1. 43.
    0
    @43 vaay cevaba bak sen? oku ve eleştirsene çapın yetiyorsa
    not:o bilgiler kopyala yapıştırdır
    ···
  2. 42.
    0
    denize en yakın olan tarafa döneceksin
    ···
  3. 41.
    0
    kıble insanın kendine yakışan yöne dönmesidir.

    olm kıbleyi bu kadar abartmayın. madem bulamadın dön gitsin kafana göre kıl namazını. allah gönüllere bakar, yönünüze değil.

    islam kolaylıklar dinidir. gereksiz zorlaştırıyorsunuz
    ···
  4. 40.
    0
    @42 tmm sus kardeşim bilmiyosan konuşmucaksnki cehaletin belli olmasın. "isterkendim yazarım ister zütümden sıfat uydururm" şeklşinde bir cumle kuran adamla zaten bu kadar öenmli bi mevzuyu tartışmam ben. cevap flnda verdiğin yok başlığı krletmekten başka bişey yapmamışsın.
    ···
  5. 39.
    0
    @41 cevap mı istiyorsun al oku, ister kendim yazarım, ister zütümden sıfat uydururum sana ne arkadaşım, al sorunun cevabı, hoşuna gitmedi mi yoksa?
    ···
  6. 38.
    0
    @38 ve @39 birer cümle ile sordugum net anlaşılabilir sorulara sayfalarca ve cevap niteliği taşımayan tamamen googledan copy paste ettiğin yazılarla karşılık veriyosun. kendi cümlelerinle bana açıklama yapacaksan söyleki herkes okusun anlasın.
    ···
  7. 37.
    +1
    başlık mahsun kırmızıgül şarkısı gibi amk.
    ···
  8. 36.
    0
    @38 den devam
    ibrahim, toplumundan kurtarıldıktan sonra Mekke’ye gelmiş ve burada oğlu ismail ile Mescid-i Haram’ı inşa etmişti. Aşağıdaki ayetten kabul olduğunu anladığımız ibrahim’in bir duası şöyle idi:

    Ve bir zaman ibrâhîm, “Rabbim! Burasını güvenli bir belde kıl, halkını; onlardan Allah'a ve son güne inananları meyvalarla rızıklandır” demişti. O [Allah] dedi ki: “Küfreden kimseyi dahi çok az kazançlandırırım, sonra da onu ateşin azabına sürüklerim. Ve ne kötü varılacak yerdir!” (Bakara, 126)

    Mekke’deki evin Kur’an’da Mescidi Haram/dokunulmaz mescid olarak anılmasının sebebi, ibrahim’in “Rabbim! Burasını güvenli kıl” şeklindeki duasının kabul edilmesi olsa gerektir.

    Şüphesiz, insanlar için mübârek ve âlemlere yol gösterme olarak konulan ilk ev, Bekke'dekidir [Mekke'dekidir]… (Ali imran, 96-97)

    Bu ayet, Mescid-i Haram’ın “insanlara yol gösterme” amacıyla kurulmuş olduğu söylemektedir. Yol göstermek ancak eğitim öğretim ile olur. Buradan da anlaşılıyor ki Mekke’deki ev eğitim öğretim amaçlı kurulmuş ilk okuldur.

    ibrahim ve ismail beyti/evi inşa ettikten sonra ettikleri bir dualarında da şöyle derler:

    Ve hani ibrâhîm ve ismâîl Beyt'ten temelleri yükseltirler: “Rabbimiz! Bizden kabul buyur, şüphesiz Sen en iyi işitenin, en iyi bilenin ta kendisisin. Rabbimiz! Bizim ikimizi Senin için islâmlaştıran kıl. Soyumuzdan da senin için islâmlaştıran bir ümmet kıl [getir].[2] Ve bize kulluk yöntemlerini göster, tevbemizi de kabul et. Şüphesiz Sen tevbeleri çokça kabul edenin ve çok merhametli olanın ta kendisisin. Rabbimiz! Bir de onlara içlerinden bir peygamber gönder ki, onlara Senin âyetlerini okusun, onlara kitabı ve hikmeti [zulüm ve fesadı engellemek için konulmuş kanun, düstur ve ilkeleri] öğretsin, onları arındırsın. Hiç şüphesiz Sen, azîz'in, hakîm'in ta kendisisin. (Bakara, 127-129)

