/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 26.
    +19
    Bir süre sıradan şeylerden konuştuktan sonra Tolga hemen Hasan dedenin tavsiyesini uygulamak için izin istedi. Yolculuğa çıktığımızdan beri tebessüm bile etmemişti ama şimdi umut doluydu çocuk. Ben de Hasan dede ile yalnız kalmıştım. Çiçeklerini sularken bir yandan da benimle konuşmaya devam ediyordu. Gerçekten de sıska bedeninin altında güven ve umut veren bir yüreği vardı. Hikayeyi anlattığımız sırada müebbet kararı veren hakim gibi soğuk kanlıydi. Sanki her gün bu işi yapıyormuş gibi bir izlenim veriyordu bana. Ve ben de içimin umutla dolmasina izin veriyordum. Çünkü kuvvetsiz bir kabile ise bu gece onlardan kurtuluyorduk. En azından ben öyle sanmıştım...
    ···
  2. 27.
    +21 -3
    Sabah uyandığımda Tolga kahvaltıyı hazırlıyordu. Ben de ekmek almaya çıktım. Marketi sora sora bulduktan sonra ekmek ve sigara alıp evin yolunu tuttum. Evin tek bir anahtari vardı ve çoğaltana kadar Tolga da durmasına karar vermiştik. Bu yüzden zili çaldım. 15 saniye kadar bekledikten sonra Tolga kapıyı açtı. Zilin o kadar gürültülü bir sesi olmasına rağmen Çağdaş nin zütünde pireler halaya duruyordu.

    Çay da demini bırakınca Tolga, Çağdaş yi uyandırmak için odasına gitti. Geri döndüğünde gibişe gidip de gibilmis gibi hayret içerisindeydi. Nedenini sorduğumda "kalk artık lan uykucu" diye sarsmaya başladığını ve Çağdaş in aniden boğazına sarıldığını söyledi. O sırada çeşme sesi bize ulaştı 2 dk sonra da Çağdaş geldi. Bir süre özür diledi. Birden ne olduğunu anlamadığını, Tolga yi onu öldürmeye gelen bir adam sandığını söyledi. Gördüğü bir kabusun etkisinde kalmıştır diyerekten pek üstünde durmadık. Dün geceki kedinin 4. Kata nasıl girdiğini konuşmaya başladık. Çağdaş kapıyı kilitledigine emindi. Ama kapıdan başka nereden girebilirdi amk spaydi mi bu binayı tırmanacak. Tolgayla kapı açık kalmıştır diye geçiştirdik ama Çağdaş ısrarla kabul etmiyordu.
    ···
    1. 1.
      +31
      çağdaş o ney la dabbe mi
      ···
  3. 28.
    +18
    Beynimde şimşekler cakiyordu. O anki korku ve adrenalinle olsa gerek Çağdaş in üstüne koştum. Arabanın kapısını açıp yakasından tuttuğum gibi dışarıya firlattim. Üstüne çıkıp Neden yapıyorsun lan bunu biz sana ne yaptik diye bağırırken bi yandan da sertçe sarsiyordum.
    O sırada Tolga beni tutup kenarı ittirdi ve kendine gel diye bagirip Çağdaş i lavaboya zütürdü. Olduğum yere çöküp sanki tüm dertlerimi alacakmış gibi hemen bi sigara yaktım. Acaba ben mi kafayı yiyordum cevremdekiler mi? Bu düşüncelerin arasından ayak sesleri ile siyrildim. Çağdaş yanima kadar gelip o nemli gözleriyle Yemin ediyorum ben bir şey yapmiyorum kardesim vallahi yapmiyorum diye ağlamaya başladı. O an ben de kendimi tutamayıp ağlamaya başladım. ikimiz de duygu boşalması yaşıyorduk. Sanki akan her damla gözyaşı beynimde yer edinen kötü düşünceleri kovaliyordu. iyice rahatladigimi hissedince ayağa kalkıp Çağdaş a sarildim özür diledim.
    Gecicek kardesim hepsi gecicek diyerek beni daha doğrusu bizi telkin etmeye çalışıyordu ancak kendisinin bile bu söylediklerine inanmadığı aşikardı. Tolganin uyarısıyla arabaya binip yola devam ettik. Beyler biz liseden arkadaşız hedefleyip kendi sehrimizde ki uniyi tutturmustuk ve bu başarı karşısında ailelerimiz ayrı eve çıkmamıza izin verdi ancak evlerimiz dairemize yakındı. Bu yüzden konuşup biraz ailelerimizle vakit geçirmenin hepimize daha iyi geleceği konusunda hem fikir olduk. Cagdasa cepte kalan paraları verip arabayı yaptırıp teslim etmesini söyledik. Bizi evlerimize bırakıp ertesi gün arabayı bırakmak üzere evine gitti.
    ···
  4. 29.
