Yıl 1990: Sıcak bir Hindistan günü Adam adında bir araştırmacı, antik Mısır zamanından kalma çok değerli bir, hazineyi almak için, Mumbai metropol-inin karanlık sokaklarında, esrarengiz bir kafede, gizemli bir kişi ile görüşme yapar, Adam ile gizemli kişinin pazarlığı neredeyse saatler sürer, Adam 1 milyon doları gözünü kırpmadan bu kişiye vermeyi, kabul eder.

Ve sonunda pazarlık biter, Adam artık yıllardır hayalini kurduğu, hazinesini alarak, şehrin merkezinde ki pansiyonuna gitmeye karar verir,

Saat gece 23:00 dır, sabah gemi ile evine Amerika’ya dönecektir ….

Yaklaşık yarım saat sonra Adam evine gelir, Ama heyecandan uyuyamaz ve içinden şöyle der,

Beyler hikaye bitmiştir
Biliyorum sonu ne saçma olmuş amk diyeceksiniz
ama sıkıntı şurda
bu kurguyu yazmak için fazla vaktim olmadı o yüzden saçma oldu sonu bir dahaki hikayemde önce bitiricem sonra paylaşıcam doğaçlama yapmıcam okuduysanız eyw

Okumayin beyler şuan cinler beni parmaklıyor.

Beğenmediyseniz devam etmiyom la

Çugulayın lan beni

Adam Kitabın dış kabındaki yazıyı inceleyerek işe koyulur, yazanlar şu şekildedir :

“Hiç bir ölümlü (ruh) bu kitabı okumamalıdır, bu kitap sahip olduğu kişiye ölüm ve yıkımdan başka hiç bir şey getirmez,”

Merdivenleri çıkarak odasının bulunduğu koridorda yürümeye başlar, sonunda odasına girer, odası da pek iyi durumda değildir ama, Adam bunları hiç kafaya takmaz zaten hem alacağını almış hemde sabah Amerika’ya gidecektir …

Adam odasının kapısını kilitler ve dolabından viskisini alıp koltuğuna oturur, ve hazinesini incelemeye başlar, hazine bir kitap dır ama sıradan bir kitap değildir, içerisindeki yazılarda çok eski antik mısır alfabesidir … Adam bu yazıları okuyabilecek bir eğitim aldığı için, bu araştırma onun için zor olmayacaktır .

Sen ölümlü uyarılara rağmen kitabı okursan, ruhunu sonsuz azaba teslim edeceksin,”

Adam bu konularda inançsız biriydi, kitaba sadece antik bir değer olarak bakıyor ve bu durumu o zamanın insanlarının saçma inanışları olarak görüyordu, neticesinde bu duruma aldırış etmeden kitabı okumaya başladı ,

Kitabın ilk sayfalarında lanetli ruhların nasıl çağrılacağı ile ilgili bilgiler ve işlemler yer alıyordu, ilerleyen sayfalarda ise tüm insanlığa nasıl hükmedileceği yazıyordu, Ama Adam her ne kadar okumuş ve kültürlü birisi olsa da, bu konularda inancı yüzünden bir adım geride idi, ve ilk sayfayı okudu oradaki her şeyi de okuyarak kabul etmiş oldu, Adam farkında olmayarak lanetli ruhları çağırmakta görevli olan tılsımlı sözleri de okumuş bulundu, tam ikinci sayfaya geçecekti ki, masa hafiften titremeye başladı ve ışıklarda gidip gelmeye başlayınca, Adam soğuk kanlı bir şekilde olan biteni izlemeye devam etti, daha sonra hemen oda da ki telefondan Amerika’da ki araştırmacı olan bir arkadaşını arayarak, olayları anlatır,

Adam : Angel nasılsın ?
Angel : Berbat bir gündü sen ne yaptın aldın mı Kitabı ?
Adam : Evet ve birazda araştırdım çok eksantrik bir içerik, ruhlar, azaplar falan filan işte biliyorsun ben bunlara inanmam, eski insanlar çok farklı bir inanışa sahipmiş,
Angel : Adam ben senin aksine bu inanışa sahibim ama her dilde farklı ama aslında aynı varlıklar konu alınıyor,
Adam : Yapma Güzelim bana bu saçmalıkları savunma, senin dediğin gibi olsa bile niye bir Kitaba ihtiyaç duysunlar? … bunu açıkla bana o zaman ?
Angel : Dünyanın her yerinde olan bir şey sadece kitaba bağlı değil ama o elinde ki kitap bir takım dijinlerin buraya yani bizim boyutumuza geçmelerinin en kolay yolu o tılsımlı yazılar, onlar için önem arz ediy

Biraz şu kitabı araştırayım, bakalım ilginç bir şey çıkacak mı …”

Pansiyonun kapısından içeri girer, recepti on sessizdir ve her yer tütsü kokar. Hindistan’a özgü bir kokuyu ciğerlerine çekerek, merdivenlere yönelir, basamaklar ahşap ve eskidir, duvarların boyaları dökülmeye yüz tutmuş..

