1. 1.
    +4
    Yanımıza birkaç malzeme alıp yürümeye karar verdik. Saat henüz erkendi ve vaktimiz vardı.
    Karanlık olmadan ulaşabilirdik kampa, yeterince yaklaşmıştık zaten.
    Fakat içimdeki düşünce rahat bırakmıyordu beni.
    O kamp gerçekten varsa ve şu anda sağlamsa bu araçların hali ne böyle.
    Bu cesetler, bu kargaşa neden olmuş.
    Arabayı daha sonra gelip bulabilme ihtimalimize karşı kenara, sağlam bir yere park ettik. Anahtarını sol ön çamurluğun içine sakladık.
    Bagajda fazlaca yiyecek ve içecek malzememiz kalmıştı ama onları yanımızda taşıyamazdık.
    Artık neredeyse hurda haline gelmiş bu araçların, yer yer gördüğümüz cesetlerin ve bu dayanılmaz kokunun arasında ilerliyorduk…
    ···
  2. 2.
    +4
    Umut’la konuştukça kafamdaki soru işaretleri yok olmaya başlıyordu.
    Anladığım kadarıyla bu olaylar 3 gece önce, benim 39 derece ateşle uyuduğum saatlerde başlamıştı.
    Eğer bu doğruysa iki gün uyumuştum.
    Ev arkadaşlarımla sabahları spora gidiyorduk, tahminime göre ben evde hasta yatarken onlar spora gitmişlerdi ve bu olay onlar dışarıdayken meydana gelmişti.
    Peki neredelerdi? Onlar da aylak mı olmuştu yoksa benim gibi yaşam mücadelesi mi veriyorlardı?
    Aileme ulaşmalıydım bir an önce. Ve de eski kız arkadaşıma…
    ···
  3. 3.
    +4
    beyler pazar akşdıbına kadar yazamayacağım.
    hastanede tedavi gören bir arkadaşım var, cuma ve cumartesi geceleri yanında kalmam gerekiyor refakatçi olarak.
    kusura bakmayın ama önemli bir konu.
    pazar akşam aynı saatte buradayım.
    ···
  4. 4.
    +4
    Şehir merkezine geldikten sonra etrafta askeri araçları daha sık görmeye başladık.
    Saat epeyce ilerlemişti ve bizim kalacak bir yer bulmamız gerekiyordu.
    Binalara girmeye korkuyordum, markette yaşadıklarım aklıma geliyordu. Ama yapmak zorundaydık.
    Meydana bakan bir binaya girdik Umut’la birlikte.
    Onun elinde sopa, benim elimde bıçak merdivenleri adım adım çıkmaya başladık.
    Benim aklımda tabii ki yine en üst kat vardı.
    Beş katlı binanın en üst katına çıktık, dairenin kapısı açıktı.
    içeride birileri olabilirdi, sessizce içeri girdik ve evi kontrol etmeye başladık.
    Neyse ki içeride kimse yoktu. dış kapının önüne yemek masasını, onun önüne de koltuğu dayadık ve artık güvendeydik…
    ···
  5. 5.
    +4
    beyler bu gecelik paydos, yarın gece aynı saatte yine geleceğim.
    sabah dükkanı açmak zorundayım kusura bakmayın, dinleyenlere de dinlemeyenlere de eyvallah, haydi iyi geceler.
    ···
  6. 6.
    +3
    Daha önce odadayken çığlıklarını duymuştum ama ilk kez bu kadar yakındım.
    Kulaklarım sanki bir daha hiç duymayacak gibiydi.
    Onun çığlığıyla birlikte gözlerim karardı ve kendimi geriye doğru attım. Çünkü bana saldırıyordu.
    Ben yerde sürüklenirken o çığlıklarıyla üstüme gelmeye devam ediyordu.
    Hızlı değildi ama girdiğim şok yüzünden ben de fazlasıyla yavaştım.
    Ayağa kalkmak üzereyken çığlıkların şiddeti daha da arttı ve artık bu çığlıklar tek bir kişiden gelmiyordu…
    ···
  7. 7.
