Alman hayranı da değiller hain de değiller. ittihat ve Terakki hakkında tek kitap okumamış adamların kullandığı ithamlardan birisi bu. Ya 90 bin şehit yalanını uydururlar yada boş yere I. Dünya Savaşı'na girdiğimiz yalanını uydururlar. Çünkü cemiyeti entelektüel düzeyde eleştiremeyeceklerini bildikleri için böyle hilaf-ı hakikat şeylerden beslenip dururlar. Ve yıllardır aynı yalanları savunuyorlar.

Anan paşa

Midhat Paşa, Serasker Hüseyin Avni Paşa ve Süleyman Paşa öncülüğünde oldu.

Hangisi ama? Bab-ı Ali Baskını mı yoksa Abdülhamid'in hal edilişi mi?

Bab-ı Ali Baskını Sadrazam Kamil Paşa hükümeti Edirne'yi bir nota ile ingiltere'ye teslim edecekti. Edirne'nin elden gitmemesi için Bab-ı Ali basıldı. Hükümet alaşağı edildi.

Yakup Cemil ittihat ve Terakki'nin benim gözümdeki bir numaralı fedaisidir. Kendisinin Trablusgarp'da yaptığı işler takdire şayandır. 23 Ocak 1913'de Bab-ı Ali Baskını'nda Harbiye Nazırı Nazım Paşa'yı öldürerek kendini göstermiştir. Ayrıca Enver Paşa'nın bizzat kendi fedaisi olması da ittihat ve Terakki'ye damga vurmasını sağlamıştır. Fakat sulh-u münferit taraftarı. Yani tek taraflı barış taraftarı. Osmanlı'nın yıllardır içerisinde bulunduğu gerek savaş gerek kıtlık gerek ekonomik yetersizlik tek taraflı barış fikrini kendisine aşılamıştır. I. Dünya Savaşı'nda tek taraflı ateşkes yapmak istemiştir. Ve bunun için mevcut hükümete darbe yapmak istemiştir. Kendisini Dahiliye Nazırı Mustafa Kemal Paşa Hazretleri'ni ise Harbiye Nazırı yapmak istemiştir. Bu darbe kalkışması üzerine hükümet iddıbına karar vermiştir. Enver Paşa bu idamı görmek istemediği için Almanya'ya gitmiştir ve Harbiye Hazırlığı'na vekalet olarak Talat Paşa bu idamı hazırlamıştır. Ve 1917'de Kağıthane'de kurşuna dizilerek öldürülmüştür. Ayrıca Atatürk ile arası çok iyidir.

Hakaret etmeden cevap yazamıyor musun sen? Tarih üzerine hakaret ederek konuşmasanız olmaz zaten. Senin gibilerden bizim ülkede çok var. Gerek Kemalistinden tut Osmanlıcısına kadar sövmekten baska bir tak bildiğiniz yok. Cahilsin ve cahilliğini de küfür ederek kapatmaya çalışıyorsun. Seninle her türlü bu konuda yarışırım çünkü bu konu hakkında bilgi birikimi elde etmek için çaba ve emek sarfettim. istediğin soruları sorabilirsin. iyi günler.

Bir cahil daha. Zaten I. Dünya Savaşı'na girecektik. Enver Paşa senin dediğinin tam tersine Osmanlı Devleti'nin savaşa geç girmesinde taraftardı. Ve her zaman bu konularda temkinliydi. Enver'in orduda yaptığı reformu bizim I. Dünya Savaşı'nda cephelerde destanlar yazmamıza vesile oldu. Bugün Çanakkaleyle, Kut-ül Amareyle, Kafkasya Cephesi ile övünüyorsak bunun en büyük sorumlusu Harbiye Nazırı ve Başkomutan Vekili Enver Paşa'dır. Zaten senin topraklarını parçalamak için oluşturulmuş bir savaşa nasıl girmeyecektin. Hasta adamı öldürmek için yapılan bir savaştı bu. Alman hayranlığı diye bir şey yok. Aksine Almanların Enver üzerine bir sevgisi var. Enver'in adına sigaralar çıkartmaları, Enver Paşa'nın adına köprü yaptırmalarından tut Enver adına balolar düzenlemeleri de bunun kanıtıdır. Ayrıca Enver Paşa'nın yakın bir Alman dostu ile mektuplaşmasında bir cümle geçer. Devletler arasında dostluk olmaz. Devletler kendi menfaati için birlik olurlar. Senin benim aramda dostluk olabilir fakat devletler arasında dostluk olamaz der. Ayrıca Enver'in Alman hayranı ve sürekli Almanların sözünü dinlediği de yalandır. Bunun bir kanıtını görmek için Enver Paşa amcası Halil Kut Paşa'nın ordusundan bir kolordu alarak iran'ın içlerine göndermek istemiştir. Fakat Almanlar buna Enver Paşa'nın Turancılığı ve hayallerine bağlayarak karşı çıkmıştır. Fakat Enver kararlı ve dirayetli bir asker olduğu için kolorduyu iran'a yollamıştır. Bu karar kısaca Alman karargahının etkisinde kalmadığının kanıtıdır.

