/i/Tespit

  1. 1.
    +2 -1
    ara sıra düşünülebilecek keyif dolu bir aktivitedir. öğretir, düşündürür, önce utandırır ve sonra şükrettirir. otobüsleri bilirsiniz, küçük televizyonları vardır. o küçük televizyonlara kulaklığı takarsınız ve kanallara teker teker bakarsınız. saat de artık akşam olmuştur, hava kararıp herkes uyumuştur. sizi uyku tutmamıştır ve zaman geçirmek amacıyla gezinirsiniz kanallarda. show tv, atv, star gibi kanallarda 7883. kere aynı konuyu işleyen ve yakışıklı erkek-güzel kız ikilisi içeren yaz dizileri olur. kanal d'ye geçersiniz bu sefer ve normalde burun kıvırdığınız, hiç izlemeyip lümpen bulduğunuz (bkz: kolpaçino bomba), (bkz: maskeli beşler ırak) tarzı filmler oynuyordur.

    o filmleri yokluktan izlersiniz ses olsun diye, umutsuzca izlersiniz ama izledikçe hayvan gibi gülmeye başlarsınız. özünüzü keşfedersiniz adeta. kendiniz de inanamazsınız geldiğiniz bu rahat hâle. koltukta mayışırsınız, tipiniz kaymıştır, o sırada (bkz: şafak sezer) dünyanın en kötü esprisini yapıyordur ve siz kahkaha atarsınız. koridorda yiyecek-içecek getiren muavinle göz göze gelip ciddileşmeye çalışırsınız. kek ve fantanızı alıp devam edersiniz yolculuğa. uyanık olan nadir yolculardan biri sizin sesinizi duymuştur ve bıkkın bir ses tonuyla şikâyetini iletir.

    yolcu: müsaade ederseniz uyuyabilir miyiz beyefendi?

    siz: buyur yolcu kardeş, musaade senin.

    diyalog bittikten sonra gülmenizi bastırmak için dilinizi ısırmaya çalışırsınız ve film macerasına tatlı bir zorlukla devam edersiniz. ama galerici şahin'in hapishanenin televizyonunda sunulan at yarışını coşkulu bir şekilde anlattığı ve deli muamelesi gördüğü sahnede bir kahkaha daha patlatırsınız. bu sefer anneniz önderliğinde bütün otobüs uyanır ve sert uyarılara maruz kalıp otobüsten atılma noktasına gelirsiniz. son çare televizyonu kapatıp uyumaya çalışırsınız. tabii ki uyuyamazsınız çünkü bazı insanlar otobüste uyuyamaz.

    ve nihai varış noktanıza ulaşır, otobüsten inersiniz. taksi tutup gidersiniz gideceğiniz yere. giderken takside hep düşünürsünüz. ya ben bu filmi hiç sevmiyordum, demek ki seviliyormuş. dersiniz. aslında o an kavrarsınız ki her dizinin ve/veya filmin yeri ve zamanı vardır. yazları gündüz saatlerinde (bkz: aşk-ı memnu), geceleri kanal d'de havada, karada, orada burada panik temalı bir garip filmler, otobüste de böyle küçümsediğimiz ama bizden filmler, bizden oyuncular... seversiniz artık kolpaçino, çakallarla dans, maskeli beşler gibi filmleri. hoşgörünüz artar hayatta. hayata da yeni bir dersi geçmiş olarak kaldığınız yerden devam edersiniz.
    ···
  1. 2.
    +1
    Harika bir başlık!
    Birde aynısını Eski Çin yapımı ya da vietnam tarafından çıkan komedi yapımların da hissedersiniz.
    ···
  2. 3.
    +1
    bu nedir oç kitap yazsaydın
    ···