/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
  1. 1.
    +61 -6
    Yıllar önce korkumu paylaşmıştım burada.. Yıllar sonra başıma geldi. Hayatın devam ettiğini düşünerek yaşamaya çalışıyorum sadece.. Dertleşecek pek kimsem yok. O yüzden okunsun yada okunmasın anlatmak zorunda hissediyorum kendimi. Kafayı yememek için bunları bir şekilde bir yere yada birilerine dökmem lazım. Dinlemek olursa buralardayım. Kendi kendime de olsa anlatmaya devam edicem. En başından. Taa 2006 senesinden onunla tanıştığım ilk günden anlatmaya başlıcam.. Ve tek ricam dalga gecilmemesi. Çünkü benim hayatım için çok şey ifade ediyor anlatacaklarım..
    ···
  2. 2.
    +17
    Ben liseyi güzel bir ilçe de Sağlık meslek lisesinde hemşirelik bölümünde okudum. Okuduğum ilçeye geleli 3 sene olmuştu ailecek taşınmıştık. Annem banka müdürü Babam inşaat mühendisiydi. Ve Annemin tayini nedeniyle gelmiştik. Okula başladım ve yeni insanlar yeni ortam düşüncesiyle güzel günler geçirdim. Okulun evimize mesafesi yaklaşık 2 km olduğu için hergün yürüyerek gidip geliyorum. Zaman bu şekilde hızlıca geçti. Spor dersler Vs. Bu arada uzun yıllar taks yaptım bu süre içinde de ve halen devam ediyorum. Zamanı biraz ileri saracagim. 2. Sınıfın sonlariydi. Okuldan çıktım arkadaşlarımla yürürken evim ile okulum arasında bulunan bir lisenin önünde kavgaya denk geldik. Hemen ayırdık. Ağlayan bir kız ve kavga eden 3 erkek. Hem Abi modunda hemde yapı kaynaklı Biraz telkinle bunları yolladık. Ve o gün tanıdım prensesimi. O ağlayan kız oydu ve kavga eden kardeşiydi. Onun için gözyaşı döküyordu. O an pek odaklanamamistim ve adını yada başka birşey sormadan ayrıldık oradan. Ve hikaye tamda burada başladı..

    Edit: Tarih konusunda sıkıntı yaşadım. 2004 yılı sağlık memurlugu girişliyim. 2006 yılında hemşirelik bölümüne yeni açılınca geçiş yaptım. Onu da düzeltelim.
    ···
  3. 3.
    +14 -1
    Başlarda çok önemsemesem de sonradan iyiden iyiye prensesi düşünmeye başladım. Bildiğin onunla yatar kalkar, çıkışlarda bekler 2sn görüp kaybolurdum.. Bir süre mesaj attım. Hiç cevap atmadı. Bu mesaj atmama kısmı bende iyice takıntı durumuna gelmeye başladı ve birgün aradım. Açtı ve baya sinirle ;
    + Ne var niye rahatsız ediyorsun sürekli ?
    - numaramı kaydedecek kadar onemsemissin ama bir cevabı çok görüyorsun. Ne zararım oldu sana yada sevgilin falan var o mu kızıyor. Bana açıklama yap ki bileyim. Bu şekilde beni gerçekten üzüyorsun.

    Dedim ve suratıma kapattı. Yaklaşık bir ay boyunca hiç mesaj atmadım Oda atmadı. Hastanede staj yaparken Birgün onu gördüm başta hayal görüyorum zannettim ama baya baya kanlı canlı duruyordu karşımda. Yanına gidemedim sanırım babası vardı yanında. Ama onlar bana geldiler ve serum takilacakmis nereye geçelim dediler müşahedeyi gösterdim ve serumu hazırladım. Babasının serumunu taktım basit bir solunum yolu enfeksiyonu. O arada sürekli odaya girip çıktım o odaya ilgili her işi ben hallettim ve sürekli göz ucuyla ona baktım. Işlerini özenle hallettikten ve geçmiş olsun dileklerimi en içten birşekilde söyledikten sonra gönderdim. Akşdıbına ilk mesajını atmıştı bana.
    - Teşekkür ederim "ilgin" için.

    Mesaj aynen bu şekilde ve resmen iç geçirerek okumuştum.

    + Rica ederim. Umarım iyilesmistir baban. Tekrar geçmiş olsun.

    Galiba hayatımda gururla attığım ilk mesajdı..
    ···
  4. 4.
    +15
    Arkadaşlar son partı girip yatacağım. Malum iş ve ders aynı anda olduğu için yarın sabah dinç olmalıyım. Okuyan olmasa da içimi dökebildiğim için mutluyum. Okuyan varsa da teşekkür ederim..

    Yaz tatilinde oldukça güzel vakit geçirdik. Artık evinin önünden rahatlıkla alabiliyordum. Babası bana güvendiği için geç olmamak şartıyla izin veriyordu fazlasıyla.

    Birgün antremandan çıktığımda telefonum acı acı çaldı. Babası arıyordu. Hastane lafını duyduktan sonra pek aldırmadım gerisine. Koşa koşa gittim. Lütfen diyorum Allahım lütfen iyi olsun..

    Hastaneye girdiğim gibi resüsitasyon odasına daldım. Boştu. Müşahadeye daldığım gibi onun güzel gözleriyle çarpıştı gözlerim. Babası yoktu hemen yanına koştum ve ellerini öptüm prensesimin.

    - Telaşlanmana gerek yok, daha iyiyim..
    + iyi ol lütfen, sadece iyi ol..

    Babası geldi. Ufak tefek sohbetin ardından uykuya dalmasını izledim saatlerce. Doktordan tedaviyi öğrendim neler yapıldığını ne şekilde geldiğini..

    Babasıyla beraber eve bıraktık babası bırakmayı teklif etse de reddettim. iyi olduğunda mesaj atmasını istedim. Koştum sadece koştum. Fiziksel olarak canımın yanmadığından mıdır nedir saatlerce koştum. Eve geldiğimde mesaj gelmediğini farketmiştim.

    + iyi misin prensesim ?
    - Çok daha iyiyim sevgilim.. Teşekkür ederim.