    ibrahim ve ismail Mekke’deki evi/okulu inşa ettikten sonra “Rabbimiz bizden kabul buyur” diyerek okulu Rabblerine özgülemişler ve “Rabbimiz! Bir de onlara içlerinden bir peygamber gönder ki, onlara Senin ayetlerini okusun, onlara kitabı ve hikmeti [zulüm ve fesadı engellemek için konulmuş kanun, düstur ve ilkeleri] öğretsin” demiştir. Bir sonraki ayetten ibrahim’in duasının kabul edildiği anlaşılmaktadır (Bakara, 130). Kabul olunan bu dua ile gönderilen peygamber muhafazid, kitap da Kur’an olmuştur (Bakara, 150-151). Bu durumda Mescid-i Haram’ın temsil ettiği anlam, kitabı ve hikmeti/zulüm ve fesadı engellemek için konulmuş yasa, düstur, ilkeleri öğrenmektir. Bu da salatın zihni yönünün ifa edilmesi ile gerçekleşecektir.

    Bu durumda Mescid-i Haram’ın temsil ettiği kıble: Kitabı[3] ve hikmeti/zulüm ve fesadı engellemek için konulmuş yasa, düstur, ilkeleri öğrenmektir.

    Son durumda Mescid-i Haram’ın temsil ettiği anlam milletlere/devletlere hedef olarak gösterilmektedir:

    Ve Biz bir zaman bu Beyt'i, insanlar için bir sevap kazanma/dönüş yeri ve bir güven yeri kılmıştık. –Siz de ibrâhîm'in makamından bir musallâ edinin.– Ve Biz ibrâhîm ile ismâîl'e, “Beytimi, dolaşanlar, ibâdete kapananlar ve secde edenler, rükû edenler için tertemiz tutunuz” diye ahit almıştık. (Bakara, 125)

    Musalla, salatın ikame adildiği/desteğin oluşturulduğu yerdir. Salatın ikame edildiği yer bir ülke ise “musalla” devlettir. Bakara 125’teki “ibrahim’in makamından musalla edinin” cümlesini açıklayabilmek için önce ibrahim’in makdıbının ne olduğunu bulmamız gerekecek. Şimdi Ali imran 95-97’ye bakalım:

    De ki: “Allah doğru söylemiştir. Öyle ise hanîf olarak ibrâhîm'in dinine uyun. Ve o, müşriklerden değildi. Şüphesiz, insanlar için mübârek ve âlemlere yol gösterme olarak konulan ilk ev, Bekke'dekidir [Mekke'dekidir]. Onda apaçık deliller; ibrâhîm'in makamı vardır. (Ali imran, 95-97)

    Ali imran 95’te “hanif olarak ibrahim’in dinine uyun” deniyor. Haniflik, Allah’ı ekgibliklerden arındırıp yanlış inanış ve düşüncelerden dönerek, Rabbinin Allah olduğunu anlamak ve kabul etmektir. ibrahim yaşadığı müşrik toplumda aklını işletmiş ve öğrendikleriyle toplumunun yerleşik düzenine karşı çıkmış, baş kaldırmıştır. Toplumunun putlarını kırmış, hükümdarı ile tartışmış, bütün bir toplumu karşısına almıştır. Bu anlamda ibrahim’in makamı; haniflik makamıdır. Haniflik makamı, şirke, tağuta, zulme, bogunculuğa baş kaldırma makamıdır. “ibrahim’in makamından musalla edinmek” ise; Mescidi Haram’a gelenler, kitabı ve hikmeti öğrensinler yanlış inanış ve düşüncelerini terkedip bilgilensinler, bilinçlensinler ve toplumlarına dönerek salatı ikameyi/destek oluşturmayı esas alan bir millet ve devlet oluşturmak için çalışsınlar, demektir.

    Buraya kadar yazdıklarımızın pratikteki uygulama şekli ile söylersek; bugün uygulandığı şekli ile sadece “Müslümanlar!” değil, gücü yeten tüm insanlar Mescidi Haram’a/Kabe’ye davetlidir (Ali imran, 96-97-Maide 97-Hacc 25-29). Kabe’ye hacca gelenler eğitim öğretim amacıyla kurulmuş ilk okul olan Kabe’de Kitabı ve hikmeti öğrenecekler, ülkelerine dönerek Müslim devleti kurmak için cihad edeceklerdir. Böylelikle Musa, isa ve muhafazid’den önce gelen ibrahim’in şahsında tüm insanlar islam’a davet edilmektedir.
    Tümünü Göster
    ···
  9. 35.
    0
    buyur konuyla ilgili bir yorum oku kardeş

    Kıble/Hedef
    Cumartesi, 05 Şubat 2011 23:03

    Kıble sözcüğünün aslı k-b-l köküdür. Bu sözcüğün kabl kalıbı, “önce” anlamında, kubl kalıbı ise, dübür [arka] sözcüğünün karşıtı olarak “ön” anlamındadır. Kıble sözcüğü de “ön” anlamı ekseninde, “cihet” [yüzün gösterdiği yön; ön yön] demektir. [1]

    Kıble kelimesinin geçtiği âyetlere dikkat edilirse bu sözcük, fiziksel anlamda “ön yön” anlamında değil; görüş, ilke olarak üzerinde bulunulan yön (sosyal hedef/strateji) anlamında kullanılmıştır.

