/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 51.
    +1
    PRezervatif
    ···
  2. 52.
    +1
    Hikayeyi bitirdikten sonra boş durmadım, size gerçek olduğunu söylediğim hikayeyi düzenledim. Okumak isteyenler kendini belli etsin seri şekilde atıcam
    ···
  3. 53.
    +1
    Rezerve
    ···
  4. 54.
    +1
    Bir not defterine yazılmış bu yazılar 1997 yılında, Elazığ'ın Harput ilçesindeki Buzluk Mağarası'nda arkeologlar tarafından yapılan bir araştırmada bulunmuştur. Anlatılanların gerçekliğine işaret edecek hiçbir bulgu saptanmamıştır. Defterdeki yazıların, mağarada kaybolan ve mağaradaki zehirli gazlardan dolayı sanrılar gören biri tarafından yazıldığı düşünülmektedir.
    O geziye asla katılmamalıydım. O soğuk taş basamaklardan asla inmemeliydim. Gizli ve karanlık şeyleri keşfetmek gibi kötü bir huyum vardır. Karanlık aydınlığın zıddıdır ve yaşadığımız dünya her ikisini de barındırır. Ama bende olduğu gibi, karanlık şeylerin peşinden gitmek türünden bir saplantınız varsa bulacağınız tek şey beladır. Sanırım konuya çok hızlı girdim. Başımdan geçen olayları biraz olsun kavrayabilmeniz için en baştan alayım.
    Rahmetli dedemin memleketi olan Elazığ iline ilk gidişimdi. Annem ve babam da yanımdaydı, onlar da Elazığ'a ilk defa geliyordu. Birer kimya mühendisi olan annemle babam Elazığ'da düzenlenen ulusal kimya kongresi için gelmişlerdi. Bense sadece macera için. Telaşlı bir uçak yolculuğundan sonra otele vardık. Babamların kimyacı arkadaşları arasında bir uzaylı gibiydim. Neyse ki kongreye benim yaşlarımda birkaç genç de katılmıştı. Gerçi onlar da hayata bilimin soğuk ve mesafeli bakış açısından yaklaşıyordu ama yalnız kalmayı pek sevmediğim için onlarla ahbaplık etmeye başladım.
    Akşama doğru Elazığ'ın Harput ilçesine doğru ufak bir geziye katıldık. Minibüs şoförümüz Elazığ'ın yerlisiydi. Harput'un yüksek ve çölümsü arazisinin üzerine inşa edilmiş türbeler ve yıkık ortaçağ kaleleri arasında bir çay bahçesine oturduk. Şoförün, başı kegib evliyalar ve Kurtuluş Savaşı'nda uçan askerlerle ilgili anlattığı hikayeleri merakla dinledim. Olağandışı hikayelere olan ilgime rağmen şoförün anlattıkları benim için birer efsaneydi. ‘Efsane' kelimesini kullanmamdan rahatsız olmuştu sanırım, o bu hikayeleri gerçek olarak kabul ediyordu. Ona göre bu hikayelere inanmak gerçek bir Müslüman'ın göreviydi. Bense daha fazlasını istiyordum. Daha sıra dışı, daha beklenmedik bir şey. Bu halk efsaneleri, türlü yaratıklarla ve esrarengiz olaylarla doldurduğum hayal gücümü beslemeye yetmiyordu. Aslında aradığım şeye çok yakındım.
    Gezimizin bir sonraki durağı: Buzluk Mağarası. ‘Mağara' kelimesi oldum olası bende tuhaf bir merak uyandırmıştır. Harput Kalesi'nden de yükseğe, yaklaşık 1500 metrelik bir tepeye çıktık minibüsle. Asfaltın erişemediği toprak yollarda toz soluduk, terk edilmiş taş evlerden sonuncusu da arkamızda kaldı. Güneş batarken tepenin üstündeki bir oyuktan düşe kalka inmeye başladık. iki kayanın arasındaki boşluktan beliren taş merdivenleri gördüğümde tüylerim diken diken oldu. Engebeli basamaklardan inmeye gönüllü olan birkaç kişiden biri de bendim elbette. Hemen önümde olan şoförümüz bize rehberlik ediyordu. Dönerek inen basmaklara adım attığımızda havada ani bir soğuma oldu. Yeraltından gelen buz gibi bir rüzgar yüzümü yaladı. Merdivenler ufak bir düzlükte kesildi. Kayaların üstü buz tutmuştu. Az ötede basamaklar devam ediyordu ama bunlar insan eliyle yapılmamıştı, doğanın tasarımıyla oluşan kaya çıkıntılarıydı. Buzlu basamaklarda kaymamak için bir lambaya bağlı olan kabloya tutuna tutuna indik. Son aydınlık kat. Nefes almak güçleşti, tuhaf bir heyecanla basamakların daha da devam ettiğini, hiçbir ışığın aydınlatmadığı dehlizlere uzandığını gördüm. Hepimiz sessizdik. O anda çok derinden gelen bir inilti duydum. Aslında inilti kelimesi tam da anlatmıyor bu sesi. Sanki çok, çok yavaş bir kahkahaydı bu. Dehşetle şoförün yüzüne baktım. ‘Siz de duydunuz mu?' diye sordum. ‘Daha fazla inmeyelim. Işık yok aşağıda.' diye cevap vermekle yetindi.