    O kadar iyi, o kadar eşsiz ki. incinme ihtimali öldürüyor beni. Hergün daha kötü olduğunu yada olacağını bilmek bile kahrediyor beni..
    ···
  5. 5.
    +15
    Antremandan sonra eve geldim ve sadece aklımda prensesim vardı. Normalde pek böyle bir insan değilimdir. Aşık olmalıyım yada şu kız güzelmiş gibi düşüncelere hiç girmedim. Yapı yada çevre bilmiyorum sebebini. Gece sadece o düşündüm ve o şekilde uyudum. Tek temennim ağlayarak değil ama yine onu görebilmek. Sabah oldu okula gittim. Giderken sürekli gözlerim o okulun bahçesinde ve çevresinde geziyordu. Denk gelme umuduyla. Akşam çıktığımda aklıma bir cinlik geldi ve o lisede okuyan bir arkadaşımı çıkışta beklemeye başladım. Hem bahanem olacaktı hemde ona uğramıyor olma kısmını es geçecektim. Her türlü kardaydim. Arkadaşım 5 dklik beklemenin ardından geldi ve biraz ayak üstü konuştuk.
    +Dün ki kavgayı duymuşsundur. Kimlerdi biliyor musun ?

    -Sefa diye bir çocuk sınıfından iki kişiyi dövmüş. Hayırdır ?

    + Ablasını tanıyor musun ? öğrenmem lazım kim olduğunu

    - Evet bizim sınıfta adı Prenses ( gerçek adı değil tabi ki )

    + Tamamdır. Sormadım say kimseye bahsetme.

    Bu saçma sapan konuşmadan sonra ayrıldık arkadaşımla. Adı Hasan bu arada bu arkadaşın.
    ···
  6. 6.
    +14
    iyi geceler arkadaşlar. Okuyan varsa eğer.. Yarın mümkün olan ilk dakika da girip part ekleyeceğim. Seygiyle kalın..
    ···
    1. 1.
      0
      Rez pnpa ben okuyorum
      ···
  7. 7.
    +14
    Günler günleri kovaladı yaz tatili geldi bitti. Ve o zaman zarfında onu hiç görmedim sürekli uğraştım bütün ilçeye gezdim dolaştım ancak hiç bulamadım. Tabi bu arada adını soyadını öğrendim ama herhangi bir sosyal platform olmadığı için bulamadım. Numarasını almak içinde Hasani sürekli bulması konusunda dürttüm sonunda da amacıma ulaştım ve numarasını buldum. Okullar açıldı 2. Gün akşam çıkışa yakın gaza geldim ve mesaj attım.

    + Merhaba ben hunharca.
    - Tanıyamadım ?
    + Akşam okulun köşede iki dk konuşabilir miyiz ?

    Cevap gelmemişti ama ben yine de gittim bekledim. Biraz bekleme işini abartsam da sonunda yanında iki arkadaşı ile geldi. Muhtemelen tehdit unsuru olarak gördüğü için bu şekilde gelmişti. Benim acımdan sorun yoktu ama arkadaşlarının bakışı pek hoş değildi. Azıcık kendimden bahsedicem. 183 falandı o zaman boyum. Kilo da 75-80 aradı gezerdi sürekli. Hep yapılı ve kaslı oldum ömrüm boyunca. Kendime güvenirim ama insanlara hep arkadaş kardeş gözüyle baktığım için kız arkadaşım pek olmadı.
    Yanıma yaklaştı ve kalbimin sesini bastırarak;
    - Hunharca sensin sanırım ?
    + evet benim prenses.
    - Başta numaramı kimden bulduğunu sonra da niye burada olduğumu anlat istersen. iki dk'n var unutma.
    + numaranı bir şekilde buldum çok önemli değil. Benim maksadım sadece tanışmakti. Bu kadar teferruat ve sinir beklemiyordum. Kusura bakma.
    - Bende önemli birşey zannettim malum o gün kavgada ayirinca. Peki öyleyse adımı falan öğrenmişsin numaramı da almışsın tanıyacagini tanımışsın yeter bu kadarı daha fazla mesaj atma.

    Dedi ve gitti. Bildiğin ilk reddedilisimdi ve kahrolmustum. Ama herşey şimdi başlıyordu..
    ···
  8. 8.
    +13
    iki gün okul üç gün staj devam ettiğim için stajdan çıkar çıkmaz okulunun önüne gitmeye başlamıştım artık kafa selamı bile olsa birbirimizi görüyorduk ve anlamsız da olsa hosnuttuk. Evini öğrendim ve hergünun saatlerini ayrı ayrı yazdım kafama. Ders progrdıbını aldım ve ona göre de hep o sokakta geçmesini bekler oldum. Ileri derecede hiç konuşmamız olmadı. Selam naber den öteye gidemedik çoğu zaman. Güzel kızdı. Hatta hayatımda gördüğüm en güzel kızdı. Huyu da öyleydi kendi gibi. Her geçen gün daha fazla aşık oluyorum ve daha da baglaniyordum. Bir gün yolda durdurdum cidden canıma tak etmişti artık çünkü Naber kelimesi artık baydı ve cidden zoruma gitmeye başlıyordu. Herkes benimle arkadaş olmaya çalışıyordu normalde ama ben bi türlü prensesle arkadaş olamıyordum.
    + Selam naber ?
    - iyi senden Naber ?
    + iyiyim. Ya diyordum ki vaktin varsa biryerlere oturup birşeyler içsek mahsuru yoksa ?
    - Tabi olur. Ama yarın buluşabiliriz bugün babamla hastaneye gitmemiz lazım. Iğnesi varda.
    + Peki akşam görüşürüz. * ( Akşam ? )

    Anlamamıştı o ama ben gayette o iğne için gerekise sabahlayacagimi biliyordum. Hastanede bekledim. Geldiler iğneyi bizzat bej yaptım. Elim hafiftir ve bu konuda cidden kendime güvenirim. Babası çok teşekkür etti bende geçmiş olsun dileklerimi ilettim. Oda harika gülümsemesi ile teşekkür etti.

    Arkadaşlar çalışıyorum vakit buldukça yazıcam. Azıcık izninizle ara veriyorum.
    ···
  9. 9.
    +13
    Okuyan kardeşlerim derdime ortak olduğunuz için teşekkür ederim.