    +3
    Gamze’nin anlattığına göre kamp dün gece saldırıya uğramıştı.
    Tahliye için bekleyen yaklaşık iki bin kişi onlara dönüşmüştü.
    Askerlerin çabası yetersiz olmuş, kamp on dakika içerisinde yerle bir olmuştu. Kendini kurtarıp kaçabilenlerden biriydi Gamze. Tüm umudumuzu yitirmiştik.
    Ne yapacağımızı düşünürken hava kararmak üzereydi ve bizim kalacak bir yere ihtiyacımız vardı. Umut’la dün gece kaldığımız eve gitmeye karar verdik. Çünkü orası hem güvenliydi, hem de az da olsa bildiğimiz bir yerdi.
    Eve doğru yola çıktık…
    ···
  8. 8.
    +3
    Hızlı adımlarla Gamze, Umut ve ben eve doğru ilerliyorduk.
    Sokak aralarından geçerken küçük bir market gördük.
    içeri girip girmemek için çok düşündük ama burada ne kadar kalacağımız belli değildi ve yiyeceğimiz tükeniyordu.
    Gamze’yi kapıda bekletip içeri doğru girdik. Fazla büyük bir yer değildi, bim gibi bir marketti. Ama işimize yarayacak çok şey vardı içeride, emindim.
    Gamze kapıda beklerken Umut’la birlikte içeriyi kolaçan ediyorduk.
    Fazla arka kısımlara gitmeden ön kısımlardan ihtiyacımız olanları alıp çıkmayı düşünüyorduk fakat neredeyse yok denecek kadar az yiyecek vardı.
    Burası da yağmalanmıştı.
    ···
  9. 9.
    +3
    Yaklaşık üç saat süren yolculuğun ardından bahsettiğim yere gelmiştik.
    Tam da beklediğim bir manzarayla karşılaşmıştık.
    Neredeyse hiçbir değişiklik yoktu. okulun ve sitenin önünde kaza yapmış veya terk edilmiş birkaç araba, bazı yerlerde kan izleri ve ceset parçaları.
    Sitenin içine girip arabayı güvenlik kulübesinin arkasına bıraktıktan sonra çevrede kısa bir yürüyüş yaptık.
    Manzara hep aynıydı. Kan izleri ve ceset parçaları.
    Birkaç sokak daha geçince dikkatimizi çeken bir değişiklik olmuştu etrafta.
    Kan izleri yoktu. ceset parçaları yoktu. ve en önemlisi düzenliydi çevre. Diğer sokaklar gibi çöpler dağılmamıştı, bir kargaşa ortamı yoktu.
    Etrafımıza şaşkınlıkla bakarken karşımızdaki evin kapısı yavaşça açıldı.
    Dışarıya çıkan üç kişi bize, biz de onlara bakıyorduk…
    ···
  10. 10.
    +3
    Ertesi sabah erkenden yola koyulduk. Çünkü hem yolumuz uzundu, hem de gidince kendimize kalacak yer bulmalıydık.
    Umut’la arabayı bıraktığımız yere kadar yürüyerek devam ettik.
    Neredeyse tüm yolu konuşmadan gelmiştik.
    Arabanın yanına geldiğimizde ilginç bir şeyle karşılaşmıştık.
    Umut’la arabayı park ettiğimizde arkası boştu. Fakat şu anda düzenlice park edilmiş bir araç vardı.
    Birden heyecanlandık ve birbirimize bakarak gülümsedik.
    Hala hayatta belki de yakınlarda birileri vardı.
    Böyle şeyler bizi fazlasıyla umutlandırıyordu…
    ···
  11. 11.
    +3
    Ne yapmamız gerektiğini düşündük. Beklemeli miydik, yoksa yolumuza devam mı etmeliydik?
    Evet, gitmeliydik. Çünkü öncelikle kendi hayatımızı güvence altına almalıydık.