    Şimdi kıblenin anlatıldığı Bakara Suresi ayetlerine bakalım:

    insanlardan sefihler [aklı ermeyenler], “Bunları, üzerinde bulundukları kıbleden [hedeften, stratejiden] çeviren nedir?” diyecekler. De ki: “Doğu ve batı yalnız Allah'ındır. O, dilediği/dileyen kimseyi dosdoğru yola kılavuzlar.”

    Ve işte böyle Biz, siz, insanlar üzerine şâhitler olasınız, Peygamber de sizin üzerinize şâhit olsun diye sizi hayırlı bir ümmet kıldık. Üzerinde olduğun bu kıbleyi kılmamız da yalnızca; elçilere uyan kimseleri, iki ökçesi üzerinde geri döneceklerden ayıralım diyedir. Bu [tesbit ettiğimiz kıble], elbette, Allah'ın hidâyet ettiği kimselerin dışındakilere çok büyüktür. Ve Allah imanınızı kaybedecek değildir. Hiç şüphesiz Allah, bütün insanlara çok şefkatlidir, çok merhametlidir.

    Biz, yüzünü semaya evirip çevirdiğini kesinlikle görüyoruz. Artık seni hoşnut olacağın bir kıbleye [hedefe, stratejiye] çevireceğiz. Haydi, yüzünü Mescid-i Harâm yönüne çevir. Siz de, nerede olursanız olun, yüzünüzü onun tarafına çevirin! Kendilerine kitap verilmiş olan kimseler de kesinlikle, şüphesiz onun, Rabbinden gelen bir gerçek olduğunu bilirler. Ve Allah, onların yapıp durduklarından gâfil değildir.

    Ve andolsun ki sen, o kitap verilmiş olan kimselere, bütün âyetleri de getirsen, yine de senin kıblene tâbi olmazlar. Sen de onların kıblesine uyan biri değilsin. Zaten onlar da birbirlerinin kıblesine tâbi değiller. Yine andolsun ki, sana gelen bunca bilgiden sonra, sen onların hevalarına uyacak olursan, o zaman hiç şüphesiz sen, zâlimlerden olursun. (Bakara, 142-145)

    Kıble, namaz kılarken fiziki anlamda ön yüzün Kabe tarafına döndürülmesi değildir. Bakara 145’e dikkat edilirse, “Ve andolsun ki sen, o kitap verilmiş olan kimselere, bütün ayetleri de getirsen, yine de senin kıblene tabi olmazlar. Sen de onların kıblesine uyan biri değilsin. Zaten onlar da birbirlerinin kıblesine tabi değiller” dendikten sonra, ayetin devamında “kıble” kelimesinin sosyal hedef ve strateji anldıbına açıklık getirilerek “Sana gelen bunca bilgiden sonra, sen onların hevalarına (arzu ve isteklerine) uyacak olursan, o zaman hiç şüphesiz sen, zalimlerden olursun” denmiştir. Bakara Suresi ayetleri Medine’de inmiştir. Kur’an 611 yılında Mekke’de vahyolunmaya başlamıştır. 622 yılında Mekke’den Medine’ye hicret gerçekleşmiştir. Bakara Suresi’nin bu ayeti inene kadar en az 11 yıl yüzlerce ayet bildirilmiştir. Ayetin bu kısmında söylenen kısaca şudur: “Kur’an’ın vahyolunmaya başladığı günden bu yana inen yüzlerce ayet sayesinde çokça bilgilendin, şimdi sen bunca bilgiden sonra, bu bilgilerin sana gösterdiği hedefte ilerlemeyip, bilgiden uzak kimselerin istek ve arzularına uyarsan zalimlerden olursun”.

    Ayrıca Bakara 142’de “Bunları, üzerinde bulundukları kıbleden çeviren nedir?” diyecekler. Deki: “Doğu ve batı yalnız Allah’ındır. O dilediğini/dileyen kimseyi dosdoğru yola kılavuzlar” denmektedir. Bu da şu demektir: “Yüzlerinizi hangi yöne dönerseniz dönün, doğu da batı da her yön Allah’ındır. Asıl yön, Allah’ın insanları dosdoğru yola kılavuzlamasıdır”.

