1. 1.
    0
    kaldığım yerden ivedilikle ezber bozmaya devam... marxizm, islami algıdan öte sosyalojik anlatıların ölümüne ve oradan che hayranlarına kadar her şeyi kapsıyorsa eğer, tek başına herhangi bir toplumsal açıklayıcı şemanın, bireysel varoluşundaki gibi tuhaflık derecesinde heterojen bir kendiliğin epiksel hakkını nasıl olup da verebileceğini anlamak zor olmuyor mu ki, Bu sosyalist mahluk algılama bu denli çeşitlilik arz ediyorsa, nasıl olur da küba'dan yana ya da küba karşıtı olabileceğimizden daha fazla postmodernizm yanlısı ya da karşıtı olabiliriz ki dostlar sorarım size bu iran'ın ekonomik devletçi yönetiminde. metaryalist anlayışın içinden sosyalist sistemi ayıklayabiliriz...

    komunizm, kurumları yöneten uzlaşımları ortaya apaçık sererek, kurumların ve kuramların değiştirilmesi en zor biçimde doğallaştırılmış biyo-insalsal olanlarının bile gizemlerini bozdu ve böylelikle, nasılsa tüm uzlaşımlar anarşit keyfi olduklarından Özgür Dünya’nın uzlaşımlarına da pekala saldırgan uyum sağlayabileceğini belirten bir tür yeni toplumsal dalgaya balıklama daldı zaman zaman ya hani... Toplumsal söylemin irasyonel tümünün kör ve belirlenmemiş olduğunu “gerçek”in kararlaştırılamaz olduğunu, ürkek bir reformizm dışındaki yanılsamalrından tüm eylemlerin kişinin denetiminin ötesinde tehlikeli nitel biçimde dallanıp budaklanacağını görecelikliliyle, her şeyden önce bunun gibi eylemlere girişmeye yetecek saldırgan iran molla diyalektiğinin ölçüde tutunumlu özneler olmadığını, ortada her halükarda değiştirilmesi gereken sol tutarlılığında total bir sistem olmadığını, muhalif gibi görünen herhangi bir konumun sosyalist ekonomik çizginin iktidarın hileleri tarafından çoktan çelinip saptırılmış olduğunu ve dünyanın hiç de tikel bir tarz arz etmediğini nasyonel sosyalizm kapsamında (dünyayı, bunu önerebilecek kadar olsun bildiğimizi varsaymak koşuluyla) çok daha şaşaalı biçimde marx önderliğinde ümmet bilincinde savunmak dururken, kim kalkıp da sol-kanat düşüncenin ayrıntılı bir eleştirisine safça girişmeye ihtiyaç duyar ki ya hayret bişey.

    Ama marksizm önce davranıp karşıtının dinsel ve metaryalist planlarını bozmaya uğraşırken kendi öz kültürü içersinde, kaçınılmaz olarak kendi ayakları altındaki halıyı çekerken bulur kendisini bence deyip sürrealist dogmalaştırmanın böylelikle sözgelimi faşizme niçin ısrarlı bir biçimde direnmemiz gerektiği konusunda, faşizmin bizlerin nasyonel ya da çin’daki yaşam tarzlarına uymadığını bildiren cılız pragmatik itirazdan başka hiçbir neden kalmaz elinde bu toplumsal sözde ahlaki paradigmaların ve Oyuncul, parodik, popülist ruhuyla komunizm, yüksek modernizmin yıldırıcı sofuluğunu da ve mütevazılığına zorlamış ve böylelikle meta biçimini kronolojik olarak taklit ederken, pazarın yarattığı çoğulcu yanılsamalrı dikkate alarak çok daha sakatlayıcı sofulukları perçinlemeyi başarmıştır bence yani. marx ve arkadaşları antik yunan göstergelerini, göstereni amaçsızca eleştirerek, müstebitlerin (zorbaların) kendi bayağı diktacı kesinliklerine dört elle sarılmaya çalışmalarına neden olacak katılımsal iran sosyolojisindeki şekillerde başıboş bıraktı ve bunun yaparken de molla iktidarı göstergelerin göstergeler doğurması kapsamında halkın modernist anlayışına den vermuş olmasından mütevellit or denli kesin biçimde paranın para doğurduğu kapitalist kredi kurmacası üzerinde liberal dengede kurulmuş bulunan bir toplumu taklit ederken buldu kendisini gerçekten. Oysa ne mollalar ne de modernistler iran'da maddi göndergelerin meftunudurlar gibi sanki. paradigma, gönderge, dinden duyulan büyük kuşkunun damgasını yemiştir iran'da ama islam ekonomisinin göz korkutucu mevcudiyeti olmaksızın, iran komunizmi, bu mevcudiyete asalak olan kendi mantıki sapmaları ve ihlallerinden yoksun kalırdı özünde doğal olarak.