    +18
    Ne olduğunu sormak için gittiğim anda varlığımı hissedip sıkıca sarıldı. Sarılmayla birlikte hıçkırıklar artmıştı. Bir müddet daha devam ettikten sonra nefes alıp verişi yavaş yavaş normale dönmeye başlamıştı. Bana dönüp
    -‘’Engelleyemedim kardeşim’’ dedi. Neyi dediğimde aldığım cevap çok canımı yakmıştı. ‘’ Her gece rüyalarımda işkenceler arasında annemin öldüğünü gördüğümde kendimce tedbirler aldım ama engel olamadım’’ diyerek yeniden ağlamaya başladı. Bende ona sarılıp ağlamak üzereydim ancak güçlü olamlı ve hem onu hem kendimi telkin etmeliydim. Başını kaldırıp belki onu engelleyemedin ama başka canların aramızdan kayıp gitmesini engelleyebiliriz kardeşim içeride ki hoca da bizim derdimizin dermanı var buna inanıyorum. Hepsinin üstesinden birlikte geleceğiz dedim. Bu söylediklerim onu biraz olsun rahatlatmış olacak ki daha rahat nefes almaya başladı. Tolgayıda kaldırıp abdest almaları gerektiğini söyledim içeri hocayla dedenin yanına gidip oturdum. Biraz sonra Çağdaş ve Tolga da gelip yanımıza oturduğunda hoca kalın ses tonuyla konuşmaya başladı.
    + Anlatın bakalım çocuklar nedir derdiniz. Birlikte üstesinden gelmeye çalışalım inşallah.
    Bunun üzerine aynı Hasan dedeye anlattığımız gibi ancak farklı olarak Çağdaşında aramıza katılıp söz almasıyla anlattık. Hoca bu olanları Hasan dede kadar sakin karşılamadı. Bazı yerlerde kızgın bazı yerlerde acır gözlerle bize bakarak sonuna kadar hiç konuşmadan dinledi. Tüm anlatacaklarımız bittiğinde bitti mi diye sorup derin bir nefes alıp konuşmaya başladı:
    ···
  5. 30.
    +18
    Koşarak dışarıya atacaktim kendimi ama atamadim. Lanet kapı bir türlü açılmıyordu. Arkamdan gelen Tolga nin da yardımıyla zor da olsa çekip açtık. Hemen Çağdaş in bilinçsiz bedenini sırtladık. Nefes almıyor gibiydi. Kardeşim ölmüş müydü?! Bunları düşünecek zaman yoktu hemen eve girmeliydik dışarıda savunmasizdik. Bu düşünceler beynimi dağıtırken birden Tolga yere kapaklandi. Bacağından bir güç çekiyor gibiydi ve cirpinmaya başladı. Çağdaş i yere bırakıp Tolganin kolundan tutup asilmaya başladım ama bir devle ile halat çekme yarışı yapıyordum sanki. Ayaklarımin tabanları acıyla kesiliyordu. Evden yalın ayak fırladıgimizdan karşıdaki kuvvet asildikca Bahçedeki taşlar ayağıma giriyordu. Onun karşısında çok güçsüz kalmıştım başa çıkmam imkansızdı. Tolga ağlamaklı bir sesle ‘’giiit!" diye bagirken çok büyük bir güçle çekildik yüz üstü yere düşmüş ve kafami yere çarptım. Sanırım son durak burası idi. Çağdaş in hareketsiz bedenine son bir bakış attım icten bir gülümseme ile. Tolganın sürükelenerek uzaklaşmasını acı içinde izlerken Hoca ile Hasan dede ellerinde Kur'an ile fırlayip yüksek bir sesle ibranice olduğunu düşündüğüm birkaç şey söylediler. 5 metre uzağımda acı çekerek suruklenmekte olan Tolga birden durdu. Artık inanılmaz güç onu çekmiyordu. Hemen koşup Tolganın koluna girdim. Hoca da Çağdaş i sırtlamıştı. Hep beraber alelacele eve girdik...
    ···
    1. 1.
      0
      Tuylerım urperdı amk
      ···
    2. 2.
      +1
      Çok hikaye okudum artık klışe olduda sende biraz farklılık var devam sardı gibi
      ···
  6. 31.
    +18
    Sarılma faslını bitirip direksiyona geçtim. Tolgayı sakın uyuma diyerek uyardım zira Tolga benim kadar şanslı olamayabilirdi. Bir kardeşimin ne durumda olduğu meçhulken diğerinin yanı başımda ölmesi beni bitirirdi. Zihnimi meşgul eden beynimi yiyip bitiren bu düşüncelerden arınmak için hareketli bir parça açtım. Tolgayla da eski güzel günlerimizi yad ederek yolu bitirmeye çabaladık. Biz sohbet ederken zaman biraz daha hızlı akmış olmalıydı ki ile giriş yaptık. Ancak saat daha 2.30 du bu saatte Çağdaşın evine dayanmamız hoş olmazdı. Tüm bu yaşananlar acıkmamıza sebep olmuştu. Hem zaman öldürmek hemde karnımızı doyurmak üzere bir çorbacıya çektik. Açlığın verdiği rehavetli çok hızlı içmiş olmalıyız ki saati daha 3.00 bile yapamamıştık. Okurken kaldığımız dairemize gitmeye kara verdik. Sabahın ilk ışıklarıylada Çağdaşın yanına gidecektik. Dairemize çıktık uyumamak için kendimize acı birer kahve yaptık. Tolgayla yaşanılanlar ve bu süreçten sonra ne yapacağımız hakkında konuşmaya başladık. 3 ümüzün göreceği daha çok güzel günler olduğuna kendimize inandırmaya çalışıyorduk. Nitekim başardıkta sayılabilir. Konuşmak dertleşmek iyi gelmiş gibiydi. Üstümüzdeki huzursuzluğu bir nebze daha gideren şeyde sabah ezanı oldu. Tolgayla gözgöze geldik ve aynı anda ayaklandık. Sırayla abdest alıp caminin yolunu tuttuk. En son dedemde kaldığım zamanlar giderdik sabah namazına camiye. içeri adımımızı attığımız anda tüm kötü düşüncelerden arındığımı hissettim. Kendimi hocanın evinden bile güvende hissediyordum. Alnım secdeye değdikçe içimde ki huzur katlanarak artıyordu. Çağdaşla ilgili kötü düşünmeyide bırakıp dua sırasında allaha tevekkül etmiştim. inancımm tamdı 3 ümüzün göreceği daha güzel günler olacaktı. Manevi açıdan resetlenmiş bir biçimde camiden çıktığımızda gün ışımıştı. Artık Çağdaşın yanına gidebilirdik. Nitekim öylede yaptık. Eve yaklaştıkça heyecanım daha da artıyordu. Tek istediğim kapıda Çağdaşı görüp boynuna sarılmaktı. 3 katı birden tek nefeste çıktık. Önce yavaşça kapıyı tıklattık. Baktım gelen yok dayanamayıp zile abanadım.
