/i/İnanç

İnanç
  1. 1.
    +1

    Copy paste var cugu

    ···
  2. 2.
    0
    ctrl c + ctrl v = trend
    ···
    1. 1.
      0
      Kur'ani kerim
      ···
      1. 1.
        0
        1500 yıl önce yazılmış, kanıtlanamaz bir şekilde meçhûl olan bir kitaptan gösterdiğin kaynak geçersizdir.
        ···
    2. 2.
      0
      islamdan bahsediyoruz kardesim islamin kitabi kurandir hangi kafayla bunu diyorsun amk kerkenezi
      Not: Agnostum musluman degilim
      ···
  3. 3.
    0
    COPY PASTE AMK.
    ···
    1. 1.
      0
      Hadi ya ciddi misin amk
      ···
  4. 4.
    0
    Kadere iman islam ın şartıdır çünkü kader ayetle sabittir ona da iman etmekle yükümlüyüz
    ···
  5. 5.
    +1 -7
    Edit:Öküz gibi yazi bana ait degildir sizi bilgilendirmek icin burada paylasiyorum diyorum itin oglu cikip copy paste diyor hadi ya huur yumrugu seni kimsede fark etmemisti amk gibtir git basligi sen gib sok entry gir diye acmadim akli basinda 2-3 insan cikarda okur diye actim zaten burda da amacim kimseyi buna inandirmak degil belki kafasina yatan olur arastirir dogruluguna o karar vericek.

    Yazi bana ait degildir sadece yanlis bildiginiz birsey icin sizi bilgilendirmektir amacim

    Yazinin orjinali icin:

    http://web.archive.org/we...-din-doktrini--2505101200

    Söyle bakalım islam’ın şartı kaç?” “- Peki imanın şartı kaç?” diye devam edip giden konuşmaların yüzlercesine şahit olmuşsunuzdur.

    Artık böyle sorular soruluyor mu bilmiyorum, ama bizim çocukluğumuzun en ünlü sorularıydı bunlar... Özellikle misafirliklere gidildiğinde çocuklara en çok bu ve benzeri sorular sorulurdu. Çünkü ‘muhafazakâr dindâr’ büyüklerimize göre bunlar ilk öğrenilmesi gerekenlerdendi, bilmemek çok ayıptı. Bu tür sorulara verilen cevaplar çocuğun dini öğrenmeye başlayıp başlamadığının da testi ve göstergesi sayılırdı...

    Gel gör ki bu tür “şartlı refleksler” tâ Emevî devrinden kalma ezberden başka bir şey değil. Bari doğru olsa, üstelik yanlış bir ezber.

    Bakın nasıl.

    islam kelam tarihinde imam Maturidi’den sonra ekol içinde ikinci adam durumda olan Ebu Muin en-Nesefi (öl.508/1114), Eş’arî’den sonra Bakıllanî gibi Maturidîliği daha sistematik bir tarzda ele almış, derinlemesine temellendirmiştir. Ebu Muin’in’in en önemli eseri Tabsıratu’l-Edille Maturidîliğin serancdıbına paralel olarak pek tesirli olamamış, bunun yerine Eş’arî eğilimli şerhleri rağbet görmüştür.

    Eserde iman ve islam’ın şartları diye bilinen sıralamada dikkat çekici bir farklılık gözden kaçacak gibi değil.

    Ebu Muin en-Nesefi Tabsıra’sında aynen şöyle demektedir: “Deriz ki, inançlara gelince, din alimlerine göre bunlar beş esasa ayrılır; Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine ve ahiret gününe iman. ibadetler de onlara göre beşe ayrılmış olur: salât, savm, hacc, zekat ve cihad... ” (bkz. ihyadan inşaya adlı çalışmamızın islam’ın şiarları böl.)

    Ebu Muin en-Nesefî bu sıralamayla dikkat çekici bir şekilde “kaza ve kaderi” iman esasları arasında saymamakta, islam’ın üzerine bina olduğu şeyler arasında da “cihadı” zikretmektedir.