    Arabamızın içinde yiyeceklerimiz hala duruyordu, kimse merak edipte içine bakmamıştı.
    Fakat arabanın arkası kapanmıştı, çıkartamazdık. Diğer arabayı oradan kaldırmalıydık.
    Arabayı biraz inceledikten sonra kitli olmadığını fark ettim. Anahtar torpidodaydı.
    Hemen arabayı geri çekip kendi aracımıza bindik ve yola çıktık.
    ···
  12. 12.
    +3
    Bu işin böyle gitmeyeceği çok açıktı. Ertesi gün oturup sakin kafayla düşünmeye karar verdik.
    Aklıma o günlerin şartlarına göre mükemmel sayılabilecek bir fikir gelmişti.
    Okulumun çevresi boş bir araziydi. Arkası belki de bir kilometre boyunca otluk ve yeşillikti.
    Okulun önünde iki bin konutlu bir tatil sitesi vardı. Denize sıfır.
    Kış aylarında olduğumuz için evlerin birçoğu boştu. Yaklaşık bin dokuz yüz tanesi falan…
    Eğer oraya gidebilirsek yaşamak için gayet güvenli bir bölgeydi. Çok iyi biliyordum bunu.
    Hem de okulun hemen yanında yeni açılan bir market vardı. Yazın turistlerle parayı kaldırıyordu ama kışın sadece öğrenciler olduğu için sigaradan başka pek bir şey satamıyorlardı.
    Çevrede kimse olmadığı için oranın yağmalanma ihtimalinin çok az olabileceğini düşündüm.
    Gamze’yle tüm bunları paylaştım, ilk önce kararsız kaldı ama benimle gelmek istediğini söyledi.
    Çünkü gerçekten hayatta kalmam gerekiyordu. Bu belki de ona güç veriyordu…
    ···
  13. 13.
    +3
    işimize yarayacak bir şeyler bulamamıştık. Arka taraflara yani karanlık bölümlere doğru gitmeye karar verdik.
    Birbirimizden ayrılmıyorduk, yakın yürüyorduk.
    Kapıdan gelen ışık anca aydınlatıyordu dükkanı fakat ilerledikçe daha da kararıyordu.
    Konserve bölümüne gelir gelmez içimde büyük bir sevinç oluştu çünkü her şey yerinde duruyordu. Sanıyorum hiç kimse buraya kadar gelmeye cesaret edememişti. Alabildiğimiz kadar konserveyi alıp dışarıya çıktık. Malzemeleri Gamze’ye verip birkaç şey daha almak için içeri girdik. Yine karanlık bölüme doğru gittik. içimiz rahattı çünkü yaklaşık on dakikadır içerideydik ve herhangi bir şey olmamıştı.
    Derken o sesleri yeniden duymaya başladık. Çığlıklar bizi yine şoka sokmuştu. Gamze dışarıdan bize bağırıyordu, neler olup bittiğini göremiyordu, sürekli bize sesleniyordu.
    Fakat biz de bir şey göremiyorduk. Sadece kulaklarımızı tırmalayan bu çığlık sesinin başımızı belaya sokacağını biliyorduk.
    ···
  14. 14.
    +3
    iki gündür o binanın en üst katındaki dairedeydik gamze’yle birlikte.
    Pek konuşmuyorduk. Zaten konuşacak pek bir şey yoktu…
    Uyuyorduk sürekli. Aynı odada, farklı koltuklarda. Uyanık olduğumuz zamanlarda ya yemek yiyorduk, ya da pencereden dışarıyı izliyorduk.
    Geceleri uyuyamıyordum. Gözlerimi kapattığım her an dışarıdan gelen sesler bana umut’u hatırlatıyordu. Sonuç olarak ben bir insanı öldürmüştüm. Hem de yeni tanıştığım bir arkadaşımı.
    ···
  15. 15.