    ···
    1. 1.
      +3
      Madem cagatayin yanina sabah gidecektiniz dedeyi niye dinlemeyip gece ciktiniz yola picler
      ···
  7. 32.
    +18
    Gelenlerle birlikte biraz daha muhabbet ettik. Hepsi sessiz sakin insanlardı. Böyle böyle akşam vaktini getirmiştik. Havanın kararmaya başlamasıyla birlikte içeriye geçtik vaktinin girdiğine emin olduktan sonra cemaat olarak namaza durduk. Hocanın imamlığında namazımızı kılıyorduk. Bu namaz adete az sonra vereceğimiz savaştan önce meditasyon gibi gelmişti. Hocanın o şahane sesiyle okuduklarından mı namazın doğasından mı bilmiyorum ama içim huzurla dolmuştu. Namazı bitirip tesbihatı yaptıktan sonra hoca çağırdıklarında birine mumları getirip getirmediğini söyledi. Adam çantasından çıkardı. O sırada Hasan dede hocanın önüne bir tomar kağıt ve mürekkepli bir kalem getirdi. Ardından hoca konuşmaya başladı:
    +Arkadaşlar hepiniz burda oluş sebebinizi biliyorsunuzdur aradığımda tek tek izah ettim dedi o anda herkes hocayı tasdikler biçimde kafa sallıyordu. Devam etti. Bu arkadaşların ve bizim sorunumuzun çözümü musallat olan kabileyi çağırdığımızda en boş bulundukları anda yakmak. 13 kişiyiz 26 tanede mumumuz var. Ben sizler gelmeden bu eve bir kilit muska yaptım. Yani gelen cin iznimiz olmadan bu evden çıkamayacak. Eğer istediklerimizi yapamazsak bu hepimizin ölüm fermanıdır. Çıkmak için tek tek hepimizin canına kıyarlar. Şimdi gelelim nasıl yapacağımıza. Öncelikle dua edelim ki bu kabile 26 kişiden az çıksın. Eğer fazla ise onları tüm mumlar hareket eder. Ve bu durumda geri göndermeye çalışmaktan başka çaremiz yok. Ama eğer az ise şimdi yazacağım kağıtları size ezberleteceğim dua ile aynı anda hareket eden ateşe tutup yakmalıyız.
    ···
    1. 1.
      0
      Dinlemedeyim kanka
      ···
    2. 2.
      0
      Hadi knk uyumadan bitsin artik ya
      ···
  8. 33.
    +17
    Sonunda evimdeydim ve inanın bu çok huzur vericiydi. Tabi ki girer girmez ailemin yoğun soru yağmuruna tutuldum niye erken geldiniz ne oldu tarzı sorular. Çağdaş hasta oldu başka zaman tekrar gideriz diyerek gecistirdim. Onlar sıkkın oldugumu anlamış olacak ki pek ustume varmadilar. Bende odama geçip akşama kadar pc de takıldım. Bu beni rahatlatmış ustumde ki gerginliği  bir nebze olsun alabilmişti. Akşam annemin dokturduklerini yiyip kahvelerimizi içmek üzere babamla salona çekildik. O da anlamış olacak ki oglum geldiğinden beri ne bu halin yüzünün rengi gitmiş dedi. Heralde bana da hastalık bulaştı baba diyerek başka konulara yönelmeye çalıştım. O da üstüme gelmedi. Kısa süreli bir sohbetten sonra uyumak üzere odama çekildim zira bu yaşadıklarım beni çok yormustu. O yorgunlukla birkaç dakika içinde uykuya dalmisim.