    Söyleyebileceğim tek şey,
    Sevdiklerinizin kıymetini iyi bilin, ölümün ne zaman geleceği belli olmuyor..
    Allah'a emanet olun. iyi dilekleriniz için teşekkür ederim..
    ···
    1. 1.
      +2
      Yapma be abi yapma bu hikaye böyle bitmeyecekti ben tıkandım kaldım okurken Allah yar ve yardımcın olsun bizide parçaladın geçtin Allah dayanma gücü versin. Acın çok taze yemin ediyorum herşeyin boş olduğunu bir kez daha anladım. Ama unutma abi illaki kavuşacaksınız ...
      ···
    2. 2.
      +2
      Allah sana güç versin annenin babanin sevgilinin mekanini cennet eylesin kardeşim
      ···
    3. 3.
      0
      kardeşim yaşım küçük daha üni birdeyim yolun eğer istanbula düşerse saat kaç olursa olsun bi şekilde seni görmek isterim sarılıp ağlamak isterim.
      ···
    4. diğerleri 1
  10. 10.
    +12
    Kısa partlar yapıp sizi çok bekletmek istemiyorum o yüzden bu hunharca yazışım. Sakıncası varsa düzeltin *

    Haftasonu geldi ve antreman maçına çıktım. Normalde gayet asabi bir insanım. Bu yüzden malesef hocanın gözüne çok battım ve turnuvaya beni almayacağını açıkca belirtti. Hiç yadırgamadım çünkü 1 yıldır hiçbir müsabakaya katılamıyorum öfke kontrolümün kaybı yüzünden.

    Çıktıktan sonra prensesi aradım. Yürürken genelde müzik dinlerim ama bu kez onun güzel sesini dinlemeyi tercih ettim.

    + iyice özlettin kendini prenses. Yarın (Pazar) görüşsek mi n'apsak bilemedim ki *
    - Alışma bu kadar * Ama ne yalan söyleyim yüzyüze muhabbet etmek daha güzel oluyor *
    + Peki öyleyse yarın kahvaltı da yapabiliriz istersen yada merkeze kaçabiliriz ? Sen nasıl istersen *
    - Merkez pek olmaz ama kahvaltı fikri fena değil. Anlaştık öyleyse 10 da evimin önünden alırsın beni *
    + Evinin önünden ? Baban ?
    - Arkadaşımsın sonuçta demi. Ne diyecek ki *
    + Ben ilerideki sokaktan alayım seni ne olur ne olmaz *
    - Anlaştık *

    Yarın sabah kahvaltı yapacağız. Çok iyi seçimler yapmam lazım. Ne sevip sevmediğim bir insan için masa hazırlayacağım ve cidden ne kadar da zormuş bu işler.
    Babamdan arabayı istedim önce bunu hallettim. Daha sonra gideceğimiz güzel bir sahil kenarı var. Piknik için tahsil edilmiş. Mevsim de kışa yakın olduğu için her ne kadar sıcak olsa da pek gelen giden olmaz eminim. O yüzden rahatlıkla konuşup birbirimizi tanıyabilirdik. Bütün planlarımı hazırladım duşumu aldım ve düşüncelerle uyudum. ( sırıtarak * )

    Sabah kalktım saçımı yıkadım malum uyurken çok dönerim ben *
    Güzelce süslendim. Evinin köşesindeki sokağa gittim mesajımı attım ve beklemeye başladım. Hemen geldi.

    + Hoşgeldin Prenses'm * ( O'na hitap etmeyi sevdiğim en güzel kelimemdir. O yüzden isim olarak kullanmayı seçtim. )
    - Prensesim ? *
    + Mahsuru mu var ?
    - Yoo. Hoşuma gitti *
    + Sevindim.. *

    Piknik yapacağımız alana vardık. Çevreyi az anlatacak olursak bildiğimiz bakımsız sahil ama kamelya var ve toprak güzel. O yğzden eğlenceli bir mekan olarak kullanılıyor. Partiler vs.

    Çok kalabalık değildi. 2 3 aile vardı sadece etrafta. En köşedeki kamelyaya geçtik. Patates kızartması peynir zeytin vs. bir çok şey almıştım. Hangisini sever bilemediğim için rahat 10 kişilik bir kahvaltı masası kurdum oraya. Çayı unutmadım tabiki *

    - Vaay. Ne özenmişsin ya * Çayı da unutmamışsın * ( Burada yaptığı o mahcup gülümseme hala gözümün önündedir. )
    + Sonuçta ilk kahvaltımız.Öğrenmem tanımam lazım seni. Ne seversin ne sevmezsin *
    - Valla hepsini severim hiç nefret ettiğim birşey olmaz. Çilek dışında *
    + Çilek ? Çilek alerjim var benim. Hayatta yiyemem *
    - Bak bir ortak nokta daha *

    Kahvaltımızı yaptık çayımızı yudumlarken bir sigara yaktım ( Malesef ). O gün ilk kez kızmıştı bana. Sigara içtiğim için. Önemsiyordu sanırım beni. Bunları içimden geçirip pis pis sırıtıyorum tabi bir yandan *

    - Niye gülüyorsun. Kızıyorum şuan sana *
    + Önemsiyor musun sen beni ? *
    - Yooo. Babamda içiyor da ondan kızdım yani * ( ilk kez utanmıştı bana karşı. )
    + Pekii *

    Saat 3 gibi kalkmaya karar verdik. Evine bırakmak için yine sokağın başında durdum.

    - Teşekkür ederim herşey için..

    Dedi ve öptü. Yanağıma o kadar güzel ve o kadar masum bir öpücük kondurdu ki Kalbim yerinden çıkacak gibi hissettim. Oda utandı ve indi gitti direk. Gidene kadar da 2 3 defa baktı arkasına o güzel gülümsemesiyle..

    Bende mutluluğum eşliğinde açtım bir şarkı. Ağır ağır ilerledim eve doğru. Koşmam gerektiği için eşofmanlarımı aldım ve koşuya çıktım. O gün mesajlarda baya konuştuk. Gün içinde olan utanmalarımızdan rahatlığımızdan yıllardır tanışıyor gibi oluşumuzdan..
    Tümünü Göster
    ···
  11. 11.
    +11
    Daha önce hiç bahsetmediği şey hastalığıydı.

    Kendisi FMF hastasıydı. Aslında bakıldığında çok da sorun olacak bir rahatsızlık değil ağrı dışında pek problem görülmeyen, ilaçlarını düzenli kullandığında atak geçirtmeyen rahatsızlıktı ancak nefrotik sendrom yani FMF 'in saracağı yerlerden biri olan böbreklere etkisi olmuştu bile. Çok sık atak geçiriyordu. Beni tanıdığından beri atak geçirmediğini ilaçlarını alması gerektiğini hissettiğini söylemişti. Ancak kafama cidden çok takıldı. Canı yanıyor olması beni gerçekten mahvetmişti..

    Uzun uzun bu konu hakkında konuştuk. Ömrümün sonuna kadar yanında olacağıma söz verdim. Yaşamak için yaşattırmak için sözler verdik birbirimize. Babasının gözüne çok battığımız için sadece haftasonları görüşmeye karar verdik. Bu hafta sonu da kardeşi ile tanışacaktım. Heyecan yapmadım değil gerçi babasıyla tanıştığım kadar olmadı ama yinede az çok vardı. Hafta içi sadece okul çıkışlarında ayak üstü muhabbet edip gidecektik..