    Buzluk Mağarası'nın dışındaki ufak çay bahçesinde oturuyorduk. Annemlerden izin isteyip tuvalete gideceğimi söyledim. Benim karanlık şeylere olan merakımı bilen ve hareketlerimde bir tuhaflık sezen annem: ‘Sakın bir yere kaybolma. Birazdan yola çıkarız.' dedi. Az sonra tekrar buzlu mağaranın içindeydim, tek başıma. Işığın olmadığı bölgeye kadar indim ve cep telefonumun ışığını yaktım. Yol ikiye ayrılıyordu. Sola saptım. Kaygan zeminde dikkatli adımlarla ilerledim. O kadar sessizdi ki. Tam tünelin ucuna gelmiştim ki aşağıdan bir rüzgar sesi geldi ve soğuk bir hava akımı yüzüme çarptı. işte aklımı başımdan alan bu hava akımıydı. Yerin altından nasıl gelebilirdi ki hava akımı? Mağaranın yakın bir yerde tekrar yeryüzüne çıktığını düşündüm ve diğer çıkışı bulmak gibi çılgın bir fikre kapıldım. Ancak tünelin sonu dibi gözükmeyen bir uçurumdu. Telefonumu buzlu duvarlarda gezdirdim. Hemen solumda bir insanın anca sığabileceği bir oyuk vardı. Oyuktan geçince tekrar bir yol ayrımına vardım. Bu sefer sağa saptım. Hatırlamalıydım bunları: sol- sol- sağ. Karanlık ve uzun bir tünelde yürüdüm. O sırada cep telefonum bateri sinyali verdi: pili bitmek üzereydi! Nasıl da unutmuştum bunu, belki de dakikalar içinde ışıksız kalacaktım. O anda içime berbat bir korku saplandı ve buzlu zemine aldırmadan koşmaya başladım. Yol ayrımlarını unutmuş olmalıydım, taş basamakları bir türlü bulamıyordum. Kahretsin! Kaybolmuştum. Cep telefonum üç kere bipledi- ve sonra zifiri karanlık.
    Tümünü Göster
    ···
  5. 55.
    +1
    Öğlene doğru Veli abinin eşi amcamın kapısını çalar ve kapıyı yengem açar. Amcamı sorar, yengem de amcamın uyuduğunu sabahın erken saatlerinde eve geldiğini dile getirir. Lakin Veli abinin eşi, Veli abinin halen eve gelmediğini meraktan deli olacağını söylemiştir. Yengem, bir hışınla amcamı uyandırır ve durumu amcama izzah eder. Tabi amcam, Veli abinin bazı davranışlarını bildiği için gelir gelir, evine gitsin o der. Veli abinin eşide evine döner. Akşam olmuştur ve kapı tekrar çalar, gelen kişi Veli abinin eşidir. Veli abinin halen eve geldiğini artık bir şeyler yapmaları gerektiğini dile getirmiştir. Tabi bu durum sonrasında amcamda kıl olmuştur ve acaba başına bir şey mi geldi diyerek meraklanmıştır. Hemen oğlunu Hasan ve Mehmet abinin evine gönderir ve durumu onlara anlatmasını, onların hemen amcamın evine gelerek Veli abiyi aramalarını gerektiğini dile getirirler. Kuzen gider durumu anlatır ve 1 saat içerisinde herkes evde toplanır. Ortak bir karar vermek zorundadırlar. Verdikleri karar, amcam, Mehmet ve Hasan abi birlikte en son Veli abiyi gördükleri yere gitmektir. Bu planı hayata geçirirler ve o bölgeye tüfeklerle birlikte giderler.
    ···
  6. 56.
    +1
    Sevinç ve heyecan ile arkadaşlarına seslenir. Arkadaşları 10 dakika içerisinde amcamın yanına gelmişlerdir. Herkes tekrar bir sevinç ve heyecan ile nutuk atar. ikinci yaban keçisini de aldıkları için ve bir hayli yorgun düştükleri için köye geri dönme kararı almışlardır. 4 kişi 2 adet keçiyi sırayla taşıyarak yola koyulurlar. Dağın eteklerinden aşşağıya doğru süzülürken, amcamın arkadaşların birisi olan Veli, büyük tuvaletinin geldiğini dile getirir. Herkes o yorgunluk ile biz keçiyi alalım sen tuvaletini yaptıktan sonra bize yetişirsin der. Tabi Veli abi bu durumu onaylar. Amcam, Hasan ve Mehmet abi yola koyulmuşlardır. Aradan bir hayli zaman geçmiştir ve Veli abi bunların yanına gelmemiştir. Tabi samimi oldukları için Veli abinin onları etkiğini onlardan önce köyü gittiğini ve evinde olduğunu düşünürler. Bu nedenle keçileri Hasan abi almıştır ve herkes evine dağılmıştır.