    Çok karanlık ve puslu bir ortamdaydim. Etrafimda iplerle duvarlara tavanlara asılmış etler sallaniyordu. Gözlerim karanlığa alistiktan sonra daha dikkatli baktığımda farkettim ki burası antalya da ki dairemizdi. Korka korka seslerin geldiği yere, Cagdas in odasına yöneldim. Gitmek istemiyordum ama ayaklarima mani olamiyordum. Kapının önüne geldiğimde birden tamamen açıldı ve içerideki dehşet verici manzara ile karşılaştım. Yerde yüzüstü uzanmış bir adam ve üstünde siyah bir kedi vardı. Ama kedi demeye bin sahit ister bir insan büyüklüğünde ve iki ayağının üzerinde duruyordu. Yerdeki adama yavaş yavaş tırnaklarını geçirip çekiyordu. Tırnaklarını geçirdiği yerdeki etler ise büyük bir bıçakla kesilmiş gibi birbirinden ayrılıyor yerde ki acı içinde kıvranıyor çığlıklar atıyordu. Ben bunları izlerken birden tüm gözler bana döndü. Büyük kedinin arkasında ki onun kadar olmasada büyük sayılabilecek kediler sapsarı gözleriyle bana bakıyordu. Bir anda liderleri olduğu anlaşılan büyük kedinin işareti ile bana doğru atıldılar ve uyanmam bununla bir oldu. Korkudan köpek gibi terlemis yatağı ipislak etmiştim. Yatakta bir müddet kalip nefesimi düzene soktuktan sonra kalkmak için dogruldugum anda kapıda bana bakan o sarı gözlerle karşı karşıya geldim.
    ···
    1. 1.
      +22
      Terledigine eminmisin panpa
      ···
    2. 2.
      0
      yazsana laa
      ···
    3. 3.
      0
      HoYDaaaa
      ···
    4. diğerleri 1
  9. 34.
    +17
    O günün verdiği huzursuzluktan olmalı gecenin bir yarısı uyandım. O kadar çok içtik ki yanına limon tuz derken dilim damagim bedevi yannani gibi burus burus olmuş. Su içmek için mutfağa doğru yol alırken Çağdaş in odasından sesler geldiğini duydum. Kapıyı açıp odaya girdiğimde sırtı bana dönüktü. Kapı sesini duyunca kafasını 180 derece arkaya döndürüp bana doğru var gücüyle bağırdı. Kulaklarımdaki ağır çınlama ile bayilirken gördüğüm son şey kan kırmızısı gözleri idi.
    ···
  10. 35.
    +18 -1
    Ben söylediklerinin şokunu yaşarken Tolga atladı.
    -Ne diyon aga sen ne sonu ne kaçması iyi değilsin sen yürü gidiyoruz diyip sertçe çekti kolundan arabaya doğru zütürmeye başladı. Bende arkalarından devam ettim. Ne demek istiyordu bu çocuk ? Dedeye zütürmekten başka çaremiz kalmamıştı. Tolga Çağdaşı arkaya oturturken bende öne geçtim. Sinirle arabayı çalıştırıp gazı kökledi. Ben ise farklı bir boyutta düşüncelerimin esiri olmuş durumdaydım. Tüm bu yaşadığımız olaylar aklımdan sırasıyla geçiyordu. Gitgide kendime sinirleniyordum. tak mu vardı çıktık o tatile. Otur evinde keyfine bak dıbınakoduğum tatil senin neyine. Sonra böyle kan alırlar işte adamın zütünden. O sırada Tolga sakinleşmiş olacak ki gaz pedalını gibmeyi bırakmış sakin bir ses tonuyla Çağdaşa
    -kardeşim neden böyle yapıyorsun neyin var anlat kardeşiz lan biz elbet buluruz çaresini dedi. Bende o anda cevap verecek mi acaba diye dikiz aynasından bakmak için kafamı hafif kaldırdığım anda içimi ürperten o donuk bakışlarla karşılaştım. Yüzünde soğuk bir gülümseme dik dik bana bakıyordu. Gözümün içine baka baka
    -‘’Bir şey yapmıyorum artık sadece izliyorum yapabileceğim hiçbir şeyde yok zaten’’ zaten diyip o acayip gülümsemesini daha da belirginleştirdi. Korkuyla gözlerimi kaçırdım Tolga ise o sırada fesuphanallah çekiyordu. Tekrar sinirlendiği belliydi. Yolu falan bırakıp arkasına dondu senin ilacın bizde değil kardeşim sabret zütürüypruz deyip gazı kökledi. O düşünceler arasında kaç saatte geldik inanın ki hatırlamıyorum ama son baktığımda dünkü eğlencelerin yapıldığı köy meydanına gelmiştik. Bu benim düşünce dünyamdan kaybolmamda Tolganın gazı köklemesinden mi kaynaklandı bilmiyorum ama bu kadar hızlı geldiğimiz için mutlu olmuştum. Zira arabada bi kasvet vardı ve bir an önce kendimi dışarı atmak istiyordum. O donuk bakışlara yakalanmamak için gözümü ayna tarafına dahi çeviremiyordum. Hocanın evine geldiğimizde arabadan indik. Tolga Çağdaşıda alıp evin önüne getirdi. Kapıyı tıkladık. Bir müddet açan olmadı tam ikinciyi tıklamak üzereydik ki içerden ayak sesleri kapıya doğru yaklaştı. Gülümsemeyle kapıyı açıp hoşgel.. derken bir anda kaskatı kesildi Hasan dede. Gözleri faltaşı gibi açılmış çehresi sertleşmiş Çağdaşın gözlerine bakıyordu bütün öfkesiyle. Ve olanca gücüyle bağırdı:

    -‘’ Nerden buldunuz bu melunu çabuk defedin burdan!!’’