    Hafta sonu geldi ve güzel bir kafeye zütürdüm ikisini. Kardeşi gerçekten düzgün bir insan. Tam bir adam havasında ağır takılan tiplerden. Kavga etmeyi çok seviyor belli ki. Abi kelimesini hiç düşürmedi ağzından. O gün ki kavga içinde teşekkür etti. Ben halletmiştim ama iyi oldu geldiğin onlar için diyip göz dağı vermeyi de ihmal etmedi *

    Biraz atlayarak gideceğim arkadaşlar. Yarıyıl tatilinde oldukça fazla görüştük neredeyse hergün beraberdik. Yarı yıl tatilinin bitmesine 2 gün kala ailemle tanıştırdım. Ailem gerçekten çok sevmişti prensesimi. Hem güzel hem kültürlü hem çalışkan hemde düzgün birisi. Bizimkiler yola getirirsin bizimkini demeyi ihmal etmedi *

    Lise 3 ' ün 2. yarısında yeni kararlar aldık. Üniversite için çalışmayı ve birlikte gideceğimiz şehri seçmek istiyorduk. Bulunduğumuz yerin merkezi olsa bile yine de biz aynı kentte aynı yerlerde olmalıydık. Bu yüzden çok çalışmalıydık. Ben özel ders ve dershaneyi zaten planlıyordum malum tıp istediğim için. Oda hukuk istiyordu. Hedefler yüksek çalışmak içinde gayret gerekecekti.

    Lise 3'ün sonlarına doğru günlerimiz iyi giderken sınıfımdaki Deniz yüzünden ilk tartışmamızı yaşadık ve gerçekten öfkemin beni bitireceğini o gün anladım..
    ···
    1. 1.
      +5
      bu prenses net ölecek hastalıktan ya allah şimdiden rahmet eylesin aga
      ···
  12. 12.
    +11
    Aradan geçen uzunca zamanda günler hep normal geçti. Artık birbirimize ismimizle hitap etmiyorduk. Ben onun canıydım o da prensesim..

    Tarih: 11.12.2007

    Artık herşeyi konuşmaya ve ciddi bir teklifle karşısına çıkmayı kafaya koymuştum. Akşdıbına sözleştik. ilk buluştuğumuz mekanı ayarladım. Yoluna mumlar serdim. Masada çicekler ve bizzat ona yazmış olduğum birkaç güzel söz. Herşey tamamdı. Okulu ekmiştim ama değecekti biliyorum.

    Okul çıkışında gittim aldım ve evine gitti. Üzerini değiştirdi geldi. Koyulduk yola o hala aklımda olan kafeye gitmeye başladık. içim içimi yiyor bir yandan. Hayatımda hiçbir kıza teklifi ben etmemişim düşünün o heyecanımı.

    Kafenin önünde durduk. Girmeden önce ;

    + Prenses. Burası ilk buluştuğumuz yer ya hani. Artık daha ötesi olmasını istiyorum.

    Dedim ve direk içeri daldık beraber. Gözleri faltaşı gibi açıldı. Kimse yok kafede. Emir abime tam da haber verdiğim ve planladığım gibi. Masaya kadar eşlik ettim. Elimi tuttu. O an kalbim iyice coştu resmen terlemeye başlamıştım. Masaya oturttum ve sözleri okuması için vakit tanıdım. Tam konuşmaya başlayacaktı ki ;

    + Prensesim.. Seni gördüğüm ilk günden beri birşeylerin farklı olacağına inanarak geldim bu günlere. Hiç vazgeçmedim senden ve hiç usanmadım. Güzel vakit geçirdik ve bundan sonra da vakitlerimizin hep güzel olacağına inandım. Eğer içinde tek bir kıpırtı olduysa beni geri çevirme. Ben herşeyin çok güzel olacağına söz veriyorum. Kalbim sahibi , Ömrümün sonu , yaşlılığımıza kadar mutluluğumzua şahit olur musun ?

    - Hunharca. Ben ne diyeceğimi bilmiyorum. Çok teşekkür ederim. Herşey çok güzel çok mükemmel. Bu kadar erken beklemiyordum ama bu cidden reddedemeyeceğim türde birşey oldu. Evet, ömrüm olmanı bende istiyorum..

    Herşey hızlı ama bir o kadarda güzel gelişmişti. O benim hayatım olma yolunda ilk adımını atmıştı. Herşeye işte tamda bu tarihte başladık. Artık sevgiliydik.

    Biz olmuştuk. Mutluluktan kim bilir neler demiş neler yapmışımdır inanın tam hatırlayamıyorum bile. O gece mutluluktan uyku tutmadı. Sabaha kadar konuştuk. Ben anlattım o anlattı. Bir konu var ki beni asıl mahveden o olmuştu..
    ···
  13. 13.
    +11
    Akşam babasının iğnesini yapıp o güzel gülümsemesiyle teşekkürümü almıştım. Cidden eve çok mutlu gittim. Akşam hep bi mesaj bekledim ek bir teşekkür yada ilgimi farkeden bir mesaj. Ama atmadı. Benimde pek yüzüm olmadı açıkcası. Çünkü çok zorlamak istemiyordum ve tecrübesizdim bu konularda. Dediğim gibi pek sevgilim olmadı.

    Sabah günaydın mesajıyla uyandım. Çok şaşırmıştım açıkcası.
    - Günaydın *
    + Günaydınn. Baban nasıl ağrısı falan olmamıştır umarım *
    - Çok iyi. Gayet memnun senden baya bahsetti eli hafif falan diye *
    + Bak bu çok hoşuma gitti. Bütün iğnelerini yapabilirim * akşam buluşuyoruz değil mi ?
    - Tabiki. Öyle anlaşmıştık. Sonrasında babamın iğnesini yaparsın umarım *
    + Yaparım tabiki *

    Diyerek sözleştik tekrardan. Bulunduğumuz ilçe de yazın çok güzel mekanlar olsa da kışın o kadar da iyi yerler pek yok. Ayrıca bulunduğum yer onun memleketi olduğu içinde çok rahat olamayacağımızı bildiğim için tanıdığım bir abimin kafesine gitmeyi kafamda planladım.