    Buna göre “imanın ve islam’ın şartları” olarak bilinen esaslar beş teorik beş de pratik olmak üzere on esastan ibaret oluyor. Büyük ihtimalle Cibril hadisi olarak bilinen rivayetin en sahih varyantı Tabsıra’da geçtiği gibidir.

    Demek ki iman edilecek esasların özeti beştir: 1-Allah’a iman 2-Meleklere iman 3-Kitaplara iman 4-Peygamberlere iman 5-Ahiret gününe iman… Aynı şekilde islam’ın üzerine bina olduğu esaslar da beştir:1-Salât 2-Savm 3-Hacc 4-Zekat 5-Cihad…

    Yani bu dinde teorik olarak 1- Tek Allah’a, 2- Gökte pasif sukûnete çekilmeyip alemde dinamik güçleri olduğuna (melâike), 3- Tarih boyunca insanlıkla sürekli iletişim halinde olduğuna (risalet), 4- insanlığın sorunlarına bigâne kalmayıp yol gösterici suhuflar/bildiriler/kitaplar gönderdiğine (kitab), 5- Bunlar aracılığı ile işin sonunu düşünerek davramamızı, her şeyin hesabının sorulduğu bir son gün olduğuna inanacaksın (ahiret)…

    Pratik olarak da 1- Dua, tazarru, yakarış, secde ve tevâzu halinde olacak, kibirlenmeyecek, haddini bilecek, Allah’a içtenlikle yönelerek sadece onun önünde eğileceksin, başka hiçbir gücün, kişinin, kurumun önünde eğilmeyeceksin (salât), 2- Çevrene zarar vermekten sakınacak, ahlakî tutarlığa sahip olacak, açı yoksulu unutmayacak, bir aylık talimle de olsa kendini tutmasını öğreneceksin (savm), 3- imkanın varsa her yıl insanlık ve eşitlik gösterisine katılacak; buradan ögrendiklerinle insanlar arasında dil, renk, ırk, kavmiyet, mülkiyet, cinsiyet ayrımcılığı yapmayacaksın(hacc), 4- ihtiyaçtan fazla mal ve mülk biriktirmeyecek; fazla olanı herhangi bir orana bağlı olmaksızın sürekli vereceksin (zekat), 5- Yeryüzünde zulme karşı adaletin, yalana karşı gerçeğin, ezene karşı ezilenin yanında yer alarak sürekli devrim için mücadele edeceksin (cihad)…

    işte bu dinin teorik ve pratik özeti bundan ibarettir.

    Bu özetleme gayet anlaşılabilir ve mantıkî bakımdan da gayet tutarlıdır. Çünkü beş teorik beş de pratik ilke vazediyor. “Bu dinde nelere inanmam ve neler yapmam lazım” sorusuna kısaca ve özet halinde cevap veriliyor.

    Buna benzer özetlemeler Kur’an’da da yapılır. (ör. Bakara; 2/177).

    Ancak bu özetlemelerin hiçbirinde “kadere iman” zikredilmez. Kur’an’da kader bir iman esası değildir ve fakat tevekkül, tevhid, şirk vb. bir Kur’an kavramıdır.

    Bu anlamda kader varlık ve oluş kanunları anldıbına gelmektir. Her şeyin bir oluş ve bozuluş (kevn ve fesad) kanunu veya gidiş yasası vardır; evren buna göre işler. Demek ki takdir insanın, tarihin, hayatın ve doğanın işleyiş yasaları olmaktadır. Bunlara uyulmalı ki tarih, hayat ve tabiat felaketimiz olmasın. Eğer başımıza bir felaket geliyorsa bu kendi ellerimizle yaptıklarımızdan dolayıdır. Varlık ve oluş kanunlarını tayin etmek (kâdir) ve sürdürmek (emr) ise Allah’a aittir. ikbal der ki “Kader, insanın tarihte Allah ile yaptığı bir yürüyüştür.”
    Tümünü Göster
    ···