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      +30
      Ayıp oluyo hocam
      ···
    2. 2.
      +2
      ayraç 4. sayfa 84. entry
      ···
    3. 3.
      0
      Hocasin diye bisey demiyoz ama sen kime sekil yapiyosun ulan
      ···
    4. diğerleri 1
  11. 36.
    +18 -1
    Yemek çok keyifli geçti. Herkes mutlu bir şekilde ayrıldı masadan. Ardından gölge oyununa geçildi. Küçüklugumden beri sevemedim bu oyunu. Hala da ne özelliği var abartilacak anlayamıyorum. Saygidan dolayi etraftakilere inanılmaz eğleniyor numarasi yaparak bu gosteriyi atlattiktan sonra Meddah orta oyunu sahneye çıktı. (Beyler bilmeyenler için meddah bir sahne önünde sergilenen tek kişilik bir oyundur. Sahnedeki kişi taklitler eşliğinde bir sandalyeye oturarak dinleyicilerine hikâyeler anlatır. Meddahın anlatısını, günlük yaşamdaki olaylar, masallar, destanlar, öyküler ve efsaneler oluşturur) En son lise son sınıfken adını duymuş ve ömrüm boyunca hiç rastlamamistim. Bu sebeple de merak ediyordum tabi. Gösteri başladı ve adamın taklit yeteneğine hayran kaldım. Uzun zamandır bırak gülmeyi tebessüm bile etmemiştim. Ama şu an Tolgayla kahkahalar içinde kalmıştık. Hasan dede de mutlu olmamıza sevinmis gibiydi. Son günlerde yaşadığım her şeyden kurtulduğumu hissetmeye başlamıştım bile.

    Oyun bitmeye yakın Tolganin da benim de ailemize birkaç gün burada kalacağımizi haber vermedigimiz aklıma geldi. Tolga ya gozume carpan ilk yeri gösterip "kalk" işareti yaptım ve sandalyemden kalktım. Ardımdan o da kalktı. Insanlar rahatsız olmasın diye biraz uzağa gittik. Insanlarin hepsi meydanda oldugundan geldiğimiz yer de baya tenha gelmişti. Tolga ya hemen durumu hatırlattım. Ulan nasıl da unuttuk diyip annesini aradı. - Babasının arabasiz birkaç gün geçirecek olmasina kizacagini biliyor o yüzden anneyi devreye sokuyor uyanik. Bir de akşam döneriz dedik adama amk-
    Neyse kapattı bu telefonu ben aradım bizimkilere de haber verdim sorun yoktu. Ta ki arkami dönüp o sapsari gözle burun buruna gelene kadar!
    ···
    1. 1.
      +18
      ne sarı gözmüş amk antalya dan beri peşinizi bırakmadı.
      ···
    2. 2.
      +16
      inş koyun genç kizlarindan biridir. Amin
      ···
    3. 3.
      +5
      gibicem kaşını gözünü
      ···
    4. 4.
      0
      dede nobrain köyünden heralde. sizi hergün gibip gusul aldırcak.
      ···
    5. diğerleri 2
  12. 37.
    +17
    Tolga ile birlikte dikkatlice Hasan dedeyi dinlerken o da sözlerini şu şekilde bitirdi:

    - Yarın mutlaka birer cevsen edinin. En büyük silahiniz bu olacaktır.

    Önden Tolga arkasından ben teşekkür ettik her şey için. Mütevazı bir şekilde geçiştirdi bizi. Gören de birer şeker ikram etti de lafı mi olur canım havalarına girdi sanacak. Adam bizim için hayatını riske atıyor ve bize ilk geldiğimiz andan beri neden geldiniz, beni bu belaya neden bulastirdiniz bile dememisti.

    Ben bunları düşünmekteyken Tolga ve Hasan dede ceketlerini alıp geldi. Ardından kapıları güzelce kilitleyip koy meydanının yolunu tuttuk.

    Vardıgimizda sofralar kurulmuş, köyün genç kızları yemekleri servis etmeye başlamıştı bile. Nereden baksanız 100 kişiye yakın bir insan topluluğu vardı. Insanlar bunlar da kim diye bize tip tip bakacağı yere güleryüzlü bir şekilde hoşgeldiniz diyorlardı. Burası fazla iyi bir yerdi.
    ···
    1. 1.
      +14
      Koyun genç kizlari mi ? Hmmm *
      ···
    2. 2.
      +3
      bu hikayede buna takılman gerçekten ilginç panpa saygı duydum.
      ···
      1. 1.
        +12
        Benim aklim hala asli da kardeşim ne diyorsun sen
        ···
      2. 2.
        0
        dışı cin yokmu dışı cin
        ···
  13. 38.
    +16
    Bir müddet sonra elinde bir bıçakla geri döndü. Bu da neydi şimdi karşımıza çıkarlarsa bıçaklayacak mıydık şerlileri. içimden Hasan dede bizimle dalga mı geçiyor diye geçirirken bıçağı ve 2 adet muskayı Tolgaya verdi ve konuşmaya başladı.
