1. 1.
    +18
    dedim ben bu kitap ağır gelir bu cocuga diye
    ···
  2. 2.
    +10 -4
    hissediyorum. tüm mağrurluğumla zulmettiğimiz fakir halkı selamlarken ve çocuklara french baget'ler dağıtırken adamlarım. zerre vicdanım titremiyor. sadece deri eldivenlerimi biraz çıkartıyorum, sıcak olduğu için.
    ···
  3. 3.
    +3 -1
    köstekli saatime bakıyorum arada sırada. zira bu vahşi ülkede kendi medeniyetimden zerre eser yok. anlamadığım barbarca bir dil konuşuluyor. kadınların çekiciliği yok denecek kadar az. egzotik bir tat bırakmıyor ağızda ezgiler. üniformama saygı dolu değil korku dolu bakışlar fırlatıyorlar. siyah renkli bol madalyalı üniformama..
    ···
  4. 4.
    +3
    adamda selülit var beyler
    ···
  5. 5.
    +2
    "Avez-vous dit en France"
    gülerek onayladım.
    "evet fransa'da bulundum marcus"
    "gelmeden sizin hakkınızda biraz araştırma yaptım general"
    "bunu bir yemekte benden de öğrenebilirdiniz binbaşı"

    gülümsedi. tuhaf bir gerginlik var aramızda sanki. bir bağ gibi ama anlamlandıramadığım birşey. sanki benim hakkımda benden daha çok şeyler biliyormuş gibiydi bakışları. yine de bu vahşi coğrafyada medeni bir dili konuşan yüksek rütbeli bir subayla karşılıklı ingiliz tütünü içiyor olmak şimdilik gayet keyif vericiydi.
    ···
  6. 6.
    +2
    marcus bugün geldi. nasyonal sosyalist ideale tamamen bağlı genç ve inançlı bir subay. cephe tecrübesine sahip. kuzey afrika'daki başarılarından haberdarım. el alamein'de bir patlama sonucu yüzünün sol yarısında derin bir yara izi açılmış olmasına rağmen asil bir görüntüsü var. uzun boylu sayılır. konuşmasında aksaklık var tipik bavyera aksanı diyebilirim. içinde bulunduğumuz durumu benim kadar kabul etmiyor sanırım. ben savaşın kaybedildiğine inanıyorum şu sıralar. odette'den aldığım mektubun da ruh halimde sıkıntılar yarattığını söylemeliyim. şu anda derdim ruslar değil, o amerikalı yüzbaşı. beni istemeyen bir kadını neden bu kadar düşünüyorum acaba.
    ···
  7. 7.
    +2
    marcus'un gelişi ile ufak başarılara imza attığımızı söyleyebilirim. öncelikle tren yolunun denetimini eline almış olmamız yiyecek ikmali açısından bize büyük avantaj sağlıyor. öte yandan kuzeydeki hattımız kopmak üzere eğer takviye birlik gelmezse bu konuda yapabileceğim hiçbirşey yok. ev ev oda oda ukraynalı ve rus öldürmemize rağmen sayıları bitecek gibi değil. kaybettiğim her adamımıza karşılık neredeyse 10 rus'un canını alıyoruz ama ardı arkası kesilmeyen bir çığ gibi bu insan akını. napolyon'un "la grand armee" ile çıkamadığı bu geniş ve uğursuz balçık tarlasından biz nasıl çıkacağız çok merak ediyorum. bugün askerlerimi görmek için uzun süre sonra karargahın dışarısına çıkacağım, hazırlanmam lazım. madalyalarım, eldivenlerim, pardesüm... evet hazırlanmam lazım. çizmelerimin çamura rağmen gıcır gıcır olması lazım. ben prusyalı bir aristokratım, cephede bile olsak. marcus beni bekliyor. ben ise odette'i düşünüyorum, dünya yıkılırken aklımda olan tek şey o van gogh tablolarından çalınmış gibi duran sarı saçları...
    ···
  8. 8.
    +2
    zırhlı birliklerimin hareket kabiliyeti neredeyse yüzde 25'lere düştü. en iyi tankçılarımı çamura mahkum ediyorum. tanrım ne berbat bir kış. ve ne kötü bir şarap bir yudum alsas şarabı için neler vermezdim...
    ···
  9. 9.
    +2
    öte yandan, son zamanlarda destek sıkıntısı çekiyoruz. ikmal hatlarımız tamamen kesilmiş durumda. 16. orduya gidecek bütün cephaneler bize gelmiş. bizimkilerse kimbilir nerede.. bu kış şartları gerçekten zorlu. benim ordum böyle bir savaş için eğitilmedi.. bu resmen barbarlık..
    ···
  10. 10.
    +2
    adamlarımın çoğu beni sevmiyor farkındayım. çünkü esnek değilim. asla muzaffer bir komutan olarak değil. işgal kuvvetleri komutanı olarak algılanacağım. ülkemde buranın yerini haritada gösterebilecek birileri olduğunu sanmıyorum. ama bu görev benim için kutsal. ve önümde duracak hiçbir canlının görevimden daha önemli olduğunu söyleyemem bayım.
    ···
  11. 11.
    +2
    üstelik emrimdeki subayların günden güne yerli halkla kaynaşmaları midemi bulandırıyor. biz kanımızın saflığını korumak zorundayız. bize öğretilen bu. burada bulunma sebebimiz, dünyayı yaşanabilecek bir haline getirmek. kendi kanımız için yaşanılacak topraklar kaynaklar elde etmek. subaylarımın durumu içler acısı, hepsi öyle değil ve bu biraz içimi rahatlatıyor.
    ···
  12. 12.
    +2
    özellikle karargaha yaklaştığımızda yerel yiyecekleri yemek zorunda kalmayacak olmanın verdiği neşenin hafif görüntüsü silüetime yansıyor.
    ···
  13. 13.
    +2
    yine bir şişe captain morgan'ı mı getirmişler. genelde cepheye kaliteli içki zütürmem. orta sınıf içkiler bu vahşi kabilelerin sertliğini daha çabuk gideriyor gözümde. sanırım kalite buralar için çok yabancı bir kelime..
    ···
  14. 14.
    +1
    bugün liman tarafındaki iletişim merkezimize gelen bir telgrafta kuzey afrika cephesinden bir subayın tümenimde görevlendirilmek üzere buraya gönderildiği bana bildirildi. adamın geçmişini araştırdığımda avusturyalı olduğunu öğrendim. adı marcus. marcus otto kleischtein. kuzey afrika'da rommel'le beraber ingilizlere büyük kayıplar verdirtmiş. doğrusu uzun zamandır hevesli birisiyle çalışmamıştım. soğuktan heyecanını kaybetmiş askerlerimin gözlerinde bir ışıltı görüyorum. kıskanmadım değil.. sanırım o henüz çocukken ben ülkem için demir haç madalyasını kazanmıştım. karışık duygular içerisindeyim.
    ···
  15. 15.
    +1
    odette'den bugün elime bir mektup ulaştı.. cepheye yeni bir subay ve bana sevgilimden bir mektup, son birkaç aydır yaşadığım en güzel gün sanırım. mektubu açtığımda tarifsiz bir sandal ağacı kokusu yayıldı odaya, yalnızım, yalnızlık o kokuyla uçtu gitti sanki. vanilya'yı ve sandal ağacını çok sever.. özellikle mi sıktı bu kokuyu yoksa ellerinden mi bulaştı acaba.. satırlar ilerledikçe bu kokunun benim için sıkılmamış olduğunu anlıyorum.. artık görüşmememiz gerektiğinden, bunca zamandır süren ayrılığın ondan birşeyler alıp zütürdüğünden bahsediyor satırlarında acımasızca.. o güzel fransızcasıyla yaralıyor içimi.. taş plaktan gelen ses ise büsbütün içimi yaralıyor..