    ···
  7. 57.
    +1
    Gittikleri zaman gerçekten de dağ keçisinin cansız bedenini görürler ve herkesi bir sevinç kaplar. Keçilerin ortalığa çıktığını ve 2 saat daha şanslarını denemek istediklerini bir birlerine dile getirirler. Bu duruma kimse hayır demez ve vurmuş oldukları mevcut dağ keçisini müsait bir yere bırakırlar ve tekrar av peşine düşerler. Aradan 1 saat geçmiştir ve bir kaç el silah sesi gelir. Amcam yine çıt çıkartmadan bekler. Lakin her hangi bir yardım çağrısı olmadığı için güzergahına devam etmeyi tercih eder. Biraz ileri vardığı zaman yine çam ağaçlarının arasında kıpırdayan bir hayvan görmüştür ve 2 el ateş ettikten sonra hayvanın yere yığıldığını görür. Hemen yanına gider ve bir dağ keçisi vurmuştur.
    ···
  8. 58.
    +1
    2. hikaye yeni başlık altında açılmıştır http://www.incisozluk.com...B1%C5%9F-cin-vakas%C4%B1/
    ···
  9. 59.
    +1
    Sabah kuşluk vakti yola çıkarlar. Tabi yol uzundur ve yanlarına erzak köylüler arasında azık olarak adlandırdığımız yolluk alırlar. Ortalama öğlen saatlerine doğru varmak istedikleri bölgeye adım atarlar. Tabi herkes yorgun ve açtır. Bu nedenle oluk diye adlandırılan bölge de yemek yemeye karar verirler. Burada güzel bir şekilde karınlarını doyurduktan sonra güneş gören yerlere uzanırlar ve biraz dinlenmek ve gözlerini dinlendirmek amaçlı her biri derin uykuya dalmıştır. Av gece başlayacak olup, günü birlik yola geri koyulacaklardır. Akşam saatlerine doğru hafif bir soğuk etkisi ile herkes uyanmıştır ve akşam yemeğini yerler.
    ···
  10. 60.
    +1
    Okuduğunuzu belli edin son part

    O ellerindemi beyaz şey 50 cmlik dildoymuş bana sokuyorlar ah uh oh ıh çok zevk ald... -bu hikaye de burada biter-
    ···
  11. 61.
    +1
    Yaklaşık 4 saat sonra bölgeye vardıkları zaman Veli abiyi bulamazlar. Etrafa dikkatlice bakarlar ama nafile. Sabah kadar ararlar. Veli abi ortada yoktur. Bu durum söz konusu olunca köye geri dönerler. Tabi diğer amcam ise köyün muhtarıdır ve durumu ona izzah edip bir arama ekibi oluşturulmasına karar verirler. Muhtar olan amcam, azalar dahil olmak üzere kim var kim yok ahaliyi toplamıştır ve Veli abiyi aramaya yola çıkarlar. ilk olarak tuvaletini yapacağı bölgeye varırlar. Herkes yedişerli ve sekizlerli guruplar halinde Veli abiyi arar. Fakat bulamazlar, akşama doğru köye yakın bir mağarada Veli abi bulunur. Veli abi, gördüğü herkese yaklaşmayın bana diye saldırır. Taş veya sopa atarken işin ilginç yanı bir yandan da dua okumaya çalışmaktadır fakat dili dönmemektedir. Kimse onu mağardan dışarı çıkartamaz. En son çare olarak aile fertlerinden birisini olay mahaline getirmektedir. Veli abinin 2 oğlu ve 2 kızı vardır. Hiç birisi de köyde yaşamamaktadır. Son çare eşini getirirler ve Veli abi sadece eşini yanına kabul eder. Daha sonra eşini ile birlikte köylü Veli abiyi kalın bir ip ile bağlarlar ve evine getirirler. Gece sabaha kadar köylüler onun yalnız bırakmazlar. Zaten Veli abide kendinde değildir ve sürekli gördüğü kişilere bırakın peşimi diyerekten bağırmaktadır.
    ···
    1. 1.
      0
      Seri ya
      ···
  12. 62.
    +1
    Lan hımhızlı yaz
    ···
  13. 63.
    +1
    Okuyom pnp reZ
    ···
  14. 64.
    +1
    Rezz amknamsdldö
    ···
  15. 65.
    +1
    Çabuk yazsana oç
    ···
  16. 66.
    +1
    Reklam. Yapma
    ···
  17. 67.
    +1
    Rezervasyon
    ···
  18. 68.
    +1
    Bitti mi panpa
    ···
  19. 69.
    +1
    http://www.incisozluk.com/e/182384791/
    Amanda cerny ifşa uplayın panpalar herkes görsün
    ···
  20. 70.
    +1
    Yaz bakalım
    ···