    -Bu bıçağı ve muskayi sakın ola yanınızdan ayırmayın. Girdiğiniz her ortamda yanınızada blulnsun. Özelliklede arabadayken. Bunlar şerlileri rahatsız edicek ve size temaslarını önleyecektir. Bu yüzden çıkartmanız için ellerinden geleni yapacaklardır. Olabildiğince iyi muhafaza edin dedi. Tolga o sırada muskanın birini bana uzattı boynuma taktım. Dedeye herşey için teşekkür edip arabaya atladık. Bıçağıda tam ortamıza koyduk. Açıkcası bunlar artık benim için pek önem taşımıyordu. Biran önce Çağdaşın yanına gidip sağ olduğunu görmekten başka bişey istemiyordum. 2-3 gündür kendi telaşımıza düşmüş Çağdaşı unutmuştuk ancak bize bi bu denli musallat oldularsa ona yapabilecekleri aklıma geldikçe içim korkuyla doluyordu. Beni bu düşüncelerden sıyıran Tolga nın sesi oldu.
    -Aga biz ne kadarlık benzin doldurduk buna dedi. Fulledik cevabını verince ee bitmek üzere gösteriyor dedi. Gittiğimiz yol başına düşen yaktığı benzini düşündüğümde bitmesi imkansızdı. Buda onların oyunlarından biriydi anlaşılan. Ama bu sefer o kadar korkmadım zira hemen ileride benzinlik vardı. Oraya kadar yetmese bile yokuş aşağı gidiyorduk yani boşa alsak bile bizi zütürürdü. Bunları yapmaya gerek kalmadan benzinliğe vardık. Tolga depoyu fullerken bende tuvalete gittim. işedim yüzüme su çarptım ancak aynaya baktığım dikkatimi çeken bir şey vardı. Boynum kırkırmızı olmuştu. Muskanın ipini kaydırdığım anda ip izi halinde morlukla karşılaştım. Ama ne olursa olsun bu muskayı çıkarmayacaktım. Boynumada soğuk su çarpıp arabaya geri döndüm. Tolgada elinde su ve çikolatalarla marketten çıktı. Arabaya atladı tam çalıştıracağı anda

    -Bıçak nerde lann!! Diye bağırdı
    ···
  14. 39.
    +16
    Yüksek sesle bir küfür savurdum. Yanımdaki çalar saati karanlıkta parlayan o gözlere elimden geldiğince kuvvetli bir şekilde fırlattım. Saat parçalanmış ancak hiçbir tepki gelmemişti. Gözlerde tık yoktu. Ardından hafif bir kahkaha ile kanım dondu. Berbat bir gülüşü vardı şerefsizin. Tam o sırada babam kosturarak geldi sesleri duymuş ve yardıma gelmişti. Işığı açar açmaz babama döndüm ve orda baba işte orda öldürecek beni diye bir yandan ağlayıp bir yandan avazim çıktığı kadar bağırıyordum. Ama gösterdiğim yerde hiçbir tak yoktu. Artık şizofrene bağlamış olduğuma kanaat getirdim. Delirdim ben baba Deliyim Deliyim ben diye dizlerimi karnıma çekip cenin pozisyonu almış vaziyette hem titriyor hem one geriye sallanıyordum. Babam da korkmustu ama belli etmemeye çalışıyordu. Elinden geldiğince cesur görünerek beni teselli etmeye çalışıyordu. Annemin gürültüye uyanıp geldiğinde babamın verdiği suyu tek yudumda bitirip yavaş yavaş kendime geliyordum. Babam anneme olanları anlatinca kadın bir koşu Kur'an aldı geldi ve okumaya başladı. O okudukça huzur doluyordum ve paronayak düşüncelerim uçup gidiyordu. Acaba bizimkiler ne yapıyordur diye düşünüyorken uyuyakalmışım.
    ···
    1. 1.
      +4 -1
      Yemin ediyorum aynısını yaşadım dıbına koyayım neyse devam
      ···
    2. 2.
      +1
      hocam suku atsana ayraç olsuın
      ···
  15. 40.
    +16
    Bana deli gözüyle bakmaları iyice sinirimi bozmuştu.  Masadan kalkıp odama geçtim ve bir sigara yaktım. Cigerlerimden çıkan sadece duman değil benligimdi ve odada başıboş dolaşıyordu. Beni bu dusuncelerden çalan telefonum çekip çıkardı. Arayan kankam Ezgiydi. Okul bittiğinden beri konusamamistik. Kahvaltıya çağırdı masadan bir hışımla kalktigim için hala açtım. Bu sebeple teklifini  seve seve kabul ettim. Bir çırpıda hazırlanıp dışarı çıktım. Ezgi ile buluşup keyifli bir kahvaltı yaptık. Kahvelerimizi içtik hoş bir sohbet ardından kalkmaya karar verdik. Tam hesabı odediyip ezginin yanına gidecektik ki telefonum çaldı. Arayan babamdi. Açtığımda aceleci bir sesle annemin dayisinin vefat ettiğini ve alelacele evden çıktıklarını söyledi. Ee ben gelmicek miyim dediğimde biz epey yol aldık. Sen yarin ki otobüsle gel namaza yetiş dedi. Anahtarlarida kırmızı spor ayakkabimin sol tekine koyduğunu söyledi. Tamam deyip kapattım. Az önce ki nedenden eser kalmamisti. Ezgide farketmiş olacak ki ne olduğunu sordu. Olanları anlattım. Anladım gel benimle dedi ve kafeden çıktık. Nereye desemde söylemedi süpriz diye. En son lunaparkin önüne gelince hadi gir dedi. Şaka mi yapıyorsun dediğimde hiç de öyle olmadığını beni içeri suruklemesinden anladım. Böyle bir günde nasıl buraya gelinir diye kızıyordum ilk başlarda Ezgiye ancak bir süre sonra çok doğru yaptığını farkettim. O aletler yükseldikçe ben icimdeki ağırlıkları yere birakiyordum sanki. Eğlenceli bir iki saat geçirdikten sonra karşıdaki sinemaya sürükledi ve ne olduğunu bile anlamadan bir komedi filminde buldum kendimi. Bu huyunu çok seviyordum Ezginin. Yanında ki insanın mutsuz olmasına asla izin vermiyordu.