Gitmeselerdi ne olacaktı biliyor musun? ittihat ve Terakki liderleri tıpkı diğer Ittihatçılar gibi Bekirağa Bölüğü'ne atılacaktı. Ayrıca liderler Bekirağa Bölüğü'ne atılmaktan ziyade idam Divan-ı Harpte yargılanacak ve idam edileceklerdi. 30 Ekim 1918'de Mondros imzalandıktan sonra yani Osmanlı Devleti'nin bütün orduları terhis edildikten ve bütün ordu silah bıraktıktan sonra ittihat ve Terakki liderleri ve azaları için bir arama emri çıkartılmıştır. Liderler yakalandıkları vakit Ermeni Tehciri yüzünden savaş suçlusu sayılıp idam edileceklerdi. Bu yüzden yurtdışına çıkmaları gerekti. Ayrıca yurtdışına çıktıklarında bile Enver Paşa'nın Milli Mücadele'ye yaptığı yardımlar gözardı edilemez. Ruslara karşı komünist bir tavır takınıp Ruslardan Osmanlı'ya yardım etmesini istemiştir ve bunda da başarılı olmuştur ve 20 bine yakın tüfek yardım yapılmıştır. Hilafetin kullanılmasıyla Hindistan, Afganistan, Libya gibi Müslüman ülkelerden toplanan paraların da Enver Paşa aracılığıyla Milli Mücadele'ye aktarılması göz ardı edilemez. Ayrıca Rauf Orbay Bey'in de hatıratında bahsettiği bir olayı yazmak isterim. Enver Paşa savaşın kaybedileceğini anlayınca silah, mermi, top, altın olsun değerleri maddelerin hepsini Kuşçubaşı Çiftliği'nde saklamıştır. Ve daha sonrasında biz bu mühimmatları Mustafa Kemal Atatürk'e hibe etmiştir der Rauf Orbay anılarında. Cemal Paşa'nın dediği gibi savaşarak ölmek ile teslim olarak ölmek arasındaki farkı anlamayanlara bizim anlatacak sözümüz yok.

ittihatçı azaların çoğu Halk Fırkası'nda görev almaya başladılar. Bazıları ise Terakkiperver'de yer aldılar. Daha sonrasında Enver ile arası iyi olan ittihatçılar 1926'da izmir Suikasti bahane edilerek Ankara'da başlatılan siyasi davada yargılanıp asıldılar. izmir Suikasti davasından ayrı olarak yapılan bu davada Mehmet Cavid Bey, Selanikli Doktor Nazım, ismail Canbulat, Nail Bey ve Hilmi Bey asıldı. Bu ittihat ve Terakki'nin tasfiye edilişiydi. Ayrıca Mehmet Cavid Bey ve Selanikli Doktor Nazım'ın suçları ise Milli Mücadele Dönemi'nde Enver Paşa ile görüşmeler içerisinde bulunduklarından dolayı asılmışlardır. Liderler ise Enver 4 Ağustos 1922'de Kurban Bayramı'nda bir Ermeni tarafından şehit edilmiştir. Talat Paşa 15 Mart 1921'de Berlin'de bir Ermeni tarafından şehit edilmiştir. 21 Temmuz 1921'de ise Tiflis'de Cemal Paşa 2 yaveri ile beraber Ruslar tarafından şehit edilmiştir.

Son zaman değil. ittihat ve Terakki Cemiyeti olsun, gerek Genç Osmanlılar olsun azalarının arasından mason olanlar vardır. Mehmet Cavid Bey, Doktor Nazım, Talat Paşa, Manyasizade Refik Bey, Mithat Şükrü Bleda, Kazım Nami Duru olsun bunlar mason ittihatçılardır. Fakat masonluk felsefesini benimsemekten ziyade bunlar II. Abdülhamid'in jurnallerinden ve hafiyelerinden korunmak ve toplantı yapmak amaçlı mason localarını kullanmışlardır. Daha sonrasında mason localarını milli bir çizgiye sokmuşlardır.

Ruhunu yaşatıyoruz. ittihatçı ruh ölmez.

Boş boş sorular soruyorsun.

Hangi konuda ama?

Mustafa Kemal Paşa vazgeçilmez bir ittihatçıdır. Bunu anlamak için pek zorlanmıyoruz. Gerek II. Jön Türk Kongresi'ne katılması, gerek Enver Bey ile Trablusgarp Savaşı'na katılması, gerek 31 Mart Vakası'nı bastırmak için Selanik'den gelen Hareket Ordusu'nun Yeşilköy'e gelene kadar Kurmay Başkanlığını yapmış olması onun bir ittihatçı olduğunun kanıtıdır.

Panpa bir şey soracağım. Kurmay Başkanlığı dedin canımı yedin. Kurmay Başkanlığı hakkında neler biliyorsun? Kurmayların zekî olduklarını duymuştum da.

Hayır. ittihatçılar arasından hiçbir zaman bir hain bulamazsın. ittihat ve Terakki şu ana kadar gerek siyaseten gerekse cemiyet yapısı bakımından Yakınçağda ele alınırsa şu ana kadar en milli kuruluştur.

Milli? Kurucuları Türk değildir.