    Okuldan çıktık aynı yerde beklemeye başladım. O güzel ihtişamıyla göründü yine sokağın başında. Bende takım elbisemle ( okul formamdı malesef. Siyah takım ve siyah kravat. ) onu bekliyorum. Bahsettiğim kafede tanıdığı biri olma ihtimali olmadığı için hemen kabul etti. Kafeye girdik oturduk ben her zaman ki gibi sütlü sade kahvemi söyledim oda çay istedi. Gayet kibar bir şekilde. Mümkün olduğu kadar incelemeye başladım. Onu da biraz tarif edicem. 1.73 civarı boyu. Birazcık zayıftı o yüzden pek tahmin edemiyorum kilosunu. Simsiyah uzun saçları kalem gibi kaşları olan ve en sevdiğim kahvemden daha kahve olan o güzel kahverengi gözleri. Gülünce dişleri bembayaz parlıyor aradan..

    - Eee hunharca. Anlat bakalım kimsin sen *
    + (Şaşırdım) Annemin tayini nedeniyle geldik buraya. 2001 yılında. Sonra burayı kazandım mecburen. Başka şehirde kalmamı pek istemediler o yüzden bende burayı yazdım. Kazandım kendimce okuyorum.
    - Hm. Bende bu okula zorla kayıt oldum. Ailem merkezi pek tercih edemedi. Babam işini bırakıp gidemeyeceğını söyledi bende tek yaşayamayacağım için yada git gel yapamayacağım için mecburen kaldım. Pek farklı sayılmayız *

    Gibi muhabbetlerle sürdürdük konuşmayı. Bi ara ki nasıl o konuya geldiğimizi hala hatırlamam ama sevgilisi olup olmadığını sordum ve olmadığını öğrendim. Ahrazlık ve birazda tecrübesizliğin verdiği cesaretle duygularımdan bahsettim.

    - Bak hunharca. Benim hiç sevgilim olmadı. O yüzden kolay kolay kimseye evet diyemem çünkü deneme yanılma yapabileceğim bir konu değil. Beni anla. Tamam hoşsun iyi birisin ama bu hemen olacak birşey değil. Belki de hiç olmayacak birşey bilemiyorum umut veremem. O yüzden arkadaş kalalım bakalım zaman ne gösterecek. iyi birisin, seni kaybetmek istemem..

    iyi mi ? Ben mi ? iyi olmak istemiyorum ki ben. Sadece birazcık teselli bekliyorum belkide. Çok şey değil ya , sadece bir ışık yak. Biraz daha aydınlat.. Tabi ki bunları yüzüne söyleyemedim. içimde kaldı kayboldu yokoldu..

    + Peki. Ama ben vazgeçmem. ilk defa yaşıyorum bu duyguları. Çocuğuz daha farkındayım ama sanki yıllardır tanıyorum da seviyorum gibi hissediyorum. Belki olacak belki olmayacak ama hep yanında olacam. Söz veriyorum..

    ilk buluşma için çok yol katetmiştik benim gözümde. En azından artık mesaj atmak için sebeplerim, yüzüm olacaktı..
    Tümünü Göster
    ···
  14. 14.
    +10
    Sabah güvenliğin acımasız dürtmesiyle uyandım. Kalktım yerimden hiçbir şeye bakmadan direk odasına gittim. Kapıyı bile çalmadım ve odaya daldım. ikisi de mışıl mışıl uyuyordu. Derin bir iç geçirdim. Şükür dedim, şükürler olsun...

    Serviste biraz gezindim. Oradaki arkadaşlarla tanıştım. Meslektaş olmanın avantajını da kullanarak biraz sohbet ettik. Hepsi birbirinden tecrübeli bir dolu insan. Mesleğin cazibelerinden ve zorluklarından konuştuk detaylıca..

    Daha sonra odaya gittim ve uyanmıştı prensesim. Babam hala uyuyordu o yüzden sessizce gittim yanına ve sarıldım defalarca. Öpüp kokladım birçok kez. Gözleri doluyordu yavaştan.

    + Sakın sevgilim. Şimdi değil. Şimdi dik durma şimdi savaşma zamanı. Beraber ağlayacağız lütfen şimdi yapma.
    - Seni seviyorum sevgilim çok seviyorum. Lütfen bırakma beni, çok korkuyorum..
    + insan ailesini bırakabilir mi ?

    Dememle daha da sıkı sarıldı. Yavaştan ağlamaya başlamıştı sildim gözyaşlarını. Çok seviyorum. Hiç sevmediğim kadar, hiç ummadığım kadar çok seviyorum ve inanıyorum herşey çok daha güzel olacaktı..

    Günler bu şekilde devam etti. Hafif ağlayarak hafif de gülerek ama hiçbiri tam olmadan ağır ağır geçti saatler. 4. gün taburcu oldu büyük temkin ve telkinlerle. Birşey atıştırdıktan sonra yola çıkmaya karar verdik. Babası araba ile gelmişti o gelmeseydi otobüslerde süründürmek zorunda kalacaktım prensesimi. Eve geldiğimizde uyuyordu yine. Babası kucağına aldı ve yatağına yatırdı. Derin bir nefes aldım ve çıktım odadan. Annesi ve babası kalmak konusunda ısrar ettiler. Saat geç oldu kal yarın da yanında olmuş olursun dediler. Kırmak zorundaydım çünkü birkaç gündür duş almıyorum ve kıyafetlerimi değiştirmedim. Bütün hayat prensiplerime ters o yüzden kibarca reddettim ve evime doğru yolaldım. Güzel bir duş ve ona güzel bir mesajın ardından uykuya daldım..

    + Seni seviyorum prensesim. Hayatın acımasızlığına karşı her zaman biz olucaz ve beraber herşeyin üstesinden gelicez. Ben hep yanında olucam söz veriyorum. Asla seni bırakmaya niyetim yok ve asla senden vazgeçmeyeceğim.. Tatlı rüyalar güzelim..
    ···
    1. 1.
      +2
      Ağlıyorum ne oluyor lan bugün sizlere böyle üzgün hikayeler yazıyonuz
      ···
  15. 15.
    +10
    Arkadaşlar detay hatırlayamadığım kısımlar var o yüzden o kısımları mümkün olduğu kadar olaya yuvarlayarak devam ediyorum bilginiz olsun..

