/i/Tespit

  1. 1.
    0
    neredeyse doğduğumdan beri yaşadığım kızdırıcı ve şevk kıran talihsizliktir. çoğumuz haberdardır ki kaldırımda yürürken rastgele yürünmez, belli bir örüntüyle basılır o taşlara. o örüntü herkesin alışkanlıklarına, kararlarına ve isteklerine göre değişir. kimimiz üçer üçer aralıklarla basar taşlara, kimimiz beyaz taşlar arasındaki daha büyük ve kırmızı taşları çiğner ayaklarıyla. bazılarımız da kare şeklinde döşenmiş taşlara çapraz basar. böyledir, değişiktir, çeşit çeşittir kaldırım taşlarına basma yolları. insandan izler taşır, insanın yükünü üstlenir kaldırımlar tüm cansızlığıyla. işte bu kaldırım taşlarına basma örüntüsü her zaman başarılı olmaz maalesef. kimi zaman, sakarlar içinse çoğu zaman başarısızlığa uğrar bu kaldırım taşı ritimleri. tam da bu sebepten sinir basar insanı, dellenir durur da anlatamaz derdini, gerekirse taştan çıkarır hıncını.

    mükemmeliyetçidir insan. portakal soyarken de, deney yaparken de. matematik problemi çözme esnasında da, çekirdeğin içiyle kabuğunu farklı yerlere koyarken de. ama en çok kaldırım taşlarına basarkendir bu mükemmeliyetçi, hatalara tahammülsüz tavrı. tek bir hata mı yaptı taşlara basma örüntüsünün kurulma anında, tam bir kırılma anı yaşar ve öfkelenir. "nasıl yanlış basarım, kırmızı taş yerine beyaza bastım!" diye dövünür durur. çevresindeki insanlar da onun bu ciddi acısını değil, deliliğini görür ve kınamakla üzülmek karışımı duygular sergiler. öfkeli adam çevresindeki insanların bu sahteliğini ciddiyetle sorgular. sanki onlar hiç mi küçük şeylere sinirlenip öfke nöbetleri arasında demlenmemiştir? bir bu kaldırım taşlarına yanlış basan adam mıdır küçük şeylere kafayı bu denli takan? anlamaz. fakat bu kısa sorgulama onun faydasınadır çünkü kızgınlığını unutturmuştur bir anlığına.

    kaldırım taşlarına basma örüntüsü bozulan adam birkaç saniye derin derin nefes alıp sakinleşir ve hem hatasını, hem çevresinin işgüzar ve sahte tepkisini unutarak yoluna devam eder. kaldırım taşlarına yine aynı ritimde basmayı unutmaz ama. o hep aklındadır. faturaları yatırmaya giderken de, metroya hızlıca yetişmeye çalışırken de. yolda öyle serkeş serkeş dolaşırken de, çok sevdiği bir arkadaşıyla buluşma telaşı ve heyecanı içindeyken de. hep kırmızı taşlara basmak, bunu yapabilirse kendini mutlu hissetmek, yapamazsa biraz önce yaşadığı üzüntü içine saklanmış öfke krizlerini soluk borusuna çekmek ve akabinde her şeyi unutup yeni bir sayfa açmaktır onun asli görevi. hayatta kendini gerçekleştirebilme fikrine bir an bile inandıysa, işte bunun en büyük fırsatı o taşlara düzgün basmaktır. buna yüklediği anlam böylesine büyük olduğu içindir yapamayınca aşırı sinirlenmesi. biz anlayamayız ki.

    sadece şunu biliriz, yaşadığımız duygularda neye anlam yüklediğimiz çok önemlidir. yani bir bulmacaya anlam yüklersek hayattaki her olgu bir kenara çekilir ve bulmacayı hatasız çözme telaşı başlar. anlamı koşuya yüklersek hızlı ve yorulmadan koşabilmek için canımızı bile veresimiz gelir. işte, işte o anlam herhangi bir semtin herhangi bir caddesinin bilinmedik bir sokağının lâletayin bir kaldırımındaki bütün taşların dizilimini ezberlemek ve istediği koordinatlardaki taşlar haricinde hiçbir taşa basmamaya gayret etmekse yapacak bir şey yoktur dostlar. o taşa hatasız basmak icap etmektedir ve yapılacak her hata sinir katsayımızı misliyle artırır. yani haklıdır bu yolda sinirlenen insan. fakat üzülmesin, galiptir bu yolda mağlup. bugün taşlara basarken hata yaparsın, yarın yapmazsın. üzülme ey insan, hatırla ki insansın. iyi akşamlar kaldırım taşlarına hatasız basanlar, basarken maalesef çok hata yapanlar, bunu hiç dert etmeyenler ve böyle bir davranış çeşidinin farkında bile olmayanlar *
    ···