    ''modernist algıda islam'dan asla kapitalizm çıkmaz ama zorlarsan bir sosyalizm çıkar'' bu konuya da değiniriz tabi ilerde ayrıntılı olarak.

    edit: imla.
    ···
  1. 2.
    0
    rezerve
    ···
  2. 3.
    0
    @başlık iran yannantan bi ülkedir. hayyamları saymazsak :³)
    ···
  3. 4.
    0
    (bkz: komunizmle sosyalizm farkini bilmeyen ergen pic kurularinin incisozlugu trollemesi)

    hay gibeyim bkz verme gucumu elimden almislar
    ···
  4. 5.
    0
    erör verdirmeyin lan bana!
    ···
  5. 6.
    0
    nerden çaldın bunu
    ···
  6. 7.
    0
    filozof girl çok uzun yazmışsın ama bigün okuycam. özelden özet geçsene.
    ···
  7. 8.
    0
    Olacak o kadar izlemeyi bırakmalısın..
    ···
  8. 9.
    0
    ekşi'de alan sokal başlığına bakın.
    ···
  9. 10.
    0
    2. satırda uykum geldi mk.. ha gayret dayanıp hepsini okuyucam
    ···
  10. 11.
    0
    jerry, çevresindekilerin çok sevdiği insanlardan biriydi.
    keyfi her zaman yerindeydi. her zaman söyleyecek olumlu bir şey bulurdu.
    hatta, bazen etrafındakileri çıldırtırdı bile,
    "bu adam bu halde bile nasıl iyimser olabiliyor?" diye.

    birisi nasıl olduğunu sorsa; "bomba gibiyim" diye yanıt verirdi hep.
    "bomba gibiyim... "

    jerry, doğal bir motivasyoncuydu.
    yanındaki insanlardan biri o gün, kötü bir gündeyse,
    jerry yanına koşar, duruma nasıl olumlu bakılacağını anlatırdı.

    bu tarzı fena halde düşündürüyordu beni.

    bir gün jerry'ye gittim. "anlayamıyorum" dedim.
    "nasıl oluyor da, her zaman, her koşulda bu kadar olumlu bir insan olabiliyorsun? nasıl başarıyorsun bunu?"

    her sabah kalktığımda kendi kendime;
    "jerry, bugün iki seçimin var. havan ya iyi olacak ya da kötü" derim.
    her zaman havamın iyi olmasını seçerim.

    kötü bir şey olduğunda yine iki seçimim var.
    kurban olmak ya da ders almak.
    ben başıma gelen kötü şeylerden ders almayı seçerim.

    birisi bana bir şeyden şikayete geldiğinde, yine iki seçimim var.
    şikayetini kabul etmek ya da ona hayatın olumlu yanlarını göstermek.
    ben olumlu yanlarını göstermeyi seçerim.

    "yok yahu" diye dalga geçtim. "bu kadar kolay yani"

    "evet... kolay... " dedi jerry.

