayet size "Geri dönün' denilirse dönüp gidin. Bu sizin için daha temizdir." (Nûr, 24/28) izin ile girdiğinizde de kadınlara bir meta, gerekli bir şey soracağınız veya isteyeceğiniz zaman artık onlara bir "hicab", yani görülmelerine engel bir perde, bir siper arkasından sorun.
    Bundan böyle "harem", farz kılınmışıtır ki, o zamana kadar Araplar da adet değildi. Öyle yapmanız, izinsiz girmemek, çabuk dağılmak, hareme soracağınızı perde arkasından sormak hem sizin kalbleriniz, hem onların kalbleri için daha fazla temizliktir. Şeytanî düşüncelerden, vesveselerden uzaklaşırsanız, hem kadınların, hem erkeklerin iffet ve ismet hisleri daha fazla yükselir, edeb, nezihlik, takva, hürmet gösterme artar.
    Hem Resulullah'ı üzmeniz, incitmeniz sizin için doğru ve caiz olamaz. Ona hak ve yetkiniz olmadığı gibi, size yaraşmaz ve hakkınızda iyi olmaz. Onun için onu incitmesi düşünülen durumların ve hareketlerin hepsinden sakınmalı hiçbirini caiz görmemelisiniz. Onun arkasından, yani vefatından sonra hanımlarını nikahlamanız asla olamaz. işte onların müminlerin anneleri olmalarının asıl mânâsı budur. Öz anneler gibi nikahlarının ebediyen caiz olmamasıdır.
    Çünkü o günah, Peygamberi üzmek, buna dahil olmak üzere o vefat ettikten sonra hanımları ile nikahlanmak günahı Allah katında çok büyük bulunuyor. Peygambere kasten eziyet etmek inkâr olduğu gibi, hanımları ile nikahlanmayı, helal saymak da öyledir. Resulullah, vefatında da Allah katında öyle muazzam ve öyle saygı gösterilmesi vacip olandır.
    KURAN'I KERiM TEFSiRi (ELMALILI muhafazid HAMDi YAZIR)
    Tümünü Göster
    ···
  17. 18.
    0
    ya kardeşim peygamberimizin önemli işleri vardır. dünyaya bir din getirmiş, yönetimi de var bunun, sosyal işler de var bir sürü, veya rahatlamaya ihtiyacı vardır. her neyse işte, zaman kaybetmemesi lazımdır. düşünsene lan kaç tane müslüman var, ve onların zamanında gelmiş peygamber. kaç tane insan ziyaret etmek istiyordur, sonsuza dek peygamberimizle oturmak isteyenler bile vardır. peygamberimiz öteki tarafta karılarıyla buluşacaktır bize onun karılarına göz dikmek yakışmazdı zaten. perde arkasından istemekte de bir mantık hatası görmedim. nefis işte, istiyor. erkekler kadınları ister panpa. bir de insan pgibolojisi var, nefis elde edilmesi zor olanı zararlı bir şey olsa da ister. bence ayeti sorgulamak yerine, kavramaya çalışmalısın.
    ···
  18. 19.
    0
    ateizm e giriş level 1 tebrikler xd
    ···
  19. 20.
    0
    53-55. Hicâb (perde, örtü) âyeti diye anılan 53. âyet ile onu takip eden iki âyetin gelmesine sebep olarak iki olay nakledilmektedir. Bunlardan birincisine göre Hz. Peygamber’in kayınpederi de olan Hz. Ömer, “Evinize iyiler de kötüler de girip çıkıyor, eşlerine perde arkasında olmalarını söyleseniz!” deyip duruyordu, sonunda hicâb âyeti nazil oldu. En detaylı bir şekilde olayın şahidi Enes b. Mâlik tarafından anlatılan ikinci olay, Hz. Peygamber’in Zeyneb ile evlendiği günün akşamında verdiği düğün yemeği ile ilgilidir. Yemek yendikten sonra davetliler kendi aralarında sohbete dalmışlar, yeni evlileri bir türlü baş başa bırakmamışlardı. Hz. Peygamber birkaç kere dışarı çıkıp girerek rahatsız olduğunu bildirmek istediyse de fayda vermedi, bilhassa sona kalan üç kişi oldukça geç vakitte kalkıp gittiler, Resûlullah tam yatak odasına girmek üzere idi ki bu âyet vahyedildi. [54]
    Ayette, kuşkusuz beşerî ilişkiler ve muaşeret kuralları bakımından diğer müslümanlar için de aydınlatıcı olan şu hükümlere yer verilmiştir:
    a) Hz. Peygamber’in evine, davet edilmeden yemek maksadıyla girmek yasaklanmıştır.
    b)Yemeğe gelenlerin erken gelip yemeğin hazırlanmasını evin içinde bekleyerek hâne halkını rahatsız etmemeleri istenmiştir.
    c Yemek vendikten sonra davetlilerin kendi aralarında sohbete dalıp evde gereğinden fazla kalmaları menedilmiştir. Burada Hz. Peygamber’in rahatsız bile olsa bunu sineye çekerek insanları incitmekten geri durduğuna; yani onun güzel ahlâkına, utanıp çekinen kişiliğine, nezaket ve zarafetine de dikkat çekilmiştir.
    d) Peygamber eşlerinin her türlü şaibeden, münafıklarla kendini bilmezlerin dedikodu malzemesi olmaktan uzak kalmalarını sağlamak maksadıyla bundan böyle yabancılarla hep perde arkasından görüşüp konuşmaları emredilmiştir.
    e) Hz. Peygamber’i üzmek ve kendisinin bırakmasından veya vefatından sonra eşleriyle evlenmek müminlere haram kılınmıştır. 57-58. âyetlerde Resûlullah’ı üzme yasağına müminleri üzmek de eklenmiş, bunları üzenin Allah’ı üzmüş ola
    ···