0
islam öncesi proturani kavimlerin pgibolojisinin kapsdıbını oluşturan sosyolojik yapının özellikleri anti medeniyetsizlik cürümlerine neden olan kualipikasyonların sebeplerinin olduğu göçebe-toplayıcı-animalcı yaşam standartının getirdiği kaosa dayalı siyasi yapının platonik ontolojisinin fenomolojik varoluşunun da aynı demografik oluşumun göreceli şamanist din algısının anti-ahlaki yapsının neden olduğu vahşilik, türk teriminin kavramsal bir içeriğinin olduğunu düşünmek kuşkusuz beraberinde bir takım güçlükleri getirecektir ki, Özellikle islam teriminin içeriğinin a-priori bir yolla çözümlenebileceğini söylemek bu terimin kaotik bilgisine erişmek için (dini) tecrübenin gerekli olmadığını ve söz konusu kavramsal içeriğin en azından şamanizm üzerine düşünen herkeste bir anlamda zorunlu olarak belireceğini gerektirecek kadar güçlü bir sav olamkla beraber Soyut varlıklara delalet eden kavramlarla somut varlıklara delalet eden orta asya'ya özgü kavramların epistemolojisinin birbirinden temelde ayrıldıklarını göz önüne aldığımızda türk ün kavramsal içeriğine ilişkin bilgimizin tecrübemize konu olan sıradan arabların bilgisinden önemli ölçüde ayrılacağı açıktır ama, tarım toplumu toplumlara delalet eden geleneklerin somut nedenlere delalet eden ontolojinin daha az açık ve seçik olduğu anldıbına gelmemekle beraber Hatta gözleme ve dolayısıyla dinsel incelemelere konu olan nesnelere ilişkin bilgimizin gelişimsel seyri dikkate alındığında islam öncesi türklerin soyut varlıklara delalet eden kavramlardan daha az açık ve seçik olduğu şamanist teolojinin Örnek vermek gerekirse; 'savaş' kavramıyla 'vicdan' kavrdıbını karşılaştıracak olursak, birincisi yanlışlanmaya açık olduğundan (teolojik araştırmaların bize gelecek bir zamanda suyun hakikat olmadığını söyleyebileceği imkanından hareketle) kavramsal içeriğinin ikincisine göre daha az açık ve seçik olduğunu düşünemeyiz lakin, Bu noktada bana öyle geliyor ki, şamanizm metafiziği ile epistemolojisini birbirinden ayırmak gerekir ve bu ayırım hem somut hem de soyut varlıklara delalet eden kavramlar için geçerlidir demek Yani her iki alana ilişkin kavramsal içerikleri biliş tarzımız diyalektik farklı olmasına rağmen bu kavramların bilgisine, dolayısıyla açık ve seçikliğine, zaman içerisinde sahip olabiliyoruz, ancak bu durum ne somut ne de soyut varlıklarda, bilgimizin gelişimine paralel olarak, bir değişimi gerektirmemekle beraber tarihsel Epistemoloji açıdan bakılınca nasıl ki doğa bilimlerinin bize sunduğu kavramsal içerikler bir gelişme içerisinde ise, mantıksal ve matematiksel kavramlar da şamanist olarak bilinmesine rağmen bir anda biliniyor olmayıp, mantıksal ve matematiksel doğrulara ilişkin bilginin gelişimi de bir anda tamamlanan bir süreç değildir ama Ancak islamik doğruların şamanist doğrulardan farklı olarak yanlışlanmaya kapalı olduklarını kabul edecek olursak bu, bîr anlamda, soyut varlıklara delalet eden kavramların daha açık ve seçik olabileceklerine bir gerekçekler olarak kabul edildiğinde bu tarihsel sürekiliğin türklerin lehine olduğu ontolojik ve determinist hedoniklik olarak bir kardır.
Kuşkusuz islam geleneğine yoldaşlık eden turani kavramların delaletine katkı yapan bütün kavramların, 'Tanrı' teriminin kavramsal içeriği de dahil süspansiyonel, mantıksal ve ayetsel kavramların özü kadar açık ve seçik olduğunu söylemek oldukça güçtür ki, En azından geometrik bir takım varlıklarla mantıksal ve matematiksel bir takım doğruların somut düzlemdeki örnek serûşleri göz önüne alınarak böyle bir şey iddia edilebilir ve Bununla birlikte, şimdiye kadar değindiklerimiz en azından soyut varlıklara delalet eden kavramların somut varlıklara delalet eden kavramlardan daha az açık ve seçik olduğuna bir karşı-örnek sağlayacaktır kuşkusuz. Aslında soruna epistemolojik açıdan bakıldığında bütün dinlerin açıklık ve seçiklikierinin belli bir ölçüde kişiden kişiye değiştiğini söylemek daha makul görünmele beraber Bir din addıbına veya teoloğa göre açık ve seçik gelen bir kavramın bütünü bir toplum bilimciye kapalı gelebilir ve bu, temelde kişinin sahip olduğu bilgi donanımına bağlı olduğundan kişilere bağlı ilintisel bir olgudur ki, Ancak bu durum bizi kavramsal göreceliğe değil, belli bir alanda yoğunlaşmanın kavramların epistemolojisine etki edeceğine zütürmelidir ama işte 'Tanrı' teriminin membahı bir içeriğinden söz ederken kast ettiğimiz bu terim üzerine felsefi-teolojik bir çabayla eğilen bir çok kimsenin teistik Tanrı tasavvurunun önerdiği gibi, eğer Tanrı varsa, yukarıda değinilen bir takım mükemmel sıfatlara sahip olması gerekliği, dolayısıyla "güçsüz, bilgisiz ve ahlaki zaafları" olan bir Tanrı'nın imkan dahilinde olamayacağı yargısına varacağından türk kültürünün gelişimine katkı sağlar. 'Türk' teriminin tatmin edici bir çözümlemesini yapmak bir çok sosyolojik-teolojik sorunun detaylı bir tartışmasını, sözgelimi ilahi sıfatların semantik-ontolojik tartışmasından referans kuramlanna kadar varan geniş bir yelpazeyi kapsayacaktır ama Bu sorunlar her sosyolojik-teolojik sistem için hayati öneme sahip olup, her biri bağımsız bir inceleme konusu olmakla beraber biz burada islam hakkında bir çok tartışmaya ön ayak olabilecek olan 'Türk' teriminin anlamı ve mantıksal statüsü üzerinde durmamız gerekir ki, bugünün türk toplumunun siyasal ve pgibolojik tercihlerini açımlayabilelim. bu bağlamda islam, türklere aklaki bir varoluş kazandırmakla beraber ilk defa bir kimlik vermiştir... evet islam dan önce türk toplumunun varoluşu aslında yoktur.