    +3
    beyler izninizle bu gecelik bu kadar olsun, bir kaç gün daha devam etmeyi düşünüyorum bakalım aklıma geldikçe uzatacağım.
    yarın gece aynı saatte görüşürüz bu başlıkta beyler.
    onun dışında gündüz genellikle online'ım, bi sorunuz olursa pm atabilirsiniz.
    cümleten iyi geceler binler.
    ···
  16. 16.
    +3
    @124 hikaye nedir bilir misin?
    kurgulanmış olaydır.
    eğer yaşanmış bir olayı anlatsaydım ve okuyanlar da inanmak zorunda kalsaydı bu anı olurdu.
    hadi gibtir git ferre başlıklarına.
    ···
  17. 17.
    +3
    Hızlıca yanına gittiğimizde ağlamayı kesip önce geri sıçradı, yere düşürdüğü bıçağını almaya çalışırken umut bıçağı yerden aldı.
    Kız çok korkmuştu, her halinden belliydi. O kadar kirlenmişti ki, saçları sarı rengini git gide kaybediyordu. Teninin beyazlığı esmer bir hal almaya başlamıştı.
    Gerçi bizim de ondan pek farkımız yoktu...
    Ona zararsız olduğumuzu, yardım edebileceğimizi anlatmaya çalıştık.
    Biraz sakinleştikten sonra o da bize alıştı çünkü bizi aylak sanmıştı.
    Adı Gamze’ydi, ayaküstü bize öyle şeyler anlattı ki, kurduğumuz bütün hayaller bir anda yerle bir oldu ve büyük bir boşluğa düştük…
    ···
  18. 18.
    +3
    Camdan dışarı baktığımda sokakların halini görebiliyordum.
    Birbirine girmiş arabalar, askeri araçlar, yerlerde yatan cesetler, etrafa saçılmış çöpler, kağıtlar…
    Güneşin batışını izlemek beni belki de hiç bu kadar rahatsız etmemişti.
    Havanın kararmasına dakikalar kala bir şeyler yedik ve perdeleri kapattık.
    Dışarıya baktığımızda tek bir ışık bile görünmüyordu.
    Koltuklara uzanıp konuşmaya başladık.
    O geçmişini, ben geçmişimi anlatıyordum. Konuşmayı hiç sevmeyen ben, biriyle konuştuğum için mutluluk duyuyordum…
    ···
  19. 19.
    +3
    Umut bayılmıştı. Nabzı atıyordu. Zaten bu kadar acıya çok bile dayanmıştı.
    Üstüm başım kan içinde, yerde oturmuş umut’a bakıyordum.
    Marketten gelen çığlık sesleri umrumda bile değildi artık, duymamazlıktan geliyordum.
    Gamze bir bana bir umut’a bakıyordu. Onun bu çaresiz bakışları beni daha da karamsar bir hale getiriyordu.
    Öylece dalıp gitmişken umut’un hareket ettiğini fark ettim.
    Hareket ediyordu ama çok farklıydı. Çıkardığı sesler, yaptığı hareketler tıpkı onlar gibiydi.
    Umut’a yaklaşıp suratını kendime doğru çevirdiğimde kalbim yerinden çıkacak gibi oldu.
    Gözleri irileşmişti. Kıpkırmızıydı. Dişleri sararmış ve ağzından köpükler çıkıyordu. Teninin rengi bembeyaz olmuştu, damarları patlayacak gibiydi.
    Hava aydınlık olduğu için acı çekiyordu. Korktuğumuz o çığlıklar artık umut’tan da geliyordu.
    Onun daha fazla acı çekmesini istemiyordum. Onu böyle görünce tekrar şoka giren gamze öylece bakıyordu.
    Elimdeki bıçağı gamze’ye gösterdim, ne yapacağımı anlamış gibiydi, onay verdi başını sallayarak. Umut’a son bir kez baktı ve kafasını başka yöne çevirdi.
    Elimdeki bıçağı tek bir hamleyle umut’un başına sapladım ve çektiği acıya son verdim…
    ···
  20. 20.
    +3
    yazar burada walking dead ile i am legend ı bitleştirip türkiyeye uyarlayarak anlatyor
    ···