    ilk dönem bitmek üzereydi. Deli gibi ders çalışıyorduk. Genelde dışarı çıkmıyorduk ve o arkadaşlarını çağırıyordu evimizde oturuyorduk. Büyük zamanım dersle kalan zamanım da hastane ve spor arasında değişiyordu. Evde her istediğimizi yapıp yeme işi birazcık kilo almama sebep oluyordu. Ama onun hiç kilo almıyor oluşu gözüme çok batıyordu. Bu normal değildi. Böbrek fonksiyonlarına baktırmak için bir ara kanını aldım ve hastanede çalıştırdım. Böbrek fonksiyonları çok yüksekti. Nefroloji uzmanıyla görüştüm kendi hastanemdeki. Tedavi etmek istediğini ve böbreğinin birini almak gerektiğini söyledi. Ona bunu anlattım ağladık beraber. Mümkün olduğu kadar sağlıklı beslenmesini ve toksinlerden kurtulması için su içmesini sürekli destekliyordum. Her fırsatta zorla su içirdim. ilaç saatlerinde uyandım, uyandırdım. Okulda aradım. Boşluk bile bırakmadan yaptık fakat çok fazla ilerleme görememiştik. Böbreğinin biri tamamen iflas etmişti ve alınması gerekiyordu. Böbrek nakli için gereken tek böbrek kalma ve diğer böbreğinin işlevsel olarak %50 nin altına düşme kısmı neredeyse tamamlanıyordu. Nakil onun için iyi olurdu diye düşünmeden edemiyordum. Günler sonra yarı yıl oldu. 2 haftalık bir süreç için evimize gittik geldik. Herşeyimizi ortak hallediyorduk. Ailesinin gönderdiği para ve ailemin gönderdiği parayı çekip tek bir hesaba koyuyorduk. Aldığım maaş ev kirası ve evin giderleri için kullanılıyordu. Geri kalanı ortaktı harçlık olarak bir miktar alıyordu yanına gerisini bana veriyordu. Evin babası, direği konumundan hiç ayırmadı beni. Paramızı sen idare edeceksin diyordu sadece. Çok hoşuma gidiyordu ama o yaşta da bu kadar sorumluluk fazla ağırdı. Belki de erken büyümenin zararlarıydı bilmiyorum ama herşey çok hızlıydı..

    Okuluyla görüştü ve belli süreli bir izin ayarladı. istanbuldaki hekimle görüştüm ve oda ameliyatı onayladı. Oraya gidip kalma imkanımız zordu malesef ve çevremden duyduğum bu uzmanın gerçekten tercih edilen biri olduğuydı.

    Ameliyatına bende girdim. Sadece izledim ama en azından yanında oldum. Sağ böbreği iflas ettiği için tamamen çıkarıldı. Diğer böbreği ortalama %50 çalışıyordu. Bundan sonra çok daha dikkatli olmalıydık. Karaciğer ve böbrek fonksiyonlarını sürekli takip ettik. Ameliyat başarılıydı. Görünürde pek sorun kalmamıştı. Artık kronik yorgunluğun bir kısmını atlatmıştık. Serviste herşeyiyle ilgilendim yanında uyudum. Ailesi geldi ve gitti bu süre içinde. Tamamen iyileştikten sonra çıktık hastaneden. Evde gözüm gibi baktım herşeyiyle ilgilendim. Yaza yaklaştıkça sınavlar ağzımıza ediyordu. Köpek gibi ders çalışıyorduk ama ikimizde başarılı bir öğrenciydik. Kafası cidden çalışıyordu ve benide çalışmaya alıştırmıştı. Yazın beraber tatile gitmeyi planlıyorduk bu yüzden herhangi bir ders sıkıntısı yaşamamalıydık. Planlarımız bu şekildeydi.

    Yaz tatili geldiğinde Ailesi ve ben hep beraber tatile gittik. Gezdik eğlendik. Ameliyat izini sürekli kapama derdindeydi aslında göze batmıyordu ama kafasına takmıştı sanırım. Ciddi manada ilk kez gelecekten konuştuk. Mutlu oldular çok sevindiler. Onlarda mutluydular ama çok erkendi bunu sürekli dile getirdiler.

    Tatil dönüşü ailemin yanında kaldım bir süre. Ailem derken annemin yanında..

    2. Sınıf beklentinin çok üstünde olacaktı. Zorluyordu baya beni açıkcası. Hiç bu kadar zor olacağını tahmin etmemiştim. Ortalamanın üstüde bir öğrenciydim. Sağlık memuru olmamın çok büyük faydası vardı. Bunu mümkün olan her yerde kullanıyordum.

    Döndüğümüz hafta biraz yadırgadık aileden uzakta olmak çok eğlenceli gelmemişti..
    O akşam ben arkadaşlarımla buluştum, biraz vakit geçirdik. Zaman geçtikçe kaynaşmıştık.
    Sefa, uğur, ayşe, demet ve ceyda. Güzel bir ekip olmuştuk inek tayfa olarak. Genelde ders konuşuyorduk ama arada başka konulara değindiğimiz de oluyordu. Okulda da hep beraber takılıyorduk. Tanı derslerinde özellikle beraber oturuyorduk. Zehir gibiydi hepsi.

    Sevdiceğimle hem hastalık takiplerine hemde eğlenmeye devam ediyorduk ders çaışmanın dışında kalan vakitlerle. Haftalar kovaladı haftaları ve birgün acı acı çaldı telefonum. Arayan yan komşumuzdu. Daha doğrusu memleketimizde ki yan komşumuz. Ağlamaklı sesi çok ürkütmüştü ve hayattaki ilk yenilgimi almak üzereydim ..
    Tümünü Göster
    ···
  16. 16.
    +10
    Hedeflerimiz yüksekti. Yarıyıl tatili de dahil olmak üzere sürekli ders çalıştık. Ufak tefek ataklari oldu ama çok da önemli değillerdi. Istanbula kontrole gittiler babasıyla. Sanırım çok iyi şeyler söylemediler çünkü bana anlatmak istemedi. Zorlayamadim. Sebebini anlayamadım ama yine de üstüne gidemedim. Döndükleri Akşam yemeğe çağırdılar. Yemekte hep güzel şeylerden bahsettik ama prensesimi hiç gülerken görmedim bu beni daha da üzdü. Daha da kahroldum. Günden güne öldürüyordu beni. O yipranmaya alışmıştı belki ama ben buna alışık değildim. Yaz tatiline kadar çok fazla önemli birşey yaşamadık. Okulun kapanmasına 1 ay kala müsabaka için çağırıldim. Önemli birinin düzenlediği açılış maçı ayarlanmıştı. Beraber gittik Istanbula. Maç içi çok detay vermek istemiyorum çünkü kaybettim : )

    Maç sonrası beraber kız kulesinin karşısında sabahladık. Ardından bi terslik Farkettim. Canının yandığını hissettim ve ikna etmemle hemen hastaneye zütürdüm. Ağzından kan gelmişti vr bu ilk kez oluyordu. Hastaneye getirdim ve acile girdik ..