    http://fizy.com/#s/1ls60i

    terry adında genç bir yüzbaşıymış, yüzbaşı.. gülüyorum hafifçe, napola'dan dereceyle mezun olmuş asil bir prusyalı ss generali ve bir amerikan köylüsü arasında seçim yapılabiliyormuş demekki.. hafifçe gülüyorum.. sanırım sigara içmeye ilk kez o gün başladım..
    ···
  16. 16.
    +1
    şehrin kuzey bloğundan gelen haberlere göre hattımız epey gerilemiş durumda. bir takım önlemler almaya çalıştıysam da, üst düzey subaylarımın çoğunu soğuğa ve gerillalara kurban vermiş durumdayım. yüksek komuta bizi unutmuş gibi davranıyor. günlerdir 3. orduyla bağlantımız kesilmiş durumda. bugün bir tiger'ım daha don yüzünden kullanılmaz hale geldi. mühendislerim yorgun. kuzey bloğu geriledi.. oysa başlangıçta çocuk oyuncağı gibi gözüküyordu...
    ···
  17. 17.
    +1
    http://fizy.com/#s/1lwtkj

    bunu okurken fonda bu müzik çalsın arkadaşlar.
    ···
  18. 18.
    +1
    @22 sağol kardeşim bi kişi bile okusa yazıcam.
    ···
  19. 19.
    +1
    merkezden gelen karar hattı kesinlikle geri çekmememiz yönünde. bu da demek oluyorki bütün kışı bu lanet yerde geçireceğiz. önümde beklemem gereken en az 4 ay var.. oysa 1 saat dahi burda durmak istemiyorum.
    ···
  20. 20.
    +1
    @19 teşekkür ederim bir yerden alıntı olduğunu düşünecek kadar güzel demekki.
    ···