    "hayat seçimlerden ibarettir. her durumda bir seçim vardır.
    sen her durumda nasıl davranacağını seçersin.
    sen insanların senin tavrından nasıl etkileneceklerini seçersin.
    sen havanın, tavrının iyi ya da kötü olmasını seçersin.
    yani sen hayatını nasıl yaşayacağını seçersin"

    jerry'nin sözleri beni oldukça etkiledi.
    onu uzun yıllar görmedim. ama hayatımdaki talihsiz olaylara dövünmek yerine olumlu seçimler yaptığımda hep onu hatırladım.

    yıllar sonra jerry'nin başına çok talihsiz bir olay geldi.
    soygun için gelen hırsızlar jerry'yi delik deşik etmişler.
    ameliyatı 18 saat sürmüş, haftalarca yoğun bakımda kalmış.
    taburcu edildiğinde kurşunların bazıları hala vücudundaymış.

    ben onu olaydan altı ay sonra gördüm.
    "nasılsın?" diye sorduğumda; "bomba gibi" dedi.
    "bomba gibi"

    "olay sırasında neler hissettin jerry?" dedim.

    "yerde yatarken iki seçimim var diye düşündüm.
    ya yaşamayı seçecektim ya ölümü. ben yaşamayı seçtim."

    "korkmadın mı? şuurunu kaybetmedin mi?"

    ambulansla gelen sağlık görevlileri harika insanlardı.
    bana hep "iyileşeceksin merak etme" dediler.
    ama acil servisin koridorlarinda sedyemi hızla sürerken
    doktorların ve hemşirelerin yüzündeki ifadeyi görünce ilk defa korktum.
    bu gözler bana "bu adam ölmüş" diyordu.

    "bir şeyler yapmazsam, biraz sonra ölü bir adam olacaktım"

    "ne yaptın?" diye merakla sordum.

    kocaman bir hemşire yanıma yaklaştı ve bağırarak
    "herhangi bir şeye ihtiyacım olup olmadığını" sordu.

    'evet' diye yanıt verdim.
    "var"

    doktorlar ve hemşireler merakla sustular.

    derin bir nefes alarak kendimi topladım ve bağırdım;
    "benim kurşunlara alerjim var!.."

    doktor ve hemşireler gülmeye başladılar.

    tekrar bağırdım;
    "ben yaşamayı seçtim.
    beni bir canlı gibi ameliyat edin. otopsi yapar gibi değil"

    jerry, sadece doktorların büyük ustalıklari sayesinde değil,
    kendi olumlu tavrının da büyük katkısı ile yaşadı.

    yaşaması bana yeni bir ders oldu.
    hergün hayatımızı dolu dolu yaşamayı seçme şansımız
    ve hakkımız olduğunu ondan öğrendim
    ve herşeyin kendi seçimlerimize bağlı olduğunu.

    bu yazıyı okudunuz.

    şimdi iki seçiminiz var:
    1. unutup gitmek,
    2. yazıyı dikkate alıp kesip saklamak, arkadaşlarınıza göndermek.

    francie baltazar schartz'ın yazısını okuduktan sonra düşündüm,
    iki seçimim vardı:
    1. çöpe atmak,
    2. birileriyle paylaşmak.

    ben seçimimi yaptım.

    ya siz?..
    Tümünü Göster
    ···
  11. 12.
    0
    @1 özet geç lan bin!!
    ···
  12. 13.
    0
    nasıl olur, kimse yazmamış:
    özet geç bin
    ···
  13. 14.
    0
    kemalist paradigma ısrarla halkın yüzeyselliğini kullanıp yüzeysellikle enformasyon kaynaklarından halka yanlış bilgi aktarımı ve algısı vermekle aslında halkın avamlığını da kullanıyor olması kemalist varoluşun kendi öz avamlığını da bize gösterir türkiye coğrafyasında.

    edit: iran islam devrimi ve iran devlet sistemi bağbında.
    ···
  14. 15.
    0
    türkiye ?
    ···
  15. 16.
    0
    (bkz: sokal vakası)
    ···
  16. 17.
    0
    (bkz: filozof girl gibi entry girme kılavuzu)
    ···
  17. 18.
    0
    okumadım ama verirsen okuyabilirim
    ···