    ···
    1. 1.
      +58 -1
      yerim seni ezgi...
      ···
    2. 2.
      +14 -2
      Ezgi memeni aç
      ···
  16. 41.
    +16
    içeri girdiğimizde yere çöktü ve bizi de karşısına oturmamızı söyledi ve devam etti:
    +Çocuklar şimdi ki yapacaklarım içerdekine acı verecek ve onu sinirlendirecek. Var gücünüzle tutun ve sakın ola bırakmayın diyerek elini Çağdaşın alnına koydu ve kafasını bir karıştan az bir mesafe kalana kadar Çağdaşın kafasına yaklaştırdı. Çağdaş ise tüm bunlar olurken sükünetini hiç bozmuyor o iğrenç gülümsemesi ile hocaya bakıyordu. Ta ki Hasan dede euzu besmele çekmeye başlayana kadar. Agzının içine kadar iyice yaklaşıp alnına bastırıp euzu besmele çektikçe Çağdaş ağzını sonuna kadar ayırıp hırıltılarla dedeye bakıyordu. Sanki bıraksak dedeyi yiyecekmiş gibi açık ağzıyla ihtiyara iyice yaklaşmaya başlıyordu. Dede ardından fatihayı okumaya başladı. Çağdaş hala aynı tepkiyi veriyordu. Fatiha bittikten sonra ihlasa başlayıp okudukça alnına vurduğu sırada Çağdaşın hırıltıları yerini ufak sesli çığlıklara bırakmıştı. Çağdaş hocaya yaklaşıp ağzını ayırarak bağırdıkça Hoca çağdaşın Bazen çenesine bazen ağzına attığı tokatlarla onu ekarte ediyordu. Sonrasında elif lam mim e geçti. Çağdaşın canının çok yandığı açıkça belli ediyordu. Tırnaklarıyla tuttumuz kollarımızı yüzüyordu. Ardından setçe alnından tutup başını tüm gücüyle geriye iktirerek ayetel kursi ye başladı Hasan dede. Biz ise Çağdaşı tutmakta zorlanır hale gelmiştik. Çıkardığı o sesler ve nefretle hocaya attığı bakışlar tüylerimi ürpertiyordu. Daha 10 gün önce sahilde eğlenen biz şimdi arkadaşımızın içindeki şerliyi çıkartmaya çalışıyorduk. Hoca ise hala Çağdaş yaklaştıkça tokat atıyordu. Sonrasında yanındaki kuranı açtı ve okumaya başladı. Ancak bir müddet sonra zorlanmaya başladı. Yüzü mosmor olmuştu. Nefes alamıyor gibiydi. Son gücüyle bağırrak okumaya başladı. Bu işe yaramış olmalı ki derin bir nefes alıp daha sesli okumaya başladı. Çağdaş ise artık acınacak bir duruma gelmişti. iyice aramıza büzüşmüş bu sefer dedeye saldırmak değil ondan kaçmak istiyordu. Kendi omzunu ve kollarını ısırmaya çalışıyordu. Daha sonra dede elindeki kuranı yere bırakıp cebinden çıkarttığı kibriti çakıp çağdaşın ağzına kadar yaklaştırdı. Anlamadığım bir dilde Çağdaşa sorular sormaya başlamıştı. işin ilginç tarafı Çağdaşta o hırıltılarla ona cevap veriyordu. Dede tüm kontrolü eline almış gibi gözüküyordu. Ancak düşündüğüm gibi olmadı.
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      0
      panpa daha hızlı olursan seviniriz
      ···
    2. 2.
      +1
      ikitmek... iktirmek... ulan bunu yazabilcek tek bi eleman var bu sözlükte, arabada sevişirken cinlerin musallat olduğu bi eleman vardı sen misin yoksa
      ···
  17. 42.
    +16
    Yüksek bir binadan yere çakılmiscasina sarsilarak uyandım. Hayatımda gördüğüm en berbat ruyalardan biriydi. Saat 5 e geliyordu. Korkudan elim ayağım birbirine dolanmisti. Elimi yüzümü yıkamak için lavabonun yolunu tuttum. Lavaboya doğru giderken istemsizce Çağdaş in odasının açık olan kapısına doğru kaydı gözlerim. Ve korkudan donup kaldim. Gözlerini kediyi öldürdugu yere kilitlemis bir ileri bir geri sallanıyor bir yandan da bir şeyler fisildiyordu. Hemen geri dönüp bütün bunların bir rüya olmasi dileğiyle yatağıma yattım.
    ···
  18. 43.