    Devamı akşam.. dikkat edin kendinize iyi günler .
    ···
  17. 17.
    +10
    Annemle babamın kaza geçirdiğini ve merkezdeki x hastanesinde olduklarını söyledi. Bi anda beynimden kaynar sular döküldü ardından da gözümden yaşlar. Hiçbirşey diyemedim. En ufak kelime telafuz edemedim. Sevdiceğimde anlamış olacak ki dondu kaldı. 2 3 eşya alıp çıktık hemen yola. Memlekete doğru yola koyulduk. Deli gibi gidiyorduk. Arada da çaktırmadan kolumla gözyaşlarımı siliyordum. Sevdiceğim sürekli beni teselli etmeye çalıştı. Birşey olmamıştır telaşlanma diye. içimdeki ses asla susmadı gidene kadar. Ya bir şey olduysa onlara ? Ne yapacağım hakkında hiçbir fikrim yoktu. Uzun bir yolculuğun ardından merkeze geldik ve hemen hastaneye girdim. Yakını olduğumu söylediğimde dondu kaldı doktor. O an gözümden bir yaş daha süzüldü. "Baban" dedi sustu. Gözyaşlarımı tutamamıştım artık. Annemse ameliyattaydı. Durumu kritikti. Prensesimin kollarında saatlerce ağladım ameliyathane kapısının önünde. Arada dondum kaldım sonra tekrar ağlamaya başladım. Tutamıyordum kendimi. 3 saatlik bir ameliyat beklemesinden sonra doktor içeriden çıktı. Annemin ismini söyledi evet yakınıyım ne olur iyi haber verin dedim. Surat ifadesi o kadar soğuktu ki, mutlu bir haber vermeyeceğine emindim. Ama ölmemişti ölemezdi biliyordum.

    - Başınız sağolsun.

    Dedi ve gitti. Dondum kaldım. Hiçbir tepki veremedim. Gözümden yaş süzüldü sadece. içim yanıyordu adeta paramparça olmuştu dünyam. Sinirden duvarlara yumruk attım saçlarımı yolmaya çalıştım. Daha sonra acil servise zorla zütürüp sakinleştirici yaptırmak istediler ama kabul etmedim. Canım çok yanıyordu. Şuan anlatırken bile gözlerim hala doluyor..

    Son kez görmek istediğimde izin vermediler. Sağlıkçı olduğumu söyledim ancak yine de izin vermediler. Kaza çok ağırdı ve neredeyse zor tanınacak hale gelmişlerdi. Bu yüzden o şekilde görmemin daha kötü olacağını söylediler.

    Ben babama hiç sarılamadım ve babama hiç sarılamadan kaybettim onu. Annemse meleğimdi, şimdi gerçekten melek oldu ..

    Özel Edit: Sizleri çok özlüyorum. Siz olmadan yaşamak çok zor..
    ···
    1. 1.
      +1
      Burda ağladım işte amk allah mekanlarini cennet eylesin kardesim
      ···
    2. 2.
      0
      ağlattın be
      ···
  18. 18.
    +10
    Sabah olduğunda beraber güzel bir kahvaltı hazırladık. Uykudan uyandığımda aşırı derecede sinirli olan biri olduğum için birazcık yadırgadı bu hallerimi ama zamanla alışacaktı sanırım.
    Kahvaltımızı yapıktan sonra beraber yola çıktık. Biraz zorlansakda üniversiteyi bulduk. Fakültelerimizi gezdik beraber. Ben pek sevmedim açıkçası. Hayallerimde olan fakülte bu değildi tam olarak. Dizilerde filmlerde Tıp Fakülteleri böyle değildi. Ama olsun sonuçta hayalime ulaşmıştım. Yani en azından hayalime ilk adımı atmıştım. Fakültelerimiz arasındaki mesafe birazcık fazlaydı buda günün her saati görüşemiceğimiz anldıbına geliyordu ama sonuçta hergün beraberdik. Okulda da mümkün olan ders boşluklarında beraber olacaktık. Yakınlardaki mekanları dolaştık birazcık. Şehir gerçekten bize baya büyük gelmişti. Benim memleketim de pek büyük bir şehir olmadığı için bende yadırgıyordum. Güzel bir mekanda birşeyler atıştırdık. Daha sonra arabamızı aldık ve birazda arabamızla dolaştık. Etrafı gördük öğrendik. Alternatif yol bulma umuduyla saçma sapan yollara girerek kaybolduk. Sora sora başa döndük tekrar denedik. Yakın olan uzak olan yol şeklinde tespitlerimizi yapmıştık. işimize yarayacaktı. Daha sonra çalışacağım hastaneye gittik. Başhemşire hanım ile oturduk sohbet ettik. Çalışma esnekliğinin işime çok yaraycağından bahsettim. Sonuçta aynı hastanede staj da yapacaktım. iyi bir izlenim bırakmış olacağım ki kendisi baya ilgilendi benimle. Şehirde ihtiyacınız olursa istediğin zaman arayabilirsin diyerek iş telefonunun harici özel cebini de verme gereği hissetti. Prensesim çok rahatsız oldu farkındaydım ama hoşuma da gitmişti. Başhemşire hanım üni. hemşirelik mezunu max 26 27 yaşında ama afet bir hatundu. Dikkatimi çekmedi değil aslında ama prensesim gözümü kamaştırıyordu yine. Özellikle o koluma girip sıkıca kavraması resmen benim o der gibiydi. Hala aklımdadır o his..

    Çevrede güzel bir salon buldum. Geldiğim gün kadar ödeme konusunda ikna ettim arada bir gelip vücudumu korumak için takılacaktım.

    Akşam güzel bir yemek hazırladık evimizde. Benim bilgisayarım yoktu ailem pek alma niyetinde olmamıştı. Sevgilimin laptopundan güzel bir film izledik eski bir film. Adı olacaktı bir yerlerde ama şuan tam hatırlamıyorum..

    O gece beraber uyuduk. Evet sadece uyuduk. Biz asla nefsimize yenik düşmedik. Hatta üstümde atletle dahi uyuyamayan ben, o rahatsız olmasın diye t-shirt le uyumaya alıştım. Sırf onun için..

    O hemen uykuya daldı bense onu izledim.. Ne zaman uyudum bilmiyorum ama sabah onun kollarında uyanmak çok mutlu etmişti beni. Kokusunu çekerek uyandım. Saçlarının kokusuna bayılıyordum adeta. Gözümde mükemmeldi prensesim herşeyim..