    Bakara 144’te “Artık seni hoşnut olacağın bir kıbleye çevireceğiz” denmektedir. Bu ayetlerin indiği döneme kadar ki kıble yani sosyal hedef ve strateji, yardımlaşma, öğüt ve uyarıdır. Ayetin devamında yeni kıbleye işaret edilerek “Haydi yüzünü Mescidi Haram yönüne çevir” denmektedir. Buradaki “yüz”, “sima” anlamında değil, “tüm varlık ve benlik” anlamındadır. “Mescidi Haram” ise ibrahim zamanından bu yana Müslimlerin üzerinde oldukları hedef ve stratejiyi temsil etmektedir. ilk kıblenin hedefi olan yardımlaşma, öğüt ve uyarı ile 11 yılda büyük oranda başarıya ulaşılmış, Medine’de Müslim bir toplum oluşmuştur. Şimdi, 11 yılda oluşan birikim sayesinde olgunlaşan bu topluma, ibrahim’den bu yana Mescid-i Haram ile temsil edilen ve Hz.muhafazid’in de üzerinde bulunması istenen kıble işaret edilmektedir. Bakara 144’teki kıble değişikliği aynı zamanda Medine’de kurulan Müslim devletin de ilanıdır. Bu kıble değişikliği ile Müslimler artık devlet şeklinde örgütlenecekler ve devlete hakim olması gereken ilkeler hayata geçirilecektir. Şimdi yeni kıblenin ne olduğuna bakalım?

    Kıble/hedef olarak işaret edilen “Mescidi Haram”ın temsil ettiği anlamı çözdüğümüzde yeni kıble de kendiliğinden ortaya çıkmış olacaktır:
    Tümünü Göster
    ···
  10. 34.
    0
    @33 mevzu seni darladıysa konuyla ilgilenme sözlük burası konuşup tartışıcaz fikirlerimizi sölücez. halamın kızını gibtim capsli diye başlık açan ergenler daha mı makul senn için?
    ···
  11. 33.
    0
    peki pusula yokken nasıl namaz kılınıyodu amk ?
    ···
  12. 32.
    0
    amuda kalkarak 35 derecelik acıyla wall hacki açıp kıl direk dünyanın altından kıblenin altına bağlan. dünya yuvarlak falanmış ya ondan olabilir. ben inanmıyorum hala dünyanın yuvarlak olduğuna mesala.
    ···
  13. 31.
    -1
    kabenin içinde putlar vardı. putlar kırıldı sonra orası niyeyse allahın evi oldu. putlara tapma hareket geliştirilerek daha kompleks bir hale getirildi. namaz oldu. biraz kafanızı kullanın.
    ···
  14. 30.
    0
    http://www.qiblalocator.com/

    bide burdan bak belki yardımcı olur..
    ···
  15. 29.
    0
    @3 altın vuruş
    ···
  16. 28.
    0
    kutup ayılarından g kuvvetinden ve atom altı parçacıklardan bahsederek mi araplardan başlayarak dünyaya yayılacak bir din oluşucaktı aklını kullan amk
    ···
  17. 27.
    0
    @27 ne dediğimi anlamak istemiyorsun bak biraz zorla kendini. şunu anlatmak istiyorum. kitap sadece bir bedevinin yani o bölgede o yıllarda yaşayan bir bedevinin kısıtlı bilgisinden türetilmiş. bildiğini gördüğünü tasvir ediyo. sadece o kadarını ötesi yok.
    ···
  18. 26.
    0
    @24 sana acı bir gerçek söleyim kardeşim. kitap ozamana göre yazılmış. yani zamana göre yaşayan ölümsüz olmayan zeki bir varlık tarafından bir insan tarafından. kitapta tasvir edilen mevyeler arasında zeytin üzüm(şaraptan dolayı biliniyor) ve hurma ağır basıyor. neden ananas muz kivi kavun karpuz geçmiyor. çünkü bunu yazan bedevi onları görmemiş bilmiyor. insan bilmediği birşeyi tasvir edemez.
    ···
  19. 25.
    0
    kübayı örnek olarak verdim. kabeye eşit uzaklıkta 2 yolun birleştiği nokta yani antipode ayrı bi mevzu.kur'anda size yakın olan taraftan kabeye yönelin mi deniyor? hayır denmiyor.
    ···
  20. 24.
    0
    http://www.freemaptools.c...her-side-of-the-earth.htm

    şu web sitesinden kabe veya dünyadaki herhangi bir noktanın opozitini bulabilirsiniz.

    özet: kabenin simetrik noktasının kübayla alakası yok
    ···