Adam : Angel sen uykusuz kalmışın herhalde zaten yarın buradan gideceğim Amerika’ya geldiğimde seninle güzel bir vakit geçirmek istiyorum ,
Angel: dediklerimi göz ardı etme ve o kitabı okumayı bırak, çok dikkatli ol.
….
Ertesi sabah saat 09:00 Adam henüz uyanmıştır, yatağından kalkar ve elini yüzünü yıkamaya gider, daha sonra yüzünü yıkarken aynada bir şey dikkatini çeker, boynunda bir kızarık vardır ve bu kızarığın şekli ürkütücüdür, kızarıklar parmak izlerini andırıyordur …..

Aynaya dikkatli şekilde baktığında şöyle bir yazı görür: insan soyundan adam lanetli ruhların gazabı senin peşini bırakmayacak...
Adam yazıyı okuduğu gibi koşa koşa evden dışarı çıkar kan ter içinde kalmıştır
ve artık o da angelin anlattıklarına inanmaya başlamıştır

Adam : Dijin ? ha ha ha
Angel : Evet bir çok şekilde anılırlar Hristiyanlıkta Dijin olarak geçer, islamiyette Cin olarak geçer Yahudilikte ise Cinlerin cennetten kovulmuş melek olduğuna inanlar çoğunluktadır aslında Yahudilerde durum karışık bir çok isim ve sıfat koymuşlardır, ama genel olarak bütün dinlerde dijin yani cin inancı vardır Buduzim de bile vardır, ama çoğu topluluklarda cinlerin verebileceği zararlar söz edilmemiş ve insanların çoğu korkmuyor, ama islam coğrafyasında durum farklı topluluklar arasında anlatılan cin vakıaları, çok farklı hatta ufolar dahil gizemli varlıkların hepsi cinlerden oluşuyor, öyle ki bu cinler musallat olduğu kişiye hayatı zindan edebiliyorlar, cinlerinde din inanışları farklı, olabiliyor ve onlarında erkekleri kadınları var,  yani cinsiyetleri var çoğalabiliyorlar

Lan okuyan kendini belli etsin

Korkudan gözlerinden yaş gelmiştir.
ne yapacağını düşünürken bir sigara yakar ve sakinleşir.. ve aklına angeli aramak gelir. zaten yapacağı başka bir şeyde yoktur

Korkudan sağlıklı düşünemeyen adam hemen amerikaya gitmek için limana doğru koşar limana vardığında limanda bir kalabalık görür yanlarına vardığında Amerika seferini yapacak geminin yani kendi gemisin battığını görür

Çığlıklar içinde banyoya koşar hemen kapıyı kitler.
Ve sadece ağlar.
Sonra aniden ışıklar kapanır kapı kıralacak şekilde kendiliğinden sallannmaya başlar ve adam iğrenç bi ses duyar
... insan soyundan adem ben HUREYNE KABiLESiNDEN TiNECCÜ
soyum senin düşmanıdır.
Adam kendini kaybeder ve bayılır

Arkadaşlar yarın sabah devam edicem

Kahvaltı esnasında ikisi de sebebi bilinemeyen bir şekilde ölürler
Abu Dabi polis konu hakkında kahvaltıda içtikleri su yüzünden zehirlenerek can verdiklerini yönünde açıklama yapar
Kitabül lanet ise bir daha bulunamaz...

Telefon rehberinde angeli ararken elleri titremektedir. Ve angeli bulduğunda ise içine anlık bir rahatlama hissi gelir ve hemen arama tuşuna basar

Angel kaldığı otelden ayrılarak hemen arabasıyla hava limanına yola koyulur bulduğu ilk uçakla hindistana gidecektir.
Zaten çocukluğundan beri adrenalin tutkunu olan angel bu lanet konusunda her ne kadar korksada merak duygusu daha ağır basdığından hindistana gitmeye fazla düşünmeden karar verir
Hava limanına vardığında hemen biletini alır ve uçağın saati geldiğinde hindistana doğru yola koyulur