    Günler bu şekilde geçti keyifli keyifli. ilk günümüz için sabırsızlıkla hazırlığımızı yaptık ve ilk izlenim mantığıyla ikimizde biraz fazla şık olmuştuk. Kıskanmadım değil sonuçta yakınında ben yokum ve sevgilisi olduğunu birileri sormadan bilemeyecekti ama kendimden bile çok güvendiğim prensesime bunlardan asla bahsetmedim..
    Tümünü Göster
    ···
  19. 19.
    +9
    Anısına ..

    Prensesim..
    11.12.2007 de başlayan güzel hayatımız 23.02.2016 da son buldu. Biz öldük, biz artık yokuz.
    Seninle geçirdiğim o kadar güzel günler var ki , hayatımda hiç bu kadar güldüğümü hatırlamam.
    Seninle her acının üstesinden geldik. Ailemi kaybettim elimde avucumda sadece sen vardın. Yanımda destek olan sadece sen vardın ve hiç gitmedin.
    isyan etmek istemiyorum ama seninle beraber keşke bende ölseydim..
    Keşke seninle beraber bende gidebilseydim gittiğin yere..

    Korkuyorum sevgilim..
    Ben hep yanımda destek olan biriyle geldim bu yaşıma. Ailem vardı , sen vardın. Ailem gitti sen hep kaldın. Hep güç alacak bir sebebim oldu. Peki ya şimdi ne yapacağım ben ?

    Sensiz nasıl güleceğim ?
    Nasıl yaşanacak kalan ömür ? Aile gördüğümde dahi aklıma sen gelirken ben artık hayatın neresinden tutunucam ?
    Seninle yaşlanmayı planlıyorduk. Hangimiz yaşlandık ki bu kadar kısa zamanda ?

    Sensizlik çok zor. Hala alışamadım. Bir yerlden bana kızıyorsun her boş bulduğumda alkol alıyorum diye biliyorum. Kızma, sensizliğe başka türlü güç yetmiyor..

    Seni çok sevdim, seviyorum prensesim..
    Yerin asla dolmayacak, yerin asla değişmeyecek..
    Seni çok özledim..
    ···
  20. 20.
    +9
    Prensesimle olayların üstesinden biraz daha gelmiş ve hafif hafif düzelmeye başlıyordum. Yada en azından öyle olduğumu zannediyordum. Tatile gitmiş ve sadece deniz yakıcı güneş ve güzel tatilimizi düşünüyordum. Ailemin parasından birazcık tırtıklamak zorunda kalmıştım tatil için. Onun harici kazandığım yetiyordu gayette.

    Tatilin 12. günü falandı sanırım. Sevgilim beni ağrı çektiği konusunda uyardı ve hastaneye gittik. idrar ve böbrek tetkikleri malesef kötüydü. ilaçlarını almasına rağmen birşeyler kötüye gidiyordu. Sonuçlarında bariz kanama vardı ve karaciğeri de ilaçlar nedeniyle yavaş yavaş kötüye gidiyordu. O kadar kötü değil ama %80 seviyelerine inmiş diyebilirim.
    Ultrasonla sağ kalan tek böbreğinde hafif kanama sezmişlerdi bunu durdurmak için gün boyu orada kaldık. Kontrol amaçlı da bir kaç gün kalmamız gerekecekti. Hastanedeki hocamı arayarak durumu bildirdim. Buradaki uzmanla görüşerek tedavi belirlediler. Çok sorun olacak bir durum değil deseler de iç kanama hiçbir zaman haıyırlı birşey değil. Tedavisi bittiğinde Tatilimizi yarıda kesip onun memleketine döndük. Bir kaç gün kaldık ve doktorumuzla görüşmek üzere şehrimize döndük. Uygun böbrek mevcuttu ama büyük izinler gerekiyordu çünkü bu nakil pek kolay bir durum değil. En ufak enfeksiyon yada uyumsuzluk durumunda ölüme kadar zütürebilecek bir durumdu. Bunu kabullenmek gerekiyordu. Ailesi durumdan haberdar olunca geldiler ve onayladılar. Bana güveniyorlardı. Benimle konuştular sadece. Doktorla görüşüp ameliyat için onayımızı verdik. Akşdıbına nakil ekibi toplandı ve böbrek nakli yapıldı. Şuan hatırlamıyorum ama zaten uzun süren bir ameliyattı. Çıktığında herşey çok iyiydi. Sevgilim beklediğim gibi gayet sağlıklı olarak döndü. Uzun bir süre kendine dikkat edecek iyi beslenecek ve kendini enfeksiyondan koruyacaktı. 1 aylık süreçte ailesi bizimle kaldılar. Her şey tahminimizden çok daha güzel gitti. 1. ayın sonunda uyumsuzlukla ilgili herhangi birşey kalmamıştı. Artık oldukça sağlıklı tek böbrekli bir insandı. Her şey yavaş yavaş rayına giriyordu. Günler bu şekilde ilerledi.

    3. sınıfa geçtiğimde artık kendimi doktor havasına iyice katmıştım. Arada sevgilimin okuluna gidiyor, derslerine giriyordum. Beraber ders dinliyorduk. Yasal olarak özel hemşiresiydim ve yetkim her yerde yanında olabilecek kadar fazlaydı. Hastane çalışanı olduğum için ve nakilli hasta olduğu için çok güzel işlemişti planım. hem işimi yapıyordum hemde prensesimin yanındaydım.. Günler bu şekilde hızlıca geçti. Derslerimiz güzel günlerimiz mutluydu.

    Şimdi sizi ilk kez anlatacağım bir maça zütürmek istiyorum.. Eski milli antrenörlerden birisinin başlattığı TBF nin desteklediği özel bir turnuvaya katıldım.. Turnuva iki gün sürdü. Direk final sporcusu belliydi ve turnuva kimin finale çıkacağı ile ilgiliydi. Rakip de az olduğu için çok zorlanmadım. Final müsabakası akşam olacaktı. Sevgilim her zaman ki gibi loca da. Milletin içinde olmasını pek istemediğim için bizim salonun yakınlarının olduğu locada izlemesine izin verdim. Antremansız olduğum için maç beni çok zorladı ve artık profesyonel sporcu olduğumuz için kask falan yok tabi. Ağız burun kaydı ve çok güzel nakavt oldum. Maç sonrası güzel bir yemeğe gittik tüm sporcular ve turnuva sahipleri. Tabi şişmiş ağız burunla çok güzel görünüyordum. Baya dalga konusu oldum. Sevgilim hep yanımdaydı. Her zaman olduğıu gibi..

    Dostlarım dışarı çıkıp birşeyler yiyip geleceğim. Çok sürmeyeceğini tahmin ediyorum. Geldiğimde devam ederiz.
    Tümünü Göster
    ···