    +16
    Bir müddet sonra içeriden ayak sesleri geldi. Heyecanım iyice artmıştı. Kapı açıldığı anda iliklerime kadar o mükemmel rahatlığı hissettim ve sarılmak için öne doğru atılmıştım ki Çağdaş sert birt şekilde
    -‘’ Çabuk gidin burdan’’ diyip kapıyı yüzümüze kapattı. Bu da ne demekti şimdi. Neler oluyordu yine. Tolga da olanları anlamlandıramamış olacak ki saf saf yüzüme bakıyordu. Kendime gelip bir süre daha kapıyı çaldım. Ancak açan olmadı. Yüzüme kapı yemiş dahi olsam Çağdaşı sapasağlam karşımda görmüştüm bu bile yeterdi. Ancak yine de olanları öğrenmeliydik. Bunu Tolgaya da söylediğimde
    - Gidip babasına soralım aga dedi. Bu fikir kafama yatmıştı. Babasının olanlar hakkında illa ki bilgisi olmalıydı ve bize açıklayabilirdi. Arabaya atlayıp babasının oto galerisine sürdük. Ancak dükkan kapalıydı. Daha açmamış olmalıydı. Arabanın kaputuna yaslanıp beklemeye başladık. Aradan yarım saat kadar geçmişti ki yanda ki dükkanı açmaya gelen abi
    -‘’ Hayırdır gençler kime baktınız’’ dedi. Mesut amcayı bekledğimizi söyleyince onun bugün geleceğini sanmadığını eşinin cenazesini yeni kaldırdığını söyledi. Eşinin cenazesi mi !!! Beynimden vurulmuşa döndüm. Belki Çağdaş a bir şey olmamıştı ama annesini kaybetmiştik. Şerlilerin söylediği doğru çıkmıştı. 2 can almışlardı ve biri de kardeşimin annesiydi. Adam ruhsal çöküntümüzü anlamış olacak ki hayırdır yakınınız falan mıydı diye sordu. Tolga uzaktan tanıdığımızı söyleyip arabaya atlamıştı. Bende ona ayak uydurup zar zor kendimi koltuğa attım. Tolga
    -Çağdaşın neden böyle davrandığı belli oldu bu zor gününde yanında olmalıyız diyerek arabayı çalıştırdı. Ben ise onu tasdikleyecek gücü kendimde bulamıyordum.
    ···
    1. 1.
      0
      Rezervasyonizm sayfa 16
      ···
  19. 44.
    +16
    Ben dünden kalan ekmekler ile yumurtalı ekmek kızartıp cay koyarken Çağdaş masayı hazırladı. Tolga da bu sırada laptopta hararetli hararetli bir şeylerle ilgileniyordu. Yolculuk uzun olduğundan tika basa yemiş ve bir an evvel bu evden gibtir olup gitmek için Usain Bolt gibi geçirmiştim lokmalari boğazımdan. Bizimkilerden once kalktığım için Tolga nin heyecanlı heyecanlı ne yaptığını öğrenebilirdim. Geçmiş e girdiğimde rüya yorumları, cin girmesi tarzında başlıklar gördüm. Biri çok ilgimi çekmişti çünkü bizim durumumuzla yakından alakaliydi eğer bir hayvanın yaşdıbına son verirseniz çok dikkatli olun ölmeden önce içerisinde 3 harfli varlıklar bulunuyorsa yaşdıbınız boyunca onlarla karşılaşacaksınız tarzı bir şey yazıyordu ve sallamasyon bir site olduğunu bildiğim halde kalbim korkudan mehteran davulu gibi atıyordu.
    ···
    1. 1.
      +4
      Yarin 3 sinav var seni bekliyom hadi aq 2 part daha at
      ···
  20. 45.
    +16
    Verilen bu cevap kızlarda bizde ki denli büyük bir etki yaratmamis ya da merve istediği cevabı alamamış olacak ki hemen gecistirdiler. Ancak alkolün ve cagdasin son söylediğinin etkisi ile birlikte benim kafamda filler gibismeye başlamıştı. Tüm bu başımıza gelenler onun yüzünden miydi acaba. Daha öncelerden yediği bir takun hesabını hep beraber mi odeyecektik. Cagdas in bizden bunun dışında bazı şeyler daha sakladığını farkındaydım çünkü bunca yıllık arkadaslariyiz ama böyle birşeyi daha önce bizimle hiç paylasmamisti. Ah Çağdaş ah tak mu vardı da tekrar actin şu muhabbeti ne güzel kafaları dağıtmış güzel bir geceye doğru adım adım ilerliyorduk. Ama henüz bişey değişmiş sayılmazdı kizlar muhabbetten anlamamıştı nasıl olsa. Bir son dakika golü yemezsek gece bizim gecemiz olabilirdi. O anda sıra bana gelmişti ve Asli ya soruyordum. Bunları düşünmüş olmam etkili oldu heralde ki daha doğruluk mu diye bile sormadan kaç kişiyle sevistin deyiverdim bir anda. Tüm gözler ilk başta sorgular bir şekilde bana döndü aha sictin olum derken bastılar kahkahayı. O anda derin bir nefes aldım. Ancak cevabı istediğim gibi olmadi.
    ···
    1. 1.
      +6
      Çağdaş = (bkz: )zuzumbilesi
      ···
    2. 2.
      0
      Zuzum muallaksi
      ···